Sermaye ve iktidar üzerine düşünceler

Güç, iktidar, servet ve zenginlik, insanın zaaflarından bazılarıdır. Bunlardan  yönetim ve sermaye, insanların hayatları boyunca hep önemli olmuştur. Sermaye ile iktidar ve hüküm sahipleri arasında anlamlı bir ilişki vardır. İktidarlar, halk üzerinde yükselirken genellikle sermaye ve zenginlik, bu hükmün kaynağı olmuştur. Sermayeyi ele geçiren zümreler, zamanla yönetim ve idareyi de kendi bünyelerinde toplamışlardır. Bütün savaşlar ve zulümler, iktidar mücadelesi için gerçekleşmiş gibi gözükse de aslında bir nevi sermayenin kontrolüne sahip olma çabasında birleşmişlerdir. Dünya hırslarından uzaklaşmayı öğütleyen, sermaye ve zenginliğin başka insanlarla paylaşılmasını isteyen dinler bile zamanla sermayenin, doğal olarak suni gücün kontrolüne girmişlerdir. Örnek olarak; Hıristiyan dünyasındaki kilise, Hz İsa’ın (a.s) tebliğ ettiği mesajın aksine, tüm dünyada yaptığı çeşitli ayin, ibadet ritüelleri, tören ve merasimler gibi çeşitli başlıklar altında sömürdüğü halkların üzerinden, muazzam bir güç ve zenginliğin temsilcisi olarak, hem dini yaşantıya hem de sermaye hayatına müdahale ve hükmeder hale gelmiştir.