Necip
Fazıl Kısakürek, Maarif Vekâleti tarafından yapılan sınav sonucunda, Paris'te
Sorbonne Üniversitesi'ne eğitime gönderilir. Paris'te Sorbonne
Üniversitesi'nde bir süre eğitim alan Necip Fazıl Fransız yazar ve şair
Charles Baudelaire’den etkilenir. Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Attila
İlhan, Necip Fazıl gibi ne kadar Fransa’da/Paris’te eğitim almış,
şairimiz varsa Charles Baudelaire’den etkilenmişlerdir. Charles
Baudelaire, çağında yer alan egemen düşünceye karşı isyanı ile bilinen
ve zaman zaman yazıları yasaklanan bir şairdir. Necip Fazıl, Paris'te
kendisini sonradan kendisinin de hiç hazetmediği bir bohem hayat tarzına
kaptırır ve burada tüm parasını kumarda harcar. Necip Fazıl, gecenin
geç saatlerinde parasız pulsuz Paris'in sokaklarında kaldığı böyle bir
günde, (Kaldırımlar) şiirini yazar.
''Kaldırımlar''
şiiri ile Necip Fazıl "Şairlerin Sultanı" unvanını almıştır.
Kaldırımlar şiirinin basılı ilk hali, Hayat Dergisi'nin 19 Nisan 1928
tarihli sayısında (Hayat Degisi, Sayı; 73, sayfa; 3) yer alır.
Necip Fazıl yazdığı Kaldırımlar şiirinde, Edebiyat çevreleri tarafından
yanlış anlaşıldığını düşünmektedir. O; yirminci yüzyılın ruhunu, amacını
yitirmiş, toplumda bunalım yaşayanların şiirini yazmıştır. Ancak şiiri
okuyanlar, kaldırımlarda geceleyen, evsiz barksız serseri birisinin ruh
halinin ustalıkla anlatıldığını düşünmüşlerdir. Kaldırımlar şiiri üç
bölümdür. En popüler olanı, herkes tarafından bilineni, 1. Bölümdür.
"Kaldırımlar"’
şiiri, Necip Fazıl Kısakürek’in Abdülhakîm Arvâsî ile tanışmadan önceki
zamanlarında, 22 yaşlarında iken yazdığı bir şiirdir. Necip Fazıl, 1934
yılına kadar bohem bir hayat sürerken, Abdülhakîm Arvâsî
ile tanışınca İslam tasavvufuna yönelir ve bir anlamda hayatında büyük
bir değişim gerçekleştirir. Necip Fazıl, İslam tasavvufu döneminden önce
yazdığı bazı şiirlerini yeni düşünce dünyasına göre düzenler,
bazılarını ise yok sayar.
Necip Fazıl, hayatının bilinçsiz geçen ilk dönemlerini, aşağıdaki dizelerle şiirinde şöyle ifade eder:Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum,Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum
Necip
Fazıl, hayatındaki yaşadığı değişimi, mürşidi Abdülhakîm Arvâsî ile
karşılaşmalarını ve tasavvufa yönelik hatıralarını, "O ve Ben"’(Büyük Doğu Yayınları, 2013)
isimli kitabında anlatmıştır. Abdülhakim Arvasi ile tanışmasından
sonra, Necip Fazıl Kısakürek artık başka bir insan olmaya karar vermiş
ve geçmişine tevbe ederek kendisine temiz bir sayfa açmıştır. Yaşadığı
dönemde, eski yaşamını yüzüne vuran kişilere: "Geçmişimi kurcalayanlara! Ben geçmişimi buruşturup çöpe attım, çöpü karıştıranlar ise kedi ve köpeklerdir." nükteli bir şekilde cevap vermiştir.
Necip
Fazıl, edebi eserlerinde yazdıklarının yanına, Abdülhakim Arvasi'den
öğrendiği tasavvuf yolculuğunu da gençlere aktararak onlara yol
gösterir. Necip Fazıl, hayatındaki bu değişimden sonra eserlerinde Batı
hayranlığının olumsuzluklarını dile getirip; Doğu kültürünün
inceliklerini, İslam tasavvufunun güzelliklerini ve Allah sevgisini
özellikle şiirlerinde sıklıkla işleyerek edebiyat dünyasında farklı bir bakış açısı kazandırmıştır.
I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
II
Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...
III
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.
Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.
Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.
Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...
Necip Fazıl Kısakürek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz samimiyetle insanlara yararlı olmaktır, akıbetimiz bu vesileyle güzel olsun. Dua eder, dualarınızı beklerim...
"Allah'ım; bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
“Allahım! Sana teslim oldum, sana inandım, sana güvendim. Yüzümü, gönlümü sana çevirdim. İşlediğim tüm günahlarımı affeyle! Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl. Beni Müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler arasına kat!”
“Rabbim! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme! Bize tarafından bir rahmet bağışla.Öne geçiren de sen, geride bırakan da sensin. Muhakkak ki lütfu en bol olan Sen’sin. Senden başka ilâh yoktur."
Lâ ilâhe illallah Muḥammedürrasulüllâh
KADİR PANCAR