Kur'an-i Kerim'de Hz. Meryem ile ilgili olarak anlatilan kissada annesinin söyle dedigi ve adakta bulundugu ifade edilmektedir: "Hani Imran'in karisi söyle demisti: 'Rabbim' karnimda tasidigim çocugu sadece sana hizmet etmek üzere adadim. Bunu benden kabul buyur Allah'im sen her seyi çok iyi isiten ve çok iyi bilensin. " (Âl-i Imrân, 3/35). Ve yine Hz. Meryem'e söyle hitab edilmisti: "Insanlardan birini görürsen "Rahman olan Allah'a konusmama orucu adadim bugün kimseyle konusmayacagim" de." (Meryem, 19/26).
Nezrin Mahiyeti ve Nevileri
232- Nezir, Yüce Allah'a saygı için yasak olmayan bir işin
yapılmasını üzerine alıp yüklenmektir. Böyle bir işin yapılmasını kendine vacib
kılmaktır. Nezrin çoğulu "Nuzûr"dur. Necr edene de "Nâzir" denir. Nezrin
Türkçesi adaktır.
233- Sadece Yüce Allah'ın rızası için ibadet sayılacak
bazı şeyleri adamak geçerlidir ve sevaba bir yoldur. "Nezrim olsun, yarın Allah
rızası için oruç tutayım veya fakire şu kadar para vereyim" denilmesi gibi.
Fakat dünyalık sağlamak için yapılacak adak makbul değildir. "Falan işim yoluna
girerse, üç gün oruç tutayım, fakire para vereyim" gibi. Böyle dünyaya ait bir
maksad için yapılan bir ibadet ve taat, kutsal bir maksada değil, dünyaya ait
bir isteğe ve amaca dayanmış olur. Bu ise, ibadet ve taatlarda aranılan ihlâsa
aykırıdır. Böyle bir adak kaderi değiştiremez. Mukadder ne ise, yine o meydana
gelir. Şu kadar var ki, bazan böyle bir adak için cimriden bir mal çıkmış
olur.
Bununla beraber adaklara riayet etmek gerekir. Çünkü adak yapan
Yüce Allah ile sözleşme yapmış demektir. Onun için yapılan adağa vefa
gösterilmesi, verilen sözün yerine getirilmesi gerekir. Yüce Allah, adaklarını
yerine getirenleri Kur'ân-ı Kerîm'de övmüştür.
234- Adaklar, zaman, yer,
şahıs ve adanan şey bakımından belirli ve belirsiz nevilerine ayrıldıkları gibi,
bir şarta bağlı olup olmamak bakımından da mutlak ve muallak nevilerine
ayrılmıştır. Bunlar ileride görülecektir.
Nezrin Şartları
235- Bir nezrin din yönünden sahih ve geçerli,
yerine getirilmesi gerekli olabilmesi için şu şartları vardır:
1)
Nezredilen şeyin cinsinden bir farz veya vacib bulunmalıdır. Buna göre: "Bir gün
oruç tutayım" diye yapılan bir adak sahihdir. Fakat: "Falan hastayı ziyarette
bulunayım" diye yapılacak bir adak sahih olmaz. Her halde bunu yerine getirmek
gerekmez. Çünkü hasta ziyareti cinsinden bir farz veya vacib ibadet
yoktur.
2) Nezredilen şeyin cinsinden olan farz veya vacib bizzat
kasdedilmiş olmalıdır, başka bir farz veya vacibe vesile olmamalıdır. Buna göre
"İki rekât namaz kılayım" diye yapılan bir nezir sahihdir. Fakat: "Nezrim olsun
abdest alayım" veya "Tilâvet secdesinde bulunayım" diye yapılacak bir adak
geçerli değildir. Çünkü abdest ile tilâvet secdesi, bizzat kasdedilen ibadet
değildir. Bizzat kasdedilen ibadetlere birer vesiledir.
3) Nezredilen
şey, insan üzerine hemen veya gelecekte yapılması farz veya vacib olan bir
ibadet olmamalıdır. Onun için: "Nezrim olsun yarınki sabah namazını, vitir,
namazını kılayım" şeklindeki adaklar sahih olmaz.
4) Adanan şey aslında
bir günah olmamalıdır. Onun için: "Şu işim olursa, kendimi Hak yolunda kurban
edeyim, intihar edeyim" diye yapılan adak sahih olmaz. Fakat aslen meşru iken,
başka bir sebebden dolayı yasaklanmış olan bir şeyle adak sahihdir.
Örnek: Bir kimse Ramazan bayramının birinci gününde veya Kurban bayramının dört
gününde oruç tutmayı nezretse bu sahih olur. Ancak o günlerde oruç tutulması
yasaklandığından o günlerde iftar edip sonradan kaza yapar. Bununla beraber
iftar yapmayıp o günleri oruç tutsa, adağını yerine getirmiş olur.
"Allah için evlâdını kurban edeceğini" nezreden kimseye, İmam Ebû Yusuf ile İmam Şafiî'ye göre bir şey gerekmez; çünkü bu, caiz olmayan bir adaktır. Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre, bu halde bir koyun kurban edilmesi gerekir. Çünkü İbrahim aleyhisselâm, böyle bir kurban kesmekle emrolunmuştur.
5)
Nezredilen şey aslında gerçekleşemez olmamalıdır. Buna göre bir kimse: "Geçen
falan günde oruç tutayım" diye nezir yapsa, üzerine bir şey gerekmez.
Yine: "Falan zatın geleceği gün oruç tutayım" diye adak yaptığı halde, o zat
zeval vaktinden sonra gelse veya kendisinden oruca aykırı bir hal meydana
çıktıktan sonra gelse, nezir adına bir şey gerekmez. Çünkü o günde oruç
tutulması artık gerçekleşemez (muhal) olmuştur. Geceleyin geldiği takdirde de
hüküm böyledir. Çünkü adak gündüz içindir.
6) Adanan şey, adak yapanın
mülkünden daha fazla veya başkasına ait bulunmamalıdır. Buna göre: "Hemen bin
lira sadaka vermesini" adayan kimsenin yalnız yüz lirası bulunsa, ancak bu yüz
lirayı sadaka vermesi gerekir. Veya başkasına ait bir koyunun kurban edilmesini
adayan kimseye de, bu adağından dolayı bir şey gerekmez.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...