Yeminin Mahiyeti ve Yemin Sayılıp
Sayılmayan Şeyler
187- Yemin, lûgatta kuvvet manasınadır. Din
deyiminde, bir işi yapmak veya yapmamak için verilen karara kuvvet kazandırılsın
diye Yüce Allah'a and vermektir. Yahut boşamak ve azad etmek gibi bir şeye
bağlamak suretiyle yapılan bir bağlantıdır. Buna Türkçemizde "and" da
denir.
Misal: Vallahi falan işi yaptım veya yapmadım, şeklinde yapılan
yemin, şarta bağlı olmayan bir yemindir. Falan işi yaparsam veya yaptım ise,
kölem azad olsun, demek de talik (şarta bağlı) bir yemindir.
188- Yemin
edene "halif = and içen" denir. Yemini korumaya
"berr" yemini koruyup sadık kalana da "barr"
denir. Aksine olarak, yemini bozmaya veya gerçeğe aykırı yemin etmeye
"hins" denildiği gibi, yemini bozan veya gerçeğe aykırı yemin
eden kimseye de, "hanis" denir.
189- Kasem sureti ile
olan yemin ya: "Vallahi, Billâhi, Tallahi" denilmekle Allah'ın zatına veya
Allah'a yemin edilmesi âdet haline gelen "Rahman ve Rahim" gibi mübarek
isimlerinden birine veya "Allah'ın izzeti ve kudreti" gibi sıfatlarından birine
and içmekle olur. Allah'dan ve O'nun sıfatlarından başka olan şeylere,
peygamberlere, Kabe'ye yemin edilemez. Yaratıklardan birinin başına ve hayatına
yemin edilmesi de caiz değildir.
190- "Kasem ederim", "Yemin ederim",
"Şehadet ederim", "Allahü Teâlâ ile ahd olsun", "Allahü Teâlâ ile misakım
olsun", "Üzerime yemin olsun", "Üzerime ahd olsun" sözleri de birer yemin
sayılır.
191- Bir kimseye hitaben: "Sen vallahi bugün şöyle yapacaksın"
veya "Yapmayacaksın" şeklindeki sözler de birer yemindir. Bunun için o şahıs bu
yemine aykırı olarak hareket ederse, bu sözü söyleyen kimse yemininde hanis
olur. Eğer bu sözle o şahsa yemin verdirmek istemişse, o zaman ikisine de bir
şey gerekmez.
192- Helâli haram kılmak da yemin sayılır. "Şu yemeği yemek
bana haram olsun" demek bir yemindir. Onun için bu yemeği sonradan yemek,
keffareti gerektirir.
193- Bir kimse: "Şöyle yaparsam kâfir olayım" yahut
"Yahudi, Hıristiyan olayım", yahut "Allah'ın kulu, Peygamberim ümmeti
olmayayım", yahut "Kıblesi başka tarafa olanlardan olayım" yahut "Allah ruhumu
imansız alsın" yahut "Allah'a iki demişlerden olayım, Peygamberin ümmetinden
olmayayım" yahut "Peygambere dil uzatanlardan olayım", demiş olsa onun inancına
ve maksadına bakılır. Eğer bu sözü yemin maksadı ile sözünü sadece
kuvvetlendirmek için söylemişse, bu bir yemin olur. Yeminini bozunca (hanis
olunca), üzerine keffaret gerekir. Fakat söylediği o sözle kâfir olacağına
inanarak söylemişse, bu yemin olmaz. Ancak tevbe ve istiğfar etmesi ve böylece
hem imanını, hem de evli ise nikâhını yenilemesi gerekir. Yeminini bozsun (hanis
olsun), olmasın fark etmez. Dine ve imana sövmek de bu hükümdedir. İmanın ve
nikâhın yenilenmesi icab eder.
194- Bir kimse: "Şöyle yaparsam Allah'ın
gazabına, lanetine, buğzuna uğrayayım, zani olayım, hırsız olayını" diye
söylese, bununla yemin etmiş olmaz. "Namazım, orucum şu kâfirin olsun," demesi
de böyledir. Bununla beraber bir görüşe göre, namazın ve orucun bir ibadet,
Allah'ın rahmetine bir yakınlık olması bakımından kâfire ait olması
kasdedilirse, yemin olmaz. Bu gibi sözler İslâm terbiye ve âdabına
aykırıdır. Bunlardan sakınmalı. Eğer böyle bir söz çıkarsa, hemen tevbe edip
istiğfarda bulunmalıdır.
195- "Mushaf hakkı için, Kur'ân hakkı için,
okuduğum Kur'ân hakkı için falan işi yapmam" dediği halde, o işi yaparsa
keffaret gerekmez. Tevbe edip mağfiret dilemesi lâzım gelir. Bununla beraber
Kur'ân-ı Kerîm, Allah kelâmı olduğundan bir görüşe göre, Kur'ân'a yemin
geçerlidir.
196- Yalan yere: "Allah bilir ki, şu şöyledir, şöyle değildir," denilmesi bir görüşe göre küfrü gerektirir. Çünkü Yüce Allah'a bilmezlik nisbet edilmiş olur. Diğer bir görüşe göre de, küfrü gerektirmez. Çünkü bununla küfür değil, yalanın geçerli kılınması kasdedilmiştir. Ancak bu büyük bir günah olduğundan hemen tevbe edilmesi gerekir. Yalan yere: "Allah şahiddir ki," denilmesi de keffareti değil, tevbe ve istiğfarı gerektirir.
Kasem Suretiyle Olan Yeminin Nevileri
ve Hükümleri
197- Kasem suretiyle
olan yeminler: Lağıv (boş yere) yemin, Gamus (yalan yere) yemin ve mün'akıd
(şarta bağlı yemin) kısımlarına ayrılır. Şöyle ki:
1) Lağıv
yemin: Yanlışlıkla veya doğru olduğu zannı ile yalan yere yapılan
yemindir. Bir kimsenin bir maksadı olmaksızın başka bir şey söylecek yerde
"Vallahi" diye yemin etmesi bu kısımdandır. Yine, borcunu ödemediği
halde, ödemiş olduğunu sanarak "Vallahi borcumu ödedim" diye yemin etmesi
böyledir. Bu tür yeminden dolayı keffaret gerekmez. Bunun bağışlanacağı
umulur.
2) Gamus yemin: Yalan yere kasden yapılan yemindir. Borcunu ödemediğini bildiği halde bir şahsın: "Vallahi ben borcumu ödedim" diye yemin etmesi bu türdendir. Bu, pek büyük bir günahtır. Böyle yalan bir yemin evleri harab eder, yalancıları perişan bırakır. Bunun bağışlanması için keffaret yeterli olmaz. Bundan dolayı yalnız tevbe edip mağfiret dilemek ve bu yüzden bir kimsenin hakkını zayi etmişse onu yerine getirip helâllik almak gerekir. (İmam Şafiîye göre, Gamus yeminden dolayı da keffaret gerekir.)
3) Mün'akid yemin: Mümkün olan ve geleceğe ait
olan bir şey hakkında yapılan yemindir. "Vallahi ben yarın borcumu vereceğim,
vallahi ben falan kimse ile konuşmayacağım" denilmesi gibi...
Böyle geleceğe bağlı bir
yemin üzerinde durulursa keffaret gerekmez. Fakat yemin bozulursa, keffaret
gerekir. Yukarıdaki yemininde borcunu ödemezse veya adamla konuşursa yemin
bozulmuş olur ve keffaret ödenir.
İşte bizce, yalnız bu tür yeminlere
riayet edilmemesinden dolayı keffaret gerekir. İster riayetsizlik bir zorlama
karşısında, ister unutarak, ister yanılarak olsun, hüküm aynıdır. Bu tür yeminin
bozulmasında dinî bir görevi yerine getirme veya insanlar için bir yarar varsa,
yemin bozulur ve keffaret ödenir. Bozulmasında bir yarar yoksa, yemine riayet
edilmesi gerekir. Bu kimse borcunu ödememeye veya babası ile konuşmamaya yemin
etse, bu yemine riayet edemez. Borcunu vermesi ve babası ile konuşması gerekir.
Sonra da af dileyerek keffaretini yerine getirir.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...