İlk doktoralı Türk matematikçidir. Doktora derecesini 1919'da Almanya’nın Erlangen kentindeki Frederich-Alexanders Üniversitesi’nden aldı. Türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı; mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına öncülük etti.
Ülkemizde bir matematik doktorası yöneten ilk bilim adamı oldu. Devlet sanatçısı piyanist Gülsin Onay’ın dedesidir. 1894 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Asıl adı Abdülkerim’dir. Babası, Buharalı Molla Ahmed Zade Mirliva Arif Paşa; annesi, Kazan Şeyhül Müderrisi Kerim Hazretzade Ferik Abdürrahman Paşa’nın kızı Naciye Hanım’dır. İlköğrenimini Halep’te tamamladıktan sonra kısmen evde, kısmen Hendese-i Mülkiye’nin ilk sınıflarında ders görerek ortaöğrenimini tamamladı; yükseköğrenimine İstanbul’daki Yüksek Mühendis Mektebi’nde devam etti. Yüksek Mühendis Mektebi’ni 1914 yılında tamamladıktan sonra matematiğe duyduğu büyük ilgi nedeniyle Berlin Üniversitesi’nde daha ileri matematik öğrenimi görmek üzere Almanya’ya gitti. 1919’da Frederich-Alexanders Üniversitesi’nde cebir konusunda doktora derecesini alarak İstanbul’a döndü[4]. Mezunu olduğu Yüksek Mühendis Mektebi’nde matematik, analitik geometri, mekanik, kozmoğrafya dersleri verdi. 1929’da doçentliğe yükseldi.
Ülkemizde bir matematik doktorası yöneten ilk bilim adamı oldu. Devlet sanatçısı piyanist Gülsin Onay’ın dedesidir. 1894 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Asıl adı Abdülkerim’dir. Babası, Buharalı Molla Ahmed Zade Mirliva Arif Paşa; annesi, Kazan Şeyhül Müderrisi Kerim Hazretzade Ferik Abdürrahman Paşa’nın kızı Naciye Hanım’dır. İlköğrenimini Halep’te tamamladıktan sonra kısmen evde, kısmen Hendese-i Mülkiye’nin ilk sınıflarında ders görerek ortaöğrenimini tamamladı; yükseköğrenimine İstanbul’daki Yüksek Mühendis Mektebi’nde devam etti. Yüksek Mühendis Mektebi’ni 1914 yılında tamamladıktan sonra matematiğe duyduğu büyük ilgi nedeniyle Berlin Üniversitesi’nde daha ileri matematik öğrenimi görmek üzere Almanya’ya gitti. 1919’da Frederich-Alexanders Üniversitesi’nde cebir konusunda doktora derecesini alarak İstanbul’a döndü[4]. Mezunu olduğu Yüksek Mühendis Mektebi’nde matematik, analitik geometri, mekanik, kozmoğrafya dersleri verdi. 1929’da doçentliğe yükseldi.
İstanbul Yüksek Mühendis mektebi’ni bitirdikten (1914) sonra Berlin Üniversitesi’nde Albert Einstein’in yanında doktorasını yaptı (1919) Türkiye’ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde analiz profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi’nde de ders vermeye devam etti Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve yalnızca İstanbul Üniversitesi’nde çalışmaya devam etti Daha sonra burada ordinaryüs profesör oldu 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı’na getirildi
1940-1952 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne bağlı Matematik Enstitüsü’nün başkanlığını yaptı Türkiye’de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üzerinde de çalışmalarda bulunan Erim’in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap (1931), Mihanik (1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap (1945), Über die Traghe-its-formen eines modulsystems (Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üstüne – 1928)
Kerim Erim, dünyada mekanikle ilgili bilim adamlarını bir araya getirmek üzere dört sene bir düzenlenen Uluslararası Sırfi ve Tatbiki Mekanik Kongresi’nin
sekizincisinin 1952’de İstanbul’da gerçekleşmesi için büyük emek verdi.
Ne var ki bu çalışma sırasında tutulduğu hastalık nedeniyle kongrenin
açılışına katılamadı; ancak son celsede kapanış nutkunu okuyabildi. Nekahat için Avrupa’ya gidip döndükten sonra 29 Aralık 1952’de hayatını kaybetti. Mezarı Edirnekapı Şehitliği’ndedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...