Bir Kral ve Köylü Hikayesi

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı?.. Ülkenin en zenginleri, en güçlü kervanları, saray görevlileri birer birer geldiler... Sabahtan öğlene kadar... Hepsi, kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu da; ''Halkından bu kadar vergi aldığı halde saraya yollarını temiz tutamıyor''diye yüksek sesle kralı eleştirdi. 
Sonunda bir köylü çıkageldi saraya; meyve ve sebze getiriyordu. Yoldaki engeli görünce sırtındaki küfeyi yere indirdi ve olanca gücüyle itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kalmış ama büyük engeli de yolun kenarına çekmiş oldu. Tam küfesini sırtına almak üzereydi ki kayanın eski yerinde bir kesenin olduğunu gördü... Açtı, kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde; 
 -''Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir.'' diyordu kral... 
Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. 
''Her engel, hayat şartlarımızı daha da iyileştirecek bir fırsattır" 



Bu hikaye, bana güzel bir hadis-i şerifi hatırlattı. 

"İman, yetmiş küsür derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. 
(Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.)

"Kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. İyi göremeyen bir kimseye yardımcı olman senin için sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır." 
(Tirmizî, “Birr”,36)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."

İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...