Yavuz Sultan Selim adıyla bilinen I. Selim; (10 Ekim 1470 – 21Eylül 1520), Dokuzuncu Osmanlı padişahı ve 88. İslam halifesidir. Aynı zamanda ilk Türk İslam halifesi ve Hâdim'ul-Harameyn'uş-Şerifeyn (Mekke ve Medine'nin Hizmetkârı) unvanına sahip olmuş bir padişahtır. Babası II. Bayezid, annesi Gül-Bahar Hatun, eşi Ayşe Hafsa Sultan'dır. Tahtı devraldığında 2.375.000 km2 olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölümünde devlet-i aliyye'nin topraklarının 1.702.000 km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2'si Asya'da, 2.905.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır. Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmış; halifelik Mısır Memlükleri'ne bağlı Abbasilerden Osmanlı Hanedanına geçmiştir. Ayrıca devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçiren Osmanlı Devleti, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştır. Böyle büyük başarılara imza atmış bir padişah olmakla birlikte ilim ve fende de kendini kanıtlayan Yavuz Sultan Selim şiir'e nasıl vakıf olduğunu güzel bir misalle bizlere göstermiştir. Matematik'te bir konu olan matrislerde transpoze kavramına örnek olabilecek şekilde anlamlı bir şiir yazabilmeyi başarmış bu büyük padişahın şiirini istifadenize sunmadan önce biraz matematiksel açıklama yapmayı uygun buluyorum.
Doğrusal (lineer) cebir; Matematiğin, (vektör), vektör uzayları, doğrusal dönüşümler, doğrusal denklem takımları ve dizeyleri (matris) inceleyen alanıdır. vektör uzayları, modern matematiğin merkezinde yer alan bir konudur. Bundan dolayı doğrusal cebir hem soyut cebirde hem de fonksiyonel analizde sıkça kullanılır. Doğrusal cebir, analitik geometri ile de alakalı olup sosyal bilimlerde ve fen bilimlerinde yaygın bir uygulama alanına sahiptir.
Modern doğrusal cebirin geçmişi 1843 ve 1844 yıllarına dayanır. 1843'te William Rowen Hamilton Kuaterniyonları keşfetti. 1844'te Hermann Grassmann Die lineale Ausdehnungslehre adlı kitabını yayınladı. Arthur Cayley, doğrusal cebirin en temel fikirlerinden birisi olan matrisleri, 1857 yılında tanıttı.
Modern doğrusal cebirin geçmişi 1843 ve 1844 yıllarına dayanır. 1843'te William Rowen Hamilton Kuaterniyonları keşfetti. 1844'te Hermann Grassmann Die lineale Ausdehnungslehre adlı kitabını yayınladı. Arthur Cayley, doğrusal cebirin en temel fikirlerinden birisi olan matrisleri, 1857 yılında tanıttı.
Doğrusal cebirin temelleri, vektörlerin incelenmesinde yatar. Burda sözü edilen vektör, yönü ve büyüklüğü olan bir doğru parçasıdır. Vektörler kuvvet gibi fiziksel birimlerin ifade edilmesinde kullanılabilir. Birbirlerine eklenebildikleri gibi sabit bir skalerle de çarpılabilirler. Böylece basit bir reel vektör uzayının oluşumu gösterilebilir. Modern Doğrusal Cebir, 2 ve 3 boyut sınırlamasını kaldırarak isteğe bağlı veya sonsuz boyutlu uzaylarda işleyebilecek şekilde genişletilmiştir. 2 ve 3 boyutlu uzaylardaki sonuçların büyük bir kısmı n-boyutlu uzaylarda da geçerlidir. N boyutlu bir uzayın görselleştirilmesi zor gibi görünse de aslında bu tür uzaylar temel bilimlerde ve günlük hayatta sık kullanılır. Örneğin 8 ülkenin ulusal gelirini listelediğimiz zaman bu liste 8 boyutlu bir vektörü ifade eder. Bu vektördeki herbir elemanın bir ülkenin ulusal gelirini temsil ettiğini söyleyebiliriz. Matematikte, soruna doğrusal bir açıdan bakıp, matris cebiriyle ifade ettikten sonra onu matris işlemleriyle çözmek, matematikte sık kullanılan uygulamalardan birisidir. Örneğin doğrusal denklem dizgeleri (denklem sistemleri) matris yardımıyla ifade edilip çözülerek denklemin kökleri elde edilebilir.
Doğrusal cebirde, transpozu kendisine eşit olan matrislere simetrik matris denir. Bir matrisin transpozu demek, o matrisin satır ve sütunlarının değişimidir. Yani bir matrisin transpozu o matrisin Satırları sütun, sütunları satır yapar. Transpoz matrisin tersi değildir. Bir matrisin transpozunu (devriğini) ifade etmek için "T" sembolü kullanılır ve A matrisin transpozunu A üssü T olarak gösterilir.
Doğrusal cebirde, transpozu kendisine eşit olan matrislere simetrik matris denir. Bir matrisin transpozu demek, o matrisin satır ve sütunlarının değişimidir. Yani bir matrisin transpozu o matrisin Satırları sütun, sütunları satır yapar. Transpoz matrisin tersi değildir. Bir matrisin transpozunu (devriğini) ifade etmek için "T" sembolü kullanılır ve A matrisin transpozunu A üssü T olarak gösterilir.
Doğrusal cebirde, gerçel bir simetrik matris gerçek bir iç-çarpım uzayında (kendisi-döngel) (self-adjoint) bir operatörü temsil eder. Karmaşık sayılar uzayında buna karşılık gelen operatör, elementleri karmaşık olan Hermitsel (Hermityan) matrisdir. Bundan dolayı, simetrik matris denildiğinde, matris elementlerinin gerçel (reel sayı) olduğu varsayılır.
Bu şekilde kısa bir matematiksel girişten sonra Yavuz Sultan Selim'in matematiğe dahi konu olmuş bu dahiyane şiirini inceleyelim.
Şiirin Günümüz Latin harfleri ile yazımı
Sanma Şahım Herkesi Sen Sadıkane Yar Olur
Herkesi Sen Dost mu Sandın Belki Ol Ağyar Olur
Sadıkane Belki Ol Alemde Bir Dildar Olur
Yar Olur, Ağyar olur, Dildar olur, Serdar Olur
Bugünün Türkçesi ile şiirin anlamı şu şekildedir.
Şahım sen herkesi kendine sadık dost sanma
Sen herkesi dost sanma belki o düşmanın olur
Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur
Dost olur düşman olur sözü geçen olur hükümdar olur.
Yavuz Sultan Selim Han'a ait bir şiir olan bu şiirin dizelerinin ilk kelimeleri yukarıdan aşağıya okunduğunda aynı dizeyi verir. Bu tarzda yazılan dünyadaki ilk beyit olduğu söylenmektedir. Divan edebiyatında bu özelliğe "vezni aher" adı verilmiştir.
Şiirin Hikâyesi rivayet üzere şöyledir: (Rivayetin doğruluğunu Allah bilir.) Yavuz Sultan Selim Han bu beyti Şah İsmail'e yazmıştır. Yavuz Selim şiire, edebiyata ve satranç oynamaya meraklı biridir. Aynı şekilde Şah İsmail'de de bu özellikler vardır. Sarayında ünlü şairleri barındırır ve çok iyi satranç oynar. Bunu bilen Yavuz, Şahın bu özelliğinden yararlanmak ister. Tebdili kıyafetle gezgin bir abdal kılığında şahın ülkesi İran’a gider. O civarda çok meşhur bir oyun olan satranç oyunu ile hanlarda, kervansaraylarda satranç oynayarak önüne çıkan herkesi mağlub eder. Haber şaha kadar ulaşır. Şah İsmail Yavuz’u çağırtır ve kendisi çok iyi satranç bildiği için kendisini yenemeyeceğini düşünerek bir satranç karşılaşması yaparlar. Yavuz Selim satranç karşılaşmasında Şah İsmail’i mağlub eder bunun üzerine Şah sinirlenir ve Yavuz'a der ki: "Sen edep nedir bilmez misin? Hiç şahlar mat edilir mi?" diyerek söylenir. Şah’ın kızdığını anlayan Yavuz, ona bu şekilde yazılmış şiiri okur. Aslında Yavuz, bütün olanları şiirinde Şah’a anlatmış, ancak Şah bunu anlamamıştır. Herkesin dost olmayacağını bir gün böyle kişilerin, karşısına serdar olarak da çıkabileceğini söylemiştir.
Şiirin Hikâyesi rivayet üzere şöyledir: (Rivayetin doğruluğunu Allah bilir.) Yavuz Sultan Selim Han bu beyti Şah İsmail'e yazmıştır. Yavuz Selim şiire, edebiyata ve satranç oynamaya meraklı biridir. Aynı şekilde Şah İsmail'de de bu özellikler vardır. Sarayında ünlü şairleri barındırır ve çok iyi satranç oynar. Bunu bilen Yavuz, Şahın bu özelliğinden yararlanmak ister. Tebdili kıyafetle gezgin bir abdal kılığında şahın ülkesi İran’a gider. O civarda çok meşhur bir oyun olan satranç oyunu ile hanlarda, kervansaraylarda satranç oynayarak önüne çıkan herkesi mağlub eder. Haber şaha kadar ulaşır. Şah İsmail Yavuz’u çağırtır ve kendisi çok iyi satranç bildiği için kendisini yenemeyeceğini düşünerek bir satranç karşılaşması yaparlar. Yavuz Selim satranç karşılaşmasında Şah İsmail’i mağlub eder bunun üzerine Şah sinirlenir ve Yavuz'a der ki: "Sen edep nedir bilmez misin? Hiç şahlar mat edilir mi?" diyerek söylenir. Şah’ın kızdığını anlayan Yavuz, ona bu şekilde yazılmış şiiri okur. Aslında Yavuz, bütün olanları şiirinde Şah’a anlatmış, ancak Şah bunu anlamamıştır. Herkesin dost olmayacağını bir gün böyle kişilerin, karşısına serdar olarak da çıkabileceğini söylemiştir.
Buradaki şiirin orijinal halinden de görüleceği üzere şiirin kelimeleri ayrıldığında her satır ve sütun kelimeleri yukarıda anlattığımız simetrik matris çeşidi gibi mükemmel bir şekilde dizilmiştir. Şiirin kelimeleri sadece dizilmekle kalmamış ve bu dizilme ile birlikte güçlü bir mana da ihtiva etmiştir. Bu şekilde bir şiir yazmak tam manasıyla bir zeka örneği olduğu gibi iyi bir edebi kişiliğin de olduğunun göstergesidir.
Yavuz Sultan Selim'in bu şiiri Isparta'nın Ayazmana'daki kaynak suyunun bulunduğu park duvarına da yazılarak işlenmiştir.
sanma şâhım__/herkesi sen_____/sadıkâne____/yâr olur
herkesi sen___/dost mu sandın__/belki ol_____/ağyâr olur.
sadıkâne____/belki ol_________/âlemde_____/serdâr olur
yâr olur_____/ağyâr olur______/serdâr olur__/dîdâr olur...
Ayrıca bu şiir, sözleri aşağıdaki şekilde olan Yunus Özyavuz / Sagopa Kajmer'ı "gölge haramileri" adlı parçasına da konu olmuştur. Parçanın sözleri aşağıdaki gibidir.
Varabildiğin yere kadar var var var
Akar sular dönmez geri tıpkı gençliğim gibi,bebekti ceninin ergeni,bir erdi büyümüş meyvesi.
Sakal-bıyıkla geride kaldı yunusun hamlık evresi, sivilce,akne katledildi soldu yüzümün güneşi.
Ve çivisi düşmüş tablolarda bir resimdi kendisi, kükreyen şu gökyüzü de kuşun kilitli kafesi
Tersi döndü güvenin ansızın belirdi dostun hilesi, fincan kahve içtim kursağımda kaldı telvesi.
Kırıştır yalan kahpesi, baştan akıl alır ya cilvesi.yıkar,geçer bir dostun düşmancasına hamlesi.
İki boy aşmış ihanetin ki kat`i yok bahanesi, hayrından umutsuzum getirme bari şerrini.
Ve hepsi aynı yolda yolcu onca bedenin kellesi, meydan önüne dizilecek ve alınacak ifadesi.
Dualar olmasaydı kim kovardı kalleş iblisi? Kalbim ak da pak da desen yüzünden yansır pisliğin.
---nakarat---
Altın harflerle yaz mahlasımı.halvetim kasvet,kem gözlere şiş!...
Cadü ya herru!.. Ya merru!.. Kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı, demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!..
Yavuz Sultan Selim'in bu şiiri Isparta'nın Ayazmana'daki kaynak suyunun bulunduğu park duvarına da yazılarak işlenmiştir.
sanma şâhım__/herkesi sen_____/sadıkâne____/yâr olur
herkesi sen___/dost mu sandın__/belki ol_____/ağyâr olur.
sadıkâne____/belki ol_________/âlemde_____/serdâr olur
yâr olur_____/ağyâr olur______/serdâr olur__/dîdâr olur...
Ayrıca bu şiir, sözleri aşağıdaki şekilde olan Yunus Özyavuz / Sagopa Kajmer'ı "gölge haramileri" adlı parçasına da konu olmuştur. Parçanın sözleri aşağıdaki gibidir.
Varabildiğin yere kadar var var var
Akar sular dönmez geri tıpkı gençliğim gibi,bebekti ceninin ergeni,bir erdi büyümüş meyvesi.
Sakal-bıyıkla geride kaldı yunusun hamlık evresi, sivilce,akne katledildi soldu yüzümün güneşi.
Ve çivisi düşmüş tablolarda bir resimdi kendisi, kükreyen şu gökyüzü de kuşun kilitli kafesi
Tersi döndü güvenin ansızın belirdi dostun hilesi, fincan kahve içtim kursağımda kaldı telvesi.
Kırıştır yalan kahpesi, baştan akıl alır ya cilvesi.yıkar,geçer bir dostun düşmancasına hamlesi.
İki boy aşmış ihanetin ki kat`i yok bahanesi, hayrından umutsuzum getirme bari şerrini.
Ve hepsi aynı yolda yolcu onca bedenin kellesi, meydan önüne dizilecek ve alınacak ifadesi.
Dualar olmasaydı kim kovardı kalleş iblisi? Kalbim ak da pak da desen yüzünden yansır pisliğin.
---nakarat---
Altın harflerle yaz mahlasımı.halvetim kasvet,kem gözlere şiş!...
Cadü ya herru!.. Ya merru!.. Kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı, demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!..
Sago sus!...husus derin çukurda içine sin,pusu kuran huşu içinde gözlerinde kin belirgin.
Vay senin şu kindar halin. Hin planların var hin. Cenin büyüdü savaşa girdi silahlarımı bana verin.
Yardan sarkıttığın dostlarından kaçının ipini tuttun ? Onlar güldü, sen somurttun.kalbinde kaç gül kuruttun?
Hatıralarından yüzde kaçını unuttun? Senin adını anmamak şartıdır dostluğumun.
Rap ten olma gökyüzünün güneşi sago bu benim yüzüm. Gölgeme sığınır mana özüm,hicran çölüne düştüm.
Yüz pınar yaş akıtsın gözüm. Kendi başıma öğrendim,kendim büyüdüm.dudaklarımla gömdüm.
Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur. Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur. Sadıkane belki ol al alemde serdar olur, yar olur ağyar olur serdar olur didar olur.
---nakarat---
Altın harflerle yaz mahlasımı.halvetim kasvet,kem gözlere şiş!...
Cadü ya herru!.. Ya merru!.. Kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı,demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!.. (Sagopa Kajmer/Yunus Özyavuz)
Vay senin şu kindar halin. Hin planların var hin. Cenin büyüdü savaşa girdi silahlarımı bana verin.
Yardan sarkıttığın dostlarından kaçının ipini tuttun ? Onlar güldü, sen somurttun.kalbinde kaç gül kuruttun?
Hatıralarından yüzde kaçını unuttun? Senin adını anmamak şartıdır dostluğumun.
Rap ten olma gökyüzünün güneşi sago bu benim yüzüm. Gölgeme sığınır mana özüm,hicran çölüne düştüm.
Yüz pınar yaş akıtsın gözüm. Kendi başıma öğrendim,kendim büyüdüm.dudaklarımla gömdüm.
Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur. Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur. Sadıkane belki ol al alemde serdar olur, yar olur ağyar olur serdar olur didar olur.
---nakarat---
Altın harflerle yaz mahlasımı.halvetim kasvet,kem gözlere şiş!...
Cadü ya herru!.. Ya merru!.. Kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı,demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!.. (Sagopa Kajmer/Yunus Özyavuz)
Buna benzer nitelikte bir şiir çalışması, internette gördüğüm aşağıda ismi geçen bir öğretmenimiz tarafından da yazılmıştır. Transpoze örnek olarak yazılmış bu şiiri de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Uzanan..............Elleri...........Neylesin..............ihtiyarlamışsa.........Gönül
Elleri..................Titriyor,........Çaresiz...... ..........Yüzünde Bir...........Tebessüm
Neylesin.............Çaresiz,.......Elleri Semada.........Dua......................Eder
İhtiyarlamışsa....Yüzünde Bir.......Dua...................Kabul Et... .........Ey Güzel
Gönül...............Tebessüm............Eder.............. Ey Güzel.............Nerdesin?
Ceyhun Yavuz-2005
Buna benzer şiir çalışmaları, çeşitli kesimler tarafından ilgi ve merakla devam etmektedir. Şiirde bu tür çalışmaların biraz vakit harcayarak yapılabileceği görülür. Bizler de biraz uğraşarak, iyi bir niyet ve samimi çaba ile bu tarzda şiirler oluşturabilir matematik ve edebiyatı bir nebze olsun aynı noktalarda birleştirme gayreti içerisinde bulunabiliriz. Öğretmenlerimizin matematik öğretiminde bu tür etkinlikleri derslerinde kullanmaları, hem edebi bir izlenim oluşturmak, hem tarih bilincine neden olmak hem de matematiğin soyut ve afaki şeylerden ibaret olmadığını göstermek açısından yararlı olacaktır.
Uzanan..............Elleri...........Neylesin..............ihtiyarlamışsa.........Gönül
Elleri..................Titriyor,........Çaresiz...... ..........Yüzünde Bir...........Tebessüm
Neylesin.............Çaresiz,.......Elleri Semada.........Dua......................Eder
İhtiyarlamışsa....Yüzünde Bir.......Dua...................Kabul Et... .........Ey Güzel
Gönül...............Tebessüm............Eder.............. Ey Güzel.............Nerdesin?
Ceyhun Yavuz-2005
Buna benzer şiir çalışmaları, çeşitli kesimler tarafından ilgi ve merakla devam etmektedir. Şiirde bu tür çalışmaların biraz vakit harcayarak yapılabileceği görülür. Bizler de biraz uğraşarak, iyi bir niyet ve samimi çaba ile bu tarzda şiirler oluşturabilir matematik ve edebiyatı bir nebze olsun aynı noktalarda birleştirme gayreti içerisinde bulunabiliriz. Öğretmenlerimizin matematik öğretiminde bu tür etkinlikleri derslerinde kullanmaları, hem edebi bir izlenim oluşturmak, hem tarih bilincine neden olmak hem de matematiğin soyut ve afaki şeylerden ibaret olmadığını göstermek açısından yararlı olacaktır.
Merhaba ben Ceyhun Yavuz. Öncelikle güzel söz ve düşünceleriniz için teşekkür ederim. Değerli olanlar değerli olanların ellerinde değer kazanır. 5x5 simetrik matris şiiri 1 Ocak 2005 te yazmıştım. Tüm güzel insanlara armağan olsun.
YanıtlaSil