Gençlerimizin başarısı üzerine yazılmış, çok güzel bir yazıyı size sunuyorum. "Eğitimlerim
esnasında gençlere soruyorum. 10 yıl sonra nerede olmak istiyorsunuz? 10 yıl
sonra nerede yaşamak istiyorsunuz? 10 yıl sonra yaşam kalitenizin nasıl
olmasını istiyorsunuz? Genellikle açık ve doyurucu cevap veremiyorlar. Bu
soruların cevabını, herkesten daha çok siz biliyorsunuz. Nasıl mı? Hepinizin
elinde bir kalem var. Bu kalemle geleceğinizin resmini çiziyorsunuz. Bu resmin
güzel ya da çirkin olması sizin elinizde… İyi arkadaşlar edinerek, zamanınızı
etkin kullanarak, öğrenmekten ve çalışmaktan mutlu olarak, sizi engelleyenleri
hayatınızdan çıkararak ve en önemlisi de, “hayır” demeyi öğrenerek…
Başarıyı elde etmenin en iyi yollarından birisi, ben
kimim? Sorusuna doğru cevap vermektir. Bu soruyu sorarak; güçlü yönlerinizi,
zayıf yönlerinizi, fırsatlarınızı ve engellerinizi fark edebilirsiniz. Bu
aşamadan sonra yapmanız gereken en sağlıklı yaklaşım, güçlü yönleri daha güçlü
hale getirmek, zayıf yönlerin, engelleyici unsurlarını ortadan kaldırmaktır.
Daha sonra fırsatlardan etkili yararlanmak ve olası engelleri aşmak için, doğru
stratejiler belirlemek gerekir. 1982 yılında Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi
iken, üniversite sınavının benim için aşılması zor bir engel olduğunu anladım.
Sınavda hangi alanlarda başarılı olabileceğimi inceledim. Sözel alanda Türkiye
ortalamasına yakındım. Ancak, bu yakınlık bana üniversiteyi kazandıramazdı.
Herkesin soru kaybettiği alanlar, benim başarısız olduğum alanlardı. Bu
alanlara odaklaşarak, eksiklerimi kapattım ve başarıya ulaştım.
“Eğer yeni bir şey öğrenmeye başladığınızda, kolayca
öğrenemiyorsanız, ne mutlu size. Siz normal bir insansınız.” Bu veciz sözü
nerede ve kimden duyduğumu hatırlamıyorum ama, öğrencilik yıllarımda hep bana
kılavuz oldu. İlk öğrenmeye başladığım her şeyde, sorun yaşadım. Başarılı
olmak için, öğrenilmiş çaresizliğe kapılmadan mücadele etmem gerektiğini
düşündüm. Tembellik ve boş vermişlik çözüm değil, hazin sonun
başlangıcıydı. Ne zaman başarısız olsam, hep El_Cabir’i hatırladım. Matematiği
öğrenemeyince medreseden kaçıp gider. Uzun süre yürüdüğü için yorulur. Bir
kuyunun yanında dinlenmeye başlar. Kuyudan su içmek ister ama kova kuyunun
dibine düşmüştür. Kovanın neden kuyuya düştüğünü anlamak için araştırma
yaptığında, ilginç birşeyle karşılaşır. Urgan, kova kuyuya inip çıkarken, taşa
sürtünür ve taş urganı keser. Bu yüzden kova kuyuya düşmüştür. El_Cabir der ki:
Vay be! Taş, taş olduğu halde, urganı kesiyor da, benim aklım matematiği
kesmiyor. Medreseye geri döner ve öğrenciliğe yeniden başlar. Daha sonra Cebir’in
kurucusu olur.
Başarıda özgüven ve kendine inanmak önemli bir yere
sahip. Ben başarabilirim… Bu söz, eğer inanılarak söylenmişse, başarının yarısı
gerçekleşmiş demektir. Mutlaka başaracağım sözü ile desteklenmesi ve altının
doldurulması gerekir. Başarının en büyük engellerinden birisi, saman alevi gibi
olan tutum ve davranışlardır. Ani bir parlamayla başlanan daha sonra yelkenleri
suya indirmekle sonlanan davranışlar, sizi sadece meşgul eder. Somut bir
çıktısı ve elle tutulur bir başarısı olmaz.
Akademik başarının gizli sırlarından birisi, ders
çalışmayı oyun haline getirmektir. Eğer ders çalışmayı görev haline
dönüştürürseniz, mesaisi bitince işyerini terkeden memur gibi olursunuz. Yaşlı
bir adam, emekli olunca küçük bir kasabada ev alır. Amacı sessiz ve sakin
ortamda kitap yazmaktır. Sabah olduğunda büyük bir gürültüyle uyanır. Evin
önündeki boş arazi, kasabadaki çocukların futbol sahasıdır. Gençlerin yanına
gider ve antrenör olmak istediğini ve her oyuncuya günde 5 dolar ödeme
yapacağını söyler. Çocuklar kabul ederler. Sıkı bir kondisyon ve antremandan
sonra 5 doları öder. Daha sonra ekonomik sorunlarını bahane ederek, 1 dolara
kadar günlük yaptığı ödemeleri düşürür. Bu olaya tepki veren kaptan, yaşlı
amcaya şöyle söyler: Amca kusura bakma. 1 dolara burada top oynanmaz.
Arkadaşlarını alıp orada ayrılır. Yaşlı adam, çocuklar için oyun olan futbolu
göreve dönüştürmüştür ve futbolun tüm büyüsü ortadan kalkmıştır.
Gençlik yıllarında savaşçı olmak, başarıyı yakalamada
önemli bir durumdur. Abraham Lincoln’ün hayatını incelerseniz, 52 yaşına kadar
geçen sürede onlarca başarısızlık yaşadığını görürsünüz. Lincoln yaşadığı
başarısızlıklara rağmen, asla vazgeçmeden mücadele etmiş ve 52 yaşında ABD’ye
başkan seçilmiştir. Aynı durumu Edison’da, Pasteur’da da görebilirsiniz.
Einstein’in okuldan başarısızlık nedeniyle ilişiğinin kesildiğini biliyor
muydunuz? Einstein: Bana okuyamaz dediler. Ben de, atomu parçalayıp ellerine
verdim sözü, mücadelenin ve yılmazlığın önemli örneklerindendir.
Başarısızlığa sebep aramayınız. Eğer sebep ararsanız,
onlarca, yüzlere hatta binlerce neden bulabilirsiniz. Unutmayınız ki,
bulduğunuz sebepler, sizin başarısızlık sorununuzu çözmez. Sadece geçici bir
rahatlama yaratır. Eğer sebepleri buluyor ve başa çıkma stratejileri
uyguluyorsanız, yönteminizi değiştirip farklı kaynaklara ulaşıyorsanız,
muhtemelen başarıyı yakalayacaksınız demektir.
Ödül bekleyerek derse çalışmayınız. Ödül beklemek,
kendi hayatınızla ilgili karar verecek olgunluğa ulaşmadığınızı gösterir. Çünkü
başarı ve başarısızlık sizin ve geleceğinizle ilgilidir. Ödül bekleyerek
yaptığınız her eğitimsel faaliyet, eğreti ve içselleştirilmemiş bilgi demektir.
Öğrenmeyi ve öğrenmekten mutlu olmayı öğrenmeniz gerekir.Kendinize bir hedef belirleyiniz. Bu hedef, sizin
yeteneklerinize, ilgilerinize ve gerçeklerinize uygun olsun. En önemlisi de
ulaşılabilir olsun. Örneğin; Ben ilköğretim matematik öğretmeni olacağım. Ben
avukat olacağım vb. Hedefinizi bir üst noktadan seçiniz ki, daha fazla çabayı
ve mücadeleyi gerektirsin. 1968 kuşağının efsane bir sözü vardır. “İmkânsızı
isteyin ama gerçekçi olun…”
Aklınızı besleyin. Okumadan, araştırma yapmadan, çaba
sarfetmeden bilgi ve beceri sahibi olamazsınız. Çalışmadan bilgi sahibi olmaya
çalışmak, bilgilerin vahiy yoluyla geleceğini beklemeye benzer. Hedeflerinize
ulaşmak için çalışmanız gerekir. Yatarak büyüyen tek şey karpuzdur.
Önkoşullu öğrenmeleri öğrenmek, ilişkilendirmek ve bilgiyi hayata transfer etmek,
başarılı olmanızda etkili yöntemler arasındadır. Her bireyin benliğinde aslan olduğunu farzedin.
Aslanlardan birisi uyuz diğeri ise dinamik ve sürekli kükremektedir. Aslanı
uyuz olan, uykucu, tembel ve arabesk bir hayatı yaşar. Aslanı kükreyen ise,
sürekli dinamik, gözü açık ve zindedir. Başarı merkezlidir ve ilk önce
kendisiyle rekabet etmektedir. Başarının parametrelerini kendisi belirler. Bir
Kızılderili kabilesinde, yaşlı reisin beslediği iki tane köpek vardır.
Köpeklerden birisi beyaz diğeri siyahtır. Beyaz köpek, aydınlığı, iyiliği,
erdemi ve yüceliği; siyah köpek ise, kıskançlığı, saldırganlığı ve öfkeyi
temsil ettiği varsayılır. İki köpek kavga eder. Çocuklar gidip, yaşlı reise
hangi köpeğin kazanacağını sorarlar. Yaşlı reis şöyle cevap verir: Ben
hangisini beslersem… Uyuz aslan ya da kükreyen aslan herkesin benliğinde
vardır. Hangisinin kazanacağına siz karar veriyorsunuz.
Tembeller daha çok yorulur. Hem öğrencilik hem de
öğretmenlik yaşantımda edindiğim deneyimler, bana tembellerin daha fazla
yorulduğunu gösterdi. Zamanını etkin yönetemeyen, ödevlerini zamanında
bitiremeyen ve kendini düzenleyemeyen bireyler, işleri yetiştirmek için daha
fazla çaba sarfetmek zorunda kalırlar. Birey, sürekli derse çalışarak başarılı
olamaz. Eğlenmeye, dinlenmeye ve hayatın güzelliklerini yaşamaya da zaman
ayırması gerekir. Ders zamanı eğlenen, dinlenme zamanı derse çalışan kişileri
anlamak mümkün değil. ABD’de öğrenciler hafta içi yoğun olarak derse çalışıp
araştırma yaparlar. Hafta sonu da, zamanlarının büyük bir kısmını eğlenerek ve
dinlenerek geçirirler
Sınırlarınızı zorlamanız gerekir. Sabit sınırlar
içerisinde, kaldığınız sürece vasat bir başarı elde edersiniz. Aşılamayacak
hiçbir engel yoktur. En büyük engel, bireyin kendisidir. Bir şişenin içerisine
arı koyunuz. Şişenin dibini güneşe çeviriniz. Arı ölene kadar şişenin dibinde
dönüp duracaktır. Çünkü, güneşe doğru gittiği zaman yönünü bulacağını sanır.
Eğer bir engel sizin için aşılamayacak durumda ise; kendinizi, yönteminizi,
bilginizi ve sorun çözme stratejinizi yeniden gözden geçiriniz.
Öğrenirken başkasından yardım almayınız. Yardım
aldıkça bağımlılık artar ve yaratıcı zekânıza ipotek koyarsınız. Sizin için en
büyük engel, yardım ve eleştiri tuzağıdır. Size yardım etmek isteyenlere
teşekkür edip, öğrenmeye çalışınız. Eleştirenlerin tuzağına düşmeden, eleştiri
yapılan konuda, savunma mekanizmalarınızı kullanmadan, doğruluğunu araştırıp,
davranışlarınızı kontrol etmeye çalışınız.Çok çalıştığınız, çaba sarf ettiğiniz halde başarılı
olamıyorsanız, muhtemelen siz onu çok fazla istememişsinizdir. Eğer istemiş
olsaydınız, başarısızlığı yaratacak tüm dinamikleri ortadan kaldırmış
olurdunuz. Bir Türk atasözü der ki: Taşıma suyuyla değirmen dönmez.
Dışsal güdüleme araçlarıyla güdülenerek, başarıya ulaşamazsınız. Kendinizi
içsel açıdan güdüleyiniz. Kendisini içten güdüleyen birey, kendi yakıtını
üreten araç gibidir. Başkasına bağımlı kalmadan yol alır.
Çalışma ortamızı iyi düzenleyin. Dikkatinizi dağıtan
faktörleri yok edin. Yatarak ve müzik dinleyerek derse çalışmayın. Cep
telefonunu ve interneti kapatın. Hazırbulunuşluk düzeyinizi artırınız. İyi ders
notu tutunuz. Başkasının ders notu ile sınavlara hazırlanmanız, başarı
düzeyinizi düşürür. Tekrar edin ve öğrendiğiniz konuları farklı sorunların
çözümüne uyarlayınız. İyi uyku, dersi derste öğrenme, derse odaklaşma ve
yazarak çalışma başarıda etkili yöntemler arasında yer alır.
Sonuç olarak, kendinize iyi şeyleri layık görün. İyi
ve değer sahibi arkadaşlarınız, dostlarınız olsun. İçinizdeki başarı güdüsünü
sürekli zinde tutun ve güçlenmesini sağlayın. Farklılıklar yaratmaya çalışın.
Özgün yaklaşımlar belirleyin. Taklit etmeyin. Değerlerinizi, diğerlerinden
ayırın. Unutmayınız ki, bir daha dünyaya gelmeyeceksiniz. Hayatınızı etkili
yaşayınız. Dik durunuz ve onurlu olunuz. Değerleriniz, inançlarınız milli ve
evrensel bir duruşunuz olsun. Huzurlu, mutlu ve başarı dolu bir yaşam
dileklerimle…"
Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU
17 Mayıs 2015
http://www.kamudanhaber.com/genclere-mektup-makale,2837.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...