Takvim yapraklarında göz gezdirirken karşılaştığım "namazda kıyam" yazısı ile bugünlerde (2015) gündelik hayatta çok sık gördüğüm "saldalyede namaz olayı" arasındaki fark dikkatimi çekti. Üniversiteyi okuduğum yıllarda, Ankara'da camilerde defaatle sandalyede namaz kılanlarla karşılaşmıştım. O zamanlar (2006) tek tük olan bu hadisenin şimdilerde sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde sayıları azımsanamayacak bir boyuta gelmiş bulunan 'sandalyede namaz kılma olayı' hakkında düzenli bir şeyler yazmak için düşünürken, böyle bir namazın fıkhen caiz olup olmadığını da her yönüyle araştırma fırsatı buldum. Detaylarına inmeden yüzeysel olarak ortada bir acayiplik olduğunu söyleyerek, bu konuda bazı fikirleri acizane beyan etmek istiyorum.
Camilere yürüyerek gelen onlarca abimiz, amcamız, dedemiz camide bir takım rahatsızlıklarını öne sürerek sandalyede, taburede veya camilerde onlar için özenle yapılmış sıralı oturak biçimindeki kısımlarda namazlarını ikame ediyorlar. Bu konuda bir örnek olarak Yozgat'ta bir öğle namazında camide karşılaştığım manzara gerçekten içler acısı vaziyetteydi. Büyük bir caminin ilk iki safında ayakta namaz kılanlar, daha sonra arkada üç saf halinde özel otobüs koltuğu mahiyetinde sıra sıra dizilmiş birbirine bağlı biçimde özel hazırlanmış oturaklarda namaz kılanlar vardı. (Aşağıda konu ile ilgili fotoğrafı ekledim, yıl: 2015) Arka sıra cemaatin üç safı bu şekilde oturak olarak düzenlenmiş ve bu kısımlarda namz kılanların sayısı ile normal saf düzeninde namaz kılanların sayıları gittiğim vakit namazında neredeyse aynı sayıda idi. Namaz çıkışında: "çoğunluğu genç ve dinamik görünümlü bu
kişilerin acaba ne rahatsızlığı var da böyle namaz kılıyorlar?" demekten
kendimi alamamıştım.