Matematik Müfredatı Değerlendirmesi-2016

Matematik branşındaki öğretime ilişkin yazılan eleştirel yaklaşımlara karşılık; meslek hayatımda öğrenci ve ders işlenişinde karşılaştığım eksikliklere dayanarak kendi düşüncelerimi burada ifade etmek isterim. Unutulmamalıdır ki burada zikredilen görüşler dönemsel nitelikte olup zaman ve mekan şartlarına göre değişkenlik gösterebilmektedir.  Aşağıda yazılan düşünceler, 2013 te kademeli olarak değiştirilmiş lise matematik müfredatı ve ortaöğretim kurumları yönetmeliği baz alınarak oluşturulmuştur.
**Öğrencilerin derse karşı ilgi ve merak düzeyinin artırılması için dersin kazanımlarına uygun araştırma ve incelemelerin yapılması ve bunların konu anlatılmadan sınıf ortamında paylaşılması güdülenmeyi arttıracaktır. 
**Yaparak yaşayarak öğretim modelleri oluşturulmalı bu şekilde matematik eğitimi zevkli ve ilgi çekici hale getirilmelidir. Gündelik hayattan kopuk eğitimin başarıya ulaşma şansı düşüktür. Bunun yanında her matematik kavramının somut hale getirilmesi için uğraş vermek de matematik biliminin temeli ile bağdaşmayacağından anlamsız bir çaba olacaktır. Matematik Soyut düşünme biçimini içine alan geniş bir ilim dalı olduğu izlenimi öğrenciye sezdirildiğinde başarıya ulaşmak daha kolay hale gelecektir.
**Matematik derslerinde bol örneklendirmelerin yapılması öğrencinin öğrenmesi açısından önemlidir. Bu nedenle ders kitapları seviyelere göre düzenlenip basitten zora doğru pek çok örnek ihtiva etmelidir. Öğrencinin kendi kendine çözebileceği örnek problemlerin olması kavramayı kolaylaştıracağından başarıyı olumlu etkileyecektir. Belli zamanlarda genel tekrar çalışmalarının yapılması için süre ayrılması pekiştirici etki yapacağından başarıya olumlu yansıyacaktır.
** Mevcut sınıf geçme sisteminde genel ortalama 50 puanı tutturulduğunda 3-4 tane dersiniz başarısız bile olsa bütün başarısız derslerden ortalama ile geçilerek sınıf geçilmektedir. (Bkz. MEB. Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği, 1/7/2015, Doğrudan Geçme Madde 57/b http://mevzuat.meb.gov.tr/html/ortaogrkurumyon_0/yonetmelik.pdf). Dolayısıyla bu sistemde öğrenci ortalamayı tutturabildiği takdirde, zorlandığı derslere sene içerisinde hiç çalışmadan sene sonunda hepsinden geçebilmektedir. Bunun yerine her ders bağımsız değerlendirilirse; dersten başarısız olunduğunda bu dersin alttan alınması ile mecburen öğrenci tarafından her derse gerektiği kadar çalışma yapılması gerekecektir. Bu durum doğal olarak başarıyı da arttıracaktır.
**Öğrencilerin ders yükünün azaltılması da başarıyı önemli ölçüde etkileyecektir. Bir sınıfta 10 veya daha fazla dersin olması bunların ayrı ayrı sınav ve değerlendirmelerin olması öğrencide çalışma isteğini ortadan kaldırmaktadır. Birbirine benzer derslerin gruplandırılıp, müfredat sadeleştirilerek, 6-8 derse düşürülmesi öğrenciyi motive edecektir.
**Öğretim programlarında yer alan ünitelerin bir bütün halinde öğrenciye sunulması başarı için en önemli faktördür. Örneğin mevcut programda matematik 9.sınıfta fonksiyonlar anlatılırken bileşke ve ters fonksiyon 10.sınıfta anlatılmaktadır. Araya kopukluğun girmesi konunun anlaşılamamasına sebeb olmaktadır. Bunun yerine 10.sınıfta fonksiyonlar bir bütün halinde anlatılması daha yerinde olacaktır. Fonksiyonlarla ilişkili olan diziler, polinom, parabol ve ikinci derece denklemler  konuları da 10.sınıfta anlatılarak aralarında ilişki kurulması sağlanmalıdır. 
**Matematik ve geometrinin birleştirilmesi öğrenciyi sınav külfeti bakımından motive edici olmuştur. Lakin bu kavramların birbiri içerisinde serpiştirilmesi bir matematik bir geometri şeklinde işlenmesi kopukluklara sebeb olduğundan bütünlük ilkesini bozmaktadır. Bunun yerine örneğin, 9.sınıfta sadece temel matematik kısmı sayılar, denklem çözümü ve problemler 10.sınıfta ise fonksiyonlar, diziler, polinomlar,parabol, ve ikinci derece denklemler konularının ardından geometri ünitesine geçilip üçgenler bir bütün halinde aktarılmalıdır. 11.sınıfta da geometri müfredatı dörtgenler,çember ve daire olarak sunulmalıdır. 12.sınıfta da katı cisimler, vektörler geometri konusu olarak verilmelidir. Bütün geometri müfredatının 10.sınıfta aktarılması mevcut durumda sıkıntıları beraberinde getirmektedir.
** Temel ve ileri matematik ayrımı mevcut sistemdeki hali ile korunmalıdır. Temel matematik konuları gündelik hayata dönük olarak seçilmeli ve öğrencileri kavramalara boğmamalıdır. Lise eğitimi boyunca herkesin temel matematik dersini alacak şekilde konular detaya inilmeden seçilmeli ve işlenmelidir. İleri matematik dersi seçmeli olarak öğrencilere matematik bilgisi kazandırmaya dönük olmalıdır. Matematik kavramları kolaydan zora,basitten karmaşığa, yakından uzağa ilkelerinden yola çıkarak soyut düşünme becerisini kazandırmaya dönük olmalıdır.
**Mevcut sistemde 12.sınıf öğrencilerin devamsızlık durumları da göz önüne alınarak matematik müfredatında türev ve integral konularına ek olarak diğer senelerin tekrarı mahiyetinde hem ileri düzey hem de temel düzeyde okutulabilecek uygulamalı matematik ünitesi ile lise eğitiminde öğrenilenler tekrar edilmelidir. Bu sayede öğrencilerin geçmiş yılları hatırlaması ve gündelik hayatlarında karşılaşabilecekleri matematik problemlerine çözümler bulabilmeleri sağlanmalıdır.
**Okullarda Matematik sınıfları oluşturulmalı ve bu sınıflarda matematikle ilgili doküman, grafik, resim ve diğer paylaşımlar sunulmalıdır. Öğrenci bu sınıflara girdiğinde matematik işleneceğinin farkında olmalıdır.
**Başarısı yüksek olan öğrencilerin genel ders ortalamalarına göre üst dönemlerden ders almalarına imkan tanınarak lise eğitimi için belirlenen süreden daha erken dönemde okullarını bitirmeleri sağlanmalıdır. Bu sayede başarılı beyinlerin daha kısa sürede meslek hayatına atılarak değerlendirilmeleri mümkün hale gelecektir.
Bütün bu yorumlara ve tavsiyelere rağmen en iyi eğitim modelini dahi oluştursak bile, istek olmadan hiçbir başarı mümkün olmaz. Unutmayalım ki koca bir denize ağzı sıkıca kapalı bir şişeyi koysak içerisine bir damla su girmez. Fakat bu şişenin ağzını birazcık açıp denize atsak o zaman içerisi su ile dolar. İşte bu misaldeki gibi öğrencilerimiz ilim deryalarına talib olduklarında başarıya ulaşabilirler. Aksi halde öğrenci açısından bir başarıdan söz etmenin ihtimali yoktur.
(İsteyene âhiret nimetlerini, isteyene de dünya nimetlerini veririz.) [Şura 20] ve (Yalnız dünya için yaşamak, eğlenmek isteyenlerin çalışmalarının karşılığını, hiçbir şey esirgemeden [sağlık, mal, para, makam, şöhret gibi] bol bol veririz. Bunlara âhirette yalnız Cehennem ateşi vardır. Emekleri boşa gider.) [Hud 15, 16]  ayetlerinde olduğu gibi Cenab-ı Mevla;  isteyip çalışan herkese gösterdiği çaba ölçüsünce dünya nimetlerini vereceğini beyan ediyor. O hâlde, ilim olsun, mal olsun, makam olsun, çalışan, gayret gösteren -müslim ya da gayri müslim olsun- herkes  bunun karşılığına bu dünyada mutlaka kavuşacaktır. 
Kaynakça: 
MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği, 1/7/2015,  mevzuat.meb.gov.tr/html/ortaogrkurumyon_0/yonetmelik.pdf
TTKB Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı, 9,10,11,12,sınıflar, 2013, Ankara

Kadir PANCAR-26.06.2016

LYS-2016 Geometri Sınavı Çözümleri

LYS-2016 Geometri sınavı; son yıllarla kıyaslandığında önceki yılların sorularına benzemekle birlikte biraz daha düşünmeye ve uygulama becerisine yönelik tarzdaydı. Sınav soruları, sistemli ve planlı çalışan öğrencilerin yapabileceği sorulardan oluştuğundan çok fazla çeldirici ve şaşırtıcı sorulara rastlanmamıştır. Sınav soruları tamamen müfredata uygun biçimde oluşmakla birlikte, tüm test ve yardımcı kitaplarda bulunabilecek düzeyde güzel sorulardan oluşmuştur.
Konu Dağılımları hakkında şunları söyleyebiliriz. Sorulan 30 sorunun ilgili olduğu ünite ve konu dağılımlarını dikkatle incelemeniz bundan sonraki sınavlar için çalışma planı hazırlamanıza katkı sağlayacaktır.

Sınav Sorularına ÖSYM sitesinden ulaşabilirsiniz.
https://www.osym.gov.tr/TR,10382/2016-lisans-yerlestirme-sinavi-lys4-lys1-temel-soru-kitapcigi-ve-cevap-anahtari.html


Üçgenler 3,
Dörtgenler 5,
Çokgenler 3,
Çember ve Daire 6,
Katı Cisimler 3,
Dik Koordinat Düzlemi 6,
Konikler 1,
Vektörler 1,
Uzayda Doğru ve Düzlem 2

LYS Sorularının tamamına OSYM'nin resmi web sayfasından ulaşabilirsiniz. Burada yer alan Geometri soruları; ÖSYM web sayfasında yayınlanan "LYS-1 Matematik sınavı" sorularının PDF dokümanı üzerinden çözülmüş halidir. Soruların aslına ulaşmak için www.osym.gov.tr/ adresini kullanınız. 

Planlı ve sistemli çalışmayan öğrencilerin sınav süresini yetiştirme konusunda sıkıntı yaşayabileceğini söylerek soruların PDF üzerinden çözümlerini istifadenize sunuyorum. 

LYS-2016 Matematik Sınavı Çözümleri

LYS Matematik sınavı; son yıllarla kıyaslandığında önceki yılların sorularına benzemekle birlikte biraz daha zorluk derecesi azaltılmış nitelikteydi. Sınav soruları, sistemli ve planlı çalışan öğrencilerin kolaylıkla yapabileceği sorulardan oluştuğundan çok fazla çeldirici ve şaşırtıcı sorulara rastlanmamıştır. Sınav soruları tamamen müfredata uygun biçimde oluşmakla birlikte, tüm test ve yardımcı kitaplarda bulunabilecek düzeyde çok fazla farklılık arz etmeyen güzel sorulardan oluşmuştur. LYS Matematikte; bu senenin müfredatı itibariyle (2016) 9.sınıf müfredatından 15 soru, 10.sınıf müfredatından 8 soru, 11.sınıf müfredatından 13 soru,12.sınıf müfredatından 14 soru sorulmuş olması sınavın yıllara göre eşit dağılım yapıldığını da bizlere ayrıca göstermektedir. Ayrıntılı olarak soru dağılımına bakmak için aşağıdaki tabloyu inceleyiniz. 

Sınav Sorularına ÖSYM sitesinden ulaşabilirsiniz. 


 LYS2016 Sınav Sorularını PDF olarak indirmek için tıklayınız.

 

LYS MATEMATİK (LYS 2016) Adet
Temel Kavramlar 0
Faktöriyel 1
Bölme ve Bölünebilme 2
OBEB-OKEK 1
Rasyonel Sayılar 1
Basit Eşitsizlikler 1
Mutlak Değer 1
Üslü İfadeler 2
Köklü İfadeler 1
Oran-Orantı 1
Fonksiyonlar 2
Kümeler 2
Perm-Komb-Binom-Olasılık 2
Polinomlar 3
Çarpanlara Ayırma 1
2.Dereceden Denklemler 1
Eşitsizlikler 0
Parabol 0
Mantık ve İspat Yöntemleri 0
Modüler Aritmetik 1
İşlem 0
Trigonometri 3
Karmaşık Sayılar 3
Logaritma 2
Toplam Çarpım Sembolü 1
Diziler-Seriler 2
Özel Tanımlı Fonksiyonlar 0
Limit ve Süreklilik 2
Türev ve Uygulamaları 6
İntegral 5
Konikler (Elips,Hiperbol,Parabol) 0
Determinant-Matris 3
Matematik Toplamı 50
Geometri Toplamı  30
TOPLAM 80

LYS Sorularının tamamına OSYM'nin resmi web sayfasından ulaşabilirsiniz. Burada yer alan Matematik soruları; ÖSYM web sayfasında yayınlanan "LYS Matematik sınavı" sorularının PDF dokümanı üzerinden çözülmüş halidir. Soruların aslına ulaşmak için www.osym.gov.tr/ adresini kullanınız.
Planlı ve sistemli çalışmayan öğrencilerin sınav süresini yetiştirme konusunda sıkıntı yaşayabileceğini söylerek soruların PDF üzerinden çözümlerini istifadenize sunuyorum. 


Öğrencilerimizin sınavlara hazırlanırken YGS basamağında 9.ve 10.sınıf konularını içerecek biçimde hazırlanmaları LYS basamağı için de tüm matematik konularına hakim olarak hazırlanmaları iyi bir bölüm arzu edenler için kesinlikle gerekli olacaktır. Yukarıdaki soru ve ünite tablosu da incelenerek hangi konulardan daha yoğun soru geldiği analiz edilerek o konulara/ünitelere daha çok ağırlık verilmelidir. Planlı ve programlı bir şekilde zamanı verimli kullanarak çalışma yapılırsa başarıya ulaşmak kolay olacaktır. Bütün öğrencilerimize sınavlarında başarılar dileriz...

Sitemizde ayrıca LYS 2016 Geometri sınav sorularının çözümü de mevcuttur. LYS/2016 Geometri Sorularını incelemek için tıklayınız. 

Şehir ve Medeniyet Kavramı

Medeniyet kelimesi Arapça'da esasında şehir anlamına gelen "medine" kelimesinden türemiş bir isim olduğu söylenebilir. Daha farklı anlamlara göre Arapça "din (dyn)" kelimesi ile de ortak anlamları olduğu belirtilmiştir. Kök anlamları birleştirildiğinde medeni kavramı şehirli, şehirle ilgili, şehirde yaşayan gibi anlamlara gelir. Buradan hareketle medeniyeti tanımlarsak; medeniyet: aynı inanç ve hedefler uğrunda bir araya gelmiş toplumların birlikte inşa ettiği şehir ve  bu şehir içinde kendilerini en iyi biçimde ifade etmek için çabaladığı bütün iş, eylem, estetik, sanat ve kültürlerinin toplamından meydana gelen bir oluşumdur. Tarihte bu uğurda pek çok medeniyet inşa edilmiş bunlar etrafında şekillenen pek çok insan hikayeleri ortaya çıkmıştır. Roma Medeniyeti, Selçuklu Medeniyeti, Osmanlı Medeniyeti... gibi medeniyetler belli bir coğrafyada geniş izlerin oluşturduğu büyük medeniyetlerdir. Bir medeniyet kendisinden sonraki zamanlara da ışık tutabildiği ölçüde büyük medeniyet olma kudretine haiz olacaktır. Medeniyetlerin oluşum sürecinde din, dil ve coğrafya büyük etkenlere sahiptir. Toplumların birlikte yaşama duyguları, herhangi bir konu üzerindeki düşünceleri, birlikte veya ferdi olarak meydana getirdikleri ürünleri, bireylerin ahlâkî yapısı, sanat ve estetik algıları, müziği, edebiyatı, ticari ilişkileri, ekonomik ve iktisadi hayatları, eğitim anlayışları, hedefleri, savaşları, diğer toplumlar ile olan ilişkileri gibi her alanda akla gelebilecek her şey medeniyet kavramı içerisinde yer alır.  Medeniyetlerin oluşum sürecinde hep insan vardır. Temelde bir dine ve anlayışa bağlı olarak ortaya çıkmış olsa da İnsan medeniyetin inşa edicisi durumundadır. Aristo'nun tabiri ile "siyasal canlı olan insan medeniyetin esas unsurudur. “el-İber” eserinin Mukaddimesi ile büyük bir üne kavuşmuş ünlü müellif İbn Haldun Medeniyet kavramı üzerinde yoğun açıklamalar yapmış ve medeniyetleri anlamayı bir insanın vücuda gelmesine benzeterek, insan yaşamı ile ilişkilendirmiştir. Her medeniyet tıpkı bir insan gibi doğar, büyür, gelişir ve sonunda da ölür. Medeniyetin ölmesi yok olması manasında olmayıp mevcut parlaklığının azalması etki alanının zayıflaması anlamına gelir. Bir medeniyetin yok olması tam anlamıyla sosyolojik olarak mümkün değildir. Medeniyetler büyük bir felakete maruz kalmadıkça değişiklik göstererek farklı medeniyetlerin içerisinde etkilerini devam ettirirler. Medeniyetler, tam olarak ölmeyip başka bir medeniyetin içinde kendilerinden bir takım izleri yaşatmaya devam ederler. İbn Haldun’un, Mukaddime eserinde sözünü ettiği ‘kainatı anlamak insanı anlamaktır, insanı anlamak kainatı anlamaktır’ ilkesi gereğince medeniyetleri insan hayatı ile beraber değerlendirmek en doğru kavrama biçimi olacaktır.
"İbn Haldun, kültürün ve medeniyetin gelişmesi için gerekli olan ilimlerin ancak bir umranın ve yüksek bir hadaretin bulunduğu yerde gelişeceğini vurgulayarak medeniyetin, bedevîlerle değil, hadarî olan insanlarla yükseleceğini belirtmektedir. İbn Haldun’a göre şehirlilerin sorumluluğu daha büyüktür. Çünkü medeniyetin çöküşü onların görevlerini hakkıyla yapmaması, şehirde yaşamalarına rağmen şehirli değerlerini yavaş yavaş kaybetmeleri ile hızlanmaktadır. O'na göre medeniyetin inşası şehir olmak ile mümkündür. Hadarîlerin kanunî hükümleri sıkı bir şekilde tatbik etmeleri, metanetlerini bozar ve mukavemetlerini kırar. Çünkü bu kanunlardaki müeyyideler haricidir, yani insanın tabiatına yabancıdır. Onun için insanın dayanma ve direnme gücünü tahrip eder. Şer’î kanunlar ise metanet ve mukavemeti bozmaz; çünkü bunlardaki müeyyideler zâtîdir, yani kalpteki imana dayanır. İbn Haldun şehir insanının hadarî özelliğini ön plana çıkarmış, ancak aynı zamanda şehir insanına ağır eleştiriler de yöneltmiştir. Şehir insanının karakterini anlatırken, onların haris, mağrur, korkak, tembel, rahatına düşkün, bencil, müsrif olduklarını ifade eder. Ahlâkî bakımdan olumsuz sayabileceğimiz pek çok sıfatı şehir insanına yakıştırabilir. Ona göre uygarlık, yaşamakta olan insanî değerleri yozlaştırabilmektedir. Hadarîlerde insanî meziyetler ve ahlâkî özellikler bozulmuş olduğundan onlar hilekâr, kurnaz, menfaatine düşkün ve cimridirler. İbn Haldun, lüks ve israfa düşkün hadarî insanlarda zenginliğin de etkisiyle dine olan ilginin azaldığına dikkati çeker. İbn Haldun’a göre, insanın ahlâkî yönündeki gelişimi sonrasında millet ilerlemeye başlar. İnsanın ahlâkî yapısında ve toplumun değerlerinde fark edilebilir bir gelişme olursa bu durum maddî gelişmeyi tetikler. " Mukaddimeden özet olarak sunduğumuz bu yaklaşımda, insan, şehir ve medeniyet iç içe kavramlardır. Farabi'nin "medinetül fazıla" eseri erdemli ve mutluluk üzere olunabilecek en küçük  yapının bir şehir olacağı ve burada yaşayan insanların erdemlilik özelliklerini bedevi unsurlara nazaran daha rahat gösterebileceğini ifade etmiştir. Ahlak felsefesinde söz sahibi ibn Miskeveyh; insanın yaratılışı gereği bir içtimai hayat içinde yaşayacak şekilde özelliği olduğunu belirtirken bu yaşama şeklinin de ancak Şehir ortamında mümkün olacağını söylemiştir. Taşköprülüzade Ahmet Efendi  de aynı şekilde medeniyet oluşturmanın erdemli bir toplum vücuda getirmenin yolunu şehir yaşamı ve dini hayatın bütünleşmesi ve birbiriyle tam ilişkili olmasıyla mümkün olacağını söylemiştir. Şehir olmadan göçebe ve bedevi bir toplumun medeniyeti oluşturmasından söz etmek doğru bir yaklaşım olmaz. Burada medeniyetten kasıt bir ilerleme, yenilikler üretme, birlikte yaşama, değer verme, yaşadığı çevreyi/toplumu etkileme ve inşa sürecidir. Bedevi Arapların dil ve gramer alanındaki yetkinlikleri, şiir ve edebiyata hakim olmaları bir medeniyet göstergesi olarak sayılmaktan öte bir kültür birikimi olarak ifade edilebilir.
İbn Haldun “İnsan alışkanlıklarının çocuğudur, alışkanlık ikinci bir tabiattır, insanoğlu öğrenen bir cahildir, anne babası tarafından yetiştirilmeyen insanı zaman eğitir, içinde yaşadığı çevre insanın tabiatının yerini alır, âdetler insan tabiatını ve karakterini belirler.” sözünde kastettiği mana itibariyle birey;  kendisinin dünyaya gelişi ile birlikte büyük çabalar göstererek J.Locke'nin sonradan felsefeye kazandırdığı "Boş Levha" konumundaki zihin ve dünya hayatını bir nakış gibi işlemeye ve anlamlandırmaya başlar. Bu arayış ve çabalar sonunda bir medeniyet inşası süreci başlamış olur. İnsanlar ait oldukları inanış gereği de kendi medeniyetlerini oluşturamaya başlarlar. Eski Roma ve Yunan medeniyetini inşa eden insanlar, sanatsal değer taşıyan heykel ve resimlerini yaparken hep bu manadan yola çıkarak dinlerinin ve inanışlarının etkisini medeniyetlerinde hissettirirler. Avrupa'da at koşturan Hunlar ve diğer Türk boyları göçebelikten şehir yaşamına geçtiklerinin izlerini bir medeniyet tasavvuru içinde kurdukları devletlerde gösterirler. Endülüs Coğrafyasında büyük bir medeniyeti inşa eden Araplar, Asya ve Avrupa'da nam salan Selçuklu ve Osmanlılar inşa ettikleri medeniyetlerde İslam dininin etkilerini bizlerin dikkatine sunarlar. İşte bu misallerdeki gibi medeniyet inşasında en büyük pay; din ve inanışların etkisinde ortaya çıkan hedeflerdir.
Umrandan Uygarlığa eseri ile Medeniyet ve Umran kavramlarına büyük bir anlam çerçevesinde bakan Cemil Meriç, "biz büyük bir medeniyetin çocukları olarak gurur duymalıyız." der. Geçmişimizde yüzümüzü kızartacak bizi yerin dibine sokacak bir olayı bulunmayan, utanılacak mâzisi olmayan, insanlığa büyük hizmetleri olmuş, başka ve medeniyetlerin oluşumunda büyük pay sahibi olmuş, çağlar kapatıp çağlar açmış bir medeniyetin çocuklarıyız. Fakat günümüzde bu medeniyetimiz, içinde bulunduğumuz bunalımlı ve fetret halinden dolayı dünyaya hâkim olma kabiliyetini kaybetmiş ve Batı medeniyetinin tesiri altına girmiştir. Bu tesir içinde bulunduğumuz coğrafya insanını kendi medeniyetinden utanan ve hatta reddeden kendi kimliğinde eksiklikler bulan bir mağlubiyet anlayışına sokmuştur.  Cemil Meriç, “ne biz medeniyetimizi inkâr ettik, ne de Batılılar bizi asırlardır bildiklerinden farklı bildiler. Batıcılarımız, yâni müstağriblerimiz ne kadar medeniyet hüviyetimizi inkâr etse de Batılıların gözünde biz düşman bir medeniyetiz. Oysa bu medeniyet, tek başına ortaçağ karanlığını aydınlattı. Tarihte hiç bir insan topluluğu, İslâm inkılâbı, yâni medeniyeti kadar uzun bir hamle yapmadı. Bu medeniyet bir asırda okyanusları birbirine birleştirdi, çeşitli ırktan insanları birbirine kaynaştırdı, târihleri birbirleriyle hamur yaptı.” derken İslam dininin, oluşturduğumuz büyük medeniyetlerin alt yapısında ne denli bir yer teşkil ettiğini bizlere ifade etmektedir. Tabi buradaki kasıt ve ifadeler bizim anladığımız açıdan anlamak isteyenlere bir hitap niteliğindedir. At gözlüğünü takarak olaylara bakanlar, kendi kimliğinden hiçbir şekilde razı olmayıp kendisini başka milletlere benzetmeye çalışanlar, bizim bakış açımıza tam ters bir halde her zaman inşa ettiğimiz Büyük İslam Kültür ve Medeniyet tarihimizde bir sorun aramaya devam edeceklerdir. Medeniyetimizde bir eksiklik ve kusur olduğu zannı ile hareket edenler, daima kısır hayallerinde Batı Medeniyetini n tesirlerini bünyelerinde yaşatmaya devam edeceklerdir. Bu tür yaklaşımlarda bulunanlara hitaben bizim gayemiz; kendi kimliğimizin farkında olma bilinciyle hareket edip, geçmişte oluşturduğumuz büyük medeniyet zenginliklerimize sırtımızı dönmeden Allah'tan başka kimseden korkmadan büyük bir sabır ve şevkle yeni medeniyetlerin inşa sürecindeki taze heyecanlara hazır olmaktır. İslam bizden daima çalışıp dünyayı ve ahiretimizi imar etmemizi emreder. Kuran-ı Kerim'de “Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.” (İnsan 76/27) ayetinde de ifade edildiği üzere dünya hayatına fazla kapılmadan bir medeniyet inşa sürecinde yer almak birey olarak bizlerin en büyük vazifesi olmalıdır. Aslında Kuran-ı Kerim çizgisinde hareket edildiğinde dünya ve ahiret arasında bir denge gözetmemiz gerektiği ortaya çıkacaktır. Nitekim bu konudaki pek çok ayette dünya ve ahiret arasındaki dengeye dikkat çekilmektedir.
“Ahiret de dünya da Allah'ındır.” (Necm 53/25), Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas - 28/77),
“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.” (Hadid 57/20), “Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebut 29/64)
Bütün bu yazılanlardan idrak ettiklerimizle, dünya hayatında iyilik ve güzellikler içerisinde iman ve islam çizgisinde kendimizi ifade edebileceğimiz  yeni müesseseler, ilim, kültür ve irfan meclisleri, kendimize ait sanat ve estetik yapıları, eğitim ve kültür birikimleri, edebiyat ve iktisadi gelişmeleri inşa ederken bir yandan da ahiret hayatımızın mamur olması için çaba sarfetmeliyiz. İşte bu bilinç ve idrak insanı mükemmelleştirecek yegane unsur olacaktır.
Kadir PANCAR
16/06/2016
Kaynakça: 
İbn HALDUN, Mukaddime (I-II), Çev.Süleyman Uludağ, Dergah Yayınları,İstanbul,2012
Ahmet ALBAYRAK, İbn Haldun Medeniyet Tasarımı ve İnsan,İslami Araştırmalar Dergisi, 2010
Cemil MERİÇ, Umrandan Uygarlığa, İletişim Yayınları, İstanbul,2003
El Farabi, (ideal devlet) El Medinetül Fazıla,  çev. Ahmet Arslan, Divan Kitap, Ankara, 2011

Lys Sınav Stratejileri

LYS Adayları için sınav tavsiyesi;
"1. Sınav anında önceden belirlediğiniz strateji ile soruları çözmeye başlayın, planladığınızın dışında bir yöntem izlemeyin. Sınavda macera peşine düşmeyin.
2. Çoktan seçmeli sınavlarda zaman yönetimi çok önemlidir. İlk turda bütün soruları çözecekmişsiniz gibi hareket etmeyip soruların yüzde 80’ini, ikinci turda ise kalan soruların yüzde 20’sini çok rahat çözebilirsiniz.
3. Sınav anında yapamadığınız soru ya da sorularla inatlaşmayın, çözemediğiniz sorunun yanına bir işaret koyarak hemen o soruyu geçin.
4. Sınavda aynı test içindeki soruların zorluk ya da kolaylık derecesine bakmayın, ilgili testteki tüm soruların puan değeri aynıdır.
5. Cevaplarınızı kontrol ederken, çok güçlü bir nedeniniz yoksa cevap şıkkınızı değiştirmeyin. Akla gelen ilk şıkkın doğruluk oranı her zaman yüzde 80’dir.
6. Sınav anında heyecan ve stresin önüne geçmek için öğrencilerin sonuç yerine sınav anına odaklanmaları gerekir. “Sorular bildiğim yerden mi gelecek, soruları doğru çözebilecek miyim, bildiklerimi yapabilecek miyim” şeklinde düşünürlerse hata yapma ihtimali yüksek olur. Sınav anında sadece sınavı ve soruları düşünüp sonucu düşünmemek gerekir.
7. Şimdiye kadar kodlama sistemini oluşturmuş olmanız gerekiyor. Sınavda alıştığınız kodlama yöntemini uygulayın. En iyi kodlama tekniğini siz daha iyi biliyorsunuz.
8. Kodlama arasında birer dakikalık mola verebilirsiniz. Bu vereceğiniz molaları zaman kaybı olarak görmeyin. Tam tersi dikkatinizi toplamak için yararlı olacaktır.
9. Soru köklerini iyi okuyun (dır, değil, olamaz, mamalıdır, değildir.. vb.) soruların altlarını çizerek soruyu doğru anlamaya çalışın.
10. Mutlaka işlemleri kitapçık üzerinde yapın. İşlemleri kağıda yapmanız işlem hatalarını da en aza indirecektir.
11. Sınavınız erken bitse bile sınavdan çıkmayıp, baştan sona cevaplarınızı kontrol edin. Sınav sürenizi son dakikaya kadar kullanın.”
Ahmet Alkayış
http://www.trthaber.com/haber/egitim/sorularla-inatlasmayin-11-taktigi-uygulayin-256270.html