Srinivasa Ramanujan 1887 yılında Güney Hindistan’daki bir küçük kentte, pek varlıklı olmayan bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Okul arkadaşları ile aynı şekilde matematik öğrenerek büyüdü, ancak kısa sürede onun bu alanda arkadaşlarından çok önde olduğu ortaya çıktı. Hatta matematiği çok sevdiğinden dolayı, diğer derslerine gereğinden az zaman ayırınca, derslerinde başarısız olunca yüksek eğitim şansını da kaybetti.
25 yaşına geldiğinde, Madras’ta evli ve düşük ücretle çalışan bir katipti. O zaman bile matematikle uğraşmaktan vazgeçmemişti. Defterleri yazdığı çok çeşitli denklemlerle dolu idi. Bu denklemler arasında pi sayısının yaklaşık çözümünü bulmakla ilgili olanlarda vardı. Ama kanıt göstermeye, yöntemlerini göstermeye gelince ortaya fazla bir şey çıkamıyordu. Hesaplıyor, teoriler üretiyordu ama bunları paylaşabileceği kimsede yoktu etrafında, kendi sayılar dünyasında yapayalnızdı.
Ramanujan 1913’te çalışmalarından birkaç sayfalık kısmı, önde gelen üç İngiliz matematikçisine gönderdi. Bunlardan ikisi onu reddetti ancak üçüncü matematikçi G.H. Hardy onun mektubunu aldığı zaman dikkate değer buldu ve Ramanujan’ı İngiltere’ye çağırdı.
“Bu buluşların doğru olması gerekir, çünkü eğer doğru değillerse, hiç kimse onları icat edecek hayalgücüne sahip olamaz – G.H. Hardy “
Süreç içinde bu ikili çoğu zaman öğretmen – öğrenci rollerini değişerek çalışmaya başladılar birlikte. Ramanujan’ın hiç matematik eğitimi yoktu ama konuları sezgisel kavrayışı olağanüstüydü.
İngitere’de Ramanujan sadece klasik matematiği değil aynı zamanda Batı kültürünü de öğrendi. Ancak yemekleri çatal, bıçakla yemekten ve ayaklarını ayakkabılar içine hapsetmekten hiç hoşlanmamıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından kısa süre sonra Ramanujan, olası alıştığı beslenme biçimini sürdürememesi ve ciddi vitamin eksikliği nedeniyle hastalandı, uzun süre sanatoryumlara girdi, çıktı. Savaş ardından, 1919’da Hindistan!a yolculuk yeniden güvenli olunca, Ramanujan ülkesine döndü. Buesna’da halen defterlerine birbirinden ilginç hesaplamalar yapmaya devam ediyordu. Bir yıl sonra, 32 yaşındayken öldü.(26 Nisan 1920)
Aradan geçen zaman zarfında günümüzde bile halen matematikçiler bu dahinin denklemlerini anlamaya çalışıyorlar. Denklemleri güncel problemlere uyguluyorlar, algoritmalar geliştiriyorlar. 1980’lerin ortalarında Jonathan ve Peter Borwein, pi sayısını hesaplamak için, Ramanujan’ın denklemlerini temel alan güçlü bir yöntem geliştirdi.
Yöntem yenilenen denklemlerdi. Yani pi’ye daha da yakın bir yaklaştırma elde etmek için, hesaplama sonucunu formüle tekrar yerleştirme. Sonuçlar inanılmazdı çünkü her hesaplamada bulunan basamak sayısı katlanarak artıyordu. Matematikçilerin çoğu gibi Ramanujan da pi’yi araştırma dürtüsüne karşı koyamamıştı. Eğer daha uzun yaşasaydı başka neler keşfedebilirdi? Bu sorunun yanıtı, pi’nin kendisi kadar gizem içine gömülüdür…
Kaynakça: Pi Coşkusu, David Balther, s. 64-66