Sözlükte “fısıltı halinde konuşmak, birinin sözünü yalan katarak nakletmek” anlamındaki nemm kökünden türeyen nemîme kelimesi, “insanlar arasında kötülük, düşmanlık ve bozgunculuk maksadıyla söz taşıma, kovculuk yapma, gammazlık” demektir. Sözlüklerde nemîm de aynı şekilde açıklanır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât; Lisânü’l-ʿArab; Tâcü’l-ʿarûs). Mâverdî nemîmeyi, “gıybet sayılan kötü sözlere çirkin unsurlar katarak bunları insanları birbirine düşman edecek tarzda anlatma” diye tanımlamaktadır (Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn, s. 259) İmâm Gazâlî rahimehullah demiştir ki: Nemîme (koğuculuk), insanların arasını bozmak için başkasının söylediği şeyleri, hakkında konuşulan kişiye ulaştırmaktır. Koğuculuk, bir sırrı anlatmak, açıklanması hoş görülmeyen şeyin üzerindeki perdeyi kaldırmaktır ve dinimizde haramdır. Bunun; söz, yazı, işaret, ima ile olması yahut taşınan şeyin bir söz, fiil yahut bir ayıp olması da fark etmez, tamamı nemîme olur. Gazzâlî “dilin âfetleri”nden bahsederken gıybetten sonra nemîmeye yer vererek bir söz veya davranışın başkasına nakledilmesi halinde anlatılan şey gıyabında konuşulanı, olayın anlatıldığı kişiyi veya başka birini huzursuz ediyorsa bunları başkalarına açıklamanın nemîme kapsamına girdiğini belirtir (İḥyâʾ, III, 156-158).
Gazzâlî, bazı âyetlerden hareketle “Filan, senin hakkında şöyle şöyle dedi.” diye kendisine laf taşınan kişinin şu altı şeyi yapması gerektiğini söyler: 1)Nemîme yapana itibar etmemelidir. Çünkü söz taşıyan kişi, fâsıktır. Onun getirdiği habere güvenilmez, reddedilir. 2)Nemîme yapanı bu işten menetmek, ona yaptığı işin kötülüğünü anlatarak nasihat etmek. 3)Onun yaptığı ameli kalbiyle beğenmemek, sırf Allah için ona buğzetmek. Çünkü o, Allah katında buğzolunan birisidir. Allah için buğzetmek ise vaciptir. 4)Kendisine taşınan söz sebebiyle sûizanna kapılmamak. 5)Kendisine nakledilen sözden dolayı, gizli hâlleri araştırmaya ve onu ortaya çıkarmaya çalışmamak. 6)Nemîme fiilini, kendisi işlememek, kendisine nakledilen sözü başkasına anlatmamak.
Rivayet edilir ki Emeviler zamanında birisi, Halife Ömer bin Abdülaziz'e gelerek orada bulunmayan bir başkası aleyhinde bir şeyler anlattı. Halife Ömer bin Abdülaziz, ona dedi ki: “İstersen senin bu yaptığına bir bakalım. Eğer yalan söylüyorsan, şu âyetin hükmüne dâhil olursun: ‘Ey iman edenler! Size bir fâsık, bir haber getirirse, o haberin doğruluğunu araştırın.’ (Hucurât Suresi-6). Eğer doğru söylüyorsan, o zaman da şu âyetin hükmüne girmiş olursun -meâlen-: ‘Dâima kusur arayıp kınayanı, durmadan söz taşıyanı (tanıma).’ (Kalem Suresi-11) İstersen seni affedelim, bu hâllerden selâmet bul.” Bunun üzerine o kişi: “Ey müminlerin Emîri! Affet, bir daha aslâ böyle bir hataya düşmeyeceğim.” dedi.
Kur’ân-ı Kerîm’de nemîm kelimesi, Hz. Peygamber’e haksız isnatlarda bulunup onun getirdiği ilâhî gerçekleri yalanlamaya kalkışan Mekkeli putperest lider tipinin bozguncu karakterini anlatan âyetlerde “yerli yersiz and içen, doğruyu yanlıştan ayırmaktan âciz, kusur arayıp imalı konuşan, sürekli laf taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, çok günahkâr, huysuz ve haşin, hoyrat ve şerir” meâlindeki ifadeler içinde geçmektedir (el-Kalem 68/11; krş. Şevkânî, V, 309-310). Mümine yakışan, başkalarında gördüğü hâller hakkında dilini tutmaktır. Ancak, bir Müslümana fayda verecek veya bir günaha mâni olacak şeyler, başkalarına anlatılabilir. Mâverdî, bir sözün içeriği doğru olsa bile anlatılması halinde kırgınlığa sebep olacaksa onu yaymanın yalan söylemek gibi haram olduğunu belirtmekte, gıybet, nemîme ve siâye (şer ve fesad için koşturma) denilen söz ve davranışları buna örnek olarak göstermektedir (Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn, s. 257).
İnsanların en kötüsü insanlara zarar vermesinden korkulandır” meâlindeki hadisin (el-Muvaṭṭaʾ, “Ḥüsnü’l-ḫuluḳ”, 4) nemmâmları da kapsadığını belirtmekte ve nemmâmların insanlara büyük zarar vereceğini ifade edilmiştir. Son olarak insanların sakınması için açıkça günah işleyenin ve itikâdı bozuk fasık kimsenin yaptıklarını anlatmak nemime değildir. Bilakis bu davranışların kötülüğünden söz edilerek insanların sakınmaları sağlanmalıdır.
Kaynakça: "NEMÎME", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/nemime
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...