Yüksekova’da Matematik Öğretmeni olmak

Yüksekova; doğunun en uç sınırı. Öyle bir sınır ki bir ucu İran'a dayanıyor. İlk defa gittiğim bu şehirde çok farklı anılara sahip oldum. Yüksekova askerliğim nedeniyle; Alanya'dan başlayarak Malatya, Elazığ, Muş, Bitlis ve Van hattı üzerinden otobüsle gittiğim şehirdir. Şehre girerken gördüğüm Yüksekova / İran Sınır tabelası ve İran yol ayrımı duygularımı çok değiştirdi. "Allah'ım ben nereye gidiyorum dedim" kendi kendime defalarca. Çünkü Yüksekova sınır bölgesinde adı gibi yükseklere kurulmuş, adı yıllarca terörle şiddetle anılmış, hiçbir zaman olumlu bir tarafı gün yüzüne çıkarılmamış, yıllarca kan ve gözyaşı ile yoğrulmuş, medyada sürekli kötü olaylarla adı anılmış toprakların adıydı.

Önce Yüksekova hakkında kısa bir bilgi verip aşağıdaki yazımı okumaya başlayabilirsiniz. Yüksekova, Türkiye'nin doğusunda yer alan en büyük ilçelerden birisi. İran'a sınır kapısı olan büyükçe bir şehir. İnsanın aradığını kolayca bulabildiği büyük pazar ve alışveriş imkanları mevcut. Her türlü kargo firması (Yurtiçi, Aras,UPS, MNG..) var. Büyük otobüs firmaları sürekli Van'a sefer düzenliyor.Van'dan heryere otobüsle ulaşım imkanı var. Yüksekova Hakkari'ye 75 km ve Van'a 145 km mesafede. Hakkari'den daha gelişmiş ve daha büyük. Yollar dağlık olduğundan ulaşım yer yer varış zamanını uzatıyor.  Van'dan işlek bir havayolu var ulaşım yönünden rahat ve otobüse göre tercih edilebilir. Yerleşim alanı olarak yükseklere kurulu bir ova, adı gibi yüksek-ova epey rakımı olan büyükçe bir şehir. Kışları ciddi sert geçen, bol kar yağışlı, sık sık don olaylarının olduğu, yaz mevsiminin pek görünmediği yerlerden. Merkezde 100 bine yakın nüfusun yaşadığı ailelerin çok kalabalık ve çok çocuklu olduğu bir popülasyona sahip. Ters lale bitkisi çok meşhur öyleki yabancı ülkelerden sırf bu bitkiyi görmek ve tohumunu kendi ülkelerine götürebilmek için uğraş verenlere rastlayabilirsiniz. Kış şartları çok çetin olduğundan kış sporları da yapılabiliyor. Kayak son zamanlarda popüler hale gelmiş durumda. Çok güzel dağ ve ırmak birleşmelerinden doğan piknik ve mesire yerleri var. Güvenlik gerekçesi ile zorluk olmasa bu yerlerde eğlenebilir, çok güzel manzaralarla karşılaşabilirsiniz. Hayvancılık yaygın olduğundan et fiyatları ve temel yiyecek fiyatları makul, lokanta imkanları geniş, konaklama imkanı olarak kaloriferli ve sobalı daireler var. Kira fiyatları memur fazlalığından dolayı oraya göre yüksek sayılır. Halk Bankası, Ziraat Bankası ve İş Bankası  gibi büyük bankaların şubeleri mevcut. Kısacası kış şartları dışında yaşam şartları uygun ve güzel, dezavantajlı durumu ise bazı günlerde ortaya çıkan anarşi ve terör olayları.O da bazı meydanlarda ve sokaklarda oluyor. Bu dönem içersinde çok yoğun güvenlik önlemleri alınıyor. Genel izlenim bu şekilde.(2009) 

Benim Yüksekova'ya gidiş zamanım da meşhur Dağlıca Karakolu terör baskınından yaklaşık 1 ay sonrasına rast gelmesi de işin daha bir acayip olmasına sebep oluyordu. Askerlik vazifeniz olarak çıkmış bu topraklara gitmek, vatan bayrağının dalgalandığı her yerde görev yapacağım diye yola çıkmak boynumuzun borcuydu. Sonunda bir kış sabahında Yüksekova'ya senenin ilk karları ile beraber ayak bastım. İlk izlenimim o kadar farklıydı ki, sanki adı bir terör bölgesi diye geçen bir yere değilde, çok çok yükseklerde bir kış sporlarının merkezine gelmişim hissi vardı içimde. Her yerde insan boyunu alan karlar, kömür yakmanın bedeli olarak isli bir hava ve yoğun dumanlar vardı. Ama en çok da gözünüzü kör eder gibi kar yığınları küçük kar tepeleri dikkat çekiyordu. O kadar çoktu ki o güne kadar gördüğünüz karlar, bunların yanında çok sıradan kalıyordu. Türkiye'deki buzul dağının burada olduğunu kitaplardan öğrenmiştik ve şimdi de bizzat gözlerimizle müşahede ediyorduk artık.



Askerlik eğitimleri ve yoğun tempolardan sonra, benimle birlikte 6 arkadaşıma Mehmetçik dershanelerinde görev almak düştü. Şemsettin Onay Lisesinin bir katında kurulan Mehmetçik dersanesinde; hafta sonları ara sınıflara, hafta içi de mezun olmuş öğrencilere üniversite sınavlarına hazırlık amacıyla eğitim-öğretim vermeye başladık. Bize aslında büyük bir görev verildi. Biz öğrencileri sadece sınavlara hazırlamak için orada değildik. Halkla iç içe öğrencilere eğitim vermek onların vatan ve millet sevgisi ile birlikte, beraber yaşama duygusuna katkı sağlamak en büyük görevimizdi. Bir yandan matematik,fizik,kimya,edebiyat,..vs anlatırken bir yandan da ilmi gerçeklerin yanında; insan olmanın erdemini, milli birlik, beraberlik, kardeşlik, edep ve ahlak gerekliliğini ve önemini izah edecektik.

Doğrusunu söylemek gerekirse ilk başlarda çok fazla çekinmiştik, çünkü her gün adını defalarca terörle basından haberlerde duyduğumuz halkın bize olan tepkisini bilmiyorduk ve askere karşı nasıl davranacaklarından da emin değildik. Ama görevimiz bitene kadar buna mecburduk. Bize verilen vazifeyi hakkıyla yerine getirmek görevimizdi.Bizler de bazılarının korka korka geldiği bu güzel şehir matematik öğretmek sevdalısı olarak gelmedik şüphesiz. Biz de herkes gibi buradan çekinerek havasından suyundan ürkerek geldik ilk başlarda... Ama sonraları bu şehir hakkındaki bütün düşüncelerimiz tersine döndü.


Öğrencilerimizin her türlü hikâyesini dinledik. Kısa zamanda onların dert ortağı haline geliverdik. Uzun süre kalmamış olmama rağmen askerlik süresi içinde de bu halkın her şeyine alıştım. İçlerinde bazı kışkırtıcı/ provakatör insanlar, gençleri zehirli fikirleri ile kandıranlar olmasa Yüksekova harika bir şehir. Terör belası olmasa, olaylar sıkıntılar olmasa bu şehirdeki pek çok imkan geldiğimiz Batı illerinde bile yok. Burada kendimi, derslerimi zannedersem sevdirmiş olacağım ki öğrencilerimden hiç matematikle alakadar olmayanlar bile sırf hatırıma derslere girdiler beni dinlemek ve hal ve hareketlerimi gözlemek için sınıfta durdular. Belki de zoraki duruyorlardı... Belki de sırf kişiliğimi görmek uğruna sevmedikleri soğuk baktıkları matematiğe karşı duruyorlardı. Öğrencilerle birlikte acı tatlı pek çok olay yaşadık. Yeri geldi kışkırtmaların altında derslerimizi yaptık. Yeri geldi bazı provokatörler tarafından bölünen derslerimiz ve gösteriler sonunda taşlanmalar yaşadık. Okulumuzu yakmaya yıkmaya çalışanlar oldu. Ulusal Milli bayramlarımızı kutlanmak için öğrencilerimizi statlara götürürken üzerlerimize Molotof kokteylleri atıldı. Bu tür kötü olaylarda bizi savunup destekleyenler  hep öğrencilerimiz oldu. Bütün bu sıkıntılara rağmen hiçbir şey bizim oradaki kurmuş olduğumuz canlı ve samimi niyetimizi bozamadı.  Öğrencilerimiz bizim samimiyetimizden emindi biz de onlara yeterince güvenmiş sadece ilim değil, ahlak ve kardeşlik değerlerini de birlikte yaşamıştık.
Kişisel olarak ben; öğrencilerin duygularını anlamış içlerinden gelen bir ses misaliydim. Her zaman her davranış karşısındaki net tavırlarım, yalandan uzak dürüstçe hareketlerim ve en önemlisi candan samimi davranışlarım öğrencilerde olumlu bir hava oluşturmuştu. Bu tavırlarım öğrencilerde de zamanla olumlu yönde değişiklikliklere yol açtı onlarla artık hayalini kurduğumuz kardeşliği, milli birlik ve beraberliği başlatmıştık artık.
Uzun süre bu samimi ve içten konumumu koruduktan sonra ayrılık vakti geldi. Herkes çok içten ağlıyordu. Sırf sohbet etmek için defalarca çağırıp karşılarında oturmamı bile istiyorlardı. Ben bu öğrencileri ne kadar da çok sevmiştim bu halleri beni öyle üzüyordu ki biri tarafından sevilmek ve ayrılırken üzülmek insanın doğasında olan bir şeydi. Ama biri için ağlamak ancak büyük bir sevginin belirtisinden başka birşey değildi. İnanın tüm kalbimle söylüyorum ben de en az onlar kadar üzülmüş ve ayrılığın acısını yüreğimin en derinliklerinde hissetmiştim. Ve hala o ağlamaları mahzun bakışları içimi acıtıyor... Bana verilecek en büyük hatıranız içinizden gelen o ağlamalarınız oldu sevgili öğrenciler... Ama bir öğretmen öğrencisinden tek şey ister... Başarılı olmak ve daima huzurlu ve mutlu olmak... 
Üniversiteden mezun olalı 2 yıl kadar bir zaman olmasına rağmen Yüksekova benim için güzel bir öğretmenlik tecrübesi oldu. Zaman zaman boş vakitlerde atanmak için  her ne kadar doğru düzgün sistemli bir şekilde olmasa da KPSS'ye de çalıştığım bu yer hatıralarımda derin izler bıraktı. Biz aslında kısa bir süre içinde başarılı olabilmiştik. Korku memleketleri olarak gösterilen bu yerlerdeki gençler, bizi görevlerimizin bitiminde ellerinde Türk bayrakları ile askeri konvoyun önüne geçerek gözyaşları eşliğinde el ele tutuşarak uğurlama erdemini göstermişlerdi. Artık mutluyduk çünkü hedefimiz olan bir ve beraber olma duygusunu gönüllerde hissetmiş bir gençliği kısa bir sürede yetiştirmenin huzuru, içimizde yer etmişti. Evet o güzel günlerin öğrencileri; size en içten dileklerimle sevgilerimi yolluyorum. Allah; sizlere daima yüzünüzde gülücükler göstersin. Bu insan sevginiz hep payidar kalsın…İnşallah kötülükler sizden uzak olur. Kısa zamanda oluşturduğumuz kardeşlik ortamı da ilelebet daha güzel günleri gösterecek şekilde payidar kalır."
Kadir PANCAR
11.05.2008
Not: Askerlik bittikten sonra görevimizden ayrılınca öğrencilerimiz üniversite sınavına girdi. Onlara her türlü alanda yardımcı olmaya çalıştığımızın belki de en büyük kanıtı; üniversite sınavları oldu. Öğrencilerimizden Tıp da dâhil olmak üzere Öğretmenlik, Fen Edebiyat, Diş Hekimliği, Mühendislik, Ziraat vs. fakültelerini kazananlar çıkmıştı. Bir öğretmen için bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi? Aradan çok uzun zaman geçtiği halde: size gelen bir mesajla "öğretmenim sınıf öğretmenliğini kazandım; bize gösterdiğiniz tüm emekleriniz için teşekkür ederim Allah sizden razı olsun" mesajından daha duygulu ne olabilir? (Bu yazının bu not bölümü üniversite sınavına giren öğrencilerin durumları öğrenildikten sonra güncellenerek yazılmıştır. 24.08.2008)

"Vatanın her bir karışında öğretmenlik amacıyla çıkan tüm meslektaşlara selam olsun. Unutmayın ki bir görevde korkmanın, çekinmenin üzülmenin hiçbir faydası ve anlamı yoktur. En çetin görevlerde bile aklınızdan şu kaide çıkmasın. Ölüm ancak bir defa olur ve nerede olursanız olun vadeniz yetmemiş ise sağ salim evlerinize geri dönersiniz. Nasıl sıkıntılar çekerseniz çekin hepsinin mutlaka bir karşılığı vardır. Nerede olursanız olun her yerin ayrı bir güzelliği veya ayrı ayrı sıkıntıları vardır. Önemli olan sabretmek ve şartlar ne olursa olsun azimle görevinize devam edebilmek. Kulağınızı çevreye tıkayıp sadece samimiyetle işinize odaklanın. Samimi olarak ağzınızdan çıkan tek kelime bir ok misali hedefine ulaşıp tesir edecektir. .Allah muvaffak etsin."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."

İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...