273- Asıl
vatana dönmekle yolculuk hali sona erer. Orada ikamete niyet edilmesi gerekmez.
İkamet vatanı böyle değildir, orada (en az onbeş gün) oturmaya niyet
lazımdır.
274- Bir insanın doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak istediği veya içinde barınmayı kasdedip başka bir yere yerleşmek için gitmek istemediği yer, onun "asıl vatanı"dır!.
Bir kimsenin böyle doğduğu, evlendiği, içinde yerleşmeye karar verdiği yer olmayıp yalnız içinde en az onbeş gün kalmak istediği yer de, onun için bir "İkamet Vatanı"dır. Yeter ki o yer, böyle oturmaya uygun olsun.
Bir misafir için, onbeş günden az oturmak istediği yerde onun "Sükna Vatanıdır". Buna itibar edilmez. Bununla vatan-ı aslî de değişmez, vatan-ı ikamet de değişmez. Burada yolculuk hükümleri uygulanır.
275- Asıl vatan, kendi misli ile bozulur, ikamet vatanı ile
bozulmaz. Şöyle ki: Bir kimse içinde doğup büyüdüğü veya evlendiği yeri terk
edip başka bir beldeye yerleşse, artık önceki vatanı, asıl olmaktan çıkar.
Sonradan orada olsa, onbeş gün oturmaya niyet etmedikçe, farz namazlarını dörder
rekat kılması gerekmez. Fakat asıl vatanından geçici olarak çıkıp başka bir yeri
ikamet vatanı edindikten sonra asıl vatanına dönse, niyete muhtaç olmaksızın
mukim olur, namazlarını tam olarak kılması gerekir.
276- İkamet vatanı,
asıl vatanla ve diğer bir ikamet vatanı ile ve sırf yola çıkmakla bozulur,
aralarında sefer mesafesi bulunması şart değildir. Örnek: Bir kimse yolculuğu
sırasında bir beldede bir ay kalmaya niyet edip bu kadar durduktan sonra tekrar
yola çıksa veya diğer bir beldeye gidip orada en az onbeş gün oturmaya niyet
etse, artık evvelki belde ikamet vatanı olmaktan çıkmış olur. Oraya tekrar
dönmekle mukim olmaz. Orada mukim olabilmesi için tekrar en az on beş gün
oturmaya niyet etmesi gerekir. Fakat ikamet vatanından ikamet müddeti içinde
geçici bir iş için sefer müddetinden az bir kaç saatlik yola gidip dönmekle
ikamet vatanı bozulmaz.
277- Vatanından çıkıp en az üç günlük uzaklıkta
olan bir köye gitmek isteyen kimse, daha oraya gitmeden yolda bir beldede onbeş
gün oturmaya niyet etse, bir görüşe göre burası bir ikamet vatanı olur. Diğer
bir görüşe göre ise, olmaz.
278- Vatanından sefer niyeti ile ayrılıp
henüz üç günlük bir mesafe almadan vatanına dönmek isteğinde bulunan bir yolcu,
dönüp daha vatanına gitmeden önce, geriye dönüşü ile namazlarını tam olarak
kılmaya başlar. Çünkü böyle bir yolculuğu bozmakla yolculuk bırakılmış
olur.
279- Bir misafir, içinde oturmak istemediği bir beldede evlenecek
olsa, bir görüşe göre mukim sayılır, diğer bir görüşe göre mukim sayılmaz.
Tercih edilen görüş de budur.
280- İki beldede birer zevcesi olan kimse,
bunlardan herhangisinin yanına giderse mukim sayılır. Fakat bunlardan biri vefat
eder de, bulunduğu beldede kendisine ev, bağ ve bahçe gibi şeyler kalacak olsa,
oraya gitmekle mukim sayılmaz. Fakat diğer bir görüşe göre, orası yine onun
vatanı sayılacağından mukim olmuş olur.
(Malikilere göre, bir yolcu
gittiği yerde tam dört gün oturmaya niyet edip kendisine yirmi vakit namaz farz
olacak bir durum olsa, mukim sayılır. Namazlarını kısaltamaz. Bu müddete, o yere
fecrin doğuşundan sonra girdiği gün ile oradan çıkacağı gün dahil
değildir.
İmam Şafiî'ye göre, bir yerde, girip çıkma günlerinden başka,
tam dört gün oturmaya niyet edilmesi, ikamet sayılır, namazlar orada kasredilmez
(kısaltılmaz).
Hanbelilere göre de, bir yerde, oturmaya elverişli olmasa
dahi, oturmaya niyet eden veya yirmi namazdan fazla farz bulunacak bir zaman
durmaya niyet eden kimse mukim sayılır; namazlarını kısaltamaz.)
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...