İslam'da Selâ
15 Temmuz 2016
Tıkandı Baba Hikayesi
- Baba sana neden "Tıkandı Baba" derler? Hele otur da anlat, demiş. Tıkandı Baba başlamış anlatmaya:
- Ben bir gece, bir rüya gördüm. Rüyamda tanıdığım tüm insanların bir çeşmesi vardı ve hepsinin çeşmesinden oluk oluk su akıyordu. Benim de bir çeşmem vardı fakat benim çeşmemdeki su ip gibi akıyordu. Sonra ben; "Keşke benim çeşmem de onlarınki kadar aksa" diye içimden geçirdim. Sonra yerden bir çomak alıp suyun geldiği oluğu dürtmeye başladım. Ben oluğu dürterken çomak kırıldı ve ip gibi akan suyum damlamaya başladı. Bu sefer ben; "Keşke çeşmem diğerlerininki kadar olmasa da, bari eskisi kadar aksa" diye içimden geçirdim ve oluğu kurcalamaya devam ettim. Ben uğraşırken suyun geldiği oluk tamamen kırıldı. Az önce damlayan suyum, tamamen kesildi. Ben yine uğraşmaya devam ediyordum ki, o sırada bir melek göründü; bana "Su Tıkandı artık, Artık uğraşma!" dedi. O gün bu gündür bu rüyamı kime anlattıysam adım "Tıkandı Baba'ya çıktı. Hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdi de burada çaycılık yapıp zar zor geçinmeye çalışıyorum.
Tıkandı Baba baklavaya sevinmiş. "Ne zamandır tatlı yemişliğim de yoktu" diye içinden geçirmiş. Almış tepsiyi tutmuş evinin yolunu. Yolda düşünmüş kendi kendine; "Yahu ben bir canıma nasıl yerim bir tepsi baklavayı? En iyisi ben buna hiç dokunmadan satayım."
Tıkandı Baba işlek bir yol kenarına kurmuş tezgâhını başlamış; "Taze baklava! Taze baklava!" diye bağırmaya... Bu sırada yoldan geçen bir Yahudi baklavaya talip olmuş. Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar, Yahudi baklavayı alıp gitmiş... Tıkandı Baba baklavadan kazandığı ile ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış.
Yahudi baklavayı evine götürmüş. Bir dilim atmış ağzına... Fakat dişine bir şey değmiş... Bu nedir diye bir bakmış ki; altın. Ve baklavanın her diliminin altında bir tane altın... Yahudi bu duruma anlam veremese de ertesi gün tekrar aynı yere gitmiş ki; aynı adamı görür müyüm diye... Bakmış ki adam orada... Demiş ki; "Sen her akşam burada olacaksan, biraz indirim yap da ben her akşam alayım bu baklavaları senden." Tıkandı Baba kabul etmiş ve her akşam baklavayı Yahudi'ye satmaya başlamış.
Sultan Mahmud, bir ay baklava gönderdikten sonra; "Bakalım Tıkandı Baba şimdi ne durumda?" deyip adamlarıyla beraber tutmuş kahvenin yolunu. Fakat bu kez kıyafet değiştirmeden... Sultan Mahmud bakmış ki; Tıkandı Baba aynı tas aynı hamam. Ne uzamış ne kısalmış. Yine aynı kahvehanede, ekmek kavgasında... Sultan Mahmud, Tıkandı Baba'yı yanına çağırtıp sormuş: - Tıkandı Baba sana yolladığım baklavaları almadın mı? Tıkandı Baba biraz mahcup:
- Baba daldır bakalım küreği istediğin yere... Küreğin üzerinde ne kalırsa senindir, demiş.
Bunu duyan Tıkandı Baba öyle heyecanlanmış ki; küreği ters tuttuğunu fark etmemiş bile... Hızla küreği daldırıp çıkarmış ama ne çare? Kürek ters olunca üzerinde bir tanecik altın kalmış o da düştü düşecek... Derken o da düşmüş.
- Bu adamı alın Üsküdar'a götürün, demiş. Deyin ki; baba bir taş seç. Seçtiği taşa karışmayın. Sonra deyin ki; seçtiğin taşı fırlat. Tıkandı Baba taşı ne kadar uzağa atarsa; durduğu yerden taşı attığı yere kadar ona verin.Askerler gidip durumu Sultan Mahmud'a anlattıklarında, Sultan Mahmud o meşhur sözünü söylemiş:
Askerler Tıkandı Baba'yı alıp Üsküdar'a götürmüş. Demişler ki baba bir taş seç. Tıkandı Baba sormuş "Ne için ki?" diye ama askerler bir şey söylememiş. Tıkandı Baba; şu büyüktü, şu küçüktü, şu yamuktu derken kocaman bir kayaya sarılmış demiş ki seçtiğim taş budur. Askerler demiş ki; "Baba sen şimdi bu taşı fırlat, ne kadar uzağa atarsan o kadar yer senindir." Bunu duyan Tıkandı Baba heyecanla seçtiği taşa atılmış, güç bela yerden kaldırmış. Fakat taşın ağırlığını direyemeyip elinde taş olduğu halde sırtüstü devrilmiş. Taş da üzerine düştüğünden oracıkta can vermiş.
Osmanlı Türkçesi olarak da "Tıkandı Baba" Hikayesini aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Tatil Nedir?
Örnek Basın Haberi: Bu sabah saatlerinde uyanıp denize gitmek için sahile inen Alanyalı vatandaşlar gördüklerine inanamadı. Sahilde karşılaştığımız ve bu rezilliği gören bazı Alanyalı vatandaşlar sorularımız karşısında şunları söyledi; "Biz bırakın yüzmeyi gördüklerimiz karşısında deliye döndük. Alanya şehir merkezi pislik içinde, o pislikte halen içmeye ve pisliklerini yaşamaya devam eden yerli tatilciler var." Bir diğer vatandaşımız ise; "Milli eğitim bakanlığından özel ricamdır. Okullarda artık temizlik , tatil adabı ve insan olma dersi verilmeli." dedi. http://www.alanyagazetesi.com/gundem/yerli-tatilciler-alanya-yi-mahvetti-h4067.html]
Sahiller: Havaların aşırı sıcak
olması tatil için gelen vatandaşları öyle bunaltıyor ki doğal olarak denizlere
ve havuzlara akın ediliyor. Denizlerde adım atacak bir yer bulmak bazı
zamanlarda gerçekten de zor olabiliyor. Tabi denizlere yüzmenin yanında
gözlerini haram ile meşgul etmek için gidenler de oldukça fazla maalesef. Oysa
Kuran-ı Kerim'de "Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan
sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe
yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır." (Nur
Suresi-30) buyrularak aslında nasıl bir
anlayışla hareket edilmesi gerektiği bizlere ifade ediliyor. Yüzmek, çok önemli
ve vücuda çok da faydası bulunan bir spordur. Bu sporu yapmak için, gözlerimizi
haram ile meşgul etmek, hiç şüphe yok ki ebedi hayatımızı tehlikeye atacaktır.
"Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (Araf Suresi-31)
Yukarıdaki Ayet-i Celile'nin hiç
muhatabı olmamış veya hiç böyle israfla ilgili toplumsal uyarıları hiç dikkate almayan bazı tatilciler, israfta öyle ileri gidiyorlar
ki çok vahim boyutlarda müsriflik
yapıyorlar. Alttaki fotoğrafta yer alan iki farklı masa, aynı otelde bulunan farklı yemek masalarından çekilmiştir. İsraf edenlerin fotoğraf karesi, dünyada açlık içerisinde olan insanlar düşünüldüğünde ibretlik durumumuzu net olarak anlatıyor. Otellerde ve lokantalarda, aşağıdaki fotoğraflara benzer şekilde, her gün gerçekleşen israfın maalesef haddi hesabı yoktur.
"Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki; Allah, onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır."(Nur Suresi-30) "İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanır?" (Kıyamet Suresi-36)