Tilavet Secdesi ile ilgili Meseleler
364- Kur'an-ı Kerim'in
surelerinde ondört secde ayeti vardır ki, bunlardan birini okuyan veya işiten
her mükellef için bir secde gerekir. Şöyle ki:
Tilavet secdesi niyeti
ile, eller kaldırılmaksızın "Allahü Ekber" denilerek secdeye varılır. Üç kere
"Sübhane Rabbiye'l-ala" veya bir kere: "Sübhane Rabbena in kâne vadü Rabbina
lemef'ulâ" denilir. Ondan sonra "Allahü Ekber" denilerek kalkılır.
365-
Tilavet secdesinin rüknü, yüce Allah'a saygı ve tevazu gösterip secdeden
kaçınanlara aykırı davranmak için alnı yere koymaktır. Fakat namaz için rükû ve
hasta olan için ima da aynı maksadı yerine getirdiğinden tilavet secdesi yerine
geçer. Bunlar aşağıda açıklanacaktır.
366- Tilavet secdesine ayaktan yere
inilmesi ve bu secdeden baş kaldırırken ayağa kadar kalkılması ve böyle
kalkarken: "Gufraneke Rabbena ve ileyke'l-masîr" denilmesi müstahabdır. Bu
secdeye gidilirken veya bundan kalkılırken alınan tekbirlerde müstahabdır. Asıl
secde ise, vacibdir. Üç İmama göre, Tilavet Secdesi sünnettir.)
367- Tilavet secdesini yapacak kimsenin abdestsizlikten ve pisliklerden temiz,
avret yerlerinin örtülü ve kıbleye yönelik bulunması şarttır.
368-
Tilavet secdesi, secde ayetini okuyan bir mükellef için vacib olduğu gibi, bunu
dinleyen bir mükellef için de vacibdir. İster dinlemeyi kasdetmiş olsun, ister
olmasın, bu secdeyi yapar ve bu secdeyi yapmakla sevaba erer. Yapmayan da vacibi
terk ettiğinden günaha girer.
369- Mümeyyiz bir çocuğun (henüz büluğ
çağına ermeyen yetişkin bir çocuğun), cünübün, hayız veya nifas halinde olan
kadının, bir sarhoşun veya müslüman olmayan birinin okuyacağı bir secde ayetini
işiten her mükellefe de tilavet secdesi vacib olur. Çünkü bunların bu
okuyuşları, sahih bir okuyuştur. Müslüman olan bir cünüb veya sarhoş da,
okuyacağı veya işiteceği bir secde ayetinden dolayı secde ile mükellef olur.
Bunlar temizlendiği ve akılları başlarına geldiği zaman bu secdeyi yapmaları
gerekir. Fakat hayız ve nifas halinde bulunan bir kadının ne okuyacağı, ne de
işiteceği bir secde ayetinden dolayı ona tilavet secdesi gerekmez. Çünkü bunlar
bu halde namaz ile mükellef değillerdir.
370- Uyuyanın ve deli olanın
okuyacakları secde ayetindcn dolayı işitenlere, sahih olan görüşe göre tilavet
secdesi gerekmez. Kendileri de bu secde ile mükellef olmazlar. Çünkü bunların
okumaları ve işitmeleri bir niyete ve tayine bağlı değildir. Fakat sahih kabul
edilen diğer bir görüşe göre, uyku halinde secde ayetini okuyana, sonradan secde
ayeti okuduğu haber verilince, ona tilavet secdesi vacib olur. İhtiyat olan da
budur.
371- Öğretilen kuşlardan veya ses yansımasından veya sesleri
ileten fonograf ve teyp gibi cihazlardan işitilen bir secde ayetinden dolayı
tilavet secdesi vacib olmaz. Fakat sahih görülen diğer bir görüşe göre,
kuşlardan işitilen secde ayetinden dolayı tilavet secdesi gerekir. Çünkü
işitilen Allah kelamıdır. İhtiyata uygun olan da budur.
Radyoya, gelince,
bu sesi yansıtmaktan ziyade nakil sayılmaktadır. Kasde bağlı olarak okunan
şeylerin hemen aynını nakletmektedir. Bundan işitilen sesler, ses yansıması
gibi, sade bir benzeyişten ibaret değildir. Bunun için radyo aracılığı ile
işitilen bir secde ayetinden dolayı secde edilmesi vacib olsa gerektir. Vacib
olmasa bile, secde edilmesinde bir sakınca olmadığından her halde secde edilmesi
ihtiyata uygundur ve Kur'an-ı Kerime bir saygı ve hürmeti gösterir.
(Şafiîlere göre, tilavetin meşru ve kasde bağlı olması şarttır. Bunun için
cünübün okumasından dolayı veya rükû halinde Kur'an okumak meşru olmadığı için
burada Tilavet secdesini gerektiren ayeti okumakla ne okuyana, ne de dinleyene
tilavet secdesi sünnet olmaz. Yine yanılarak meydana gelen veya öğretilmiş
kuşlardan veya bir aletten işitilen bir tilavetten dolayı da, niyete bağlı
olmadığı için, secde edilmesi sünnet değildir.)
372- Tilavet secdesi
ayetinin hecelenerek okunması ile veya yalnız yazılması ile veya telaffuz
edilmeksizin yalnız yazısına bakmakla tilavet secdesi gerekmez. Çünkü bu
hallerde okuyuş yoktur.
373- Bir secde ayetinin secdeyi gösteren ile,
bunun evvelinden veya sonundan bir kelime daha eklenip beraberce okunsa veya
dinlenmiş olsa, sahih olan görüşe göre secde gerekir. Diğer bir görüşe göre,
secde ayetinin çoğu okunmadıkça secde vacib olmaz.
374- Secde ayetini
işitmeyen bir mükellefe tilavet secdesi vacib olmaz. Ayet, bulunduğu mecliste
okunmuş olsa bile hüküm aynıdır.
375- Bir secde ayeti olduğu gibi Arabça
okunursa, her işiten mükellefe bunun secde ayeti olduğu bildirilince, secde
etmesi ittifakla vacibdir. Fakat bir secde ayetinin Farsça olan tercümesi
okunacak olsa, bunu işittiği halde anlamayan kimseye sadece bildirmekle tilavet
secdesi vacib olmaz. Bu hüküm iki İmama göredir. İmamı Azam'a, göre, bunun bir
secde ayeti tercümesi olduğu haber verilirse, tilavet secdesi vacib olur. İmamı
Azam'ın bu meselede iki İmamın görüşüne döndüğü rivayet ediliyor. İtimat da
bunun üzerinedir. Fakat bu secde ayetinin tercümesini okuyana secde etmesi
ittifakla ihtiyat yönünden vacib olur. Bunu anlasın, anlamasın fark
etmez.
376- Bir secde ayeti gerçekten veya hüküm bakımından bir sayılan
bir mecliste tekrarlanarak okunsa, bir defa secde edilmesi yetişir. Fakat başka
başka secde ayetleri okunursa veya meclis hakikaten veya hükmen değişirse, her
okunan ayet için başka bir secde gerekir.
Bir mescid gibi muayyen bir
yerde iki defa okunan bir secde ayetinin meclisi gerçekten bir bulunmuş olur.
Gelenek bakımından bir mekan sayılan yerlerin cüzleri arasında beraberlik de
hüküm bakımından bir birliktir. Meclisin gerçekte değişmesi de, bir odadan diğer
bir odaya geçmiş olmak, gibidir. Hüküm bakımından değişiklik ise, mescid veya
bir oda gibi bir yerde secde ayeti okunduktan sonra orada başka bir işe
başlamakla meydana gelir. Secde ayeti okunduktan sonra, üç kelime kadar
konuşulması veya üç adım kadar yürünülmesi veya bir şeyden üç lokma yenilmesi
veya bir sudan üç yudum içilmesi gibi...
Meclisin değişikliği, okuyucuya
göre, kendisinin meclisi değiştirmesiyle, dinleyiciye göre de, onun meclisi
değiştirmesiyle meydana gelir. Doğru olan budur. Bunun için bir meclis, bir
şahsa göre bir sayıldığı halde, diğer bir şahsa göre değişmiş olabilir.
377- Tilavet secdesi hususunda gemi, bir oda gibidir. Yürümekte olan araba veya
bir hayvan üzerinde bulunuluyorsa, meclis daima değişmiş sayılır. Bunun için
araba veya hayvan üzerinde namaz halinde olmaksızın tekrarlanacak bir secde
ayetinden dolayı tekrar sayısınca tilavet secdesi vacib olur.
378-
Tilavet secdesi yapmak için, okuyanın öne geçirilmesi, dinleyenlerinde onun
arkasında saf tutmaları ve ondan önce secdeye varmayıp secdeden de kalkmamaları
müstahabdır. Buna aykırı olarak bulundukları yerlerde secdeye varmaları ve
secdeden daha önce kalkmaları da mekruh değildir. Çünkü bunların hepsi tek
başına secde etmekle sorumludur.
379- Tilavet secdesi için niyet etmek
şarttır; fakat tayin şart değildir. Bu bakımdan birkaç secde ayetini okumuş veya
dinlemiş olan bir kimse, bunların sayısınca tilavet secdesi niyeti ile secde
eder, fakat hangi secdenin hangi secde ayetine ait olduğunu belirlemez. Bu
tilavet secdesine namaz içinde yalnız kalb ile niyet edilir. Namaz dışında ise
dil ile de niyet edilmesi sünnettir.
380- Vacib olan tilavet secdesini
hemen yerine getirmek zorunluğu yoktur. Secde ayeti okunur okunmaz hemen secde
edilmesi gerekmez. Bu secde uzun bir zaman sonra da yapılabilir. Yine eda olur,
kaza sayılmaz. Kabul edilen hüküm budur.
Bununla beraber, bir zaruret olmadıkça
geciktirilmesi tenzihen mekruhtur. Namaz içinde ise, hemen yapılması vacibtir;
çünkü bu, artık namazdan bir cüz olmuştur. Namaz dışında kaza edilemez. Bunu,
secde ayeti okunduktan sonra üç ayetten sonraya bırakmamak gerekir. Bu mesele,
aşağıdaki meselelerden açıklığa kavuşacaktır. İmam Ebû Yusuf'a göre, tilavet
secdesi namazın dışında da hemen yapılması vacibdir.
381- Secde ayeti
okununca, hemen secde edilmesi mümkün olmadığı zaman okuyan ve dinleyenlerin:
"Semi'nâ ve eta'nâ ğufraneke Rabbena ve ileyke'l-masîr" demeleri
müstahabdır.
382- Namazda kıyam halinde secde ayeti okununca, bakılır:
Eğer bundan sonra üç ayetten çok okunmazsa, yapılacak rükû veya secde ile bu
tilavet secdesi de yerine getirilmiş olur. Gerek buna niyet edilmiş olsun ve
gerek olmasın. Fakat tercih edilen görüşe göre, rükû ile olabilmesi için tilavet
secdesine niyet etmek lazımdır. Fakat üç ayetten çok okunacaksa, bu secde
ayetinden dolayı hemen sadece onun için rükû veya secde edilmesi gerekir. Secde
yapılması daha faziletlidir. Namazın rükû ve secdesi ile bu secde yapılmış
olmaz. Yalnız üç ayet okunacağı zaman ihtilaf vardır. Tercih edilen görüşe göre,
bu secdenin hemen yapılma hükmü kalkmaz, namazın rükû ve secdesi ile bu tilavet
secdesi yapılmış olur.
383- Secde ayetini namaz içinde okuyan kimse,
dilerse okuyacağı ayetlerin sayısına bakmaksızın hemen "Allahü Ekber" diye
tilavet secdesine varır. Tilavet secdesi niyeti ile yalnız rükûa varması da
yeterlidir. Ondan sonra tekrar ayağa kalkar ve birkaç ayet daha okur. Ondan
sonra namazın rükû ve secdelerini yapar, namazına devam eder. Eğer bir sureyi
bitirmiş ise, diğer bir sureden birkaç ayet okur; çünkü tilavet secdesinden
kalkar kalkmaz böyle birkaç ayet okumadan namazın rükû ve secdesine gidilmesi
mekruhtur.
Namazın dışında ise, yalnız rükûda bulunarak tilavet secdesi
yapılmış olmaz. Çünkü tilavet secdesi bir tazim ifadesidir, bir emri yerine
getirmenin alametidir. Bunlar, namaz içinde rükû ile yerine getirilmiş olursa
da, namaz dışında rükû ile yapılmış olamazlar.
384- Cemaatle namaz
kılındığı zaman, imam olan zat, yukardaki meselede açıklandığı gibi, öyle rükû
ile tilavet secdesine niyet etmemelidir. Çünkü cemaat bunun farkına
varamayacaklarından, böyle bir niyette bulunmamış olurlar. Bu takdirde de
tilavet secdesi onlardan düşmez. Bu durumda imamın selamından sonra cemaatın
tilavet secdesi yaparak ondan sonra tekrar teşehhüdde bulunmaları gerekir ki,
bunu da herkes yapamaz.
385- Secde ayeti bir namazda tekrarlansa, sahih
olan görüşe göre, yalnız bir tilavet secdesi gerekir. Bu tekrarlanma ister bir
rekatta ve ister başka başka rekatlarda olsun fark etmez. Çünkü meclis
birdir.
Bu mesele İmam Ebû Yusuf'a göredir. İmam Muhammed'e göre, başka
başka rekatlarda tekrarlansa, tilavet secdesi de tekrarlanır, meclis değişmiş
sayılır.
386- İmam secde ayetini okuyup secdeye varmakla cemaat, imamın
rükû ve secdeye vardığını sanarak rükû ve secdeye varsalar, bununla namazları
bozulmaz; fakat bir secde daha yapsalar bozulur.
387- İmamın cuma ve
bayram namazlarında ve emsali cemaatın kalabalık olduğu namazlarda ve gizlice
kıraat yapılacak namazlarda secde ayetinin okunması mekruhtur. Çünkü cemaatın
şaşırmasına sebebiyet verilebilir. Ancak secde ayeti okunan surenin sonuna
raslamış olursa kerahet olmaz. O zaman namazın secdeleri ile tilavet secdesi eda
edilmiş ve engel kalkmış olur. Bu durumda imama uygun düşen, bu namazın rükû ile
tilavet secdesine niyet etmemektir.Ta ki, bu vecibe namazın secdeleri ile bütün
cemaat tarafından da yerine getirilmiş olsun.
388- Mesbuk ayağa
kalktıktan sonra imam tilavet secdesini hatırlayarak yapacak olsa, bakılır: Eğer
mesbuk henüz secdeye varmamış ise, tilavet secdesi için imama uyar, secdeye
varır. Ondan sonra ayağa kalkarak kalan namazını tamamlar. Eğer imama uymazsa,
namazı bozulur. Fakat secdeye varmış ise, artık imama uymaz. Eğer uyarsa, namazı
bozulur.
389- Misafire uyan bir mukîm, misafirin yapacağı tilavet
secdesine iştirak eder. Sonra kalkıp namazını tamamlar. Eğer kendi başına
kılacağı rekatlarda da bir secde ayeti okuyacak olursa, bundan dolayı da ayrıca
secde etmesi gerekir.
390- Bir kimse namaz kılarken rükû, secde veya kade
(oturuş) halinde veya imama uymuş olduğu halde onun arkasında secde ayetini
okusa, ne kendisine, ne imama ve ne de bu imama uyan diğer cemaata tilavet
secdesi vacib olmaz. Çünkü namaz kılanlar, bu halde Kur'an okumaktan
menedilmişlerdir. Bunların okuyuşu hükümsüzdür. Fakat bu okuyuşu dışardan
duyanlara tilavet secdesi gerekir. Bunlar gerek başka bir namazda tek başına
veya topluca bulunmuş olsunlar ve gerek olmasınlar. Çünkü bunlar o yasaklılık ve
engel dışında kalmış olurlar.
391- Namaz içinde okunan secde ayetinden
dolayı, namazı bitirdikten sonra secde edilemez. Çünkü bu secde, yukarıda da
işaret olunduğu üzere namazın bir cüz'ü olmuştur, artık ondan ayrılamaz. Fakat
namazda bulunan kimse, namazda bulunmayan bir kimsenin okuduğu secde ayetini
işitecek olsa, namazını kıldıktan sonra secde eder. Daha namazda iken secde
etmesi yeterli olmaz. Bununla beraber secde etse, bununla namazı
bozulmaz.
Nitekim namazda okunan bir secde ayetini, dışardan işiten bir
mükellef için de, namaz dışında secde etmek gerekir. Şu kadar var ki, bu
mükellef, o secde ayetini okuyan kişiye uyar, onunla beraber bu secdeyi yaparsa,
bu görevi yapmış olur. Eğer o secde yapıldıktan sonra, o rekatta uyarsa bu
secdeyi o imamla beraber hükmen yapmış sayılır. Artık ne namazın içinde, ne de
dışında tilavet secdesi yapması gerekmez.
392- Hasta iken veya bir
arabaya veya bir hayvana binmiş iken secde ayetini okuyan veya dinleyen bir
mükellefin işaret sureti (ima) ile tilavet secdesi yapması caizdir. Fakat bir
mükellefin binici olmadığı halde, okuduğu veya dinlediği bir secde ayetinden
dolayı bir özrü bulunmadıkça, binici olduğu halde işaret (ima) ile secde etmesi
caiz olmaz.
393- Secde ayetini, hazır olanlar secde için hazırlıklı
iseler aşikare olarak, hazırlıklı değillerse gizli okumak müstahabdır. Bunda
cemaata karşı bir şefkat vardır.
394- Bir süre okunup da, içindeki secde
ayetinin bırakılması mekruhtur. Çünkü bu, secdeden bir nevi kaçırmak demektir.
Yalnız secde ayetinin okunup da suredeki diğer ayetlerin okunmamasında ise,
kerahet yoktur. Fakat müstahab olan, fazilet ve tercih kuruntusunu kaldırmak
için, secde ayeti ile beraber bir veya birkaç ayetin de okunmasıdır.
395-
On dört secde ayetini bir mecliste okuyup her biri için okudukça ayrı bir secde
yapan ve hepsini okuduktan sonra umumuna birden ondört secdede bulunan zatın
dünya ve ahiret işlerinde kendisine üzüntü ve keder verecek hususta, Yüce
Allah'ın onu koruyacağı rivayet olunmuştur.
396- Namazı bozan şeyler,
tilavet secdesini de bozar. Daha tilavet secdesinden kalkmadan meydana gelen
abdestsizlik ve konuşma veya kahkaha ile gülme gibi... Ancak bu secdedeki
kahkaha ile abdest bozulmuş olmaz ve kadınların da erkeklerle aynı hizada
bulunmaları bu secdeyi bozmaz.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları