Deli(!)'nin Namazı

Halk huzurunda deli olarak bilinen, tanınan biri camiye girer,belli ki namaz kılacak.Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın… gözlerle etrafı süzer-dolanır.. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider..Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar..Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını.Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan..
Nihayet namaz biter. Namaz sonrasında her kafadan bir ses çıkar..Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile..İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar..İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:

“Böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın?Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”
Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar
“Âdetiniz böyle değil mi?”
“Ne âdeti?!” der Hoca..
Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..
Der ki meczub bu kez:
“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!
Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..
“Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yüklü!”..
Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına,bıyık altından gülüşmeler başlamıştır..Meczub bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:
“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”
Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;
“ Boş yok, boş yok hiç!..diye tekrarlar.
O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar!
Aynen doğrudur dedikleri çünkü;Kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda,kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını,
biri onaracağı kapıyı,diğeri lokantasında pişireceği yemeği..Biri açtır aklında yiyeceği tavuk,birinin sırtında sevdiği kadın,diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.
“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca..
O da der ki: “Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!
Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda..
“Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var.”
Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet..”.
Hakkı gel sırrını eyleme zahir,
Olmak ister isen bu yolda mahir,
Harabat ehlini hor görme şakir,
Defineye malik viraneler var.
Erzurumlu İbrahim Hakkı

Yavuz Sultan Selim ve Bir Matris Örneği Şiiri

Yavuz Sultan Selim adıyla bilinen I. Selim‎; (10 Ekim 1470 – 21Eylül 1520), Dokuzuncu Osmanlı padişahı ve 88. İslam halifesidir. Aynı zamanda ilk Türk İslam halifesi ve Hâdim'ul-Harameyn'uş-Şerifeyn (Mekke ve Medine'nin Hizmetkârı) unvanına sahip olmuş bir padişahtır. Babası II. Bayezid, annesi Gül-Bahar Hatun, eşi Ayşe Hafsa Sultan'dır. Tahtı devraldığında 2.375.000 km2 olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölümünde devlet-i aliyye'nin topraklarının 1.702.000 km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2'si Asya'da, 2.905.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır. Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmış; halifelik Mısır Memlükleri'ne bağlı Abbasilerden Osmanlı Hanedanına geçmiştir. Ayrıca devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçiren Osmanlı Devleti, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştır. Böyle büyük başarılara imza atmış bir padişah olmakla birlikte ilim ve fende de kendini kanıtlayan Yavuz Sultan Selim şiir'e nasıl vakıf olduğunu güzel bir misalle bizlere göstermiştir. Matematik'te bir konu olan matrislerde transpoze kavramına örnek olabilecek şekilde anlamlı bir şiir yazabilmeyi başarmış bu büyük padişahın şiirini istifadenize sunmadan önce biraz matematiksel açıklama yapmayı uygun buluyorum.

Doğrusal (lineer) cebir; Matematiğin, (vektör), vektör uzayları, doğrusal dönüşümler, doğrusal denklem takımları ve dizeyleri (matris) inceleyen alanıdır. vektör uzayları, modern matematiğin merkezinde yer alan bir konudur. Bundan dolayı doğrusal cebir hem soyut cebirde hem de fonksiyonel analizde sıkça kullanılır. Doğrusal cebir, analitik geometri ile de alakalı olup sosyal bilimlerde ve fen bilimlerinde yaygın bir uygulama alanına sahiptir.
Modern doğrusal cebirin geçmişi 1843 ve 1844 yıllarına dayanır. 1843'te William Rowen Hamilton Kuaterniyonları keşfetti. 1844'te Hermann Grassmann Die lineale Ausdehnungslehre adlı kitabını yayınladı. Arthur Cayley, doğrusal cebirin en temel fikirlerinden birisi olan matrisleri, 1857 yılında tanıttı.


Doğrusal cebirin temelleri, vektörlerin incelenmesinde yatar. Burda sözü edilen vektör, yönü ve büyüklüğü olan bir doğru parçasıdır. Vektörler kuvvet gibi fiziksel birimlerin ifade edilmesinde kullanılabilir. Birbirlerine eklenebildikleri gibi sabit bir skalerle de çarpılabilirler. Böylece basit bir reel vektör uzayının oluşumu gösterilebilir. Modern Doğrusal Cebir, 2 ve 3 boyut sınırlamasını kaldırarak isteğe bağlı veya sonsuz boyutlu uzaylarda işleyebilecek şekilde genişletilmiştir. 2 ve 3 boyutlu uzaylardaki sonuçların büyük bir kısmı n-boyutlu uzaylarda da geçerlidir. N boyutlu bir uzayın görselleştirilmesi zor gibi görünse de aslında bu tür uzaylar temel bilimlerde ve günlük hayatta sık kullanılır. Örneğin 8 ülkenin ulusal gelirini listelediğimiz zaman bu liste 8 boyutlu bir vektörü ifade eder. Bu vektördeki herbir elemanın bir ülkenin ulusal gelirini temsil ettiğini söyleyebiliriz. Matematikte, soruna doğrusal bir açıdan bakıp, matris cebiriyle ifade ettikten sonra onu matris işlemleriyle çözmek, matematikte sık kullanılan uygulamalardan birisidir. Örneğin doğrusal denklem dizgeleri (denklem sistemleri) matris yardımıyla ifade edilip çözülerek denklemin kökleri elde edilebilir.
Doğrusal cebirde, transpozu kendisine eşit olan matrislere simetrik matris denir. Bir matrisin transpozu demek, o matrisin satır ve sütunlarının değişimidir. Yani bir matrisin transpozu o matrisin Satırları sütun, sütunları satır yapar. Transpoz matrisin tersi değildir. Bir matrisin transpozunu (devriğini) ifade etmek için "T" sembolü kullanılır ve A matrisin transpozunu A üssü T olarak gösterilir. 
Doğrusal cebirde, gerçel bir simetrik matris gerçek bir iç-çarpım uzayında (kendisi-döngel) (self-adjoint) bir operatörü temsil eder. Karmaşık sayılar uzayında buna karşılık gelen operatör, elementleri karmaşık olan Hermitsel (Hermityan) matrisdir. Bundan dolayı, simetrik matris denildiğinde, matris elementlerinin gerçel (reel sayı) olduğu varsayılır. 
Bu şekilde kısa bir matematiksel girişten sonra Yavuz Sultan Selim'in matematiğe dahi konu olmuş bu dahiyane şiirini inceleyelim.



Şiirin Günümüz Latin harfleri ile yazımı
Sanma Şahım Herkesi Sen Sadıkane Yar Olur
Herkesi Sen Dost mu Sandın Belki Ol Ağyar Olur
Sadıkane Belki Ol Alemde Bir Dildar Olur
Yar Olur, Ağyar olur, Dildar olur, Serdar Olur

Bugünün Türkçesi ile şiirin anlamı şu şekildedir.
Şahım sen herkesi kendine sadık dost sanma
Sen herkesi dost sanma belki o düşmanın olur
Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur
Dost olur düşman olur sözü geçen olur hükümdar olur.


Yavuz Sultan Selim Han'a ait bir şiir olan bu şiirin dizelerinin ilk kelimeleri yukarıdan aşağıya okunduğunda aynı dizeyi verir. Bu tarzda yazılan dünyadaki ilk beyit olduğu söylenmektedir. Divan edebiyatında bu özelliğe "vezni aher" adı verilmiştir.

Şiirin Hikâyesi rivayet üzere şöyledir: (Rivayetin doğruluğunu Allah bilir.) Yavuz Sultan Selim Han bu beyti Şah İsmail'e yazmıştır. Yavuz Selim şiire, edebiyata ve satranç oynamaya meraklı biridir. Aynı şekilde Şah İsmail'de de bu özellikler vardır. Sarayında ünlü şairleri barındırır ve çok iyi satranç oynar. Bunu bilen Yavuz, Şahın bu özelliğinden yararlanmak ister. Tebdili kıyafetle gezgin bir abdal kılığında şahın ülkesi İran’a gider. O civarda çok meşhur bir oyun olan satranç oyunu ile hanlarda, kervansaraylarda satranç oynayarak önüne çıkan herkesi mağlub eder. Haber şaha kadar ulaşır. Şah İsmail Yavuz’u çağırtır ve kendisi çok iyi satranç bildiği için kendisini yenemeyeceğini düşünerek bir satranç karşılaşması yaparlar. Yavuz Selim satranç karşılaşmasında Şah İsmail’i mağlub eder bunun üzerine Şah sinirlenir ve Yavuz'a der ki: "Sen edep nedir bilmez misin? Hiç şahlar mat edilir mi?" diyerek söylenir. Şah’ın kızdığını anlayan Yavuz, ona bu şekilde yazılmış şiiri okur. Aslında Yavuz, bütün olanları şiirinde Şah’a anlatmış, ancak Şah bunu anlamamıştır. Herkesin dost olmayacağını bir gün böyle kişilerin, karşısına serdar olarak da çıkabileceğini söylemiştir.

 
 
Buradaki şiirin orijinal halinden de görüleceği üzere şiirin kelimeleri ayrıldığında her satır ve sütun kelimeleri yukarıda anlattığımız simetrik matris çeşidi gibi mükemmel bir şekilde dizilmiştir. Şiirin kelimeleri sadece dizilmekle kalmamış ve bu dizilme ile birlikte güçlü bir mana da ihtiva etmiştir. Bu şekilde bir şiir yazmak tam manasıyla bir zeka örneği olduğu gibi iyi bir edebi kişiliğin de olduğunun göstergesidir.



Yavuz Sultan Selim'in bu şiiri Isparta'nın Ayazmana'daki kaynak suyunun bulunduğu park duvarına da yazılarak işlenmiştir.
sanma şâhım__/herkesi sen_____/sadıkâne____/yâr olur
herkesi sen___/dost mu sandın__/belki ol_____/ağyâr olur.
sadıkâne____/belki ol_________/âlemde_____/serdâr olur
yâr olur_____/ağyâr olur______/serdâr olur__/dîdâr olur...


Ayrıca bu şiir, sözleri aşağıdaki şekilde olan Yunus Özyavuz / Sagopa Kajmer'ı "gölge haramileri" adlı parçasına da konu olmuştur. Parçanın sözleri aşağıdaki gibidir.

Varabildiğin yere kadar var var var
Akar sular dönmez geri tıpkı gençliğim gibi,bebekti ceninin ergeni,bir erdi büyümüş meyvesi.
Sakal-bıyıkla geride kaldı yunusun hamlık evresi, sivilce,akne katledildi soldu yüzümün güneşi.
Ve çivisi düşmüş tablolarda bir resimdi kendisi, kükreyen şu gökyüzü de kuşun kilitli kafesi
Tersi döndü güvenin ansızın belirdi dostun hilesi, fincan kahve içtim kursağımda kaldı telvesi.
Kırıştır yalan kahpesi, baştan akıl alır ya cilvesi.yıkar,geçer bir dostun düşmancasına hamlesi.
İki boy aşmış ihanetin ki kat`i yok bahanesi, hayrından umutsuzum getirme bari şerrini.
Ve hepsi aynı yolda yolcu onca bedenin kellesi, meydan önüne dizilecek ve alınacak ifadesi.
Dualar olmasaydı kim kovardı kalleş iblisi? Kalbim ak da pak da desen yüzünden yansır pisliğin.
---nakarat---
Altın harflerle yaz mahlasımı.halvetim kasvet,kem gözlere şiş!...
Cadü ya herru!.. Ya merru!.. Kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı, demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!..
Sago sus!...husus derin çukurda içine sin,pusu kuran huşu içinde gözlerinde kin belirgin.
Vay senin şu kindar halin. Hin planların var hin. Cenin büyüdü savaşa girdi silahlarımı bana verin.
Yardan sarkıttığın dostlarından kaçının ipini tuttun ? Onlar güldü, sen somurttun.kalbinde kaç gül kuruttun?
Hatıralarından yüzde kaçını unuttun? Senin adını anmamak şartıdır dostluğumun.
Rap ten olma gökyüzünün güneşi sago bu benim yüzüm. Gölgeme sığınır mana özüm,hicran çölüne düştüm.
Yüz pınar yaş akıtsın gözüm. Kendi başıma öğrendim,kendim büyüdüm.dudaklarımla gömdüm.
Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur. Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur. Sadıkane belki ol al alemde serdar olur, yar olur ağyar olur serdar olur didar olur.
---nakarat---
Altın harflerle yaz mahlasımı.halvetim kasvet,kem gözlere şiş!...
Cadü ya herru!.. Ya merru!.. Kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı,demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!.. (Sagopa Kajmer/Yunus Özyavuz)
 
Buna benzer nitelikte bir şiir çalışması, internette gördüğüm aşağıda ismi geçen bir öğretmenimiz tarafından da yazılmıştır. Transpoze örnek olarak yazılmış bu şiiri de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Uzanan..............Elleri...........Neylesin..............ihtiyarlamışsa.........Gönül
Elleri..................Titriyor,........Çaresiz...... ..........Yüzünde Bir...........Tebessüm
Neylesin.............Çaresiz,.......Elleri Semada.........Dua......................Eder
İhtiyarlamışsa....Yüzünde Bir.......Dua...................Kabul Et... .........Ey Güzel
Gönül...............Tebessüm............Eder.............. Ey Güzel.............Nerdesin?
Ceyhun Yavuz-2005


Buna benzer şiir çalışmaları, çeşitli kesimler tarafından ilgi ve merakla devam etmektedir. Şiirde bu tür çalışmaların biraz vakit harcayarak yapılabileceği görülür. Bizler de biraz uğraşarak, iyi bir niyet ve samimi çaba ile bu tarzda şiirler oluşturabilir matematik ve edebiyatı bir nebze olsun aynı noktalarda birleştirme gayreti içerisinde bulunabiliriz. Öğretmenlerimizin matematik öğretiminde bu tür etkinlikleri derslerinde kullanmaları, hem edebi bir izlenim oluşturmak, hem tarih bilincine neden olmak hem de matematiğin soyut ve afaki şeylerden ibaret olmadığını göstermek açısından yararlı olacaktır.

Toplam ve Fark Formülleri Geometrik İspatları

"Bu geometrik ispat biçimi, Leonard M. Smiley, Alaska Üniversitesi tarafından kosinüs ve sinüs için trigonometrik toplama ve çıkarma formülleri delillerini göstermek için ortaya konmuştur. Toplam ve fark formüllerinin geometrik ispat biçimleri Matematik Dergisi'nin Aralık,1999 sayısında yer almıştır.

Burada yer alan ispat ve deliller sadece "dar" açılar için geçerlidir, ama tamamen sentetik ve minimal diyagram kullanan Öklid geometrisinde yaygın olarak kullanılır. Buradaki deliller kartezyen koordinatları kullanarak standart analitik ispat için ortak olmayacak şekilde genel bir ispat biçimi sunmaya tamamlayıcı niteliktedir." orjinal metin:(http://math.uaa.alaska.edu/~smiley/trigproofs.html)

Aşağıda toplam ve fark formüllerinin geometrik olarak nasıl ispatlanabileceğini gösteren şekiller çizilmiştir. Açıklamalara göre bu toplam ve fark formülleri verilen dar açılar için geçerli olarak geometrik ispatları yapılmış olur.
 
Şekil 1: Bir dik üçgen çizilip buradaki açılar yerleştirildiğinde cos ve sin değerleri kenar uzunlukları olarak yazılırsa burada alfa açısının tanjant değerinden cos(a+b) değeri geometrik olarak gösterilmiş olur.

Şekil 2: Bir dik üçgen çizilip buradaki açılar yerleştirildiğinde açılara göre cos ve sin değerleri kenar uzunlukları olarak yazılırsa burada h ile gösterilen kenar uzunluğu yazılırsa, aynı şekilde alttaki dik üçgen üzerinden de  kenarı uzunluğu yazılırsa bu iki uzunluğun birbirleri yerine yazılmasıyla yani x uzunluğunda yer alan h değeri için bulunan ifade yazılıp düzenlenirse; cos(a-b) geometrik olarak gösterilmiş olur.  

Şekil 3: Bir dik üçgen çizilip buradaki açılar yerleştirildiğinde, açılara göre cos ve sin değerleri kenar uzunlukları olarak yazılır ve buradaki büyük dik üçgende alfa açısının sin değeri yazılıp içler çarpımı yapılarak gerekli düzenlemeler yapılırsa sin(a+b) değeri geometrik olarak gösterilmiş olur. 
Şekil 4: Bir dik üçgen çizilip buradaki açılar yerleştirildiğinde, açılara göre cos ve sin değerleri kenar uzunlukları olarak yazılır ve buradaki altta yer alan küçük dik üçgende beta açısına göre h değeri yazılıp, aynı şekilde diğer dik üçgende de x kenarının h'ye bağlı olarak değeri yazılırsa ve burada bulunan h değeri x kenarında yerine yazıldığında gerekli düzenlmeler yapılırsa sin(a-b) değeri geometrik olarak gösterilmiş olur.

Cebirsel ispatları daha önceki yazılarımızda gösterilmişti. (Bkz. Toplam ve fark formülleri) Sitemizde arama yapılarak kapsamlı izahlara ulaşılabilir.  Kısa bir şekilde formülleri burada tekrarlayacak olursak; 

Bu formüllerin ispatında açıların dönüşümünden yararlanılabilir. Formüllerin ispatı yapılırken birim çember özellikleri iyi bilinmelidir.
* Cosinüs trigonometrik fonksiyonunda iki açının toplam formülü (Cosinüs) aşağıdaki gibi gösterilebilir.

* Sinüs trigonometrik fonksiyonunda iki açının fark formülü (Sinüs) aşağıdaki gibi gösterilebilir.

* Sinüs trigonometrik fonksiyonunda iki açının toplam formülü (Sinüs) aşağıdaki gibi gösterilebilir.

* Cosinüs trigonometrik fonksiyonunda iki açının fark formülü (Cosinüs) ispatı da detaylı olarak birim çember üzerinden (Bkz. Toplam ve fark formülleri) adresindeki gibi gösterilebilir.

cos (x-y) formülü için farklı bir ispat yöntemini de birim çember üzerinden aynı açıyı gören kiriş uzunlukları yardımıyla analitik olarak ispatlayabiliriz. Bu ispatı yaparken bilmemiz gereken iki nokta arası uzaklık kavramı ve çemberde kiriş özellikleri kavramlarıdır. Aşağıda verilen ispatı inceleyiniz.

Matematikçiler Tarih Şeridi

Geçmişten günümüze kadar matematikte emek sarfetmiş bilim insanlarından bazılarını, bir tarih şeridi halinde görmek istersek, aşağıdaki gibi bir pano düzenleyebiliriz. Bu tarih şeridine benzer bir çalışmayı, Matematik sınıflarımızda değerlendirerek, öğrencilerimizde matematik bilinci oluşmasına yardımcı olabiliriz.







Daha farklı bir fotoğraflama çalışmasıyla, kapsamlı bir matematikçiler şeridi aşağıdaki şekilde de gösterilebilir. Matematikçilerin hayat hikayeleri ve matematik çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgilere sitemizden ulaşabilirsiniz. Burada yer alan çalışmamız bir emek ürünüdür. Lütfen kaynak yaparak alıntılama yapınız. İyi çalışmalar...







Yukarıda resmi verilen bazı matematikçilerin hayatı ve matematik çalışmalarına sitemiz üzerinden ulaşabilirsiniz.  Burada dikkat edilecek bir nokta olarak, matematik çalışmaları tarih akışı içerisinde öncelikle eski Yunan/Hint/Çin medeniyetlerinde, daha sonra Türk-İslam Medeniyeti içerisinde, buradan da Batı medeniyetine doğru bir yayılım izlemektedir. Aşağıda yer alan Türk İslam matematikçilerinden bazılarını belki de ilk defa duyacak olmamız, aslında bizlerin kendi kültür varlığımızdan ne denli habersiz olduğumuzun da acı bir göstergesidir. Bugün kullandığımız pek çok matematiksel teorem ve çalışmaların pek çoğunun, daha önceleri Türk/İslam matematikçileri tarafından temelinin atıldığını bilmek, bizleri gururlandırmakla birlikte günümüze yakın dönemlerde matematik/astronomi ve genel anlamda bilim çalışmalarında daha çok batı kaynaklı çalışmaların yapılmış olması da bizleri hüzünlendirmektedir.



Aşağıda isimleri yer alan bilginlerin, matematik ve astronomi alanında öncü nitelikte çalışmalar yaptıkları bilinmektedir. Literatür çalışmalarının başlamadığı erken dönemlerde pek çok ilmi çalışma, İslam bilginleri tarafından araştırılmış ve bu alanlarda ciddi birikimlerle yazdıkları eserler yardımıyla günümüze intikal ettirilmiştir. Bu eserlerde yer alan İslam alimlerinin çalışmaları, yoğun tercüme hareketleri ile Batı dillerine çevrilmiştir. Batılı ilim adamlarının çalışmalarından daha önce  keşfedilen teorem ve kuramlar, maalesef günümüzde Batılı ilim adamlarının isimleri ile literatürde yer almaktadır. Burada mevcut coğrafyamızın zengin ilmi kaynaklarını göstermesi açısından bazı ilim adamlarının yüzyıllara göre kronolojik sıralaması verilmiştir. Bazı isimler hakkında detaylı bilgiler ayrıca verilmiştir. (-isimlerinin yanında link mevcuttur-) İsim üzerine tıklayarak ilgili bağlantılardan ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Bazı isimler, daha çok matematik/astronomi alanında yaptığı çalışmalarla tanınırken; bazıları da felsefe, tıp, fizik, kimya..vs çalışmalarının yanında matematik uğraşları sebebiyle de burada zikredilmiştir. Daha önceki dönemlerde yaşayan Türk/İslam bilginlerinin yaşadığı zaman/yaşantı ve doğum/ölüm tarihleri, eldeki verilerin azlığı sebebiyle kısmi kabule dayalı olarak verildiği için bazıları tam olarak kesinlik arz etmemektedir. Hazırladığımız bu çalışma ile coğrafyamızın ilim zenginliğini yeni kuşaklara aktarabilmeyi, bilim adamlarının çalışmalarının tarihimize yansımasını görebilmeyi, günümüz dünyası ile eski dönem çalışmalarının bir nevi kıyasını yapabilmeyi ve ilmi alandaki ilerlemelere farklı bir bakış açısı getirebilmeyi amaçlıyoruz. 

Türk/İslam Matematikçileri Kronolojik Yüzyıl Sıralaması

8.Yüzyıl
İbrahim el-Fezari (ö.777)
Yakub bin Tarık (ö.796)

9.Yüzyıl
Muhammed el-Fezari (ö.806)
Yusuf el-Kuri
El Fadl ibn Naubaht (ö.818)
Abbas bin Said el Cevheri (ö.833)
El Harezmi (ö.840)
Sehl bin Bişr (ö.844)
Ebu Said Gürgani (ö.845)
Sahl bin Bişr (845)
Ahmed en Nihavendi (ö.845)
Ahmed Fergani (ö.861)
El-Kindî (ö.873)
Habeş el-Hâsib (ö.874)
El-Mahani (ö.884)
Ebu Maşer (ö.886)
ibn Firnas (ö.888)
Davud Dinaveri (ö.896)

10.Yüzyıl
Ahmed bin Yusuf (ö.912)
Sinan ibn el-Feth
Neyrizi (ö.922)
El Battani  (ö.929)
Hacac bin Yusuf bin Matar (ö.933)
Ahmed bin Sehl el-Belhî (ö.934)
Sinan bin Sabit (ö.943)
İbrahim bin Sinan (ö.946)
Ebu Kamil Şuca (ö.950)
Ebu Cafer el-Hazin (ö.971)
Abdurrahman es-Sufî (ö.986)
Nazif bin Yumn (ö.990)
Ebul Vefa (ö.998)

11.Yüzyıl
İbn Sahl (ö.1000)
Hıdr El-Hucendi (ö.1000)
Hammad El-Cevheri (ö.1002)
Hasib El Mecriti (ö.1007)
İbn Yunus (ö.1009)
el-Kabîsî (ö.1012)
Abdulcelil el-Siczî (ö.1020)
Hasan El Kerhi (ö.1020)
El-Kerecî (ö.1029)
Kuşyar bin Labban (ö.1029)
Hasen el-Kerecî (ö. 1029)
İbnü’s-Semh (ö.1035)
İbn Saffar (ö.1035)
Ebu Nasr Mansur (ö.1036)
İbn-i Sina (ö.1037)
Muhammed Temîmî el-Bağdâdî (ö.1037)
Abdülkahir el-Bağdâdî (ö.1038)
İbn Heysem (ö.1040)
El-Biruni (ö.1048)
Osmân ed-Dâni (ö.1053)
Ali bin Rıdvan (ö.1068)
Sâid el-Endelüsî (ö.1070)
İbn Haccâc el-İşbili (ö.1073)
İbn Mu'az el-Ceyyani (ö.1079)

12.Yüzyıl
Ahmed el-Nesevi (ö.1100)
İsfizârî (ö.1116)
Ömer Hayyam (ö.1136)
İbn Bacce (ö.1138)
Cabir bin Eflah (ö.1150)
Sâbit el-Haraki (ö.1158)
El İdrisi (ö.1166)
Abdurrahmân Mansûr el-Hâzinî
İbn Yahya el-Mağribi (ö.1180)
ibn Rüşd (ö.1198)

13.Yüzyıl
El-Cezeri (ö.1206)
Şerafeddin el-Tusî (ö.1213)
Ahmed bin Alî el-Bûnî (ö.1225)
Ahmed İbn Münim (ö.1228)
Müeyyidüddin el-Urdî
Esireddin el-Ebherî (ö.1265)
ibn Adlan el Mavsili (ö.1268)
Abdülvahid b. el-Lübûdî (ö.1268)
Nasreddin Tusi (ö.1274)
Muhammed bin Abdirreşîd es-Secâvendî (ö.1274)
Hasan bin Ali el-Merrâküşî (ö.1281?)
Muhyiddin el-Mağribî (ö.1283)
Şehabeddin Karafi (ö.1285)

14.Yüzyıl
Şemseddin Semerkandi (ö.1310)
Kutbeddin Şirazî (ö.1311)
Kemâleddin el-Fârisî (ö.1319)
İbnü’l-Bennâ el-Merrâküşî (ö.1321)
İbn Havvam (ö.1324)
Nizâmeddin Arec en-Nîsâbûri (ö.1329)
el-Durayhim (ö.1359)
Ahmed Eflaki (ö.1360)
İbn Şatir (ö.1375)
Şemseddin Halili (ö. 1397)

15.Yüzyıl
Nûreddin el-Cilâvî
İbnü Haim (ö.1412)
Alî el-Kalkaşendi (ö.1418)
Kadızade Rumi (ö.1436)
Uluğ Bey (ö.1449)
Ali Kuşçu (ö.1474)
Ebu İshak el-Kubunani (ö.1481)
Ebu el-Hasan Alî el-Kalesâdî (ö.1486)
Molla Lütfi (ö.1495)

16.Yüzyıl
İbn Mâcid Amr en-Necdî (ö.1501)
Sibtu’l Ahmed el-Mârdînî (ö.1501)
İbn Gazi el-Miknasi (ö.1513)
Hüseyn el-Bircendî el-Hanefi (ö.1527)
Piri Reis (ö.1554)
Matrakçı Nasuh (ö.1564)
Takiyüddin Marufi (ö.1585)
Mimar Sinan (ö.1588)

17.Yüzyıl
İbnül Kâdî el-Miknâsî ez-Zenâtî (ö.1616)
Bahaüddin Amilî (ö.1622)
Muhammed Bâkır Yezdi (ö.1637?)

18.Yüzyıl
el-Hüseynî ed-Dımaşki (ö. 1708)
Erzurumlu İbrahim Hakkı (ö.1780)
Gelenbevi İsmail (ö.1791)

19.Yüzyıl
Hoca İshak (ö.1834)

20.Yüzyıl
Hüseyin Tevfik (ö.1901)
Salih Zeki (ö.1921)
Feza Gürsey (ö.1921)
Gündüz İkeda (ö.1926)
Mehmet Nadir (ö.1927)
Kerim Erim (ö.1952)
Tevfik Okyay Kabakçıoğlu (ö.1971)
Cahit Arf (ö.1997)
Paris Pişmiş (ö.1999)

21.Yüzyıl
Nüzhet Gökdoğan (ö.2003)
Suzan Kahramaner (ö.2006)
Oktay Sinanoğlu (ö.2015)
Hilmi Hacı Salihoğlu
Ali Nesin
Ali Sinan Sertöz
...


Diğer Matematikçilerin Kronolojik Yüzyıl Sıralaması
Aşağıda yer alan bazı matematikçiler hakkında detaylı bilgiler ayrıca link olarak verilmiştir. (-isimlerinin yanında link mevcuttur-) İsim üzerine tıklayarak ilgili bağlantılara ulaşabilirsiniz. Bazı isimler, daha çok matematik/astronomi alanında yaptığı çalışmalarla tanınırken; bazıları da felsefe, tıp, fizik, kimya..vs çalışmaları ile birlikte matematik uğraşları sebebiyle burada zikredilmiştir. Daha önceki dönemlerde yaşayan çeşitli bilginlerinin yaşadığı zaman/yaşantı ve doğum/ölüm tarihleri, eldeki verilerin azlığı sebebiyle kısmi kabule dayalı olarak verildiği için bazıları tam olarak kesinlik arz etmemektedir. Kaynak çalışma ve araştırmalarda, matematikçilerin yaşadıkları dönemle ilgili bu husus mutlaka dikkate alınmalıdır.

Milattan Önce
Plimpton Babil Tableti (MÖ. 1800 ?)
Rhind Mısır Papirüsü (MÖ. 1600?)
Sokrates (ö. MÖ 399)
Knidoslu Eudoksos (MÖ.408-355)
Platon (M.Ö 424-348)
Aristoteles (M.Ö 384–322)
Cyreneli Eratosthenes (MÖ 276–194)
Pergeli Apollonius (MÖ 240-190)
Nicaealı Hipparchus (y. MÖ 190-120)

Milattan Sonra
Zhang Heng (78-139)
Klaudyos Batlamyus (MS 100-170)
İskenderiyeli Diophantus (MS. 200-284)
İskenderiyeli Pappus (290-350)
Zu Chongzhi (429-500)

5. yüzyıl
İskenderiyeli Hypatia (ö.415)
Neapolisli Marinus (ö.440)
Proklos (ö.485)

6. yüzyıl
Ammonius Hermiae (ö.526)
Trallesli Anthemius (ö.534)
Aryabhata Devanagari (ö.550)
Trallesli Asclepius (ö.570)

7. yüzyıl
İskenderiyeli Stephanus (ö.640)
Brahmagupta (598-668)

...
...
...

11. yüzyıl
II. Sylvester (ö.1003)
Şön Hüo (ö.1075)
Shen Gua Cunzhong Mengqi (ö.1095)

12. yüzyıl
Bhaskara (ö.1185)

13. yüzyıl
Leonardo Fibonacci (ö.1250)
Roger Bacon (ö.1292)

14. yüzyıl
Nicole Oresme (ö.1382)

16. yüzyıl
Bartolomeo de Pacioli (ö.1517)
Leonardo da Vinci (ö.1519)
Nicolaus Copernicus (ö.1543)
Marino Ghetaldi (ö.1568)
Gerolamo Cardano (ö.1576)
Pedro Nunes (ö.1578)

17. yüzyıl
Tycho Brahe (ö.1601)
François Viète (ö.1603)
John Napier (ö.1617)
Johannes Kepler (ö.1630)
Galileo Galilei (ö.1642)
Blaise Pascal (ö.1662)
Pierre de Fermat (ö.1665)

18. yüzyıl
Isaac Newton (ö.1727)
Brook Taylor (ö.1732)
Colin Maclaurin (ö.1746)
Johann Bernoulli (ö.1748)
Gabriel Cramer (ö.1752)
Faustina Pignatelli Carafa (ö.1769)
Daniel Benoulli (ö.1782)
Leonhard Euler (ö.1783)
Maria Agnesi (ö.1799)

19. yüzyıl
Gregorio Fontana (ö.1803)
Jean-Baptiste Joseph Fourier (ö.1830)
Sophie Germain (ö.1831)
Évariste Galois (ö.1832)
Adrien-Marie Legendre (ö.1833)
Bernhard Bolzano (ö.1848)
Caroline Herschel (ö.1848)
Ada Lovelace (ö.1852)
Nikolai Ivanovich Lobachevsky (ö.1856)
János Bolyai (ö.1860)
George Boole (ö.1864)
William Rowan Hamilton (ö.1865)
Bernhard Riemann (ö.1866)
Hermann Grassmann (ö.1877)
Édouard Lucas (ö.1891)
Sofia Kovalevskaya (ö.1891)
Karl Weierstrass (ö.1897)

20. yüzyıl
Elwin Bruno Christoffel (ö.1900)
Rudolf Lipschitz (ö.1903)
Hermann Minkowski (ö.1909)
Florence Nightingale (ö.1910)
Henri Poincaré (ö.1912)
Georg Cantor (ö.1918)
Srinivasa Aiyangar Ramanujan (ö.1920)
Hermann Schwarz (ö.1921)
Giuseppe Peano (ö.1932)
Emmy Amalie Noether (ö.1935)
Paul Erdős (ö.1936)
Henri Léon Lebesgue (ö.1941)
Kurt Hensel (ö.1941)
David Hilbert (ö.1943)
Godfrey Harold Hardy (ö.1947)
Alfred North Whitehead (ö.1947)
Ferdinand Zermelo (ö.1953)
Alan Turing (ö.1954)
Albert Einstein (ö.1955)
Émile Borel (ö.1956)
John von Neumann (ö.1957)
Luitzen Jan Brouwer (ö.1966)
Bertrand Russell (ö.1970)
Abraham Robinson (ö.1974)
Satyendra Nath Bose (ö.1974)
Kurt Gödel (ö.1978)
Dattathreya Ramachandra Kaprekar (ö.1986)
Jean Dieudonné (ö.1992)
Ennio De Giorgi (ö.1996)
Joan Clarke (ö.1996)
 André Weil (ö.1998)

21. yüzyıl
Claude Shannon(ö.2001)
René Thom(ö.2002)
Laurent Schwartz (ö.2002)
Paul Cohen (ö.2007)
John Backus (ö.2007)
Martin Gardner (ö.2010)
Kenneth Appel (ö.2013)
Alexander Grothendieck (ö.2014)
John Forbes Nash (ö.2015)
John Horton Conway (ö.2020)
Wolfgang Haken
Thomas Callister Hales
Andrew Wiles
Grigori Yakovleviç Perelman
Ingrid Daubechies