Unutmayalım ki; özellikle bu gecede Tevvab olan Allah tevbelerimizi kabul edecektir. Bizlere bir ikram olarak sunulan bu Kadir gecesinde dua ederken kendimize ve tüm müslümanalara dua edelim. İnsanlığın huzuru, kurtuluşu, selameti için, sevgi, şefkat ve duyguların artıp çoğalması için, birlik beraberlik ve kardeşliğin sağlanması ve devamı için, kafirler karşısında mutlak zafer ve güç için Allah'a tam bir teslimiyetle dua edelim. Yalnız kendi sevdiğimiz insanların değil, bütün insanların sevgiye layık olduğunu anımsayarak sevgide sağlam ve cömert bir ruha sahip olmak için de Allah'tan hilm ve yumuşaklık isteyelim.
Kadir Gecesi ve Kadir Gecesi Namazı
Unutmayalım ki; özellikle bu gecede Tevvab olan Allah tevbelerimizi kabul edecektir. Bizlere bir ikram olarak sunulan bu Kadir gecesinde dua ederken kendimize ve tüm müslümanalara dua edelim. İnsanlığın huzuru, kurtuluşu, selameti için, sevgi, şefkat ve duyguların artıp çoğalması için, birlik beraberlik ve kardeşliğin sağlanması ve devamı için, kafirler karşısında mutlak zafer ve güç için Allah'a tam bir teslimiyetle dua edelim. Yalnız kendi sevdiğimiz insanların değil, bütün insanların sevgiye layık olduğunu anımsayarak sevgide sağlam ve cömert bir ruha sahip olmak için de Allah'tan hilm ve yumuşaklık isteyelim.
İnanç zayıflığı ve intihâr
Hastalık ve dünya sıkıntılarından kurtulmak için ölümü istemek câiz değildir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Ölümü istemeyin! Çünkü bir kişi iyi ise, yaşadıkça iyiliği artar. Kötü ise, hatâlarından dönüp doğru yola gelebilir.) [Buhârî]
Kur’ân-ı kerîmde buyuruldu ki:"(Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin; ancak karşılıklı rızânıza dayanan ticaret böyle değildir ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.) " [Nisâ Suresi/29]...“Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”... (Maide Suresi/32)
Bir kişi, uyku hapı içerek veya narkozla her tarafı uyuşturularak ölse dahi, çok şiddetli olan ölüm acısını ve azabını hisseder. İntihar edenin kimsenin ahiretteki cezası, dünyadaki intihar şekline uygun olarak verilir. Hadis-i şeriflerde "Kim kendisini bıçak gibi keskin bir şeyle öldürürse, cehennem ateşinde kendisine onunla azap edilir." (Buhâri, Cenâiz, 84)."(Dünyada ip ve benzeri) şeyle kendisini boğan kimse, cehennemde de kendisini boğar, dünyada kendisini vuran kişi, cehennemde de kendisini vurur (azabı böyle olur)" (Buhârî, Cenâiz 84)"Kim kendini bir dağın tepesinden atar da öldürürse, cehennem ateşinde de ebedi olarak böyle azab görür. Kim zehir içerek kendisini öldürürse, cehennemde de zehir kadehi elinde olduğu halde devamlı ceza çeker." (Müslim, İman, 175; Tirmizi, Tıb, 7; Nesâî, Cenâiz, 68, Dârimi, Diyât, 10; Ahmed b. Hanbel, II, 254, 478).
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:(Ölüm meleğini görmek, bin kılıç darbesinden daha şiddetlidir.) [Ebû Nuaym](Ölüm acısı çok şiddetli ise de, ölümden sonraki acılara göre çok hafiftir.) [İ.Ahmed]Yeniden dirilene kadar, kişi ölüm acısını duyar. (İ.Evzâî)
İslâm bilginlerinin çoğunluğuna göre, intihar eden kişi, dinden çıkmış olmaz, üzerine cenaze namazı da kılınır. İntihâr etmek çok büyük günâh olmasına rağmen, intihâr eden kişi, kâfir olmadığından cenâze namazı kılınır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İntihâr etmiş olsa da, tevhîd ehli her ölünün cenâze namazını kıl!) [Deylemî]
Değerlerimiz ve Kültürel Yozlaşma
"Millî benliğini bulamayan milletler başka milletlere yem olurlar." M. Kemal Atatürk
Oruç Kefareti
Selamlaşmanın Önemi
Yemek Duası
Duânın Kabulü
Duanın kabul edilmesi için şartlardan bir kısmı şöyledir:
1- Haram lokmadan sakınmalıdır!
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Haramdan sakının! Midesine haram lokma
girenin kırk gün duası kabul olmaz.) [Taberânî]
2- İtikadı düzgün olmalıdır.
Sapıkların, mezhepsizlerin, duaları kabul olmaz. Hadis-i şerifte, (Bidat
ehlinin duası ve ibadetleri kabul olmaz.) buyuruldu. Ayet-i kerimenin, duanın
tesir edebilmesi için, okuyan ve okunan kimsenin buna inanması ve okuyanın
itikadının düzgün olması, Allah rızası için okuması, kul hakkından sakınması,
haram yememesi ve karşılığında ücret istememesi şarttır. (İ. Mace)
3- Uyanık kalple ve kabul edileceğine inanarak dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü Teâlâ’ya, kabul edileceğine tam inanarak dua ediniz! Biliniz ki, Allahü Teâlâ gafil bir kalp ile yapılan duayı kabul etmez.) [Şira]
4- Dualarım niçin kabul olmuyor dememelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü Teâlâ, duanızı kabul eder. Dua ettim, hâlâ duam kabul olmadı diye acele etmeyiniz! Allahtan çok isteyiniz! Çünkü kerem sahibinden istiyorsunuz.) [Buhari]
5- Belâ gelmeden önce çok dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Sıkıntılı iken duasının kabul edilmesini
isteyen, refah zamanında çok dua etsin!) [Tirmizî]
6- Duaya hamd ve salavatla başlamalıdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ey namaz kılan, acele ettin. Namaz kıldıktan
sonra dua ederken önce Allahü Teâlâ’ya layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana
salavat getir, sonra dua et!) [Tirmizî]
7- Yalvararak dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Gafil olan kalp ile yapılan dua makbul değildir.) [Tirmizî]
Hz. Davud zamanında kuraklık oldu. Halk dua etmek için aralarından üç âlimi seçtiler. Âlimlerden biri şöyle dua etti: (Ya Rabbi, Kitabında kendimize zulmedenleri affetmemizi bildirdin. İşte biz, nefislerimize zulmettik. Senden af diliyoruz. Bizi affet!) İkinci âlimin duası da şöyle: (Ya Rabbi, Kitabında köleleri, azat etmemizi bildirdin. İşte biz kul olarak huzurundayız. Bizleri azat eyle!) Üçüncü âlim de şöyle dua etti: (Ya Rabbi, Kitabında, kapımıza gelen dilenciyi/saili kovmamamızı, yüz çevirmememizi bildirdin. İşte biz de bir dilenci/sail olarak huzurundayız. Senden rahmet istiyoruz. Bizi boş çevirme!) Dualarının kabulü olarak rahmet yağdı.
8- Sebeplere yapışmadan istemek kuru bir temennidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Çalışmadan dua eden, silahsız harbe giden gibidir.) [Deylemî]
9- Günah işlemeyen dil ile dua etmelidir.
Peygamber efendimiz, (Allahü Teâlâ’ya günah işlemeyen dil ile dua edin) buyurdu. Böyle bir dilin nasıl bulunacağı sual edilince, (Birbirinize dua edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir) buyurdu. [Tergibüs-Salât]
10- İsm-i azam ve Esma-i Hüsna ile Allah'a dua etmelidir.
Anne-Baba olma içgüdüsü
"Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd. Bu sana okuyacağımız âyetler, Rabbinin kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini bir anıştır. Bir zamanlar Zekeriyya, Rabbine gizlice (içinden) yalvarmıştı. Şöyle demişti: "Ey Rabbim! Şüphesiz (artık öyle bir durumdayım ki) benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başımın saçı bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadım. Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla. (Allah, şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.” Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi. (Allah yahut Cebrail ona şöyle) dedi: "Dediğin gibidir, (fakat) Rabbin buyurdu ki, bu işi yapmak bana kolaydır. Nitekim bundan önce seni yarattım. Halbuki sen hiçbir şey değildin." Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun hâlde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi. Derken Zekeriyya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti. (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Doğduğu gün, öleceği gün ve dirileceği gün ona selam olsun. (Meryem Suresi, 1-15)
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsra suresi, 23. ayet)
“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.” (Lokman suresi, 14. ayet)
“Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.” (Ahkaf suresi, 15. ayet)
“Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.” (Ankebut suresi, 8. ayet)
“De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin…” (Enam suresi, 151. ayet)
“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisa suresi, 36. ayet)
Şurası muhakkaktır ki; anne babanın hakkını ödemek göründüğü kadar kolay değildir. Özellikle annenin hakkı, hiçbir zaman ödenemez. Bir kimse anne ve babasının Şer'an günah olan, örfte ayıp ve ar (utanma sebebi) olan bir fiili işlediklerini gördüğünde onlara bu fena fiili bırakmalarını emreder, kabul etmeleri için ısrarcı olur. Güzellikle iyilikle tebliğ görevine devam eder. Bu tebliğ vazifesinde kötü davranışlardan, şiddetten uzak durur. Bu kadar çabaya rağmen halen vazgeçmezlerse, emri hoş görmezlerse sükût eder ve onlar için daima dua ve istiğfar eder.
“Anne ve baba cennete orta kapıdan girmeye vesile olur veya insanı cennete ulaştıracak en iyi şey ana babaya iyilik etmektir.” (Hadis-i Şerif, Tirmizi)
Oruç ve orucu bozan seyler
1- Gıda sayılabilecek seyleri yemek, içmek,
2- Sigara, afyon gibi keyif veren maddeleri kullanmak,
3- Ağza giren yağmuru kasten yutmak, kar ve dolu gibi maddeleri bilerek
yemek.
4- Cinsi münasebette bulunmak
1- Çiğ pirinç, hamur, un ve bir defada çok miktarda tuz yemek
2- Pamuk, kâğıt yemek, çakıl, taş, toprak gibi maddeleri yutmak,
3- Makata veya mesaneye ilaç vermek, genize gidecek şekilde buruna ilaç
damlatmak, kulağa yağ damlatmak,
4- Ağıza alınan suyu veya ağıza giren yağmur, kar gibi maddeleri hata ile
yutmak,
5- Unutarak bir şey yedikten sonra, orucunun bozulduğunu zannederek yiyip
içmek,
6- İmsak vaktinin gelmediğini veya iftar zamanının geldiğini zannederek, yanılıp
bir şey yemek,
7- Esine dokunma, öpme suretiyle inzal olmak (boşalmak),
8- Kendi arzusu ile dışarıdaki sigara dumanını içine çekmek,
9- Kendi arzusu ile ağız dolusu kusmak,
10- Dişler arasında kalan nohut büyüklüğündeki kırıntıyı yutmak (daha küçük
olan kırıntı orucu bozmaz),
11- Deri altına, kasa veya damara yapılan her türlü ilaç ve aşılar,
12- Sakız çiğneyip suyunu yutmak,
13- Ramazan orucu dışında kalan diğer oruçları kasten bozmak.
Bu şekilde bozulan oruçlarda, sadece bir gün kaza orucu tutmak
gerekir.