212- Bayram
namazları ikişer rekattır. Cemaatle aşikare olarak kılınırlar. Ezan ve ikamet
yapılmaksızın imam, iki rekat Ramazan veya Kurban bayramı namazına niyet eder.
Cemaat da böyle iki rekat bayram namazı kılmak için imama uymaya niyet eder."
Allahü Ekber" diye iftitah tekbiri alınır, eller bağlanır. Hep birlikte gizlice
"Sübhaneke" okunur. Sonra imam yüksek sesle, cemaat da gizlice "Allahü Ekber"
diye üç tekbir alırlar. Tekbirlerde eller yukarıya kaldırılıp ondan sonra
yanlara salıverilir, her tekbir arasında üç teşbih mikdarı durulur. Üçüncü
tekbirden sonra eller bağlanır, imam gizlice "Euzü-Besmele" çektikten sonra,
aşikare olarak Fatiha suresi ile bir mikdar daha Kur'an-ı Kerimden okur. Aşikare
"Allahü ekber" diyerek bilindiği gibi rüku ve secdelere gider. Cemaat da gizlice
tekbir alarak imama uyar. Sonra yine tekbir alınarak ikinci rekata kalkılır.
İmam gizlice "Besmele"den sonra yine aşikare olarak Fatiha suresi ile bir mikdar
daha Kur'an okur. Tekrar üç defa eller kaldırılarak birinci rekatta olduğu gibi
üç tekbir alınır. Ondan sonra imam yine aşikare, cemaat ise gizlice "Allahü
Ekber" diye rükua ve secdelere varırlar. Sonra oturulup gizlice "Tahiyyat,
Salli-Barik ve Rabbena atina" duaları hep birlikte okunur ve iki tarafa selam
verilerek namaz tamamlanır. Bu halde bayram namazlarının her rekatında üç
fazla tekbir bulunmuş olur ki bunlar da vacibdir.
(Hanbelî mezhebine
göre birinci rekatta altı, ikinci rekatta beş tekbir alınır ve her iki rekatta
da tekbirler kıraattan önce yapılır, İmam Malik ile İmam Şafiî'ye göre, birinci
rekatta yedi, ikinci rekatta beş tekbir alınır ve tekbirler her iki rekatta da
kıraattan önce alınır.
213- İmam bayram namazını kıldırdıktan sonra hutbe
okumak için minbere çıkar. Cuma'da olduğu gibi iki hutbe okur. Ancak bu bayram
hutbelerine tekbir ile başlanır. Cemaat da bu tekbirlere hafifçe katılır. Hatib,
Ramazan Bayramı hutbesinde cemaata Fıtır Sadakası üzerinde, Kurban Bayramı
Hutbesinde Kurban ve Teşrîk tekbirleri konusunda bilgi verir.
Cuma
hutbelerinde sünnet olan şeyler, bayram hutbelerinde de sünnettir. Mekruh
olanlar da aynen mekruhtur. Bayram hutbelerinin namazdan önce okunmaları caiz
olmakla beraber mekruh sayılmıştır.
214- İmam birinci rekatta bayram
tekbirlerini unutup da Fatihanın bir kısmını veya tamamını okuduktan sonra
hatırlarsa tekbirleri alır. Fatiha'yı yeniden okur. Fakat Fatiha'dan sonra bir
mikdar Kur'an okuduktan sonra, tekbirleri alır, kıraati iade etmez.
215-
Bayram namazlarında, birinci rekatın rüküuna varmış olan bir imama yetişen
kimse, bu rükua kavuşacağını tahmin ediyorsa, hem iftitah tekbirini, hem de
Bayram tekbirlerini ayakta alarak ondan sonra rüküa varır. Rüküu kaçıracağından
korkuyorsa, îftitah tekbirinden sonra hemen rükua varır ve Bayram tekbirlerini
rüküda alır. Bu tekbirleri alırken ellerini kaldırmaz. Tekbirleri tamamlayamasa
dahi, imam kıyama kalkınca o da imamla kalkar, imamın alacağı tekbirlerde imama
uyar. İmam sünnete uygun olan tekbirlerin dışına çıkmadıkça, imama tekbirlerde
uyulur, sünnet dışında az veya çok almış olduğu tekbirlerde ona uyulmaz.
216- Bayram namazının ikinci rekatına yetişen kimse, imam selam verdikten sonra
birinci rekatı kaza etmeye kalkınca, önce Besmele ile Fatiha süresini ve ilave
edeceği bir sureyi okur. Sonra gizlice tekbirleri alarak namazı tamamlar. Bu
şekilde mesbuk olanlar, kendi mezheblerinde alacakları tekbirleri getirirler,
imamın almış olduğu tekbirlerin sayısını gözetmezler. Bayram namazına
yetişemeyen kimse, kendi başına Bayram namazı kılamaz. İsterse dört rekat nafile
namazı kılar. Bu, bir kuşluk namazı yerine geçer, sevabı büyük olur.
(Şafiî'lere göre Bayram namazları Müekked Sünnet'lerdir. Bir rivayete göre de,
Farz-ı kifaye'dir. İslam alametlerinden sayılır. Cemaatla kılınması daha
faziletlidir. Yalnız başına da hutbesiz kılınabilir. Bunu misafirlerde,
kadınlarda yalnız başlarına kılabilirler. Güneşin doğuşundan zeval vaktine kadar
kılınabilir.
Malikîlere göre Bayram namazı müekked sünnettir. Bir görüşe
göre de, Farz-ı kifaye'dir. Hanbelî mezhebinde de Farz-ı kifayedir. İmam ile
kılmayı başaramayanın bunu kaza etmesi sünnettir.)
217- Kurban Bayramı
namazını ilk vaktinde kılmak, Ramazan Bayramı namazını da biraz geciktirmek
müstahabdır. Bayram namazı cenaze namazına ve cenaze namazı da Bayram hutbesine
takdim edilir (önce kılınır).
218- Bayram namazları bir şehirde herkesin
toplanacağı bir yerde (Namazgâhda) kılınabileceği gibi, birçok camilerde de
kılınabilir.
219- Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, misvak
kullanmak, gülyağı ve benzeri hoş koku sürünmek, giyilmesi mubah olan
elbiselerden en güzel ve temizini giymek, Yüce Allah'ın nimetlerine şükür için
neş'e ve sevinç göstermek, karşılaşılan mümin kardeşlere karşı güler yüz
göstermek, elden geldiği kadar fazla sadaka vermek, Bayram gecelerini ibadetle
geçirmek müstahab ve güzel bulunmuştur.
220- Ramazan Bayramında, Bayram
namazından önce hurma gibi tatlı bir şey yenilmesi, Kurban bayramında ise namaz
kılınmadıkça bir şey yenilmemesi müstahabdır. Sahih olan görüşe göre, bu hususta
kurban kesecek kimse ile kesmeyecek kimse eşittir. Kurban kesecek kimsenin,
keseceği kurban eti ile yemeğe başlaması daha uygundur. Bununla beraber namazdan
önce bir şey yenilmesinde de kerahet yoktur.
221- Kurban kesecek kimse,
tırnaklarını ve saçlarını kesmeyi geciktirir. Bunu yapmak mendubdur. Fakat bu
geciktirme hoşa gitmeyecek bir durumu ortaya koyacak bir zaman olmamalıdır.
Bunun en uzun müddeti kırk gündür. Faziletli olan, haftada bir defa
tırnakları ve bıyıkların fazla kısmını kesmek, ziyade tüyleri gidermek, yıkanmak
suretiyle bedenin temizliğine bakmaktır. Bunlar hiç olmazsa on beş günde bir
yapılmalıdır. Kırk günden fazla bırakılmasında özür kabul edilmez.
222-
Bayram günü camiye bir vakar ve sükun ile gidilir. Ramazan Bayramında namaza
giderken gizlice, Kurban Bayramında ise açıkça tekbir alınması ve namazdan sonra
da mümkün ise başka bir yoldan eve dönülmesi mendubdur.
223- Kurban
Bayramının birinci gününe "Yevm-i Nahir", diğer üç gününe de "Eyyam-ı
Teşrik" denir. Bu bayramdan önceki gün ise, "Yevm-i Arefe"dir ki,
Zilhiccenin dokuzuncu günüdür. Ramazan Bayramında Arefe yoktur. Arefe gününün
sabah namazından itibaren Bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar yirmi
üç vakit farz namazın arkasından bir defa şöyle tekbir alınır ki, bunlara Teşrîk
Tekbirleri denir:
"Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilahe
illallahu vallahu ekber. Allahü ekber ve lillâhilhamd."
Tekbirlerin bu mikdar okunması iki imamın görüşüdür, işlem de
böyle yapılmaktadır. İmamı Azam'a göre bu tekbirler Arefe gününün sabahından
ertesi günün ikindisine kadar olan sekiz vakit farz namazın arkasından
alınır.
224- Teşrîk Tekbirleri, fıkıh alimlerinin çoğuna göre vacibdir.
Sünnet diyenler de vardır, iki İmama göre farz namazları kılmakla yükümlü olan
herkes için bu tekbirler vacibdir. Bu hususta tek başına namaz kılan, imama
uyan, misafir (yolcu) ile mukim, köylü ile şehirli, erkek ile kadın eşittir.
İmamı Azam'a göre ise, bu tekbirlerin vacib olması için mukim olmak, hür olmak,
erkek olmak ve namaz, müstahab şekilde cemaatle kılınan bir farz olmak şarttır.
Buna göre, misafirlere, kölelere, kadınlara ve tek başına namaz kılan kimselere
bu tekbirler vacib değildir. Fakat bunlar, kendilerine tekbir vacib olan
cemaatle namaz kılanlara uymaları halinde tekbir almaları gerekir. Cuma ve
Bayram namazları kılınmayan köylerde bulunanlara da vacib olmaz. Cuma günü öğle
namazını kendi aralarında cemaatle kılan özürlü kimselere de vacib olmaz.
Kadınların da kendi aralarında cemaatle namaz kılmaları, müstahab şekilde olan
cemaattan sayılmaz.
225- Bir senenin Teşrîk günlerinde terk edilen bir
namaz, yine o senenin teşrîk günlerinden birinde kaza edilse, sonunda Teşrîk
Tekbiri alınır. Fakat başka günlerde veya başka bir senenin teşrîk günlerinde
kaza edilecek olsa teşrik tekbiri alınmaz.
226- Bir namazda sehiv
secdeleri ile teşrîk tekbiri ve telbiye toplanacak olsa önce sehiv secdeleri
yapılır, sonra tekbir alınır. Ondan sonra da telbiyede bulunulur. Eğer telbiye
önce yapılırsa, sehiv secdeleri ve teşrik tekbiri düşer. (Telbiye için hac
bahsine bakılsın!)
227- Arefe günü, insanların bir yerde toplanarak
Arafat'da bulunan hacıları taklid eder bir durum almaları, hiç bir esasa bağlı
değildir. Bunu mekruh görenler de vardır.
228- Bayram günlerinde
müslümanların birbirlerini tebrik etmesi, görüşüp musafaha yapması ve
birbirlerine: "Gaferellahu lena ve leküm = Allah bizi ve sizi
bağışlasın", yahut: "Takabbelellahu Tealâ minna ve minküm = Yüce Allah
bizden ve sizden kabul buyursun." şeklinde duada bulunması da mendubdur.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları
0 yorum:
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...