Birincisi: Güneşin doğmasından bir mızrak boyu (beş derece)
ki, memleketimize göre kırk ile elli dakika arasında bir zamanla yükselişine
kadar olan zamandır.
İkincisi: Güneşin yükselip de tam tepeye
geldiği zeval anının bulunduğu vakittir.
Üçüncüsü: Güneşin
sararmasından ve gözleri kamaştırmaz bir hale gelmesinden itibaren batışı
zamanına kadar olan vakittir.
Dördüncüsü: Fecr-i Sadık'ın
doğmasından güneşin doğacağı zamana kadar olan vakittir.
Beşincisi: İkindi namazı kılındıktan sonra güneşin batmasına kadar olan
vakittir.
405- Evvelki üç kerahet vaktinde ne kazaya kalmış farz
namazlar, ne vitir gibi vacib olan namazlar, ne de önceden hazırlanmış bir
cenaze namazı kılınabilir, ne de evvelce okunmuş bir secde ayeti için tilavet
secdesi yapılabilir. Bunlar yapılırsa, iadeleri gerekir.
Bu üç vakitte
nafile namaz da kılınmaz. Ancak kılınacak olsa, kerahetle caiz olur ve iadesi
gerekmez. Çünkü bu kerahet, nafile namazların sağlıklı olmasına engel değildir.
Bununla beraber bu vakitlerden birine raslayan bir nafile namazı bozup kerahet
vaktinden sonra onu kaza etmek daha faziletlidir.
Bu üç vakit, ateşe
tapanların ibadet zamanlarıdır. Onlara benzemekten kaçınmak, hak dine saygının
gereğidir.
Diğer iki kerahet vaktinde ise, yalnız nafile namaz kılmak
mekruhtur. Farz ve vacib namaz mekruh değildir. Cenaze namazı, tilavet secdesi
de mekruh değildir. Bu iki vakitten birinde başlanmış olan bir nafile namazı,
kerahetten kurtulması için bozulmuş olursa, sonradan onu kaza etmek
gerekir.
406- Güneşin batışı halinde, yalnız o günün ikindi namazı
kılınabilir. Fakat diğer bir günün kazaya kalmış olan ikindi namazı kılınamaz.
Çünkü kamil bir vakitte vacib olan bir ibadet, nakıs olan (keraheti bulunan) bir
vakitte kaza edilemez. Kerahet vakti ise, ibadetlerin noksanlığına
sebebdir.
Güneşin doğuşuna raslayan herhangi bir namaz ise bozulmuş olur.
Bunun için bir kimse, daha ikindi namazını kılmakta iken güneş batsa, namazı
bozulmaz. Fakat sabah namazını kılmakta iken güneş doğsa, namazı bozulur. Çünkü
birinci halde, yeni bir namaz vakti girmiş olur. İkinci halde ise, namaz vakti
çıkmış; fakat yeni bir namaz vakti girmemiş olur.
407- Tam zeval anına
raslayan bir namaz farz veya vacib ise, bozulur. Eğer nafile ise, mekruh olmuş
olur. Yalnız İmam Ebû Yusuf'dan bir rivayete göre, cuma günü zeval vaktinde
nafile namaz kılınması caizdir ve kerahati yoktur. Zeval vakti son bulup da
güneş batıya doğru yönelmeye başlayınca, artık ittifakla kerahet vakti çıkmış
olur. Zeval vakti için namaz vakitleri bölümüne bakılsın.
408- Kerahet
vaktinde okunan bir secde ayetinden dolayı, o vakitte secde yapılabilir. Fakat
bu secdeyi kerahet vaktinden sonraya bırakmak daha faziletlidir. Yine kerahet
vakitlerinden birinde hazırlanmış olan bir cenazenin namazı o vakitte
kılınabilir. Öyle ki, faziletli olan, bu namazı geciktirmeyip hemen kılmaktır.
Çünkü cenazelerde acele etmek mendubdur.
409- Güneşin batışından sonra
daha akşam namazını kılmadan nafile namazı kılmak mekruhtur. Çünkü akşam namazı
geciktirilmiş olur. Oysa ki, akşam namazında acele etmekte fazilet
vardır.
410- Cuma günü imam hutbeye çıktıktan sonra veya ikamet
getirildikten sonra nafile bir namaza başlamak mekruhtur. 411- İki bayram
namazından önce ve bayram hutbeleri arasında ve bu hutbelerden sonra bayram
namazı kılınan yerde nafile namaz kılmak mekruh olduğu gibi, güneş tutulması,
yağmur duası ve hac hutbeleri arasında da mekruhtur. Bu hutbeleri dinlemek
lazımdır.
412- Mekruh olmayan bir vakitle başlanmış olan nafile bir namaz
bozulmuş olsa, (bunu kaza etmek vacib olduğundan) ikindi namazından sonra
güneşin batışına kadar ve fecrin doğuşundan sonra güneşin bir mızrak boyu
yükselmesine kadar kaza edilemez, mekruhtur. Bununla beraber kaza edilse sahih
olur. Diğer kerahet vakitleri de böyledir. Ancak başta sıralanan ilk üç kerahet
vakti böyle değildir. Onların birinde kaza edilmesi sahih olmaz. Yeniden kazası
gerekir.
413- Güneş doğduktan sonra görünüşüne göre bir veya iki mızrak
boyu yükselmesi ile kerahet vakti çıkmış olur. Artık istenilen nafile ve kaza
namazları kılınabilir. Bu zamanı belirlemek için başka kolay bir usul de vardır.
Şöyle ki:
Çeneyi göğse dayayarak güneşe bakmalı; eğer güneş ufuktan yükselmiş
olmasından dolayı görünmezse, kerahet vakti çıkmış demektir.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları
0 yorum:
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...