ESMÂÜ’L-HÜSNA ve Ebced Değerleri

Bu yazıda Esma-ül Hüsna hakkında kısaca bilgi verildikten sonra Ebced hesabı ile arasındaki ilişkiyi açıklayıp bütün 99 ismin ebced değerleri ve manaları aşağıda ayrıca verilecektir.  

İsmin çoğulu olan esmâ ile “güzel, en güzel” anlamındaki hüsnâ kelimelerinden oluşan esmâ-i hüsnâ (el-esmâü’l-hüsnâ) terkibi naslarda Allah’a nisbet edilen isimleri ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de geçen ilâhî isimler 100’den fazladır; muhtelif hadislerde Allah’a nisbet edilen başka isimler de mevcuttur. Esmâ-i hüsnâ terkibinin, geniş anlamıyla bunların hepsini kapsamakla birlikte terim olarak daha çok doksan dokuz ismi içerdiği kabul edilir. Esmâ-i hüsnâ terkibinde yer alan hüsnâ kelimesi “güzel” mânasında sıfat veya “en güzel” anlamında ism-i tafdîl sayılmıştır. (Lisânü’l-ʿArab, “ḥsn” md.; Ebü’l-Bekā, el-Külliyyât, “ḥüsn” md.). Her iki halde de buradaki güzellik bir gerçeği vurgulamakta olup Allah’ın güzel olmayan bir isminden söz edilemeyeceği için mefhûm-i muhâlifini hatıra getirmez.

İlâhî isimlerin güzellikle nitelendirilmesinin sebeplerini Ebû Bekir İbnü’l-Arabî şöyle sıralamaktadır: 1. Esmâ-i hüsnâ Allah hakkında yücelik ve aşkınlık ifade eder ve kullarda saygı hissi uyandırır. 2. Zikir ve duada kullanılmaları halinde kabule vesile olur ve sevap kazandırır. 3. Kalplere huzur ve sükûn verir, lutuf ve rahmet ümidi telkin eder. 4. Bilginin değeri bilinenin değerine bağlı bulunduğu ve bilinenlerin en şereflisi de Allah olduğu için esmâ-i hüsnâ bilgisine sahip olanlara bu bilgi meziyet ve şeref kazandırır. 5. Esmâ-i hüsnâ Allah için vâcip, câiz ve mümteni‘ olan sıfatları içermesi sebebiyle O’nun hakkında yeterli ve doğru bilgi edinmemize imkân verir. (el-Emedü’l-aḳṣâ, vr. 4b-5a).
Fahreddin er-Râzî ise hüsnânın bu mânalarından Allah’a ait olanları zikretmekle yetinerek, O’nun hakkında kullanılacak "güzel" kavramının "kemal ve celâl" niteliklerini dile getirdiğini ifade etmiştir (Mefâtîḥu’l-ġayb, XV, 66).
| | | Devamı... 23 yorum

Esma-ül Hüsna Anlamları

İsmin çoğulu olan esmâ ile “güzel, en güzel” anlamındaki hüsnâ kelimelerinden oluşan esmâ-i hüsnâ (el-esmâü’l-hüsnâ) terkibi naslarda Allah’a nisbet edilen isimleri ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de geçen ilâhî isimler 100’den fazladır; muhtelif hadislerde Allah’a nisbet edilen başka isimler de mevcuttur. Esmâ-i hüsnâ terkibinin, geniş anlamıyla bunların hepsini kapsamakla birlikte terim olarak daha çok doksan dokuz ismi içerdiği kabul edilir. Esmâ-i hüsnâ terkibinde yer alan hüsnâ kelimesi “güzel” mânasında sıfat veya “en güzel” anlamında ism-i tafdîl sayılmıştır.
AÇIKLAMALAR (Çeşitli dua ve zikir kitaplarında geçen Esma'ül Hüsna ile ilgili açıklamalar özet şeklinde verilmiştir. En doğrusunu Allah bilir)

| | | | Devamı... 0 yorum

Bebeklere güzel isim vermek

Yeni doğmuş bebeklere güzel isim koymak lazımdır. Konu ile ilgili İmam Rabbani bir mektubunda, şu dikkat çekici sözleri bizlere aktarır.

“Ne kadar şaşılacak şeydir ki, kıymetli teveccühünüze kavuşmakla şereflenen şairlerden birinin, bir kafir ismini soyadı aldığını işittim. Hem de, kendisi seyyidlerden, sevmemiz lazım gelen büyüklerden biridir. Keşki bunu duymasaydım. Bu alçak ismi acaba niçin aldı? Bir türlü anlayamıyorum. Böyle isimleri almaktan, korkunç aslanlardan kaçmaktan, daha çok kaçmak lazımdır. Böyle isimleri, her çirkinden daha çirkin görmek lazımdır. Çünkü, bu isimler ve onların sahipleri, Allahü Telanın düşmanlarıdır. Onun Peygamberinin “sallallahü aleyhi ve sellem” düşmanlarıdır. Müslümanların, [ister Hristiyan olsun, ister Yahudi olsun, isterse kitapsız olsun bütün] kafirleri düşman bilmesi emir olunmuştur. Bu gibi pis isimleri, evladına koymamaları, her Müslümana vaciptir. Benim tarafımdan ona söyleyiniz! Bu ismi değiştirsin! Onun yerine, ondan hayırlı ve Müslümana yakışan bir isim koysun.

Müslüman olana, Müslüman ismini koyması yakışır. Allahü Teala’nın sevdiği ve Onun Peygamberinin “sallallahü aleyhi ve sellem” beğendiği, İslam dininde bulunmakla şereflenmiş bir kimsenin haline uygun da, ancak budur. [Ebu Davud ve Muhammed ibn Hibban bildiriyor ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleri ile çağrılacaksınız. Onun için güzel isimler alınız!) buyurdu.

Tirmizî bildirdiğine göre Aişe “radıyallahü anha” buyurdu ki, (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” çirkin isimleri değiştirirdi).] Tirmizî ve İbni Mace “rahmetullahi aleyhima” bildiriyor: Abdullah bin Ömer “radıyallahü anhüma” buyurdu ki, (Hazret-i Ömer’in bir kızının adı Asiye yani isyan edici idi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, onu değiştirdi. Cemile yaptı). Bunlar gibi, daha birçok insan, yer ve sokak ismini değiştirerek, Müslümana yakışan isimler taktığını Ebu Davud bildirmektedir. Hadis-i şerifte, (Kötü zan altında kalınacak yerlerden kaçınız!) emir olundu.

Dinsizlik alameti olan ve bu zannı uyandıran isimleri koymaktan, [sözleri söylemekten ve alametleri kullanmaktan ve işleri yapmaktan] kaçınmak, her Müslümanın vazifesidir. Bekara suresi, 221. ayetinde mealen, (Mümin olan bir köle, kafir olan bir beyden, daha kıymetlidir!) buyuruldu. (Mektubat –Cilt 1, Mektup 23 )

"İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Şundan emin olun ki imanlı bir câriye, sizin hoşunuza gitse de müşrik bir hür kadından iyidir. İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle de kadınlarınızı evlendirmeyin. Şundan da emin olun ki imanlı bir köle, sizin hoşunuza gitse bile müşrik bir hür kişiden daha iyidir. Onlar insanları ateşe çağırırlar, Allah ise izni ile cennete ve bağışlanmaya çağırır, gerektikçe hatırlasınlar diye insanlara âyetlerini açıklar." (Bakara Suresi/221)

Peygamber efendimiz güzel isim sahibi olma ile ilgili şu uygulaması bizlere yol göstericidir:  Peygamber efendimiz(sav) bol sütlü bir deve hakkında:“Bunu kim sağacak?” diye sordu. Bir adam ayağa kalkmıştı ki, Rasulullah (sav) adama:“İsmin ne?” diye sordu. Adam:“Mürre (acı)” diyince ona “Otur!..” dedi. Hz. Peygamber (sav) tekrar:“Bunu kim sağacak?” diye sordu. Bir başkası ayağa kalktı, ben sağacağım diyecekti. Hz. Peygamber (sav) ona da:“İsmin ne?” diye sordu. Adam:“Harb” diyince, ona da: “Otur!..” dedi. Rasulullah (sav):"Bu deveyi bize kim sağacak?” diye sormaya devam etti. Bir adam daha kalktı. Ona da ismini sordu. O da“Ya’iş” (yaşıyor) cevabını alınca ona,“Sen sağ” dedi. (Muvatta, İsti’zan 24)

İslam alimlerinin bildirdiğine göre, "Allah",  "Lafza-i celal" gibi "Rahman" isimleri gibi isimler, Yaratıcımız olan Allah'tan başka hiçbir varlık için kullanılamayacak özel isimlerdendir. Asla başka bir varlığa isim olarak verilemez. (Taberi, 1/130) Allah’a mahsus bir vasfı ifade den isim ve sıfatlarla isimlenmek caiz değildir. Mahşerde her çocuk, konan ismiyle çağrılacaktır. Şayet çocuğun ismi kötü manaya gelen gayri müslim ismi ise, mahşer halkı önünde isminden dolayı utanan çocuk,"Allah beni doğuştan Müslüman olarak dünyaya gönderdi, sen neden bana kötü manaya gelen ismi koydun?" diye isim koyandan davacı olacaktır. Peygamber'imiz (sav) kötü manaya gelen yabancı isimleri iyi manaya gelen Müslüman isimleriyle değiştirmiştir. Mesela (Uzza putun kulu) manasına gelen (Abdu'l-uzza)'yı, Allah'ın kulu manasına gelen (Abdullah) ile değiştirmiştir. Ateş parçası manasına gelen (cemre)'yi de güzel kız manasına gelen (cemile) ile Harp ismini de Hasan'la düzeltmiştir.

Son söz olarak, isim koymak çok önemli olmakla birlikte, güzel isim sahibi olmanın da ahiret için yeterli olmayacağı, kişilerin salih amellerle bu dünyadan beka alemine gitmelerinin lazım geldiği bilinmelidir. Ayrıca yeni doğmuş çocuklara isim koyan büyüklerin, özellikle anne ve babaların yavrularına karşı ilk görevlerini yerine getirirken hassas davranmaları gerekir. Gayri müslim kimliğini çağrıştıran, anlamsız, kötü manalara gelen, hiçbir şey ifade etmeyen, İslam'a yabancı isimler koymaktan anne ve babaların kaçınmaları, mahşerde kötü isim sahibi çocukların şikayetiyle karşılaşmaktan kendilerini kurtaracaktır inşallah.

| | | Devamı... 0 yorum

Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!