Net Fikir » oruç » Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler
Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler
Etiketler :
ilmihal
Kuran-ı Kerim
oruç
160-
Aşağıdaki on sebebden ötürü oruç tutmamak veya tutulmuş bir orucu bozmak
mubahtır:
1) Yolculuk: Ramazanda en az üç günlük (on sekiz
saatlik) bir yere gidecek olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Bundan
dolayı o gün yola çıkınca oruçlu bulunmamış olur. Fakat bir kimse oruç tuttuktan
sonra, gündüzün yolculuğa çıksa, bu yolculuk o ilk gün için bir özür sayılmaz,
orucuna devam etmesi gerekir. Ancak o gün yola çıkar da, ondan sonra orucunu
açarsa, kendisine keffaret gerekmez, yine sadece kaza gerekir.
2) Hastalık: Bir hasta canının helak olacağından veya aklının gitmesinden
veya hastalığının artmasından veya uzamasından korkacak olursa, oruç
tutmayabilir ve tutmuş olduğu orucu bozabilir. Sonradan iyileşince tutamadığı
günleri kaza eder. İlerlemesinden korkulan göz ağrısı da böyledir; çünkü bu da
bir hastalıktır.
Bununla beraber yalnızca bir kuruntuya bağlı korku
yeterli değildir. Ya hastanın tecrübesinden veya görülen belirtilerden dolayı
kendisince kuvvetli bir zan bulunmalıdır. Yahut uzman olan müslüman bir doktor
tarafından haber verilmelidir.
Oruç tuttuğu takdirde, böyle hasta
olacağı delilden doğan kuvvetli bir zanna veya yetkili müslüman bir doktorun
haberine dayanan sağlam bir kimse de hasta hükmündedir.
Yine, ağır sıtma
nöbetine tutulan kimse, henüz sıtma belirmeden orucunu bozacak olsa, bunda bir
sakınca yoktur. Fakat gün aşırı sıtmaya tutulan kimse, belli günde sıtmanın geri
dönmesi sebebiyle kendisini zayıf düşüreceğini düşünerek orucunu bozduğu halde,
sıtma meydana çıkmamış olsa, kendisine keffaret gerekmez.
3)
Düşmanla Cihad: Ramazanda düşmanla savaşacak bir İslâm mücahidi, düşman
karşısında zayıf düşeceğinden korkarsa, oruç tutmayabilir. Sonra savaş yapılmasa
da yine kendisine kazadan başka bir şey gerekmez.
4) Zorlama
(ikrah) Hali: Hayata tesir edecek veya bir uzvun (organın) telef olmasına
sebebiyet verecek şekilde bir zorlamadan dolayı oruç açılabilir, bu caizdir.
Bununla beraber yolcu veya hasta bulunmayan bir kimse, böyle bir zorlamaya
rağmen ramazan orucunu bozmaz da zulmen öldürülürse günahkar olmaz, daha büyük
bir sevab kazanır ve dindeki sağlamlığını göstermiş olur. Fakat yolcu veya hasta
olan kimse, bu zorlamaya rağmen orucunu açmaz da öldürülecek olursa, günaha
girmiş olur. Çünkü bunlar için aslında oruçlarını açma izni dinde vardır. Bu
ruhsattan zorlanma halinde yararlanmamak doğru olmaz.
5)
Şiddetli açlık ve susuzluk: Oruçlu bir kimse açlıktan veya susuzluktan
dolayı helak olmasından veya aklına bir noksanlık gelmesinden bir tecrübeye ve
belirtiye veya müslüman bir doktorun haberine dayanarak korkarsa, orucunu sonra
kaza etmek şartı ile bozabilir.
6) Gebelik, süt annelik: Şöyle ki,
Ramazanda gebe bulunan, ya kendisinin veya başkasının çocuğuna süt veren bir
kadın, kendisine veya çocuğa bir zarar gelmesinden korkarsa, orucunu bozabilir.
Sonra onu kaza eder. Ancak süt analığı gerçekleşmiş olmalıdır, çocuğa süt
verecek kendisinden başka bir kimse bulunmamalıdır. Yahut bulunduğu halde çocuk
memesini emmemelidir.
7) Hayz ve Nifas Hali: Bir kadın
Ramazanda gündüzün adet görmeğe başlarsa veya çocuk doğurursa, orucu bozulmuş
olur. Artık adet günlerinde ve lohusalık müddetinde oruç tutamaz, caiz
değildir. Fakat bir kadın adet günü sanarak orucunu bozduğu halde, o gün
adet görmemiş olursa, kendisine keffaret de gerekir. Tercih edilen görüş
budur. Ramazanda adet gören bir kadın geceleyin adet kesilip
temizlenecek olsa bakılır: Eğer adet günleri tam on gün ise, ertesi gün ramazan
orucuna başlar. Fakat on günden az ise, adeti kesildikten sonra imsak vaktine
kadar yıkanmasına yetecek kadar fazla bir zaman kalmışsa, yine oruca başlar. Bu
kadar bir vakit bulunmaz ise, yıkanması arkasından hemen imsak zamanı olursa, o
gün oruca başlamaz; çünkü böyle on günden noksan adet görenler hakkında yıkanma
müddeti de adet vaktinden sayılır.
8) Ziyafet: Ziyafet
vermek veya bir ziyafete çağrılmak, nafile oruçları bozmak hususunda bir özür
sayılabilir. Bunun için, sonradan kaza edebileceğine güvenen kimse, vereceği
veya çağrıldığı bir ziyafetten dolayı, nafile olarak tutmuş olduğu orucunu
bozabilir. Çünkü orucuna devam ettiği takdirde, bir müslüman kardeşini
gücendirmiş olabilir. Bir görüşe göre, nafile oruç ziyafet için zevalden
önce açılabilirse de, zevalden sonra artık açılamaz. Eğer ana ve babanın
haklarına riayetsizliği gerektiren bir hal olursa, o zaman bu oruç bozulabilir.
Ziyafet, farz ve vacib oruçlar için bir özür değildir.
9)
Talaka (boşamaya) Yemin: Nafile veya kaza orucuna başlamış olan bir
kimseye orucunu bozması için bir şahıs kendi hanımının boş olmasına yemin etse,
orucunu bozmazsa karısının boş olacağını söylese, bu oruçlunun o yemin eden
adamı zarardan ve eziyetten kurtarması için orucunu açması mendub olur. Bazı
alimlere göre, daha istiva zamanı olmamış ise, bu mendubdur (iyidir), değilse
mendub olmaz. Fakat yemin eden kimse oruçlunun babası ise mendub olur.
10) Yaş büyüklüğü: Kendisine şeyh-i fani denilen çok yaşlı ve güçsüz
bir kimse oruç tutmayabilir. Şeyh-i fani, o ihtiyar kimsedir ki, ölünceye
kadar vücuduna zafiyet gelir ve tekrar kuvvet bulmadan ölür. Böyle bir kimse
için her ramazan gününün orucuna karşılık bir fidye vermek gerekir. Bu fidye
ramazanın başında verilebileceği gibi, sonra da verilebilir. Birçok fakire
verilebileceği gibi, bir fakire de verilebilir. Bunun için otuz günün fidyesi,
ibahe (yemek yedirmek) sureti ile de ödenebilir. Şöyle ki, her günün orucuna
bedel fakire sabah-akşam doyacak kadar yemek yedirilmesi yeterli olur.
161- Sağlığında üzerine borç kalan fidyeleri ödemeyen kimsenin, malı varsa,
bunların ödenmesini vasiyet etmesi gerekir. Eğer geriye bıraktığı mal, fidye
borçlarını karşılamayacak derecede ise veya ölü hakkında bağış yapmak isteyenin
koyduğu para yetmiyorsa "devir" yapılır. Buna "İskat-ı Savm" denilir.
162- Kendisini şeyh-i fani sanıp fidye vermiş
olan kimse, sonradan oruç tutmaya güç kazansa, fidyenin hükmü kalmaz. Oruç
tutması ve geçmiş günleri kaza etmesi gerekir.
163- Yolcu, hasta hayz ve
lohusa halinde bulunanların kendilerini oruçlu gibi göstermeleri gerekmez. Yolcu
ile hasta aşikare yiyebilirler. Ancak kendilerini yolcu veya hasta tanımayan
insanlara karşı açıkta yemeleri uygun değildir. Suçlanmadan kurtulmak ve din
kardeşlerine saygı göstermek için meydanda yememelidir. Haiz ve lohusa için de,
gizli yiyip içmek edebe daha uygundur.
164- Oruç tutması gerekmeyen bir
kimse, ramazan günleri içinde oruç tutmasını gerektiren bir hal ile
karşılaşırsa, günün geri kalanını oruç tutması (yeyip içmemesi) uygundur. Örnek:
İmsak vaktinden sonra temizlenen haiz veya lohusa bir kadın, o günün akşamına
kadar imsak etmelidir.
Yine, bir yolcu oruçlu olarak sabahlayıp da ondan
sonra beldesine dönse veya başka bir beldeye girip ikamet etse veya oruçlu
olmadığı halde imsak vaktinden sonra ikametgahına dönse, artık o günün akşamına
kadar imsak etmelidir. İftar etmesi çirkindir.
Yine, imsak vaktinden
sonra sağlığa kavuşan bir hasta, aklını kaybettikten sonra kendine gelen bir
mecnun, buluğa eren çocuk, İslamı kabul etmekle ihtida eden kimse ve herhangi
bir sebeble orucu bozulan için gerekli olan, günün geri kalan kısmını oruçlu
gibi geçirmektir. Din terbiyesi bunu gösterir. Hatta böyle davranmak, sahih olan
görüşe göre vacibdir. Diğer bir görüşe göre müstahabdır.
Büluğa eren
çocuk ile ihtida eden (İslamı kabul eden) şahsa, o günün orucunu ayrıca kaza
etmek gerekmez. Çünkü bunlar imsak vaktinde mükellef bulunmamışlardır.
Diğerlerine ise, kaza etmek gerekir.
165- Bir yolcu için güçlük yoksa,
ramazan orucunu tutması daha faziletlidir. Fakat güçlük çekilecekse veya
arkadaşları oruçsuz olup yiyecekleri aralarında müşterek ise, iftar etmesi daha
faziletlidir.
166- Nafakasını (geçimini) kazanmaya muhtaç olan bir işçi
veya sanatkar, bu işle uğraştığı takdirde, orucunu bozmasını mubah kılacak bir
hastalığa uğrayacağını bilecek olsa, daha hasta olmadan iftar etmesi helal
olmaz.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları
Takip et: @kpancar |
|
''Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler'' Bu Blog yazısı;
Mart 18, 2010 tarihinde ilmihal, Kuran-ı Kerim, oruç kategori başlıklarında eklenmiş olup Muallim tarafından yayınlanmıştır. Ayrıca henüz yorum yapılmamış bir yazıdır. Yazımızda hatalı bir içerik olduğunu düşünüyorsanız lütfen 'kpancar@yahoo.com' mail adresimize bildiriniz. Dualarınızı bekleriz.
Matematik Konularından Seçmeler
matematik
(209)
geometri
(124)
üçgen
(49)
ÖSYM Sınavları
(46)
trigonometri
(38)
çember
(30)
fonksiyon
(28)
sayılar
(26)
alan formülleri
(25)
türev
(22)
analitik geometri
(19)
denklem
(18)
dörtgenler
(17)
limit
(16)
belirli integral
(13)
katı cisimler
(11)
koordinat sistemi
(11)
fraktal geometri
(7)
materyal geliştirme
(7)
asal sayılar
(4)
elips
(3)
tümevarım
(3)
binom açılımı
(2)
hiperbol
(2)
En Çok Okunan Yazılar
-
Bu yazıda Esma-ül Hüsna hakkında kısaca bilgi verildikten sonra Ebced hesabı ile arasındaki ilişkiyi açıklayıp bütün 99 ismin ebced değerle...
-
ÖSYM'nin 15/06/2019 Tarihinde gerçekleştirdiği TYT matematik sınavı, farklı tarzda ayırt edici sorular içermekle birlikte, 2018 yılı TY...
-
x, bir gerçek (reel) sayı olmak üzere, x'ten büyük olmayan en büyük tamsayıya x'in tam değeri denir. Bunu ifade eden fonksiyona tam ...
-
Köşe koordinatları bilinen üçgenin alanını bulmak için, vektör bileşenlerin determinant kuralından yararlanılır. Determinantta SARRUS Kuralı...
-
Ehl-i Sünnet itikâdını, nazım (şiir) olarak anlatan ünlü ve önemli eserlerden biri; kuşkusuz Emâlî kasidesidir. "Bed'ül Emali&quo...
-
Trigonometrik değerleri bilinen iki açının toplamının veya farkının trigonometrik değerlerini hesaplamak için kullanılan formüllerdir. Bu f...
-
Koordinat düzleminde çizilen birim çember için çember üzerinde alınan rastgele bir L noktasından x ve y eksenlerini kesecek biçimde bir doğ...
0 yorum:
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...