Net Fikir » reform » Dinde Reform safsatası
Dinde Reform safsatası
Etiketler :
dinler tarihi
makalem
reform
"Tevhid" kelimesi Arapça kökenli olup İslam'ın temelinde yer alan önemli bir kavramdır. Kelime anlamı olarak tevhid "birleştirme, birleşme, birlik olma" gibi anlamlara gelir. İslam dinine göre "tevhid", Allah’ın birliğine inanmayı ve Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamayı emreder. Her türlü gizli ve açık şirki yasaklar. Müslümanlar için en temel inanç olan tevhid, Allah’ın bir ve tek olduğunu, O’ndan başka ilah olmadığını ve O’nun her şeye gücü yeten yaratıcı olduğunu vurgular. Tevhid inancı, birlik, bütünlük ve Allah’a olan inançta sadakati ifade eden önemli bir ilkedir İslam'ın merkezine yerleştirilmiştir. Tevhid ilkesi olmadan İslam olmaz. Kelime-i Tevhid, İslam inancında Allah'ın birliğini ifade eden ve "La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah" şeklinde Türkçe'ye çevrilen "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed O'nun elçisidir" anlamına gelen bir ifadedir. Bu ifade kabul edilmeden Müslüman olunmaz. Tevhid ilkesi İslam dairesinin kapısını açan bir anahtar hükmünde olup, Müslümanların sadakat, teslim ve inançlarını yansıtır.
Tevhid ilkesi, Hz. Adem'den beri gelen bütün peygamberlerin savunduğu, uğrunda savaştığı, mücadele ettiği muazzam bir kavramdır. Kelime tevhid "La" ibaresi ile başlar. Arapça'da "La" kelimesi "hayır", "yok" gibi anlamlara gelir ve kelime tevhidde Allah'ın tek ve eşsiz olduğunu vurgular. Yani "La ilahe illallah" ifadesiyle "Allah'tan başka ilah yoktur" denir, Allah'ın birliği ve yegane varlık olduğu vurgulanır. Allah'tan başka her türlü ilah yok sayılır. Ortaklığı ve şirki asla kabul etmez. Teslis inancı ve diğer tüm sapkınlıklar yok sayılır. İşte bu nedenle günümüzde bir furya halini almış Hıristiyan ve Yahudi dostluğu, itikatte birleşme fikirleri, İslam hükümlerinin hafifletilerek yok sayılması, çeşitli hükümlerin güncellenmesi, ibadet yerlerinin diğer din mensupları ile ortak dizayn edilmesi gibi her türlü girişim ve hezeyanlar kabul edilemez. Misyonerlerce başlatılan, müslüman görünümlü münafıklarla devam eden, saf ve bilgisiz müslümanların elinde hayat bulan gerçekte bir Vatikan projesi olan diyalog ve reform süreci İslam dini açısından asla kabul edilemez. İslam dini zorlamayı baskıyı kabul etmez. İnançta zorluk yoktur ama İslam harici her türlü sapkın inanışlara ve şirk öğretilerine karşı bir red vardır. İslam'ın her türlü şirk girişimine karşı net bir tavırı vardır. İslam, tevhid inancını korumayı ve bunun doğrultusunda sapkın öğretilere karşı çıkmayı her müslüman için bir vazife olarak kabul eder. Müslümanların inançlarını korumalarını, tevhid akidesini sürdürmelerini ve her türlü şirke karşı durmalarını, bu tür sapkın fikirlerle mücadele etmeyi hedefler. Dolayısıyla, İslam'ın temelinde kafirlere ve sapkınlıklara karşı bir reddiye ve bir mücadele vardır.
Kelime anlamı olarak "Dinde reform" dinî inanç sistemlerinde yapılan değişiklikler ve yenilikler anlamına gelir. Bu terim, bir dinin öğretilerinin veya uygulamalarının modernleştirilmesi veya güncellenmesi sürecini ifade eder. Dinde reform, bir dinin öğretilerinde, uygulamalarında veya kurallarında yapılan her türlü değişiklikleri ifade eder. Bu değişiklikler, genellikle dinin dünyaya uyum sağlaması, toplumun sekülerleşmesi sağlamak amacıyla yapılır. Dinî reformlar, farklı meşrepler ve inanç grupları arasında anlayış ve amaç bakımından farklılık gösterir. Yine kelime anlamı olarak "Dinler arası diyalog", farklı dinlere mensup bireylerin, inançları ve kültürel değerleri hakkında açık bir şekilde iletişim kurarak birbirlerini anlamayı ve etkileşimleri artırmayı amaçlayan davranışların tamamını içine alır.
Dinler arası diyalog, resmi olarak 1960'larda Vatikan'da II. Vatikan Konsili ile başlatıldı ve sonrasında hızlı bir şekilde dünyaya yayıldı. Vatikan'da 27 Ekim 1986'da Papa II. Jean Paul liderliğindeki bir zirvede Hristiyanlar, Museviler, Müslümanlar, Hinduistler, Budistler ve diğer inanç temsilcileri bir araya gelerek birlikte dua ettiler ve diyalog sürecine girildi. Papa II. Jean Paul, 24 Aralık 1999'da yayınladığı yılbaşı mesajında; “birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya'yı Hıristiyanlaştıralım” diyerek, Asya'yı Hıristiyanlaştırma politikalarının hedefine koymuştur. Bu nedenle özünde bir misyonerlik faaliyeti olan "Diyalog ve reform süreci" İslam dini açısından zararlı bir yıpratma projesidir. Türkiye'de "Dinler Arası Diyalog" projesi de Vatikan'la eş zamanlı olarak başlayıp, çeşitli organizasyonlar altında gerçekleştirilen faaliyetlerle yoğunluk kazanmıştır. 2011 Mayıs'ında vefat eden gazeteci Mehmet Oruç'un yazdığı "Diyalog Tuzağı ve Dinde Reform" kitabı bu ihanet sürecini, dinler arası diyalog safsatasını en ince detayına kadar anlatmıştır. Bu
işi Türkiye'de sahiplenen fetullah ve ekibi ile bu çalışmalar özellikle
1990'ların sonuna doğru, 2000'li yıllardan itibaren Türkiye'de hız
kazanmıştır. Her yere örümcek ağı gibi sarmış olan bu yapının ve üstlendiği misyon projesi kapsamında ülkenin çeşitli üniversite ve derneklerinde "dinler arası diyalog" faaliyetleri kapsamlı olarak yürütülmüştür. 2003-04 yılında bu kitabı okuduğumda olayların nasıl bu kadar büyüyeceğini o zamanlar tahmin bile edemezdim. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgiye ulaşmak isteyenler kitabı alıp okuyabilirler. Dinlerarası Diyalog ve Dinde Reform, Mehmet Oruç, Arı Sanat Yayınları, 2003) Aynı içerikte Dinlerarası Diyalog ve Başkalaştırılan İslam, Mehmet Bayrakdar, Kelam Yayınları, 2011) kitaplarına müracaat edilebilir. Mehmed Bayrakdar hocanın konu ile ilgili makalesini de okumak için tıklayınız.
Dinde reform faaliyetleri çerçevesince, "dinler arası diyalog" konferansları ve seminerleri düzenlenmiş, çeşitli yerlerde kilise, sinagog gibi ibadet mekanları ziyaret edilmiş, çeşitli din temsilcileri ile birlikte iftar programları ve diğer etkinlikler organize edilmiş, konserler, tiyatro, sinema..vs gösterileri düzenlenmiş, insan hakları, barış, vicdan, kardeşlik...vs gibi konularda diğer din temsilcileriyle çeşitli ortak projeler yürütülmüş, diyalog ve reform sürecini yönetecek diyalog platformları ve örgüt yapıları kurulmuş, dini anlamda İslam dinini temelden sarsan uygulamalara yer verilmiş, din kitaplarına ve eğitim faaliyetleri içerisine sızılmış, basın ve yayın ortamı ile aynı fikir etrafında toplanan insanlar her yolla desteklenmiştir. Gerek turizm amaçlı gerek inanç merkezli bir amaçla yapılmış, farklı dinlere mensup insanların bir arada ibadet edebileceği "Dinler Bahçesi" mekanları açılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı kitap yazma komisyonları tarafından hazırlanan “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” ders kitaplarında (daha önceki yıllarda yazılan ders kitaplarında tam olarak yazılmasına rağmen) Kelime-i tevhid’ten “Muhammed-ür Resûlüllah” ibaresi çıkarılarak "Ilımlı İslam" safsata projesine hizmet edilmiştir. Çeşitli çevrelerce yeni Kuran-ı Kerim meal ve tefsirleri hazırlanarak, "Hristiyan ve Yahudileri temize çıkarma", "Ehli Kitabı cennete koyma" yarışı ile diyalog ve dinde reform safsatalarına öncülük edilmiştir. "İbrahimi dinler" masalı altında tek din olan İslam'ın yerine uydurma yeni bir din tesis edilmeye çalışılmış bunun için "cami, sinagog ve kiliseden oluşan "ortak mabetler" yapılması projeleri gündeme gelmiş bazıları hayata geçmiştir. Çeşitli
medeniyetlere ev sahipliği yapmış Hatay'da ortak diyalog toplantıları
yapılmış, "Hatay" ismi üç dinin sembolleri eşliğinde reklam edilmiştir. Müslümanların zaten peygamberler arasında hiç bir ayrım yapmamasına rağmen, kelime tevhidin sonuna, ezanlara "Muhammedür Resûlüllah" ibaresi yerine "İsa Ruhullah", "Musa Kelimetullah" gibi yeni ilave ibareler eklenerek tevhid akidesi bozulmaya çalışılmıştır. Bütün
bu uygulamalarda belli teşkilatlar, örgütler ve cemaat (!) yapıları
ekonomik, siyasi, toplumsal, dini ve eğitim alanlarında hep ön planda
olmuştur.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlar da büyük bir sapkınlık projesi olan diyalog ve dinde reform hareketlerinde maalesef bilerek veya bilmeyerek öncülük etmişlerdir. Aralık 1999 yılından itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı dinlerarası diyalog kervanına katılarak, farkında olarak veya olmayarak misyonerlik faaliyetlerinin bir parçası haline gelmiştir. Diyanet İşlerinin hazırladığı tefsir, ve hadis çalışmalarında ve basılan yayınlarında sapkın projenin izlerini fazlasıyla görmek mümkündür. Proje ilahiyat fakülteleri ve misyoner ilahiyatçılardan bazıları ile İslam dinini bozma ve "İslam'ı protestanlaştırma" hareketleri hızlı bir şekilde gündeme getirilmiş, bu süreçte devletin güç ve imkanlarından da son derece yararlanılmıştır. Hıristiyanların ve Yahudilerin bozuk akideleri, sapkın teslis inançları, İslam'ın nezih tevhid inancına içine sokulmaya çalışılarak bozuk teslis inancı sanki yokmuş gibi "Aynı Allah'a inanıyoruz" şeklinde bir esasında bir yalan üzerinde ittifak edilmiştir. Her türlü yolla özelde Hıristiyan projesine hizmet edilmiş ve her vesile ile İslam ilkelerinden taviz vermenin yolları aranmıştır. Diyalogun ateşli savunucusu Hıristiyanlara göre Hz. İsa’dan sonra gelen tüm dinler, tüm peygamberler yok hükmündedir. Hiçbir kilise mensubu, İslam’ı vahiy merkezli bir din olarak kabul etmediği gibi Hz. Muhammed’i ﷺ Allah’ın peygamberi olarak kabul etmez. Oysa Müslümanlık tam bir tevhid akidesine sahip, her türlü şirkten uzaktır. Kur’ân’ı Kerim'de bu durum her namazda okuduğumuz Fâtiha sûresinde; "bizi doğru yola, hidayet verdiğin kimselerin yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil" (Fatiha Suresi, 6-7) diyerek Hıristiyan ve Yahudilerin sapkın itikatları esaslıca ortaya konmuştur. "Allah katında tek din, şüphesiz İslam'dır. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini kim inkar ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür." (Ali İmran Suresi-19) ayeti de gayet açıktır ve aynı surenin devamında "Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır." (Ali İmran Suresi-85) buyrulmuştur. Sapkın yol arayışında olanlar red edilmiş ve Allah'ın din olarak insanlara İslam'ı seçtiği ve onu eksiksiz olarak tamamladığı "Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim, size nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı seçtim.” (Mâide Suresi, 3) ayetiniyle açık bir şekilde aktarılmıştır. Bu kadar açık ve net ifadelerin olduğu Kuran-ı Kerim'i bırakıp, Vatikan'ın elçiliğine ve sözcülüğüne soyunmak ancak misyonerlik faaliyetlerin uzantısı olarak açıklanabilir. Nitekim bu sapkın diyalog projeleri bu kadar hızlı değilken her cuma hutbesinde "Allah indinde dinin İslam olduğu" (Ali İmran Suresi-19) ayeti okunurken, şimdilerde bu ayet müftü ve imamların inisiyatifine bırakılmış, çoğu kere de bu ayet okunmadan hutbe bitirilmiştir.
Hıristiyan ve Yahudilerin aksine müslümanların tamamı, Allah tarafından gönderilen bütün peygamberlere ve indirilen tüm kitaplara inanır ve eksiksiz tasdik ederler. Vatikan katolikleri, kendi dinlerinde olduğu söylenen Hristiyanlık içindeki genelde protestanlar ve ortadoksları, özelde Baptistler, Anglikanlar, Metodistler, Lutheranlar, Mormonlar, Üniteryenler, Presbiteryenler, Ebionitler gibi Hıristiyan mezheplerini bile kâfir ilan etmişken, daha bunlarla kendi içinde diyalog kuramamışken İslam ve diğer dinlerle diyalog kurmaya çalışması ancak sinsi proje bir durumu akla getirir. Dinlerarası diyalog ve dinde reform hareketleri, bu yüzden İslam'dan kopma, taviz verme, esnetme, yumuşatma ve yıpratma adımlarına tam olarak kaynaklık eder. Bu projeler Hıristiyanlaştırma, çeşitli ırk ve etnik kimlikleri ön plana çıkarma, milletleri kendi kültürel değerlerine yabancılaştırma, özellikle İslam’ı protestanlaştırma amaçlı sinsi bir Vatikan misyon hareketidir.
İslam harici diğer bütün dinler zamanla bozuldu, insan eliyle tahrif edildi. Mevcut tevhid akidesi yok edilerek, içlerine sapkın şeytani ritüel ve inanışlar eklendi. Hal böyle olunca da İslam dışındaki tüm dinler özden koparak geçerliliğini yitirdi. Son peygamber Muhammed Resûlüllah ﷺ ile de ağır tahribata uğramış Hıristiyan ve Yahudilerin itikatlarının hataları, yanlışları ortaya çıktı. Muhammed Resûlüllah ﷺ ile Hıristiyanların teslis akidesi gibi bozulmuş, şirke batmış akidelerin yerini de Hz. Adem'den beri süregelen nezih İslam tevhid inancı almıştır. Ne mutlu! bu nezih akideye sahip çıkan, Muhammed Resûlüllah ﷺ canından çok seven insanlara, Ne mutlu! her iki cihanda saadeti arzulayan ve bunun için koşturan samimi Müslümanlara...
Veyl olsun! o hakikati gizleyip, söylemeyen alimlerin haline. Üç kuruşluk dünya menfaati için dinlerini ve inançlarını satanların vay haline. O küçücük makam ve mevki uğruna, Allah'ın dediklerini eğip bükerek, İslam'a gizliden ya da aşikare savaş açanların vay haline... "Vay haline o kimselerin ki, Kitabı elleriyle yazıp, az bir
paraya satmak için, 'Bu Allah katındandır.' derler! Ellerinin
yazdığından ötürü vay haline onların! Kazandıklarından ötürü vay haline
onların!" (Bakara, 92/79),
Allah, bu dinde reform ve diyalog gibi safsata projeyi sahiplenen (ismini anmaya tenezzül etmeyeceğim) ortada görünen veya görünmeyen her ne kadar Vatikan hizmetkarı, uşağı varsa, ne kadar müslüman görünümlü kardinal varsa, ne kadar ajan bozması varsa onların işlerini, projelerini ve tuzaklarını kendi başlarına çevirsin. Hakikati gizleyip İslam'a en küçük bir zarar vermeye kalkan her türlü sapık yapıları da yok etsin.
Unutmayın ki onlar istese de istemese de Allah, bu dini yeryüzüne hakim kılacaktır.
"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. İnkarcılar ne kadar istemeseler de, Allah nurunu, dinini tamamlayacaktır. (Saf Suresi,8)
“Allah’ım! Bize hakkı hak olarak göster ve ona tabi olmayı bize
nasip eyle! Batılı da batıl olarak göster ve bize ondan gereğince uzak
durmayı nasip eyle!” (İbn Kesir, Tefsir, 3/820)
01/08/2012
Kadir PANCAR

Bu yazıyı aşağıdaki bağlantılar yardımıyla sosyal ağlarda paylaşabilirsiniz. E-Posta ile arkadaşlarınıza yollayabilirsiniz...
|
Takip et: @kpancar |

Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!
Matematik Konularından Seçmeler
matematik
(260)
geometri
(124)
ÖSYM Sınavları
(50)
üçgen
(49)
trigonometri
(39)
çember
(31)
sayılar
(30)
fonksiyon
(28)
alan formülleri
(25)
türev
(23)
analitik geometri
(19)
denklem
(18)
dörtgenler
(18)
limit
(16)
belirli integral
(13)
katı cisimler
(11)
koordinat sistemi
(11)
fraktal geometri
(7)
materyal geliştirme
(7)
asal sayılar
(4)
elips
(3)
tümevarım
(3)
binom açılımı
(2)
hiperbol
(2)
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...