Bir tatil günü vesilesiyle, Kadim Selçuklu Başkenti Konya'yı gezelim ve gezi tecrübelerimizi, gezi hatıralarımızı nakledelim istedik. Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'in "Seyahat edin, sıhhat bulun. Yola çıkın sıhhat bulun." (Ahmet b. Hanbel, 3/280; Aclunî, 1/445, Mecmau’z-Zevaid, 5/210) Şeklindeki hitaba mazhar olabilmek, "tebdili mekanda ferahlık vardır" sözün hikmetine vakıf olabilmek gayesiyle yol hazırlığımızı yaptık ve sabahın nuruyla erkenden yola koyulduk. İlk önce Konya'nın merkezde medfun manevi önderleri, Sadreddin Konevi, Şemsi Tebrizi, Mevlana Celaleddin Rumi, türbe ziyaretlerini gerçekleştirdik. Sadreddin Konevi ziyaretgahı, diğerlerinden farklı olarak Meram ilçesinde, diğer iki türbe de Karatay ilçesinde yer alır. Planlamanızı buna göre yaparsanız karışıklık yaşamazsınız.
Şemsi Tebrizi Türbesi/Camisi, Merkez Karatay ilçesinde, Mevlana Müzesine fazla uzak olmayan bir konumdadır.. Yaklaşık 1 km uzaklıkta olduğundan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Mevlana'nın manen yetişmesinde önemli bir payı olan Şems'in makamı olarak bilinen bu yerde cami içerisinde türbe mevcuttur. Mevlana Türbe Camiine nazaran daha sakin ve kalabalıktan uzak bir konumdadır. Genellikle Mevlana Türbesi ziyaretlerinden önce ziyaret edilir.
Mevlana Celalleddin Rumi Türbesi, Merkez Karatay ilçesinde yer alıyor. Üçler Mezarlığının karşısında yeşil türbeli bir medrese ve camiden müteşekkil geniş avlulu bir yerleşime sahip. Türbe, yanında Mevlevi Tarikatına has eşyalarının da sergilendiği müze konumundaki dergah odaları avlu etrafında sırasıyla dizilmiş durumdadır. Müzeye girişler ücretsiz. İçerisinde kıymetli yazma eserler, nadide Kur'an-ı Kerim baskıları kesinlikle görülmeli. Konya denilince ilk akla gelen yerlerden biri, Mevlana Müzesi olduğu için hayliyle kalabalık. Mevlana Müzesi, abancı turistlerin de ilgi odağı haline gelmiş bir yer. Esasında dergah/medrese/cami olan yapı, günümüzde müze konumunda bir nevi ziyaretgah olarak tanzim edilmiştir. Mevlana Dergahının batısına düşen yönde, Mevlana meydanında gösterişli bir şekilde yer alan, büyük Osmanlı camiilerinden 1567 tarihli Selimiye Camii' de yol üstünde mutlaka görülmelidir. Cami avlusu da sayılan Mevlana meydanı, bayram namazlarında ibadet yeri olarak kullanılmasıyla da meşhurdur.
Mevlana Cami/Türbesinden çıktıktan sonra, meydanın karşısında üçler mezarlığı vardır. Burada girişte "üçler" adıyla meşhur zatların ruhuna fatiha okuyup, ardından aynı mezarlıkta içine doğru biraz ilerlediğinizde Konya'nın manevi dinamiklerinden Hacıveyiszade, Ali Ulvi Kurucu ve Tahir Büyükkörükçü hocaların da kabirlerini ziyaret edebilirsiniz. Mezarlıktan çıkıp yürüyüş istikametinde biraz ilerleyerek sırasıyla peşi sıra gelen İstiklal savaşı şehitleri müzesi ve Konyanüma Panorama müzelerine ulaşıyoruz. İkisi de gayet güzel tasarlanmış bir müze olarak gezmenizi tavsiye ederim. İstiklal savaşı şehitleri, Konya ve İlçelerinden Çanakkale'de ve İstiklal harbinde şehit olanların isimleri, duvarlara listeler halinde yazılı bir anıt mahiyetindedir. Anıt girişinde kapı süslemeleri ve iç avluyu çeviren koridorda duvar boyunca şehitlerimizin isimleri yazılı levhalar insanı derinden etkiliyor. Çanakkale savaşı, İstiklal savaşı ve savaş zamanlarındaki insanımızın yaşamı, buradaki görseller eşliğinde çeşitli maket ve sunumlarla birlikte anıt içerisinde verilmeye çalışılmıştır. Panorama müzesi gerçekten çok güzel yapılmış, çok büyük bir mekan olmasa da, 2 kat içerisinde, Mevlana müzesi ile birlikte çeşitli camiiler ve mevlevihanelerin minyatür boyda maketleri vardır. Çeşitli kültürel öğelerin, resim ve tabloların yer aldığı, pek çok tarihin izlerini taşıyan Panorama müzesi, Konya hakkında bir izlenim vermesi açısından önemli bir mekan olmuştur.
[Sadreddin Konevi Türbesi Meram'da yer alır. Yerini bulması biraz karışık olsa da, çok sakin, huzur verici, ziyaretöisi nisbeten az ve kalabalık olmayan bir konumdadır. Sadreddin Konevî'nin türbesinin, camii bahçesinde sade bir mezar şeklinde olmasıyla da ayrı bir önemi vardır. Alaaddin tepesine yaklaşık 2,5 km uzaklıkta, Meram istikametinde yer alır. Zafer Meydanından yürüyerek yaklaşık 1 km uzaklıktaki Sadreddin Konevi Camii ve türbesine ulaşabilirsiniz.]
Konya'nın simge yerlerinden Aladdin tepesi, Mevlana Türbesine yürüyerek 1,5 km, yaklaşık 15dk'lık yürüyüş yolundan ibarettir. Aladdin tepesine gitmeden önce güzergah üstünde yer alan, Tarihi Bedesten çarşısı (Her türlü eşyanın satıldığı, esnafların sıra sıra dizili olduğu, büyük güzel bir çarşı), Melike Hatun Çarşısı (Halk arasında Kadınlar Pazarı denilir/genellikle sebze ve meyve ağırlıklı ihtiyaçlar satılır), Mevlana Caddesi, Aziziye Camii, Kapu Cami, İplikçi Camii (İplikçi Camii'nin hemen cadde arkasına düşen konumda yer alan akustik harikası şadırvanından ayrıca bahsetmek gerekir. Şadırvanın mermer sütunlarına karşılıklı olarak sırtını veren iki kişinin konuşmaları çok rahat bir şekilde adeta bir mikrofondan geliyor gibi duyuluyor.) Sırçalı Medrese (bugünkü durumu biraz bakımsız ve restore edilmeye ihtiyacı var/ etrafında kentsel dönüşüm çalışmaları vardır) gibi yerleri de gezi planınıza dahil edebilirsiniz. Tarihi bedesten çarşısı içerisinde, Aziziye Cami ve Kapu Camii de kesinlikle görülmesi gereken yerlerdendir. Çinileri dökülmüş, kesinlikle restore edilmeye ihtiyacı olan biraz bakımsız kalmış Sırçalı Medrese'de Bedestenin yol güzergahındadır, isterseniz buraya da uğrayabilirsiniz. Bedestende kesinlikle Aziziye Camisi ve Kapu Cami görülmelidir. İkisi de muhteşem mimaride çok güzel camiler. Kesme gödene taşından yapılmış ferah kubbeli, 1867 tarihli Aziziye Cami'nin minareleri ve büyük pencereleri sizi büyüleyecektir. 1658 tarihli Mevlana Dervişlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafından yaptırılan, Kapu Camii, Bedesten çarşısı içinde, klasik kubbe tarzından farklı, kare ve ev çatılı biçimde, Konya'daki Osmanlı Camiilerinin en büyüğü konumunda güzel bir camiidir.
Alaaddin Tepesi, Konya Merkezde yer alan küçük bir tepe konumunda bir höyüktür. Esasında tarihi bir zenginliği olan bu tepe, büyük medeniyetlere de ev sahipliği yapmıştır. 1941 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan kazılar sonucu tepedeki ilk yerleşimin, MÖ 3000'lerde başladığı ortaya çıkarılmış ve Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bu höyüğün, yerleşim yeri olarak kullanıldığı tanıtım kitabelerinde yazılmıştır. Bugün Alaaddin tepesi yemyeşil ağaçlarıyla dinlenme ve mesire alanı olarak hizmet etmektedir. Tepenin üzerinde, ağaçlar altında yer alan çay bahçeleri insanı gerçekten rahatlatıyor. Tepeyle bitişik olarak Alaaddin Keykubat Camii bir Selçuklu eseri olarak günümüzde hala ibadete açık durumdadır. Alaaddin Tepesini bir semazen gibi dönerken, Merkez Selçuklu ilçesi sınırlarına geldiğinizi anlarsınız. Tepenin yamaçlarında Karatay medresesi (1251) ve İnce Minare Medrese gerçekten görülmesi lazım gelen yerlerdendir. Girişleri ücretlidir. Karatay Medresesi, Emir Celaleddin Karatay tarafından "Kapalı Medrese" tipinde Sille taşından inşa ettirilmiştir. Tek katlıdır. Giriş doğudan gök ve beyaz mermerden yapılmış kapı ile sağlanmaktadır. Yapıda yer yer dökülmüş/çalınmış çini eserler mevcuttur. Beyşehir gölü kenarında yıkık haldeki Selçuklu Sarayı Kubad-Abad, kazı buluntularından elde edilen duvar çinileri, tabak ve diğer eşyalarla, Konya yöresinin çeşitli dönemlerine ait seramik eşyalar sergilenmektedir. İnce Minare Medresesi de yine Alaaddin tepesinin ve Alaaddin camisinin batısında yer alır. Medrese, Selçuklu veziri Sahib Ata Fahreddin Ali tarafından hadis ilmi okutulmak üzere, 1254’de kurulmuştur. İnce Minare Medresesi'nin giriş kapısı oymalı taş işçiliğinin nadide eserlerindendir. Ahşap, taş işçilikleri ve hat sanatının önemli örnekleri burada sergilenmektedir. Bu bölgeye tepeden bakıldığında, etrafındaki yapılara göre adeta çölde vaha misali bir yer olduğunu görebilirsiniz.
Alaaddin tepesini tam turladığınız zaman, Zafer Çarşısı ve Meydanı ile karşılaşırsınız. Çeşitli alışveriş ve yemek/cafe mekanlarının bulunduğu yerleşim yeri, diğer mekanlara göre oldukça kalabalıktır. Alaaddin istikametinde, -çay bahçesi bitişiğinde- yer düzleminde ilgi çekici bir "yer saati" vardır. Araç trafiği açısından Zafer Meydanı bölgesinin, sıkıntılı olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Buraları yürüyerek gezmekte fayda var ya da alışveriş yapmayacaksanız, bir ihtiyacınız yoksa pas geçebilirsiniz.Zafer meydanı ile ters tarafta kalan bir başka önemli nokta da Kültür Park'tır. Kültür Park, şehrin merkezinde, Alaaddin tepesini geçtikten hemen sonra yer alan, yeşil dokusu içinde aslına uygun inşa edilen tarihi Dede Bahçesi, amfi tiyatrosu, kapalı kermes alanı, çay bahçesi, yürüyüş yolları ve il Halk Kütüphanesi ile kapsamlı olarak gezilebilecek yerlerdendir.
Daha sonra vasıtayla biraz merkezden uzaklaşıp, Meram ilçesi sınırlarına giriş yaptık. Alaaddin tepesine yaklaşık 7 kmlik bir mesafede yer alan, eskiden yerli halkın buralarda bağcılık yaptığı Meram Bağları, günümüzde mesire alanı olarak hizmet veriyor. Gür ağaçların arasından akan Meram Deresinin çağlayan sesi ve Karamanoğullarından kalma tarihi yapıların eşliğinde, su üstüne kurulu çardaklarda güzel vakit geçirebilirsiniz. Meram dereden biraz tepeye doğru çıktığınızda, Tavus Baba Türbesini ziyaret edebilirsiniz.
Buradaki ziyareti tamamladıktan sonra, Dutlu Kır bahçesi denilen piknik ve mesire alanının yanından, düzgün bir yolla 80 Binde Devri Alem Parkına ulaşıyoruz. Durunday Mahallesi Dutlu Caddesi üzerinde yaklaşık 80 bin metrekarelik alanda yapılan park, masal kahramanlarının bulunduğu “Pamuk Şekeri” ve dinozor maketlerin yer aldığı T-Rex Parkı ve mini eserlerin yer aldığı bölümlerin birleşiminden oluşuyor. Büyük dinozor maketleri ve masal kahramanları çocuklar için oldukça eğlenceli. Mini eserlerin olduğu bölümde çeşitli camiler, tarihi yapılar, han ve hamamlar, aslına uygun biçimde küçültülerek maket halinde yapılmış ve büyük bir alanda ziyarete açılmıştır. Girişi ücretlidir. Sakin ve fazla kalabalık olmayan geniş otoparkı olan araç yolu açısından sıkıntısız ulaşıma sahip bir yer olmasının yanında güzel vakit geçerdiğimiz bir yer oldu.
Buradan Merkez Selçuklu ilçesi sınırları içerisindeki Konya ile Japon/Kyoto şehirleri arasında kardeşlik ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla yaptırılan Japon Parkı, 36 bin metrekarelik alanda kurulan Japon kültürünü yansıtan çeşitli ağaç ve bitkilerin olduğu güzel bir dinlenme alanıdır. Oldukça güzel/şirin yürüyerek rahatlıkla gezilebilecek, içerisinde balıklarla dolu gölet, bolca yeşillikler, Japon mimarisini yansıtan kamelyalar ve çeşitli türdeki ağaçlar bulunduran parkı, gezerken çok zevk aldım. Alaaddin tepesine yaklaşık 13 km uzaklıkta yer almaktadır. Oldukça güzel sıkıntısız bir ulaşımı ve park yeri mevcuttur. Girişi ücretsizdir.
Japon parkından çıktıktan sonra Konya'ya göre alt tarafında yaklaşık 9 km mesafede yer alan muhteşem bir yeri görmeye geldik. Alaaddin tepesine yaklaşık olarak 10 km uzaklıktaki Konya Tropikal Kelebek Bahçesi, kesinlikle görülmesi gereken yerlerdendir. Bir tırtılın kelebek olma hikayesini keşfedeceğiniz, çeşitli böceklerin dünyanın çeşitli alanlarından getirildikten sonra, artık Konya'da üretilen binlerce kelebeğin yaşam hikayesini iklim değişikliklerinden etkilenmeden sıcak bir atmosfer içerisinde gezebilirisiniz. Kelebekler vadisi gezilirken kapıdan girdikten sonra belirtilen alanlarda/ yollarda geziyi geriye dönmeden tek yönlü olarak sürdürüyorsunuz. İçeriye az sayıda gruplar halinde alınıp geziyorsunuz. Bu yüzden yavaş yavaş, inceleyerek, hissederek, ortamın tadını çıkararak gezmenizi tavsiye ediyorum. Kelebekler vadisine giriş ücretlidir. Vadinin hemen arkasında çeşit çeşit çiçeklerle bezenmiş, çok güzel bir park yapılmış burayı da gezmeden ayrılmayın. Özellikle lale mevsiminde Konya bir başka olur. Mutlaka görmelisiniz.
Kelebekler vadisinden sonra, buraya yakın konumda bulunan, özellikle haftasonları kahvaltı amacıyla gelen insanlar sebebiyle, çok kalabalık olan 5000 yıllık tarihi ile meşhur Sille Köyü'ne uğradık. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminden izler taşıyan, Konya'nın Selçuklu ilçesine bağlı Sille Mahallesi, eski taş evleri, ortasında akan Sille Irmağı, taş köprüleri, köy içinde yer alan Ak Camii, Çay Camii, Orta Camii, Karhane Camii gibi muhteşem taş işlemeciliğine sahip camilerin yanında müze olarak kullanılan Aya Elena Kilisesi görülmesi gereken yerlerdendir. Kilisenin biraz üzerinde kalan dağ tarafına doğru çok küçük bir Şapel konumunda olan Zaman müzesi olarak tanzim edilmiş yapı mutlaka üşenmeden çıkılıp görülmelidir. Zaman müzesine giriş ücretsiz. Müze ile ilgili sorularınıza cevap veren bir görevlisi var. Sille tarihi hakkında bilgi veren eşyalar, Sille evi minyatürü, eski Sille halıları, farklı eşyalar ve resimler bulunuyor. Sille Köyü merkezinde yer alan alışveriş dükkanları, restaurant ve kafelerle haftasonu gelenlere hizmet veriyor. Bu nedenle köyü gezmek için haftaiçi gelmekte fayda var.
Sille köyünün birkaç km ötesinde dağ yolunun hemen başında Sille barajı Mesire alanı yapılmış. Mesire alanına giriş ücretlidir. Arabalar belli bir konuma park ettikten sonra otobüslerle mangal/piknik alanına ulaşılabiliyor. İsterseniz önce Baraj Mesire alanında piknik yapabilir, devamında da Sille köy merkezini gezebilirsiniz. Biz önce Sille Köyünü gezdikten sonra iyice yorulup, piknik yapmayı tercih ettik. Baraj etrafında yürüyüş yolları, çocuk parkları ve at biniş alanları mevcut. Barajın esintisi ve doğanın güzelliği sizi dinlendiriyor. Ağaçlar yeni dikilmiş olmasına rağmen bu çorak ortamı şenlendirmiş durumda.
Akşam sonuna kadar Sille piknik alanında, güzel bir vakit geçirdikten sonra, gün bitimini karşılamak üzere Konya 'yı kuş bakışı görebileceğimiz harika bir manzara olan Beyşehir yolundaki Akyokuş'a çıktık. Akyokuş, yayalara has muazzam bir köprü ve seyir mekanı yapılmış. Geceleri nisbeten daha kalabalık oluyor. Çocuk parkı, çay bahçesi ve restaurant alanları mevcut. Araçlar için park yeri bulması, kalabalık zamanlarda biraz sıkıntılı olabiliyor. Daha önceki gelişime göre ağaçlandırma çalışmalarıyla çok daha güzelleşmiş. Burada gün batımı ve Konya'yı kuş bakışı izledikten sonra yoğun bir günü tamamlamış olduk.
Güzel yoğun ve yorucu bir günü bu şekilde gezi olarak planlayıp aktardım. Konya, merkezinde daha çok görülecek yer var, burada saydıklarım kısa bir süre içerisinde dar vakitte yapılabilecek olan sınırlı etkinliklerdir. Geziniz için bir fikir vermesi açısından benim gözlemlerim bu kadardır. Bu arada unutmadan söyleyelim, etli-ekmek, tirit, furun kebabı ve bamya çorbası da Konya'nın meşhur yemekleri olarak gezi içerisinde kendisine kesinlikle yer bulmalıdır. Sağlık ve huzur dilerim. (Temmuz/2018)
0 yorum:
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...