Kurban ibadetinde vekaletin ticarileşmesi

Etiketler :
Arapça'da yakınlık, yaklaşma anlamındaki قرب kökünden gelen "ḳurban" قربان kelimesi, "hediye verme", "adak sunma", yaklaşma", "kutsama" gibi anlamlara gelir. Eski medeniyet ve uygarlıklarda, çeşitli din ve kültürlerde de farklı kurban ayin ve ritüelleri vardır. Çok tanrılı veya tek ilah inancı olan Mezopotamya, Mısır, İran, Anadolu, Arap, Afrika, Orta Asya, Uzak Doğu, Çin, İnka, Aztek ve İbrani gibi uygarlıklarda, yılın belirli günlerinde inandıkları ilahlara, putlara, krallara kurban kesme, hediye sunma ve çeşitli eğlenceler düzenleme gibi uygulamalara rastlanmıştır.¹ Pagan dünyasında kutsanmak insan kurbanı yaygındır. Eski Amerika halklarından olan Azteklerde ve İnkalarda yaygın olmakla birlikte Germen, Yunan, Çin, Hint ve bazı Ortadoğu kültürlerinde insan kurban etme anlayışı görülmüştür. Afrika'nın bazı bölgelerinde kralların ölümünden sonra kölelerin kurban edilmesi olayları görülmüştür. Fenikelilerde, savaşa gitmeden önce "çocuk kurbanlarını" sunaklarda bırakma adeti olduğu nakledilmiştir.² Farklı toplumlarda ve dinlerde; tanrılara, ruhlara, atalara veya meleklere ulaşmak için de çeşitli kurban ayinleri düzenlenmiştir. Bu uygulamalara göre sunulan kurbanların, kanlı ve kansız olmak üzere iki şekilde yapıldığı söylenir. Kanlı kurbanlar, insan ya da hayvan kesilerek ya da vücuttan bir miktar kan akıtılarak gerçekleştirilirken, kansız kurbanlar ise yiyecek ve içecek sunularak yapılır. Bu tür kurbanlarda buğday, arpa, hayvansal ürünler, zeytinyağlı un, ekmek veya çörek gibi şeyler inancın gereği olarak sunulur. Bu sunular bazen tanrıya ait kılınır, bazen de bir dileğin gerçekleşmesi için veya kötülüklerden korunmak amacıyla yapıldığı kaynaklarda aktarılır.³
Kurban, İslam’da Allah’a yakınlaşma ve ibadet amacıyla belirli vakitte, belirli hayvanların usulüne uygun olarak ibadet niyetiyle kesilmesidir. İlk insan Hz. Âdem'in (a.s) iki oğluna (Habil ve Kabil) dayanan kurban ibadeti, bütün ümmetlere meşru kılınmıştır. Örfteki manasıyla bugünkü kurban ibadetinin kökeni, Hz. İbrahim (a.s) ve oğlu Hz. İsmail (a.s) kıssasına dayanır. Eski medeniyet ve uygarlıklarda sıkça karşılaşılan "insan kurban ayinin" ne kadar fecaat bir iş olduğunu, Kur'an-ı Kerim bir kıssa üzerinden bizlere aktarır. Kıssada anlatılan olay şu şekildedir: İbrahim (a.s)'e teslimiyet abidesi halim bir oğul olan, Hz. Hacer'den olma Hz. İsmail (a s) evlat olarak verilmiştir. Hz. İbrahim (a.s) rüyasında oğlu İsmail'i (a.s) kurban ettiğini görür. Aynı rüyayı peşpeşe gören Hz. İbrahim (a.s) bunun hak bir rüya olduğuna kanaat getirerek oğlu "Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: (O'na) 'Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin?' dedi. O (İsmail) da cevaben: 'Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun' dedi. (Sâffât Suresi 37/102) Teslimiyet sınavından hakkıyla geçen Hz. İsmail (a.s) ve Hz. İbrahim (a.s) Allah tarafından Cebrail ile kurban gönderilerek mükafatlandırılmıştır. "Ey İbrahim! ‘Ey İbrâhim! Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır. Biz oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona iyi bir nam bıraktık. İbrahim'e 'Selam', dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü O, bizim mü'min kullarımızdandır." (Sâffât Suresi, 37/103-111)
Kurban, İslam dininde başlıca ibadetlerden biri olup İslam ümmetinin şiarlarındandır. Maddi imkânı olanların kurban ibadetini yerine getirmesi hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplerce müekked sünnet olarak kabul edilir. İslâmî literatürde, ibadet amacıyla kesilen hayvana "udhiyye", eti için kesilen hayvana "zebîha" denilir. "Udhiyye" adlandırması, hayvanın kurban bayramında, bayram namazı kılındıktan sonra güneşin bir miktar yükseldiği kuşluk vakti (duhâ) içerisinde kesilmekte oluşuyla açıklanmıştır. “İbadet” anlamında nesîke, nüsük ve mensek kelimeleri de özelde kurbanı ifade eder. Hac ve umrede kesilen kurbanlar ise “sevkedilip götürülen, sunulan şey, hediye” mânasında "hedy" olarak isimlendirilir.⁴
Peygamberimiz ﷺ, meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurbanını kesmiş ve kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu ümmetine beyan etmiştir. Peygamberimiz ﷺ samimi niyetle kesilen kurbanın, kanının yere düşmesiyle kişinin günahlarının affedileceği ve kurbanın Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her bir parçasının kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade etmiştir. "Âdemoğlu, Kurban Bayramı gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı gönlünüz hoş olsun.” (Tirmizi, “Edâhi”, 1; İbn Mace, “Edâhi”, 2-3).
Kurban, Kur'ân-ı Kerîm, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadet olup, bütün İslam mezheplerinde hali vakti olanlar için lazım bir uygulama olarak kabul edilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmaktadır: “Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac Suresi, 22/28), “Her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac Suresi, 22/34). Hadis-i şerifte, "Resûlullah ﷺ buyurdular ki: "Maddi imkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın." (İbn Mâce, “Edâhi”, 3; Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, 2/321) Kurban kesmenin temel amacı, et ihtiyacını gidermek değil, rıza-i ilahiye ulaşmaktır. “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat ona (sadece) sizin takvanız ulaşacaktır. İşte böylece onları sizin istifadenize verdi ki, sizi hidayete erdirdiği için Allah’ı çokça yüceltesiniz! (Ey Resûlüm!) Artık o iyilik edenleri müjdele!” (Hac Suresi, 22/37)
Kurban ibadetinin yerine getirilmesi için, gerekli şartları taşıyan bir hayvanın usulüne uygun olarak, acı ve eziyet vermeden, temizlik esaslarına dikkat edilerek kesilmesi şarttır. Kurban olarak ancak koyun, keçi, sığır, manda ve deve kesilebilir. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Kurbanlık hayvanlarda kameri yıl esasına göre, devenin beş; sığır ve mandanın iki; koyun ve keçinin ise bir yaşını doldurması veya iri ve gösterişli ise koyunun altı aylık olması şarttır. Kurban edilecek hayvan her bakımdan sağlıklı, organları tam ve kusursuz olmalıdır. Kesim gerçekleşmeksizin yalnızca bağışta bulunmak veya sadaka vermek, usulüne uygun olmayan biçimde hayvanları kesmek, vaktinden önce veya sonra kurban kesmek kurban ibadeti yerine geçmez. Resulullah ﷺ (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Namazdan önce kurban kesmiş olan (bilsin ki, kestiği kurban değildir, ailesine et takdim etmiştir), yeniden kessin!" buyurmuştur. (Buhari, Edahi 1, 4, 12, Iydeyn 5, 23, Müslim, Edahi 16, Nesai, Iydeyn 30) ⁵
Kişi, kurbanını bizzat kendi kesebileceği gibi vekâlet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban; hac ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekâlet caizdir. (Kâsânî, Bedâi‘, 5/67; Mevsılî, el-İhtiyâr, 5/21; Remlî, Nihâyetü’l-muhtâc, 8/132) Kurban kesecek zenginlikte olup kurbanı bizzat kesmeye ruhen veya bedenen gücü yetmeyen, yaşlı, hasta veya kadınların ehil olan kimselere vekalet vermesi gayet doğaldır. Kurban kesiminde vekalet tayin edilmesi meselesi, Hz. Ali'den (r.a) rivayet edilen bir hadis-i şerifle açıklanır. Hadis-i şerifte :"Resulullah ﷺ (beni göndererek), kurbanlık develeriyle ilgilenmemi, onların etlerini, derilerini, çullarını tasadduk etmemi, bunlardan kasaba bir (ücret) vermememi tenbih etti." Hazreti Ali Radıyallahu Anh der ki: "Kasaba ücretini (kesilen kurbandan değil) kendimizden öderdik." (Buhari, Hacc 122, 112, 120, 122, Vekalet 1, Müslim, Hacc 348, Ebu Davud, Menasik 20, İbnu Mace, Menasik 97) buyrulmuştur. Belirtilen hadis-i şerifte, vekaletin yolları ve vekilin nasıl davranması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Kurban kesiminde vekâlet, sözlü veya yazılı olarak, kurban kesimini yapacak kişiye verilebilir. Bir kuruma veya kişiye kesim için vekâlet veren; kurbanı almaya, aldırmaya, kesmeye, kestirmeye, etini ve derisini kendi adına tasarruf etmeye umumi vekil tayin etmeli ve vekil tayin edilen kişi veya kurum da aldığı vekâleti, olduğu gibi yerine getirmelidir. Vekalet işinde güvenilir olmak esastır. Emin olmayan kurum ve kuruluşlara veya kişilere kesim için vekalet verildiğinde, ibadetin yerine gelip gelmesi şüphe içinde kalır. Bu nedenle vekalet hassas bir konudur takibi de dikkatle yapılmalıdır.

Din İşleri Yüksek Kurulu, 28/10/2009 tarihinde aldığı kararda vekâletin dinen geçerli olabilmesi için: 1. Vekilin, kurbanı müvekkil adına kesmesi veya kestirmesi gerektiği, 2. Vekaletin, bizzat ya da çeşitli iletişim araçlarıyla verilebileceği, 3. Vekilin, kâr amacı gütmemek kaydıyla, müvekkil adına kesilmek üzere kurbanlık satın alabileceği, 4. Kurban kesmek yerine bedelinin muhtaç kişilere ya da ilgili kurumlara verilmesi ile kurban ibadetinin yerine getirilmiş olmayacağı, 5. İbadet olması cihetiyle kesilen kurbanın amacına uygun olarak değerlendirilmesi gerektiği, 6. Kurbanda asıl olanın, kişinin bu ibadeti Allah rızası için yerine getirmesi olduğu, bu bakımdan vekaletle de olsa, kurban kesme uygulamasının amacından uzaklaştırılarak “yardım kampanyası” şekline dönüştürülmesinin uygun olmayacağı, 7. Kesilen hayvanın eti, derisi ve diğer herhangi bir cüzünün kesim ücreti olarak verilemeyeceği; ancak bakım, kesim, taşıma ve muhafaza masrafları gibi giderlerin müvekkilin parasından karşılanabileceği şartlarını vekalet şartları olarak sıralamış ve bu şartların olmadığı bir vekaletin kurban kesimi için uygun olmadığını belirtmiştir.⁶
Kurban ibadeti, hem bedeni hem de mali yükü olan bir ibadettir. Kurbanın satın alımından kesilip etinin parçalanmasına, etin bir kısmının fakirlere dağıtılmasına, deri, kelle, boynuz gibi bir takım parçalarının uygun yerlere tasadduk edilmesine kadar devam eden zorlu bir ibadettir. Bütün bu aşamaların kişinin veya vekilinin takibinde olması esastır. Kurban ibadeti, bu haliyle eskiden çoğunluğu müstakil yaşamda bulunan müslümanlar için meşakkati ve neşesi ile ciddi bir bayram havasına sebep oluyorken, günümüzde apartman ve sitelere sıkışmış, bahçesi ve tarlası olmayan ekonomik olarak daha da fakirleşmiş Müslüman toplumu için eskiye nazaran kolay gibi gözüken ama aslında daha zor bir hal almıştır. Doğal olarak yaşantıda meydana gelen bu farklılaşmaya göre kurban ibadeti de çeşitli kurum ve kuruluşların elinde şekil değiştirmiştir. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için çeşitli dernek ve vakıflar aracılığıyla yurt içi veya yurt dışı vekalet yoluyla kurban kesimlerinin yapıldığı, sadece kurban ücretlerinin bağış ve yardım başlığı altında toplandığı, kesim hayvanlarının hiç görülmediği, evlere bazen hiç etin girmediği, kurbanlıkların kesilse bile hiçbir meşakkatli işe girişilmeden kendilerine söylenen zaman içinde çeşitli kurumlara gidilip poşetler içerisinde etlerin teslim alındığı, ortak kurbanlıklarda ortakların birbirinden habersiz olduğu garip bir şekle dönüşmüştür. Ticarileşen vekalet sistemiyle birlikte, bazı kişiler için kurban vermek, artık vicdanî bir yükümlülüğü "parayla halletme" aracı haline gelmiştir. Kurbanda asıl olan; samimi niyet, teslimiyet, ibadet şuuru, fakirlerle paylaşma ve sorumluluk duygusuyken; vekaletle birlikte kişi sadece ödeme yaparak ibadeti “tamamladığını” varsaymakta, böylece bu şekliyle ibadetin anlamı daraltılmaktadır. Bu durumu fırsat bilen çeşitli kurum ve kişiler de kurban ibadetinin zamanla metalaşmasına zemin hazırlamıştır. Öyle ki vekalet sistemi ile kurbanın ticarileşmesi ve bir menfaat aracına dönüşmesi hız kazanmıştır. Piyasada derinin pahalı ve kıymetli olduğu yıllardan sonra, sentetik ürün ve ithal derilerin yurda girişiyle birlikte meşakkatli deri toplama işi çeşitli kurumlar ve cemaatler tarafından bırakılmış, kurbanın tamamının bağış/vekalet olarak alınması daha cazip hale gelmiştir. Çok büyük ekonomik getiri kaynağı olan bu kurban piyasasından, pay kapma yarışında yer alan resmi ya da gayri resmi her türlü dernek, vakıf, market zincirleri, besi çiftlikleri ve cemaatlerin sayısı vekalet sistemi sayesinde her geçen yıllar daha çok artmıştır. Seküler ya da dindar olduğu nitelenen her türlü kurum veya kuruluşlar, dini bir amaç olsun ya da olmasın bu kurban piyasasını birbirine kaptırmamak için mücadele eder duruma gelmiştir. Her bir kurumun, cemaatin ucuz yurtdışı kurban kesim organizasyonları ortaya çıkmıştır. Kurbanları diğer cemaatlere ve teşkilatlara kaptırmamak için şehirlerde köşeye sıkışmış müslümanlardan yazılı vekaletler ve sözler alınarak, bayramdan aylar önce kredi kartlarıyla kurban bedelleri tahsil edilmeye başlanmıştır. Toplanan paralar, özellikle yurtdışında İslami(!) çalışmaların maddi külfetleri için harcanmıştır. Böylece kurban bir ibadet olma vasfını yitirip, cemaat, dernek ve vakıflar için büyük bir gelir kalemi, çoğunluk için bir tatil ortamı, yoksullar için bir ümit/beklenti ve dini kesim için de meşakkatsiz bir ibadet olmaya başlamıştır.
Kurban ibadetine sadece Türkiye özelinde bakıldığında, 80 milyonluk ülkemizde, ortalama 5 milyon kurban kesimi ve bağışı için para harcaması yapıldığı düşünülürse, ciddi bir kurban ekonomisinin olduğu görülür. Doğal olarak şehirlere sıkışmış modern müslümanlar için bu kurban piyasası, öyle herkesin kendi isteklerine bırakılacak bir ortam olmaktan çıkarak, çeşitli cemaat ve kurumların tekeline ve rekabet alanına girer. Bu yarış ortamında doğal olarak vekaletle kurban piyasası da artarak devam eder. Kimse bu kadar vekaletle kurbanın kesilip kesilmediğinin peşine düşmez. Cep telefonlarına gelen "Kurbanınız kesilmiştir" kısa mesajı ve videosu ile yetinir. Yapay zekanın, teknolojinin güçlü olduğu çağımızda, vekaletle kurban kesimi için çeşitli videoların oluşturulması ve bu mesajların vekalet veren kişilere gönderilmesi esasında hiç zor değildir. Her ne kadar kurban vekalet işini sağlam ve güvenilir yapan kurum ve kuruluşlar olsa da (vekalet işini sağlam yapan iyi niyetli kişi ya da kurumları burada anlatılan kötü uygulamalardan tenzih ederiz) vekalet işinde geçmişte de günümüzde de çok şaibeler, yolsuzluklar ve şüpheler meydana gelmiştir. Basında kurban bedeli toplayan kişilerin paraları zimmetine geçirdiği, toplanan kurban hisselerinin hiç kesilmediği veya toplanan hisse adetlerinden daha az sayıda kurbanın kesildiği, kesilmeyen hisselerin kesilmiş gibi gösterilerek yolsuzluk yapıldığı, kesilen kurban etlerinin fakirlere dağıtılmayıp çeşitli sektörlerde değerlendirilip satıldığı, çok önceden kesilmiş ve hazırlanmış etlerin kurban adı altında ilgili kişilere servis edildiği gibi pek çok uygunsuz haberler yer almıştır. Tüm bu olumsuzluklar, ne kurban ibadetinin ruhuna ne de kurban vekaletinin şartlarına uyar. Kurban; kişi için ibadet niteliği taşırken, toplumsal olarak fakir ve yoksullar için bir yardımlaşma ve ümit kapısıdır. Kurbanın doğasında yer alan yardımlaşma, dayanışma ve Allah'a yakınlık gibi güzel hasletler, göze çarpan bu tür olumsuz uygulamalarla sekteye uğratılmakta ve insanların güven duyguları da maalesef zedelenmiş olmaktadır.
Yakın çevremizde o kadar fakir varken, Dünyanın çeşitli yerlerinde özellikle Afrika'nın ücra köylerinde kurban kesimi yapmak, kurban kesimi için o kadar görevli ve elemanı hazır etmek, o kadar kurbanlık hayvanı temin etmek, bunların etlerini ve uzuvlarını uygun bir şekilde taksim edip dağıtmak ciddi ve takip edilmesi zor bir iştir. Hal böyle olunca vekaletle kurban, suistimal edilmesi kolay bir ibadettir. Vekalet yoluyla alınan yurtdışı kurbanlarının, usulüne uygun bir ortamda temin edilip kesildiğini ve dağıtıldığını varsaysak bile ülkenin mevcut döviz rezervinin yurtdışına akışı açısından da bu uygulama düşündürücüdür. Sırf bu amaçla kurulan ve sadece bayram günlerinde ortaya çıkan vakıfların niyetleri ve çalışmaları da geçmişte basına yansıyan haberlerden dolayı şaibelidir. O kadar ekonominin bir yerlerde, bir takım cemaat ve derneklerde toplanması, kurbanın ticari bir gelir haline dönüşmesi, ibadetin ruhu açısından şüphelidir. Kurban bir ibadettir. İbadetler yerine getirilerek, "sorumluluk" kişiden düşer. Asıl olan kişinin, evinde ailesi ile bir teslimiyet göstergesi olarak kurbanını bizzat kendisinin kesmesidir. Kurbanın temin edilmesi, arefe günü aile bireylerince kurbanların süslenmesi, onunla aile bireylerin özellikle çocukların vakit geçirmesi, tam bir teslimiyetle Allah adına kurbanlıkların kesilmesi, ardından aile bireyleri ile birlikte kurban etinden yenilmesi, etin bir kısmının kurban kesmeyen fakirlere dağıtılması, bayramın kendine has olması gereken özelliğidir. Maalesef günümüzdeki haliyle bayramlar, unutulmaya yüz tutmuştur. Her geçen gün anlamını yitiren bayram havası, gittikçe menfaat, tatil ve kapital dünyaya hizmet eden bir araç haline dönüşmektedir. Kendilerini din ve dünyaya hizmet olarak konumlandıran dindar/seküler teşkilatlar da kötü uygulamalarla maalesef dinlerini az bir paha karşılığında satmakta ve müsümanların ibadetlerine bu haliyle mani olmaktadırlar. Teknoloji çağında kurban ibadeti hızla değişmekte, şartlara göre yeni uygulamalarla Hz. İbrahim (a.s)'ın sünneti olan asli hüviyetinden uzaklaşmaya devam etmektedir. Böyle devam edildikçe belki de nihai hedef olarak kurban, klasik anlamı ile toplumdan tamamen kalkacak veya kaldırılacaktır. Mantar gibi çoğalan sentetik/yapay et fabrikalarının kapital anlayışları, sözde hayvan koruma derneklerinin baskıları, din adamlarının "olur ve caiz fetvaları" ve cemaat ve çeşitli teşkilatların para toplama hırsları ile zamanla bu ibadet, "kurban kesimi" şeklinden uzaklaşarak, Allah muhafaza tamamen bir "bağış ve yardımlaşma" bayramına dönüşecektir. Şeytanın ve avanelerinin oyun ve tuzakları bitmez. Uyanık olmak ve şeytanın tuzakları farkedip uzaklaşmakta bizim için büyük fayda ve kurtuluş vardır. Allah, bizleri hakikatte sabit kılsın. (Amin)
Allahu Teala kurban ibadetini; kazaların, musibetlerin, sıkıntıların, belaların, savaşların def edilmesine vesile kılmıştır. Allah, kurban kesimi ile o kişiden ve ailesinden bela ve musibetleri kaldırır. Kurban kesilen beldelerde, Allah'ın izni ile büyük felaketler, savaş ve yıkımların olmayacağı ümit edilir. Kurban ibadeti, toplumda sosyal barışın, dayanışmanın, yardımlaşmanın ve huzurun oluşmasına katkı sağlar. Bu durumu itibariyle kurban, Allah tarafından kullarına bir ikramdır. Fakir ve zenginler arasında bir köprüdür. Hiç et yüzü görmeyen muhtaç aileler, kurban vesilesiyle sevinir. Bayramla teslimiyet ve şükür, anlam kazanır. Bu şuur ve idrak eşliğinde kurban ibadetimizi yapmalı, mükellef olma bilinci ile hareket ederek, masraftan kaçmadan ucuzluk peşinde koşmadan, ibadeti ruhuna uygun biçimde yapmanın yollarını aramalıyız. Allah, kurbanlarımızı ve teslimiyetimizi kabul etsin. Kurban kesme çabamızın, her bir zerresini de hayır olarak hanemize yazsın. (Amin)
Kadir PANCAR
15/06/2025

Kaynakça:
1) İnsanlık tarihinde ve İslam'da kurban, Vecdi Akyüz, Plural Publications, 2018
2) Eski Uygarlıklarda Yaşanan Kurban İbadeti, Özkan Karaca, 2022, https://doi.org/10.13140/RG.2.2.21355.00802
3) Armutak, Altan (2013). Eskiçağ Uygarlıklarında Kurban Edilen Hayvanlar Üzerine bir İnceleme. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, https://doi.org/10.16988/iuvfd.59425
4) TDV İslam Ansiklopedisi, Kurban Maddesi, Ahmet GÜÇ, https://islamansiklopedisi.org.tr/kurban#1
5) Kurbanın mahiyeti, hükmü ve dini dayanakları, Ahmet EKŞİ, İslam Kültür Medeniyet Sempozyumu, Kocaeli, 2022, https://isamveri.org/pdfdrg/G01359/2022/2022_EKSIA.pdf
6) Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu, Karar:4005, 28/10/2009, https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/Karar/4005/vekalet-yoluyla-kurban-kesimi

1 yorum:

  1. Hocam çok teferruatlı güzel bir yazı olmuş, emeğine sağlık...

    YanıtlaSil

Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz samimiyetle insanlara yararlı olmaktır, akıbetimiz bu vesileyle güzel olsun. Dua eder, dualarınızı beklerim...

"Allah'ım; bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."

“Allahım! Sana teslim oldum, sana inandım, sana güvendim. Yüzümü, gönlümü sana çevirdim. İşlediğim tüm günahlarımı affeyle! Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl. Beni Müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler arasına kat!”

“Rabbim! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme! Bize tarafından bir rahmet bağışla.Öne geçiren de sen, geride bırakan da sensin. Muhakkak ki lütfu en bol olan Sen’sin. Senden başka ilâh yoktur."

Lâ ilâhe illallah Muḥammedürrasulüllâh


KADİR PANCAR

Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!