Zühd hayatı

Zühd, Allâhü Teâlâ’nın yasakladığı şeylerden kaçınıp dünya varlığına ve lezzetlerine rağbet etmemek; Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına ve âhiret nimetlerine kavuşmak için çalışmaktır. Sözlükte zühd “bir şeye rağbet etmemek, ona karşı ilgisiz davranmak, ondan yüz çevirmek” gibi anlamlara gelir. Malı az olan kişiye müzhid, yemeği olduğu halde az yemek yiyene zâhid, az olan şeye zehîd, dünyaya karşı açlık içinde perhiz hayatı yaşamaya zehâdet denir. Zühdün karşıtı rağbettir (Kāmus Tercümesi). 

Zühd, kazancı ve çalışmayı terk ederek atâlet (tembellik) içinde olmak değildir. Zühd, eldeki bütün eşyayı bırakmak, bunları kullanmamak değil, sahip olduğu dünyalığa kalben bağlı olmamak, dünya malını elde etmek için meşrû olmayan yollara başvurmamaktır. Zühd kavramı genellikle dünyaya karşı olumsuz tavır ve davranışların bütününü ifade eder. Dünya malına, makama, mevkiye, şan ve şöhrete önem vermeme; azla yetinme, çokça ibadet etme, âhiret için hayırlı işlere yönelme zühdün bazı göstergeleridir (et Taʿrîfât) Hasan-ı Basrî zühdü, “Dünyaya karşı zâhid olmak, dünyaya yönelenlere buğzetmek ve dünyada bulunan şeylerden nefret etmek" şeklinde açıklar. Abdullah b. Mübârek ise zühd kelimesini, “Fakirliği seve seve Allah’a güvenmektir” şeklinde tarif eder. Cüneyd-i Bağdadi, zühdü; “elde bulunmayan şeyin gönülde de bulunmaması” şeklinde tanımlar. Süfyân-ı Sevri, zühdü “Dünyaya karşı zâhid olmak kanaat etmek, azla yetinmektir." şeklinde açıklayıp, kuru ekmek yemek ve aba giymek zühd değildir.” uyarısını belirtilmiştir.

Ebû Süleyman ed-Dârânî (rah.), “Zühd; Allâhü Teâlâ’ya ibâdet ve itaattan alıkoyan her şeyi terk etmektir. Gerçek zâhid; dünyayı ve dünya malını ne kötüler ne de över. Dünya nimetlerine kavuştuğu zaman sevinmez, kavuşamadığı zaman da üzülmez.” buyurmuştur. Vüheyb el-Mekkî (rah.) şöyle buyurmuştur: “Zühd; kaybettiğiniz dünya nimetleri için üzüntü ve kedere düşmemek, elde ettiklerinize de güvenip aldanmamaktır.” Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, “Dünya nedir? Ne kumaş ne kadın ne de paradır. Dünya insanı Allah’tan alıkoyan şeydir” derken (Mesnevî, I, 79) dünyayı “Hakk’a perde olan durum” diye tarif etmiştir. İbnü’l-Cellâ (rah.) şöyle buyurmuştur: “Zühd; dünyaya, gözünde değerini küçültmek için yok olup gidecek nazarıyla bakmaktır. Bu nazarla bakınca, ondan yüz çevirmek kolay olur.” Bâyezîd-i Bistâmî’ye zühd sorulduğunda, “Ben zühdde üç gün (devir) kaldım, dördüncü gün zühdden çıktım. İlk gün dünyaya ve dünyada olan şeylere, ikinci gün âhirete ve orada bulunan şeylere, üçüncü gün Allah’tan başka ne varsa hepsine karşı zâhid oldum. Dördüncü gün olunca bana Allah’tan başka bir şey kalmadı ve ilâhî aşk beni şaşkına çevirdi” şeklinde cevap vermiştir.

| | | Devamı... 0 yorum

Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!