Bayrak şiiri, Arif Nihat Asya

Arif Nihat Asya (1904–1975) 7 Şubat 1904’te İstanbul Çatalca’nın İnceğiz köyünde doğmuş, 5 Ocak 1975’te Ankara’da vefat etmiştir. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olup millî ve dinî temaları sade bir üslupla işlemiştir. “Bayrak Şairi” olarak tanınır. Babası Tokatlı Zîver Efendi, annesi Tırnovalı Zehra Hanım’dır. Babasını küçük yaşta kaybeden Asya, akrabalarının yanında büyümüş, eğitimine İstanbul’da başlamış; Bolu ve Kastamonu’da yatılı okumuştur. Kastamonu yıllarında millî duygularla şiir yazmaya başlamış, ilk şiirleri Gençlik dergisinde yayımlanmıştır. Darü’l-Muallimîn-i Âliye (Yüksek Muallim Mektebi) Edebiyat Bölümü’nde öğrenim görmüş, ilk şiir kitabı Heykeltıraş’ı 1924’te yayımlamıştır. 1928’de mezun olduktan sonra Adana’da edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Bu dönemde Mevleviliğe ilgi duymuş, millî konuların yanı sıra tasavvufi şiirler de kaleme almıştır. 1940’ta yazdığı “Bayrak” şiiri onu ülke çapında tanınan bir şair haline getirmiştir. Daha sonra çeşitli şehirlerde öğretmenlik ve idarecilik yapmış, 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’den Seyhan (Adana) milletvekili seçilmiştir. Dönem sonunda aktif siyaseti bırakıp yeniden öğretmenliğe dönmüştür. Kıbrıs’ta da iki yıl görev yaptıktan sonra Ankara Gazi Lisesi’nden emekli olmuştur.
Emeklilik döneminde gazetelerde yazılar yazmış, 1975’te vefat ederek Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na defnedilmiştir. Arif Nihat Asya, milliyetçi, vatansever ve tasavvufi bir çizgiye sahiptir. Şiirlerinde halk ve divan şiiriyle modern şiir unsurlarını birleştirmiştir. En çok kullandığı nazım biçimi rubaidir. Temaları arasında kahramanlık, tarih, din, tabiat ve aşk önemli yer tutar. 
Başlıca Eserleri:Heykeltıraş, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Dualar ve Âminler, Kökler ve Dallar, Rubaiyyat-ı Ârif, Kanatlar ve Gagalar, Enikli Kapı 
| | Devamı... 0 yorum

Türk Bayrağı ve Genel Ölçüleri

Türk ulusunun birlik ve bütünlüğün sembolü olan Türk Bayrağı; 18/10/1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 3. maddesine göre: "şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır." (Anayasa Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.)
Bayrağın Tarihi: Bayrak bir milletin varlığının ve bağımsızlığının sembolü, târihinin hâtırasıdır. Bayrağın değeri; pamuk, atlas ve ipekten yapılmasına bağlı olmayıp, temsil ettiği milletin kıymeti ile ölçülür. Devletin hâkimiyetini, bağımsızlığını ve şerefini temsil ettiği için bayrağa saygı gösterilir. Çok eski zamanlarda kurulan devletler ve kavimler, bayrak veya bayrağa benzeyen semboller kullanmıştır. İslâm târihinde bayraklar, hicretin birinci yılından itibaren bayrak kullanılmaya başlanmıştır. Türklerin ilk kullandıkları bayrağın rengi ve şekli hakkında kesin bir malûmat olmamakla birlikte "tuğ" adı verilen bayrak benzeri damgalı işaretlerin kullanıldığı görülmüştür. Büyük Selçuklu Devleti’nin ilk yıllarında mavi zemin üstüne beyaz çift kartal sembolü ve siyah çizgili gerilmiş yay ve ok resimleri varken, daha sonra siyah renkli düz bayrak kullanılmıştır. Osmanlılar zamanında da çeşitli renk ve şekillerde bayraklar kullanılmıştır. Osmanlılarda Türk Bayrağı ilk olarak Anadolu Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin Mes'ud tarafından Osman Bey'e gönderilen hediyeler içinde beyaz renkli sancak olarak görülür. Osmanlı sancağının rengini ve bugünkü ayyıldızlı şeklini tâyin eden, sultan birinci Murâd ve Yıldırım Bâyezîd Han devirlerinde yaşayan Timûrtaş Paşa olmuştur. 15. yüzyıldan sonra al bayrak, Yavuz Sultan Selim dönemindeki Çaldıran Savaşı'nda ve Mısır seferinde; kırmızı, beyaz ve yeşil bayraklar kullanılmaya başlanmıştır. Hilal ve yıldızdan oluşan bugünkü mevcut Türk Bayrağı'na en yakın bayrak ise III. Selim döneminde rastlanır. Bu bayrakta hilal ile birlikte sekiz köşeli yıldız kullanılmıştır. Sultan İkinci Mahmûd Han tarafından kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’ye mahsûs olarak üzerinde kelime-i şehâdet veya fetih âyetleri bulunan siyah bayraklar kullanılmıştır. Kırmızı zemin üzerine hilâl ve yıldız bulunan bayrak, Osmanlılarda ilk defa 1793’de devletin resmî bayrağı olarak kabul edilmiştir. Yıldızın beş köşeli halinde kullanılması ise Abdülmecid Han dönemine denk gelir. Sultan birinci Abdülmecîd Han zamanında 1842 yılında yıldızın beş köşeli olması kararlaştırılmış ve böylece Osmanlı bayrağının şekli kesinleşmiştir. 
29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı sonrasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun son bayrağı olan kırmızı zemin üzerine beyaz ay yıldızlı tasarım, 2994 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu ile standartlaştırılmıştır. 29 Mayıs 1936 tarihinde çıkartılan 2994 sayılı kanunla Türk Bayrağı'nın şekli ve ölçüleri kesin bir şekilde tespit edilmiştir. 28 Temmuz 1937 tarihli 2/7175 sayili Türk Bayrağı nizamnamesi kararnamesi ile de Türk Bayrağı'nın kullanılışı düzenlenmiştir. 1936 tarihli Türk Bayrağı Kanunu, 22 Eylül 1983 tarihine kadar yürürlükte kaldıktan sonra 22/9/1983 tarih ve 2893 sayılı Türk Bayrak Kanunu ile Türk Bayrağının şekli, yapımı ve korunması ile ilgili esas ve usuller belirlenmiştir. "Bayrak Kanununa ve yönetmeliğe aykırı fiiller yetkililerce derhal önlenir ve gerekli soruşturma yapılır. Bu Kanuna ve çıkarılacak yönetmeliğe aykırı olarak Bayrak yapmak, satmak ve kullanmak yasaktır. Bu yasağa aykırı olarak yapılan Bayraklar o mahallin yetkili amirlerince toplatılır. Bu Kanun hükümlerine aykırı davranışta bulunanlara, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde mahalli mülki amir tarafından Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi uyarınca idarî para ceza verilir." (23/01/2008-5728/421 Madde:8) 

Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!