254- "Falan kimseye şu kadar para adadım, falan türbeye şu kadar mum adadım, falan zatın gelmesi için kuban keseceğim" gibi sözler caiz değildir. Hele bir ölü hakkında: "Ey mübarek zat! Sen benim şu işimi yoluna koyarsan, şu hastama şifa verirsen, şu kayıp malımı bana geri çevirtirsen, senin türbene şu kadar şey harcayayım" şeklindeki adaklar batıldır, haramdır. Belki: "Allah rızası için şu fakire şu kadar para vermek adağım olsun, Allahü Teâlâ hastama şifa verirse, şu kayıp malı bana geri döndürürse, Hak rızası için sadaka vereyim, kurban kesip etini sadaka vereyim, onlann mescidlerine hasır ve zeytinyağı alayım" şeklinde bir adak yapılabilir.
Net Fikir » nezir çeşitleri » Belirli ve Belirsiz Adaklar
Belirli ve Belirsiz Adaklar
Etiketler :
ibadet
ilmihal
Kuran-ı Kerim
nezir çeşitleri
Belirli ve Belirsiz, Mutlak
ve Muallak Adaklar
236- "Nezrim
olsun, yarın oruç tutayım" gibi bir adak, muayyen (belirlenmiş) bir adaktır.
"Nezrim olsun, bir gün oruç tutayım" denilmesi de gayrimuayyen (belirlenmemiş)
bir nezirdir. Bunlar, aynı zamanda bir şarta bağlı olmayan mutlak (bağlantısız)
nezirlerdir.
"Falan kimse gelirse, Allah için nezrim olsun bir gün oruç
tutayım, şu kadar sadaka vereyim" gibi, şarta bağlı nezirler de birer muallak
(bağlantılı) nezirdir.
237- Mutlak olan (bir şarta bağlı olmayan)
nezirleri yerine getirmek vacibdir. Belli gününde yerine getirilmeyen bir nezir,
başka bir günde kaza edilir. Bugün fakire sadaka vermesini adadığı halde, bu
sadakayı o gün vermezse, başka bir günde verilmekle yerine getirilir. Buna kaza
denilir.
238- Olması istenilen bir şarta bağlı nezir, o şartın
gerçekleşmesi halinde yerine getirilmesi vacib olur. Olması istenmeyen bir şarta
bağlanmış bulunan bir nezre gelince, bunda adak yapan serbestir. Şart
gerçekleşince, dilerse nezrini yerine getirir, dilerse yalnız yemin keffareti
öder. Sahih olan budur.
Örnek: "Şu nimete kavuşursam bir ay oruç tutayım"
diye adak yapan kimse, o nimete kavuşunca bir ay oruç tutması vacib olur. Çünkü
şart kılınan nimet, adak sahibi için istenen şeydir.
Aksine olarak; bir
kimse kendini yalan söylemekten engellemek için: "Eğer yalan söylersem, bir ay
oruç tutmak nezrim olsun" diye nezrettiği halde yine yalan söylerse, serbestir.
Dilerse bu adağını yerine getirir, bir ay oruç tutar. Dilerse yemin keffareti
öder. Çünkü şart koştuğu yalan söyleme işi, kendisince istenen şey değildir. Bu
nezir bir nevi yemin demektir.
239- Mutlak bir nezir, muayyen (belirli)
olsa bile, zamana, mekâna, belli bir paraya, belli bir fakire bağlı kalmaz. Bu
nezir, gerek oruçla, gerek namazla ve itikâfla olsun, gerek para ve diğer
şeylerle olsun eşittir. Buna göre, bir kimse: "Cuma günü oruç tutayım" veya
"Beytü'l-Makdis'de şu kadar namaz kılayım" veya "Bu parayı cuma günü falan
beldede olan falan fakire vereyim" diye nezrettiği halde, buna aykırı olarak
başka bir günde oruç tutsa, başka bir mescidde o kadar namaz kılsa, o miktarda
başka bir parayı başka bir beldedeki başka bir fakire verse, adağını yerine
getirmiş olur.
240- Bir şarta bağlanmış olan bir nezir, o şartın
bulunmasından önce yerine getirilemez. "Falan zat gelince üç gün oruç tutayım"
diye nezreden kimse, daha o zat gelmeden üç gün oruç tutacak olsa, nezrini
yerine getirmiş olmaz.
241- Şarta bağlanarak yapılan bir nezir de,
zamanla, mekânla, belli bir para ve belli bir fakirle kayıtlanmaz.
Örnek:
"Falan işim olursa cuma günü oruç tutayım, şu yerdeki falan fakire şu parayı
vereyim" şeklinde nezir yapan kimse, o iş olduktan sonra herhangi bir günde o
orucu tutabilir veya herhangi bir yerdeki başka bir fakire o paranın karşılığını
verebilir.
242- Bir vakte kadar izafe edilen bir oruç, o vaktin
gelmesinden önce tutulursa, İmam Azam ile İmam Ebû Yusuf'a ,göre caiz olur. İmam
Muhammed'e göre caiz olmaz. Receb ayında tutulması nezredilen bir orucun daha
önce gelen Rebiulahirde tutulması gibi...
243- "Bir sene oruç tutayım"
diye mutlak şekilde yapılan bir nezirden dolayı, hilâllere göre tam bir sene
oruç tutulması gerekir. Şöyle ki: Eğer arka arkaya devamlı tutulması söylenmemiş
ise, bu oruç değişik günlerde tutulabilir. Eğer fasıla vermeden tutulursa, otuz
beş günün kazası gerekir. Bunun otuz günü ramazana ve beş günü de bayramlara
raslayan günlere karşılıktır. Böyle nezreden kadın ise, bu yıl içinde
tutmayacağı adet günlerini de kaza etmesi gerekir.
Fakat böyle bir yıl
aralıksız oruç tutulması nezredilirse, Ramazan günlerini kaza etmek gerekmez.
Çünkü böyle bir sene Ramazandan dışta kalamayacağı için, Ramazan günleri bu
nezirden ayrı tutulmuş gibi olur.
244- Bir kimse: "Falan ayda, (Receb
ayında) oruç tutayım" diye nezrettiği halde, o ayda hasta olsa iftar eder. Sonra
Ramazan orucunda olduğu gibi kaza eder.
245- "Allah rızası için bir gün
oruç tutayım" diye yapılan bir nezrin günü belli değildir. Nezreden dilediği
gün, o borcu tutabilir. İki gün, üç gün... denildiği takdirde de hüküm böyledir.
Bu günlerin oruçları fasılasız tutulabileceği gibi, parça parça olarak da
tutulabilir. Ancak nezir esnasında fasılasız tutulmasına niyet edilmiş olursa, o
zaman ara vermeden tutulması gerekir.
Örnek: "Ara vermeden on gün oruç
tutayım" diye nezretmiş bulunan bir kadın, beş gün oruç tuttuktan sonra âdet
görmeye başlasa, tuttuğu oruçlar nezirden sayılmaz. Temizlendikten sonra yeniden
on gün tutması gerekir. Fakat dağınık olarak ayrı ayrı günlerde oruç tutmayı
adayan kimse, o kadar gün fasılasız oruç tutsa, adağını yerine getirmiş
olur.
246- "Üzerime oruç vacib olsun" diyen kimseye, bir gün oruç tutmak
gerekir. Mikdarına niyet etmeksizin "Birçok günler oruç tutayım" diye nezreden
kimsenin de, İmam Azam'a göre on iki İmama göre yedi gün oruç tutması
gerekir.
247- "Nezrim olsun ki, yalan söylemeyeyim, nezrim olsun ki,
falan yere girmeyeyim" gibi sözler, "Ahdim olsun" yerinde birer yemin sayılır.
Buna göre, yalan konuşsa veya o yere gitse, yalnız yemin keffareti gerekir.
"Üzerime nezrolsun" sözü de böyledir. Ancak bu sözlerle sadaka vermek, oruç
tutmak, haccetmek gibi bir ibadet niyeti olursa, o zaman o ibadeti yerine
getirmek gerekir.
Yalnız: "Nezrim olsun" denilmesi de böyledir. Bu halde
bakılır: Eğer bununla herhangi bir sayı olmaksızın oruca niyet edilmiş ise, üç
gün oruç gerekir. Miktarsız sadakaya niyet edilmişse, on fakire birer fitre
mikdarı vermek gerekir.
248- Nezirde kasd ve kasıdsızlık (hüküm
bakımından) eşittir. Buna göre "Allah için bir gün oruç tutayım" diyecek yerde
yanılarak: "Bir ay oruç tutayım" denilse, bir ay oruç tutulması gerekir. Bu ayı
belirlemek nezreden kimseye aittir. Nezrin arkasından hemen oruca başlanması
şart değildir.
249- "Allah rızası için şu gün (perşembe günü) oruç
tutayım" diye yapılan bir nezir, en yakın olan perşembe gününe ait bulunmuş
olur. Yalnız o gün tutulacak oruç ile bu nezir yerine getirilmiş olur. Her
perşembe oruç tutulması gerekmez. Fakat buna niyet edilirse, her perşembe oruç
gerekir.
250- Nezredilen günlerden birinde iftar edilirse, kaza gerekir.
Örnek: Belli günlerde oruç tutmaya nezreden kimse, o günlerin şiddetli
sıcağından oruç tutmaya gücü yetmezse, iftar eder ve elverişli günlerde
tutamadığı günleri kaza eder.
251- Oruç tutmak üzere yaptığı adaktan
dolayı üzerine kaza gereken kimse, bu kazayı geciktirip de kocasa (şeyh-i fani
olsa) veya geçimini kazanmak için pek zor bir sanat ile meşgul bulunsa iftar
eder, her gün için fidye verir. Fakirliğinden dolayı fidye vermeye gücü
yetmezse, Yüce Allah'dan mağfiret diler. Çünkü Yüce Allah'ın mağfireti boldur,
merhameti geniştir.
252- Bir kimse: "Bir ay oruç tutayım, itikâfda
bulunayım" şeklinde nezrettiği halde,henüz bir gün geçmeden vefat etse,
kendisine bir ay oruç tutmak veya itikâfta bulunmak gerekir. Ayın belli olup
olmaması eşittir. Bu halde her gün için bir fidye verilmesini vasiyet etmesi
gerekir, vasiyet bulunmadığı takdirde varislerinin izinleri ile bu fidye
terekesinden verilebilir.
Fakat bir kimse hasta olduğu halde böyle bir
nezirde bulunup da iyileşmeden vefat etse, kendisine bir şey gerekmez. Amma
arada bir gün dahi olsun, iyileşmiş olsa, bir aylık fidye vasiyet etmesi
gerekir. İmam Muhammed'e göre, yalnız sağlığa kavuştuğu günler mikdarı
fidye vasiyet etmesi gerekir.
253- "Yüce Allah'ın rızası için kurban
keseyim" veya "Nezrim olsun kurban kesip etini fakirlere sadaka olarak vereyim"
diye yapılan bir nezir geçerlidir. Fakat: "Şu hastalıktan iyi olursam, bir koyun
keseyim" veya "Falan türbe için bir kurban keseyim" gibi nezirler, söz vermeler
bir nezir hükmü taşımaz. Allah'ın rızasından başka bir kimse adına kurban
kesilmesi caiz değildir.
255- Adak kurbanının etini nezreden kimse yiyemeyeceği gibi, zevcesi ile usul ve
furuu (baba, babanın babası, evlad ve evladlarının çocukları) da yiyemezler.
Bunu fakirlere sadak olarak dağıtmak gerekir. Eğer yiyecek olursa, yediklerinin
kıymetini fakirlere vermek gerekir.
256- Yapılan bir nezir veya yemin
keffareti yerine getirilmezse, hakim tarafından yapılmasına adam zorlanamaz.
Çünkü bunlar, sadece diyanetle ilgili olarak mükellefe yönelen birer
borçtur.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları
Takip et: @kpancar |
|
''Belirli ve Belirsiz Adaklar'' Bu Blog yazısı;
Haziran 18, 2010 tarihinde ibadet, ilmihal, Kuran-ı Kerim, nezir çeşitleri kategori başlıklarında eklenmiş olup Muallim tarafından yayınlanmıştır. Ayrıca henüz yorum yapılmamış bir yazıdır. Yazımızda hatalı bir içerik olduğunu düşünüyorsanız lütfen 'kpancar@yahoo.com' mail adresimize bildiriniz. Dualarınızı bekleriz.
Matematik Konularından Seçmeler
matematik
(209)
geometri
(124)
üçgen
(49)
ÖSYM Sınavları
(46)
trigonometri
(38)
çember
(30)
fonksiyon
(28)
sayılar
(26)
alan formülleri
(25)
türev
(22)
analitik geometri
(19)
denklem
(18)
dörtgenler
(17)
limit
(16)
belirli integral
(13)
katı cisimler
(11)
koordinat sistemi
(11)
fraktal geometri
(7)
materyal geliştirme
(7)
asal sayılar
(4)
elips
(3)
tümevarım
(3)
binom açılımı
(2)
hiperbol
(2)
En Çok Okunan Yazılar
-
ÖSYM'nin 15/06/2019 Tarihinde gerçekleştirdiği TYT matematik sınavı, farklı tarzda ayırt edici sorular içermekle birlikte, 2018 yılı TY...
-
Ehl-i Sünnet itikâdını, nazım (şiir) olarak anlatan ünlü ve önemli eserlerden biri; kuşkusuz Emâlî kasidesidir. "Bed'ül Emali...
-
Bu yazıda Esma-ül Hüsna hakkında kısaca bilgi verildikten sonra Ebced hesabı ile arasındaki ilişkiyi açıklayıp bütün 99 ismin ebced değerle...
-
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı?.. ...
-
Herhangi bir dörtgenin alanı köşegen uzunlukları ile köşegenlerin arasında yer alan açının sinüsünün çarpımının yarısı ile hesaplanır. Bura...
-
Çocukluğumuzda mutlaka uçurtma yapmayı denemiş veya satın alınan bir uçurtmayı uçurmak için yoğun çaba sarf etmişizdir. Hazır olarak alınanl...
-
Koordinat düzleminde çizilen birim çember için çember üzerinde alınan rastgele bir L noktasından x ve y eksenlerini kesecek biçimde bir doğ...
0 yorum:
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...