2015 LYS Matematik-Geometri Çözümleri (%20)

2015 LYS matematik ve geometri sınavında çıkan soruların tamamı, sınavdan sonra ÖSYM tarafından yayınlanmamıştır. Bu sınavda ÖSYM basına örnek kitapçık olarak bazı soruları seçerek onların yayınlanmasına izin vermiştir. Sınava giren adaylar ÖSYM kullanıcı adı ve şifreleri ile giriş yaprak erişim sayfasından soruların cevaplarına ulaşabilmektedir. 


AÇIKLAMA METNİ: 20 Haziran 2015 tarihinde yapılan Fen Bilimleri Sınavının (2015-LYS-2) Kimya Testinin Temel Soru Kitapçığında yer alan 8 ve 14. sorular ile 14 Haziran 2015 tarihinde yapılan Yabancı Dil  Sınavının (2015-LYS-5) İngilizce Testinin Temel Soru Kitapçığında yer alan 49. soru, ÖSYM Yönetim Kurulu kararı ile iptal edilmiştir. 2015 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme (ÖSYS) Kılavuzunun 4.6.1. LYS Puanları Nasıl Hesaplanacaktır? maddesinde yer alan “Sınavdan sonra yapılan analizlerde bir testteki sorulardan herhangi biri, biçimsel veya bilimsel bir nedenle ÖSYM tarafından geçersiz sayıldığı takdirde, ilgili testte yer alan sorulardan herhangi birini işaretleyen tüm adayların bu soruyu doğru cevapladığı kabul edilecektir.” hükmü gereği; Kimya Testi ile İngilizce Testinde en az bir cevabı bulunan tüm adayların bu soruları doğru cevapladıkları kabul edilerek değerlendirme işlemi yapılmıştır.

LYS MATEMATİK (LYS 2015) Adet
Temel Kavramlar 2
Faktöriyel 1
Bölme ve Bölünebilme 1
OBEB-OKEK 1
Rasyonel Sayılar 1
Basit Eşitsizlikler 1
Mutlak Değer 0
Üslü İfadeler 1
Köklü İfadeler 1
Oran-Orantı 1
Fonksiyonlar 0
Kümeler 3
Perm-Komb-Binom-Olasılık 2
Polinomlar 2
Çarpanlara Ayırma 1
2.Dereceden Denklemler 1
Eşitsizlikler 0
Parabol 0
Mantık ve İspat Yöntemleri 0
Modüler Aritmetik 0
İşlem 1
Trigonometri 2
Karmaşık Sayılar 3
Logaritma 2
Toplam Çarpım Sembolü 2
Diziler-Seriler 2
Özel Tanımlı Fonksiyonlar 1
Limit ve Süreklilik 1
Türev ve Uygulamaları 7
İntegral 7
Konikler (Elips,Hiperbol,Parabol) 0
Determinant-Matris 3
Matematik Toplamı 50
Geometri Toplamı  30
TOPLAM 80

ÖSYM'nin yayınlanmasına izin verdiği %20 lik kitapçıkta yer alan soruların çözümlerine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 

Soru dağılımı matematik müfredatı içerisinde yer alan bütün konuları kapsayacak biçimde geniş bir dağılım göstermektedir. Öğrencilerimizin sınavlara hazırlanırken YGS basamağında 9.ve 10.sınıf konularını içerecek biçimde hazırlanmaları LYS basamağı için de tüm matematik konularına hakim olarak hazırlanmaları iyi bir bölüm arzu edenler için kesinlikle gerekli olacaktır. Yukarıdaki soru ve ünite tablosu da incelenerek hangi konulardan daha yoğun soru geldiği analiz edilerek o konulara/ünitelere daha çok ağırlık verilmelidir. Planlı ve programlı bir şekilde zamanı verimli kullanarak çalışma yapılırsa başarıya ulaşmak kolay olacaktır. Bütün öğrencilerimize sınavlarında başarı dileriz...

Taş Fırın Yapımı

Kara fırın, taş fırın veya odun fırını ekmek, pide, pizza ve benzer ürünlerin pişirildiği geleneksel fırının adıdır. Genellikle ekmek fırını olarak kullanılan bu fırınların özelliği, yakacak için ayrı bir ısıtma haznesine sahip bulunmamaları, fırında yakılan odunun, pişmekte olan ürünlerle aynı iç mekânı paylaşmasıyla birlikte odun ateşinde daha kaliteli ve lezzetli bir pişirmenin yapılmasıdır. İşte bu geleneksel değerimizin nasıl yapıldığını facebooktan tanışıklık kazandığım Mehmet Yazgünoğlu Bey'in 05/01/2014 tarihinde evinin bahçesinde yaptığı ve yapım aşamalarını tek tek fotoğrafladığı albüm eşliğinde sizinle paylaşmak istiyorum. Buradaki bilgilerin rehberliğinde siz de kendinize ait bir fırını yapabilirsiniz.
| | Devamı... 88 yorum

Matematik Konuları ve Çalışma Planı

Burada yer alan plan Matematik Müfredatı (2015) konuları baz alınarak hazırlanmıştır. Konular zamanla müfredata göre değişiklik gösterebilir. Eklenen veya çıkarılan konuları MEB müfredatından güncelleyip ona göre bir çalışma planı hazırlayınız. Verilen bu program bir şablon niteliği taşımakla birlikte hedefi olan öğrencilere planlı çalışma aşamasında bir yol gösterici olacaktır.  Özellikle sınava girmeden önce 11.sınıf yaz döneminde plan dahilinde çalışarak matematik YGS ve LYS konuları kapsamlı şekilde çalışılarak bitirilebilir. Bunlardan sonra okul döneminde de yine plan dahilinde sırayla, konu ve soru çözüm çalışması yapılarak sınava hazırlanılır. Geometri konuları da plana eklendiğinden her hafta hem matematik 1 (YGS) hem de matematik 2 (LYS) konuları çalışılıp haftanın belli günlerinde de ilgili haftanın geometri konusu çalışılarak sınava hazırlanılmış olur.


Matematik yaz tatili için örnek çalışma planını indirmek için tıklayınız. (YGS-LYS ve Geometri ortak dağıtım Haftalık olarak düzenlenmiş)

YGS Konularını ihtiva eden örnek çalışma planını indirmek için tıklayınız. (Tüm Derslerin konularını içeren haftalık bazda düzenlenmiş Eşit Ağırlıklı Sınıf düzeyine uygun örnek çalışma planı)

Gençlere Mektup

Gençlerimizin başarısı üzerine yazılmış, çok güzel bir yazıyı size sunuyorum. "Eğitimlerim esnasında gençlere soruyorum. 10 yıl sonra nerede olmak istiyorsunuz? 10 yıl sonra nerede yaşamak istiyorsunuz? 10 yıl sonra yaşam kalitenizin nasıl olmasını istiyorsunuz? Genellikle açık ve doyurucu cevap veremiyorlar. Bu soruların cevabını, herkesten daha çok siz biliyorsunuz. Nasıl mı? Hepinizin elinde bir kalem var. Bu kalemle geleceğinizin resmini çiziyorsunuz. Bu resmin güzel ya da çirkin olması sizin elinizde… İyi arkadaşlar edinerek, zamanınızı etkin kullanarak, öğrenmekten ve çalışmaktan mutlu olarak, sizi engelleyenleri hayatınızdan çıkararak ve en önemlisi de, “hayır” demeyi öğrenerek…
Başarıyı elde etmenin en iyi yollarından birisi, ben kimim? Sorusuna doğru cevap vermektir. Bu soruyu sorarak; güçlü yönlerinizi, zayıf yönlerinizi, fırsatlarınızı ve engellerinizi fark edebilirsiniz. Bu aşamadan sonra yapmanız gereken en sağlıklı yaklaşım, güçlü yönleri daha güçlü hale getirmek, zayıf yönlerin, engelleyici unsurlarını ortadan kaldırmaktır. Daha sonra fırsatlardan etkili yararlanmak ve olası engelleri aşmak için, doğru stratejiler belirlemek gerekir. 1982 yılında Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi iken, üniversite sınavının benim için aşılması zor bir engel olduğunu anladım. Sınavda hangi alanlarda başarılı olabileceğimi inceledim. Sözel alanda Türkiye ortalamasına yakındım. Ancak, bu yakınlık bana üniversiteyi kazandıramazdı. Herkesin soru kaybettiği alanlar, benim başarısız olduğum alanlardı. Bu alanlara odaklaşarak, eksiklerimi kapattım ve başarıya ulaştım.
“Eğer yeni bir şey öğrenmeye başladığınızda, kolayca öğrenemiyorsanız, ne mutlu size. Siz normal bir insansınız.” Bu veciz sözü nerede ve kimden duyduğumu hatırlamıyorum ama, öğrencilik yıllarımda hep bana kılavuz oldu. İlk öğrenmeye başladığım her şeyde, sorun yaşadım.  Başarılı olmak için, öğrenilmiş çaresizliğe kapılmadan mücadele etmem gerektiğini düşündüm. Tembellik ve boş vermişlik çözüm değil,  hazin sonun başlangıcıydı. Ne zaman başarısız olsam, hep El_Cabir’i hatırladım. Matematiği öğrenemeyince medreseden kaçıp gider. Uzun süre yürüdüğü için yorulur. Bir kuyunun yanında dinlenmeye başlar. Kuyudan su içmek ister ama kova kuyunun dibine düşmüştür. Kovanın neden kuyuya düştüğünü anlamak için araştırma yaptığında, ilginç birşeyle karşılaşır. Urgan, kova kuyuya inip çıkarken, taşa sürtünür ve taş urganı keser. Bu yüzden kova kuyuya düşmüştür. El-Cabir der ki: Vay be! Taş, taş olduğu halde, urganı kesiyor da, benim aklım matematiği kesmiyor. Medreseye geri döner ve öğrenciliğe yeniden başlar. Daha sonra Cebir’in kurucusu olur.
Başarıda özgüven ve kendine inanmak önemli bir yere sahip. Ben başarabilirim… Bu söz, eğer inanılarak söylenmişse, başarının yarısı gerçekleşmiş demektir. Mutlaka başaracağım sözü ile desteklenmesi ve altının doldurulması gerekir. Başarının en büyük engellerinden birisi, saman alevi gibi olan tutum ve davranışlardır. Ani bir parlamayla başlanan daha sonra yelkenleri suya indirmekle sonlanan davranışlar, sizi sadece meşgul eder. Somut bir çıktısı ve elle tutulur bir başarısı olmaz.
Akademik başarının gizli sırlarından birisi, ders çalışmayı oyun haline getirmektir. Eğer ders çalışmayı görev haline dönüştürürseniz, mesaisi bitince işyerini terkeden memur gibi olursunuz. Yaşlı bir adam, emekli olunca küçük bir kasabada ev alır. Amacı sessiz ve sakin ortamda kitap yazmaktır. Sabah olduğunda büyük bir gürültüyle uyanır. Evin önündeki boş arazi, kasabadaki çocukların futbol sahasıdır. Gençlerin yanına gider ve antrenör olmak istediğini ve her oyuncuya günde 5 dolar ödeme yapacağını söyler. Çocuklar kabul ederler. Sıkı bir kondisyon ve antremandan sonra 5 doları öder. Daha sonra ekonomik sorunlarını bahane ederek, 1 dolara kadar günlük yaptığı ödemeleri düşürür. Bu olaya tepki veren kaptan, yaşlı amcaya şöyle söyler: Amca kusura bakma. 1 dolara burada top oynanmaz. Arkadaşlarını alıp orada ayrılır. Yaşlı adam, çocuklar için oyun olan futbolu göreve dönüştürmüştür ve futbolun tüm büyüsü ortadan kalkmıştır.
Gençlik yıllarında savaşçı olmak, başarıyı yakalamada önemli bir durumdur. Abraham Lincoln’ün hayatını incelerseniz, 52 yaşına kadar geçen sürede onlarca başarısızlık yaşadığını görürsünüz. Lincoln yaşadığı başarısızlıklara rağmen, asla vazgeçmeden mücadele etmiş ve 52 yaşında ABD’ye başkan seçilmiştir. Aynı durumu Edison’da, Pasteur’da da görebilirsiniz. Einstein’in okuldan başarısızlık nedeniyle ilişiğinin kesildiğini biliyor muydunuz? Einstein: Bana okuyamaz dediler. Ben de, atomu parçalayıp ellerine verdim sözü, mücadelenin ve yılmazlığın önemli örneklerindendir.
Başarısızlığa sebep aramayınız. Eğer sebep ararsanız, onlarca, yüzlere hatta binlerce neden bulabilirsiniz. Unutmayınız ki, bulduğunuz sebepler, sizin başarısızlık sorununuzu çözmez. Sadece geçici bir rahatlamaya sebep olur. Eğer sebepleri buluyor ve başa çıkma stratejileri uyguluyorsanız, yönteminizi değiştirip farklı kaynaklara ulaşıyorsanız, muhtemelen başarıyı yakalayacaksınız demektir.

Ödül bekleyerek derse çalışmayınız. Ödül beklemek, kendi hayatınızla ilgili karar verecek olgunluğa ulaşmadığınızı gösterir. Çünkü başarı ve başarısızlık sizin ve geleceğinizle ilgilidir. Ödül bekleyerek yaptığınız her eğitimsel faaliyet, eğreti ve içselleştirilmemiş bilgi demektir. Öğrenmeyi ve öğrenmekten mutlu olmayı öğrenmeniz gerekir.Kendinize bir hedef belirleyiniz. Bu hedef, sizin yeteneklerinize, ilgilerinize ve gerçeklerinize uygun olsun. En önemlisi de ulaşılabilir olsun. Örneğin; Ben ilköğretim matematik öğretmeni olacağım. Ben avukat olacağım vb. Hedefinizi bir üst noktadan seçiniz ki, daha fazla çabayı ve mücadeleyi gerektirsin. 1968 kuşağının efsane bir sözü vardır. “İmkânsızı isteyin ama gerçekçi olun…”
Aklınızı besleyin. Okumadan, araştırma yapmadan, çaba sarfetmeden bilgi ve beceri sahibi olamazsınız. Çalışmadan bilgi sahibi olmaya çalışmak, bilgilerin vahiy yoluyla geleceğini beklemeye benzer. Hedeflerinize ulaşmak için çalışmanız gerekir. Yatarak büyüyen tek şey karpuzdur.  Önkoşullu öğrenmeleri öğrenmek, ilişkilendirmek ve bilgiyi hayata transfer etmek, başarılı olmanızda etkili yöntemler arasındadır. Her bireyin benliğinde aslan olduğunu farzedin. Aslanlardan birisi uyuz diğeri ise dinamik ve sürekli kükremektedir. Aslanı uyuz olan, uykucu, tembel ve arabesk bir hayatı yaşar. Aslanı kükreyen ise, sürekli dinamik, gözü açık ve zindedir. Başarı merkezlidir ve ilk önce kendisiyle rekabet etmektedir. Başarının parametrelerini kendisi belirler. Bir Kızılderili kabilesinde, yaşlı reisin beslediği iki tane köpek vardır. Köpeklerden birisi beyaz diğeri siyahtır. Beyaz köpek, aydınlığı, iyiliği, erdemi ve yüceliği; siyah köpek ise, kıskançlığı, saldırganlığı ve öfkeyi temsil ettiği varsayılır. İki köpek kavga eder. Çocuklar gidip, yaşlı reise hangi köpeğin kazanacağını sorarlar.  Yaşlı reis şöyle cevap verir: Ben hangisini beslersem… Uyuz aslan ya da kükreyen aslan herkesin benliğinde vardır. Hangisinin kazanacağına siz karar veriyorsunuz.
Tembeller daha çok yorulur. Hem öğrencilik hem de öğretmenlik yaşantımda edindiğim deneyimler, bana tembellerin daha fazla yorulduğunu gösterdi. Zamanını etkin yönetemeyen, ödevlerini zamanında bitiremeyen ve kendini düzenleyemeyen bireyler, işleri yetiştirmek için daha fazla çaba sarfetmek zorunda kalırlar. Birey, sürekli derse çalışarak başarılı olamaz. Eğlenmeye, dinlenmeye ve hayatın güzelliklerini yaşamaya da zaman ayırması gerekir. Ders zamanı eğlenen, dinlenme zamanı derse çalışan kişileri anlamak mümkün değil. ABD’de öğrenciler hafta içi yoğun olarak derse çalışıp araştırma yaparlar. Hafta sonu da, zamanlarının büyük bir kısmını eğlenerek ve dinlenerek geçirirler     
Sınırlarınızı zorlamanız gerekir. Sabit sınırlar içerisinde, kaldığınız sürece vasat bir başarı elde edersiniz. Aşılamayacak hiçbir engel yoktur. En büyük engel, bireyin kendisidir. Bir şişenin içerisine arı koyunuz. Şişenin dibini güneşe çeviriniz. Arı ölene kadar şişenin dibinde dönüp duracaktır. Çünkü, güneşe doğru gittiği zaman yönünü bulacağını sanır. Eğer bir engel sizin için aşılamayacak durumda ise; kendinizi, yönteminizi, bilginizi ve sorun çözme stratejinizi yeniden gözden geçiriniz.
Öğrenirken başkasından yardım almayınız. Yardım aldıkça bağımlılık artar ve üretken zekânıza ipotek koyarsınız. Sizin için en büyük engel, yardım ve eleştiri tuzağıdır. Size yardım etmek isteyenlere teşekkür edip, öğrenmeye çalışınız. Eleştirenlerin tuzağına düşmeden, eleştiri yapılan konuda, savunma mekanizmalarınızı kullanmadan, doğruluğunu araştırıp, davranışlarınızı kontrol etmeye çalışınız.Çok çalıştığınız, çaba sarf ettiğiniz halde başarılı olamıyorsanız, muhtemelen siz onu çok fazla istememişsinizdir. Eğer istemiş olsaydınız, başarısızlığı oluşturacak tüm dinamikleri ortadan kaldırmış olurdunuz. Bir Türk atasözü der ki: Taşıma suyuyla değirmen dönmez. Dışsal güdüleme araçlarıyla güdülenerek, başarıya ulaşamazsınız. Kendinizi içsel açıdan güdüleyiniz. Kendisini içten güdüleyen birey, kendi yakıtını üreten araç gibidir. Başkasına bağımlı kalmadan yol alır.
Çalışma ortamızı iyi düzenleyin. Dikkatinizi dağıtan faktörleri yok edin. Yatarak ve müzik dinleyerek derse çalışmayın. Cep telefonunu ve interneti kapatın. Hazırbulunuşluk düzeyinizi artırınız. İyi ders notu tutunuz. Başkasının ders notu ile sınavlara hazırlanmanız, başarı düzeyinizi düşürür. Tekrar edin ve öğrendiğiniz konuları farklı sorunların çözümüne uyarlayınız. İyi uyku, dersi derste öğrenme, derse odaklaşma ve yazarak çalışma başarıda etkili yöntemler arasında yer alır.
Sonuç olarak, kendinize iyi şeyleri layık görün. İyi ve değer sahibi arkadaşlarınız, dostlarınız olsun. İçinizdeki başarı güdüsünü sürekli zinde tutun ve güçlenmesini sağlayın. Farklılıklar oluşturmaya çalışın. Özgün yaklaşımlar belirleyin. Taklit etmeyin. Değerlerinizi, diğerlerinden ayırın. Unutmayınız ki, bir daha dünyaya gelmeyeceksiniz. Hayatınızı etkili yaşayınız. Dik durunuz ve onurlu olunuz. Değerleriniz, inançlarınız milli ve evrensel bir duruşunuz olsun. Huzurlu, mutlu ve başarı dolu bir yaşam dileklerimle…"
Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU
17 Mayıs 2015
http://www.kamudanhaber.com/genclere-mektup-makale,2837.html 
| Devamı... 0 yorum

Hak yolun Batıl Yolcuları

Bugünkü Müslümanların ve islam dünyasının acı halini en güzel biçimde özetleyen bir yazıyı paylaşmak istiyorum.Diriliş Postası gazetesinden Yaşar Yavuz'un "Hak yolun Batıl ve Batıl yolun sadık yolcuları" isimli yazıyı istifadenize sunuyorum.

"Ulaşılmak istenen bir menzil olsun yeter ki…
Ve sen çıktığın o yoldan önce kendine bak ve sadık ol o yola!
Sen adımını attığın andan itibaren yar ve yardımcın Yaratan olur.
Hele bir de sadık yol arkadaşların varsa her adım bir duadır ki, eksikler tamam olur, karanlığın koyuluğunda gidilecek istikametin üstüne ayın şavkı vurup “buyur” der.
Hepimiz biliyoruz ki, uzun yıllardır Müslümanlar bu topraklarda yeniden var olma mücadelesi veriyorlar.
Bunu farklı zamanlarda farklı mücadele türleriyle denediler-deniyorlar.
Bazen davet çalışmalarıyla bazen adına demokrasi denilen yolla, bazen de şartlar gereği farklı mücadelelerle.
Mesele, çıkmaza giren bu dünya düzenine, İslam medeniyetiyle yeniden çıkış yolu oluşturmak.
Müslümanlar olarak yeniden bir kurtuluş kapısını aralamak…
Ancak bütün bunlarla beraber, hepimizin çok iyi bildiği ve her platformda konuştuğu iki konuda yanlış yaptığımızı düşüyorum.
Birincisi “Nebevi Hareket Metodu” (Rasulullah’ın (SAV) kendisine peygamberliğin gelişinden Rabb’inin huzuruna intikal edişine kadar geçen süre içerisinde izlediği yol).
İkincisi ise “Sünnetullah”. (Allah’ın kâinatı idare ederken koyduğu kurallar)
İsterseniz sizi şöyle bir geçmişe götüreyim.
Bundan yaklaşık 1500 sene evvel, Allah’ın Resulü Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın dünyaya hediye ettiği Asr-ı Saadet’i hilafet dönemine kadar bir gözünüzün önüne getirin.
İlk vahiy, yanındakilerin şaşkınlığı, vahyin kabulü, aile içinde ibadet, gizli davet, vahyin açıklanması, açık davet, açık ibadet, batılı gizli inkâr, batılı açıktan inkâr, batılın vahyi yalanlaması, inanların ve inkar edenlerin arasındaki sözlü sataşma, batılın sözlü tehdidi, fiili baskı, işkence, sürgün, Medine, cihat ve fetih…
Bu süreç, “Nebevi Hareket Metodu”nun kendisidir.
Dahası tüm bu yaşanılanlar, Sünnetullah’ın, yani Allah’ın koyduğu kurallara paralel devam etmiş ve sonuç bulmuştur.
İslam’ın aydın âlim ve düşünürleri yukarda bahsetmiş olduğum 1500 sene önce bu metodu bugün pekâlâ farklı yöntemlerle devam ettirebilirler.
Ancak olmazsa olmazı olan tek şey vahiydir.
Yani Kur’an’dır, İslam’dır, haktır, adalettir.
Çünkü vahiy, hem götüreni hem de götürüleni temizler.
Bugün de gerek dünyada gerek Türkiye’de 1900’lı yıllarda, Batılılar tarafından işgal edilen İslam topraklarında “yeniden diriliş” için başlatılan mücadelede buna benzer bir yol takip edilmiştir.
Ancak takip edilen bu yolda bu metot sonuna kadar işlenmemiş ve devam ettirilmemiştir.
Elbette bu devam ettirilmeme tek taraflı değildir.
Batılı güçler bu metodun devamının nereye çıkacağını ve neler getireceğini çok iyi bildikleri için bir yerden sonra müdahale etmişlerdir.
Müslümanlar ise bu metoda yapılan müdahaleye karşı dik duramamış, ısrarcı davranamamış ve tabiri caizse dokuzuncu basamaktan sonra geri dönmüşlerdir.
Yani pes etmişlerdir.
Pes etmek, geri dönmek ve kaybetmek demektir.
Yani sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde yine Sünnetullah işlemiştir.
Bugünden sonra Müslümanların artık kendine gelmeleri ve yoldan çok yolcuyu sorgulamaları gerekmektedir.
Kısacası sorun yolda değil, yolcudadır.
Öyle olmamış olsaydı, bugün dünyada birçok batıl dava, düzen ve devletin hüküm sürmesi mümkün olabilir miydi?

Zira nice batıl davalar, yolcuları sadık olduğundan dünyada başarıya ulaşmışlardır.

Dünyanın var oluşundan kıyamete kadar Sünnetullah işlemeye devam edecektir.

Bu Allah’ın açık bir vaadidir.
Tıpkı hak olan bir davanın yıllardır başarıya ulaşmamasının sebebinin yanlış ve yamuk yolculardan kaynaklanmış oluşu gibi.
O halde etrafımıza bir daha dönüp bakalım!
Yolcuların sinesinde hangi sevda taşınıyor, ona dikkat edelim!
Çünkü imtihana muhatap olanlar yolculardır."
Yaşar YAVUZ-14.06.2015 
http://www.dirilispostasi.com/hak-yolun-batil-ve-batil-yolun-sadik-yolculari/

Ebul Vefa'ya Google Jesti

Google ana sayfasındaki logo, 10 Haziran 940 doğduğu tahmin edilen matematikçi Ebul Vefa’ya özel olarak hazırlanmış bir doodle ile değiştirmiştir. Kullanıcılar bu logoya tıkladıklarında, Ebul Vefa’nın yaşamı, e başarıları hakkında bilgi veren web sayfalarına  ve kısa tanıtım yazısına ulaşmaktadır.  Doodle’lar, dünya genelinde önemli tarihleri, kültürel etkinlikleri veya tarihi kişilikleri vurgulamak için tasarlanıyor. Bu özel logolar sayesinde internet kullanıcıları, ilgili kişi, olay veya gün hakkında daha ayrıntılı ve bilgilendirici içeriklere ulaşabiliyor. Mevcut "doodle" ile ilişkili tanıtım yazısı şu şekildedir: 
"Bir ay kraterine adınızı vermek için oldukça büyük bir şey başarmanız gerekir. İranlı matematikçi Abu al-Wafa’ al-Buzjani bugün hayatta olsaydı, 1075 yaşında olurdu. Bu yüzden, onun çok uzun yıllar önce ortaya koyduğu ve ürettiği çalışmaların önemini düşünmek oldukça şaşırtıcıdır. Bugünün doodle’ı, katkıları bilim dünyasında büyük öneme sahip olan bu yenilikçiyi onurlandırıyor. Katkıları arasında negatif sayılara dair bilinen ilk tanıtımlardan biri ve gökbilimcilerin gökyüzünü incelemek için kullandığı ilk kadran aletinin geliştirilmesi yer alıyor. Küresel trigonometrinin öncü çalışmaları, matematik ve astronomi için büyük bir etki yarattı. İnovatif toplumumuzda, bazen kendi ilerlememizi mümkün kılan tarihi figürleri düşünmeyi ihmal ediyoruz. Abu al-Wafa’nın mirası, tarihin daha az bilinen bilim insanlarının ne kadar büyük önem taşıdığını gösteriyor. Onun resmi belki ilkokul sınıflarının duvarına asılmıyor olabilir, ama şimdi Google’ın ana sayfasına asıldı. Doğum günün kutlu olsun, Abu al-Wafa al-Buzjani!" (10 June 2015)
 
| Devamı... 0 yorum

İslam'da Çalışmanın Önemi

Müslümanın çalışmadan miskin bir hayat sürmesi kabul edilemez. Meşru yollardan kazanmak şartıyla her müslümanın kendi rızkını kazanması ve başkalarına muhtaç olmaması için çalışması esastır. Dilenmek asla kabul edilebilir bir durum olamaz.
Hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimiz (s.a.s) "Hiç bir kimse kendi elinin emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma asla yiyemez". [Buhârî, II, 9] "Allahım! Tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlığın verdiği düşkünlük ve cimrilikten sana sığınırım". [Buhârî, III, 224.] "İnsanın yiyip içtiklerinin en helal ve bereketli olanı, çalışıp kazanarak elde ettiğidir" [İbn Mâce, II, 723.] "Birinizin sırtında odun destesi taşıması, versin veya vermesin, insanlara gidip el açmasından daha iyidir" [Buhârî, III, 9.] buyurarak çalışmanın ne kadar önemli olduğunu ifade ederek insanları dilenmekten ve miskinlikten alıkoymuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.s), peygamber olarak görevlendirildikten sonra çalışmalarını farklı ve geniş bir alanda sürdürmüştür. Allah tarafından kendisine verilen tebliğ görevini yerine getirmek için tüm gücüyle ve her türlü güçlüğe göğüs gererek yerine göre bir devlet adamı, yerine göre de bir komutan ve gerektiğinde de bir işçi olarak çalışmıştır. Bir davetçi olarak Mekke'de ve bu şehrin dışında İslâm'ı yaymak için yoğun faaliyetlerde bulunmuştur. O, Kur'an-ı Kerim'de "Kitap ve hikmeti, insanlara bilmediklerini öğreten" bir kimse olarak takdim edilmektedir. Kendisi de bizzat muallim olarak gönderildiğini ifade etmiştir. Bu bağlamda o, eğitim görevini yerine getirmek amacıyla her kademeden sahâbîleri eğitmek için bir öğretmen olarak çalışmıştır. Yerine göre Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir işçi gibi çalışmıştır. Hicret esnasında konakladığı Kuba'da mescid yapılırken ilk taşı kendisi koymuş, bununla da yetinmeyerek inşaat çalışmalarına katkıda bulunmuştur. Bir gün bu çalışmalar esnasında güçlükle kaldırabildiği bir taşı kucağına alır. Bir sahâbî yanına vararak "Yâ Resûlallah! Babam anam sana feda olsun! Elindekini bana ver" der. Hz. Peygamber "Hayır! Sen de başkasını al" der. Mescidin inşaatı bitinceye kadar çalışmaktan geri durmaz. Sahâbeyi çalışmaya teşvik eder. Aynı şekilde Mescid-i Nebevî'nin temeline de ilk taşı kendisi koyar. Muhâcirler ve ensarla birlikte çalışır. Kuba mescidinde olduğu gibi yine bir gün kerpiç taşırken bir Müslüman "Yâ Resûlallah! Onu bana ver, ben taşıyayım" der. Fakat o : "Sen de başka taş al ve taşı! Sen Allah'a benden daha muhtaç değilsin" der. Hz. Peygamber Mescidin inşaatında ağır taşları yüklenir, kerpiçleri elbisesine doldurur ve taşırdı. Bu esnada da "Hayat ancak Ahiret hayatıdır. Allahım! Muhâcirlere ve ensara rahmet eyle"[İbn Hişâm, I, 496.] derdi. 

Peygamber Efendimiz (s.a.s) çalışmalarıyla Müslümanları coştururdu. Ümmü Seleme'nin anlattığına göre Mescid'in inşaatında onun çalışmasına ihtiyaç duyulmadığı halde, taş ve kerpiç taşımış; onu gören Müslümanlar da kendilerinin boş durmalarının doğru olmayacağını söyleyerek çalışmalarını hızlandırmışlardır. Hendek Savaşı'nda da kazılacak yerleri bizzat kendisi çizdiği gibi, kendisi için kurulan Türk çadırından çıkıp bizzat çalışmıştır. Kazma, kürek ve hatta balyozla çalışmış, zembille toprak taşımıştır.[Vâkıdî, II,446, 453.] Gerektiğinde söküklerini dikmiş, ayakkabılarını tamir etmiş,[ İbn Sa'd, 367.] gerekli gördüğünde çarşı-pazarı kontrol etmiştir. Hz. Peygamber yapılan işin gelişigüzel değil, düzgün ve sağlam yapılmasına önem verirdi. Bir vesile ile şunları söylemiştir: "Sizden biriniz bir iş yaptığı zaman, onu mükemmel bir şekilde yapsın" [İbn Sa'd, I, 142.]
Peygamber Efendimiz (s.a.s) Müslümanları çalışmaya teşvik etmiştir. Nitekim işi olmayan birisine, âletler temin ederek, odun kesip satmasını söylemiştir: Ensardan bir şahıs gelip Hz. Peygamber'e yoksulluktan şikayet eder. Sonra dönüp şöyle der: "Ey Allah'ın elçisi! Bir ev halkı içinden geldim ki, yanlarına dönünceye kadar bazılarının ölmüş olacağını sanıyorum." Peygamberimiz "Git, bak birşey bulabilecek misin?" der. Adam gider ve bir yaygı ile bir bardak getirerek "Ey Allah'ın elçisi! Bu yaygının yarısını yere seriyor, yarısını da bürünüyorlardı. Şu bardakla da su içiyorlardı" der. Peygamberimiz "Bu ikisini benden bir dirheme kim satın alır?" diye sorar. Bir adam "Ben alırım" der. Peygamberimiz "Bir dirhemi kim artırır?" diye sorar. Bir başka adam "Onları iki dirheme alırım" der. Peygamberimiz "Bunlar senindir" der ve adamı çağırarak ona "Bir dirhemle ailene yiyecek al, bir dirhemle de bir balta satın alarak bana gel" der. Adam da öyle yapar ve gelir. Hz. Peygamber "Şu vadiye git, orada ne bir diken, ne bir odun bırak. Bana da on günden önce gelme" der. Adam öyle yapar ve sonra Hz. Peygamber'e gelerek "Bana emrettiğin şey bereketli oldu" der. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurur: "Bu, senin için kıyamet günü yüzünde dilenmekten dolayı lekeler veya tırmık izleri olarak gelmenden daha iyidir". [İbn Mâce, II, 740-741; Kettânî, II, 285.]
Peygamberimiz durumlarına göre özürlüleri bile çalışmaktan alıkoymamış, onların ticaret yapmasını kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. Bu tutumuna bir örnek verelim: Ticaretle meşgul olan Münkız b. Amr adlı sahâbînin aklî dengesi bozulur ve dilinde bir tutukluk meydana gelir. Buna rağmen ticarî faaliyetlerini devam ettirir. Fakat sürekli aldanır. Hz. Peygamber'e gelerek durumunu anlatır. Hz. Peygamber onun ticaret yapmasını, çalışmasını yasaklama yerine kolaylaştırma yoluna gider; alışveriş yaparken, "aldatma yok" demesini ve satın aldığı malda üç gün muhayyerlik hakkına sahip olduğunu satıcıya söylemesini ister. Münkız Hz. Osman zamanında bile Hz. Peygamber'in kendisine tanıdığı bu hakkı satıcılara karşı kullanmıştır. [İbn Hacer, el-İsâbe, II, 302-303.]


Faydasız ve boş şeylerle meşgul olmamak ve boş durmamak Hz. Peygamber'in prensiplerinden biriydi. Hz. Peygamber (s.a.s) paranın piyasaya arzı konusu üzerinde durmuştur. O bu hususta şöyle buyurur: "Kim bir akar veya ev satıp da parasını onun benzeri bir şeye yatırmazsa, onun bereketini görmemeye müstehak olmuştur".[İbn Mâce, II, 832.] Ticareti teşvik etmiş, ticaret ortaklıkları kurmuştur. Ticareti teşvikle ilgili şu sözü çok meşhurdur: "Rızkın onda dokuzu ticarette, onda biri ise sürüdedir".[Münâvî, Feyzülkadîr, III, 244-245.] Bu sözüyle Hz. Peygamber ticaretin bir millet için ne derece önemli olduğunu dile getirmiştir. Bir devletin ekonomisinde iç ve dış ticaretin büyük önemi vardır. Hz. Peygamber ticareti teşvik etmek suretiyle, aynı zamanda medenî bir hayat tarzını da teşvik etmiştir. Çünkü ticaret, yerleşik bir hayat tarzının oluşmasına ve imar faaliyetlerinin gelişmesine vesile olmaktadır. Hz. Peygamber'in en yakın arkadaşları ticaretle uğraşıyorlardı. Sözgelimi dört halife birer tüccar idiler. Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber'in vefatından bir yıl önce ticaret amacıyla Busrâ'ya gitmişti.[İbn Hanbel, VI, 316. ] Hz. Peygamber ticaretin yanında ziraate ve özellikle ağaç dikmeye de teşvik etmiştir.
| Devamı... 0 yorum

El Yapımı Dolma Kalem

Bugün haber sayfalarında gezinirken okuduğum bir haberden esinlenerek bir anda aklıma düşen, benim de çok sık kullandığım ve kullanmaktan da çok zevk aldığım dolma kalemlerin nasıl yapıldığını merak edenler için kısa bir araştırma yaptım ve aşağıdaki videoyu buldum. Videoda dolmakalem yapımına hayatını vermiş üstadların çalışmalarının belgesel haline getirildiği bir çalışmanın Japon ustalardan Harumi Tanaka'nın olduğu bölümünü sizinle paylaşmak istedim. 
Harumi Tanaka; çeşitli materyallerden el sanatıyla "HAKASE" (Hakase Bespoke fountainpen) adı altında dolma kalem üreticisi konumuna gelmiş, internet yoluyla da bu kalemleri sipariş edenlere, dünyanın bir ucundan satışını gerçekleştirmeye başlamış bir emektar bir kalem ustasıdır. Hakase şirketi, kalemlerdeki değişim sürecine farklı bir şekilde dayanmayı başarmış ve halen dolma kalem üretimine kaldığı yerden devam etmektedir. Yoshio Yamamoto 'nun (1911-1976) çırağı olarak sektöre giren, zanaatkar Harumi Tanaka'nın becerileri ve CEO Masaaki Yamamoto'nun özgün fikriyle şirket gelişim göstererek, kişiye özel dolma kalemler üretmeye başlamış ve bu sektörde adını dünya çapında duyurmuştur. Yazı araçlarının çeşitlenmesi, kelime işlemcilerin ve bilgisayarların yaygınlaşmasıyla dolma kalemler artık fazla satılmadığından, çeşitli marka ve uzman dolma kalem mağazalarının sektörde ortadan kaybolmasıyla başlayan zorlu süreçte, Hakase firması için de farklı mecralara atılmak gerekiyordu. Hakase firması, köklü geçmişine dayanarak dijital çağda pes etmeden önce, son bir meydan okumayı üstlenmeye karar vermiş ve 1982 yılında dünyanın ilk özel el yapım dolma kalemini piyasaya sürmüştür. 1982 yılından itibaren bugüne kadar halen aynı minvalde işlerine devam etmiştir. Bu arada şirketin kurucu lideri Harumi Tanaka, 27 yıl dolma kalem ürettikten sonra 2011 yılında 74 yaşında emekli olmuştur. Kurduğu Hakase Şirketi ise halen kişiye özel tasarımlarla dolma kalem üretmeye ve dijital çağa direnmeye devam ediyor.
VİDEO ADRESİ:
https://youtu.be/1F12qUyIACM?si=Gxg4QGXXR21IMFgk

Uzak doğuda el yapımı kalem ustalarından Japon Harumi Tanaka'nın kaplumbağa kabuğu, bufalo boynuzu, sert ağaçlardan ince ve zarif el sanatıyla yaptığı dolma kalemleri görmeniz için videoyu izlemenizi tavsiye ediyorum. "Benim için en güzel kalem çeşidi dolma kalemdir, dolma kalemle yazı yazmayı diğer tüm kalemlere tercih ederim" diyerek sizi videoyla baş başa bırakıyorum.
 
 
"Dolma kalemle yazı yazmayı seviyorum. Bir tükenmez kalem gibi değil. Benim için dolma kalem yazının estetiğini ifade etmenin ayrı bir doğası olarak görünüyor. Kişiye özel bir dolma kalem fikri bile, sıradan kalemlere göre kıymet bakımından daha güzel bir his değil mi? Yıllar önce hediye gelmiş özel bir dolma kalemin, elimden düşerek ucu kırıldığında, sanki bir parçam gitmiş gibi hissetmiştim. Uzun zaman tamiri için uğraşmış ama sektörde tamirat işleri kalmadığından öylece kalmıştı. Olaydan yıllar sonra, bir ümit olarak, kalem şirketinin yurt dışı üretim departmanına konuyu yazmış, "dolma kalemin garantisinin bittiğini, yıllar önce alındığını, özel bir hediye olduğunu anlatıp; eski bir kalemi tekrar yazı hayatına kazandırabilecek misiniz" tarzında bir e-posta göndermiştim. Şirketten kısa süre içinde gelen cevapla, kalemi şirketin İstanbul temsilciliğine göndererek ücretsiz tamir ettirmiş ve çok mutlu olmuştum. Yaşadığım bu olay, yabancılardaki iş ahlakını ortaya koyması açısından halen aklımdadır." (KP)
| Devamı... 1 yorum

Yazının Estetiği Dolma Kalem Üreticileri

Graf von Faber-Castell
1761’de Kaspar Faber, Nürnberg yakınlarındaki Stein’da kurşun kalem üretmeye başladı. 4. jenerasyon Baron Lothar Faber 1839’da şirketi devraldığında kurşun kalemi kaliteli bir ürün ve dünyanın ilk markalı yazım gereci haline getirdi. Geçmişi yeniden keşfetmek, bunu geleceğe kusursuz tasarım ve yeni teknoloji ile taşımak onlar için kişisel bir meydan okuma demekti. Bu tutkunun sonucu Graf von Faber-Castell koleksiyonu şekil kazandı. Özenle seçilmiş malzemelerin, fonksiyonellik ve mükemmel estetiğin birleşimi ile Graf von Faber-Castell "Basitlik İçinde Lüksü" barındırıyor. 2011’de 250. kuruluş yılını kutlayan Faber-Castell, kalem ve yazım gereçleri alanında bir dünya devi. Dünyanın en eski yazım gereçleri firması olan ve her zaman kalite, yenilikçilik ve üretkenliğin simgesi olan Faber-Castell’in dünyada 10 ülkeye yayılmış kendisine ait 14 üretim tesisi bulunuyor. Bunun yanısıra Faber-Castell’in 23 ülkede satış firması, 120’nin üzerinde ülkede distribütörü vardır. Firmanın dünya çapında çalışan sayısı ise 7000’in üzerindedir. 

Montegrappa
İtalya’nın ilk kalem üreticisi Montegrappa, 1912 yılından beri İtalya’nın tarihi kenti Bassano Del Grappa’da, adeta bir kültür mirasçısı olarak faaliyet gösteriyor. Bilinen en değerli kavramlar, mitler, olaylar, Montegrappa’nın limitli üretim kalemlerinde yeniden canlanıyor. Duyguları, karakteri, fikirleri çok değerli olanlar, onları kağıda geçirirken parmakları arasındaki yazı aracının da bu değeri taşıyabilecek özellikte olmasını isterler. Bu değer, dünyanın en üst düzey ustalarının elinden çıkan Montegrappa’nın ucundan kağıda nazikçe sızar ve sonsuzlaşır.


Caran d'Ache
Caran d'Ache firması 1924 yılında İsviçre'nin tarihsel saat ve mücevherat imalatçısı Arnold Schweitzer tarafından kurulmuştur. Günümüzde üstün kalite ve kanıtlanmış deneyim efsanesidir. Şirket İsviçre'nin tek kurşun kalem, sanatsal malzeme ve lüks yazı gereçleri üreticisidir. İsviçre bütün dünyada "teknik üstünlük, hassasiyet, güvenirlik ve buluş sembolü" olarak kabul edilmektedir. Tüm ürünler el ile, Cenevre fabrikalarında üretilir ve bu üretim üstün geleneksel el sanatçılığını, bilgisayar destekli makinelerle birleştirmektedir.

Pelikan 
Pelikan markası 1838 yılında Hannower de Carl Hornemann tarafindan kurulan dünyanın ilk dolma kalem ve mürekkep üreticisidir. Özel el işçiliği ile hazırlanan kalemleri nesilden nesile köprü oluşturmaktadır. Limited edition ve dünyanın yedi harikası olan dolma kalem serilerinin her birinin ayrı bir efsaneleşmiş hikayeleri mevcuttur. Dünyaya ilk diferansiyelli piston mekanizmasını tanıtan pelikan kalem; ilk kurulduğu günden itibaren hem gündemi yakalayan hem de klasik modellerini koruyan kalem meraklılarının önemli bir markasıdır.

Montblanc
Montblanc markasının gelişimi 1906 yılına dayanıyor. Alman kırtasiyeci Klaus Johannes Voss’un, sadece zengin azınlığın alabildiği dolma kalemleri halka yaygınlaştırma isteği, birkaç arkadaşı ile bir araya gelerek dolma kalem imalatına başlamasıyla vücut buldu. Montblanc’ın bu yeni stratejisi ile dolma kalem sadece zenginlerin kullanabileceği bir araç olmaktan çıktı. Bugün ise Montblanc sınırlı sayıdaki özel dolma kalem serileri ile kalem tutkunlarının gözdesi... Sadece kalemde değil saat ve gözlükte de üretimi olan Montblanc etkileyici tasarımları ve kalitesi ile, adını aldığı zirvenin hakkını veriyor.Montblanc markası daha fazla çocuğa okuma yazma öğetmek için UNICEF'in küresel girişimlerine destek veriyor.

Conklin
Amerika Birleşik Devletleri’nin Toledo kentinde 1898 yılında kurulan Conklin Pen Company® dolma kalemlerin altın çağının en önemli ve yenilikçi üreticilerinden biridir. Günümüzde, klasik modellerin orjinal tasarımlarına sadık kalınarak sanatçılar tarafından işlenen el yapımı kalemler, Conklin’in efsanevi ismini aynı kalite ve detayda sürdürmektedirler. Dünyanın her ülkesinde Conklin kalemlere hem kolleksiyoncular hem de kalemseverler tarafından yüksek değer biçilmekte ve büyük ilgi gösterilmektedir.

Porsche Design 
Porsche Design 1972 yılında Porsche kurucusunun torunu ve aynı zamanda Porsche 911'in tasarımcısı Prof. Ferdinand Alexander Porsche tarafından kuruldu. Bir simge haline gelen Porsche 911'den sonra Prof. Ferdinand Alexander Porsche, izleyen yıllarda kalem, gözlük ve saat gibi birçok klasik ürünü "Porsche Design" markası altında dünya çapında pazarladı. Porsche Design ürünlerinin bir diğer özelliğide, tasarlanan tüm ürünlerde otomobil ve uçak yapımında kullanılan malzemelerin kullanılmasıdır.

Dupont 
Kurucusu Simon Tissot – Dupont ‘dur. 1872 yılında ilk olarak Savoie’ den Paris’e taşınmıştır. Hanedanın kurucusu olarak, isminin baş harfleri markanın isminde S.T. Dupont olarak kullanılır. Oğulları, André ve Lucien Dupont, babalarının işini devralıp çalışmalarını lüks seyahat bavulları ve aksesuarları üzerine yoğunlaştırmışlardır. 1952 yılında S.T. Dupont ilk gazlı çakmağını üretmiş ve 1960’lı yılların kült nesnesi olmuştur. S.T. Dupont dünya çapında popülerliğini ispat etmiş ürünleri temsil eder. Dünya üzerinde her üç çakmaktan ikisi S.T.Dupont imzasını taşımaktadır.

Waterman 
Waterman markası 1883 yılında Lewis Edson tarafından kuruldu. Kurulduğu yıl icat ettiği tekrar doldurulabilir dolma kalem “ the Regular”’ın patenti 1884 yılında alındı. O günden bu yana sürekli yenilik arayışında olan Waterman, üretkenlik bakımından zengin uzun geçmişi sayesinde yazım alanında güvenilir bir referans haline gelmiştir. Her kalemin benzersiz özel olduğu, sahibinin karakter ve mizacını yansıttığına inanan Waterman markası, kullandığı değişik malzeme, renk ve tasarımları ile özgün Fransız zarafetinin simgesi olmaya devam etmektedir.

Sheaffer Sheaffer 1912 yılında Walter A. Sheaffer tarafından Amerika’nın Iowa eyaletinin Fort Madison şehrinde kurulmuştur. Dolma kalem doldurma aparatları fikriyle küçük sermaye ve 7 kişi ile kurulan Sheaffer günümüzde sağlam ve gösterişli yazı kalemleri üretiminde dünyaca ünlü bir marka haline gelmiştir. Sheaffer yıllardır, sağlam, şık ve gösterişli kalemler üretiyor ve kalite, zarafet, şıklık, mükemmellik arayanların vazgeçilmez tercihi olmaya devam ediyor. 

Parker 
Parker Pen Company 1888 yılında George Parker tarafından “Bir şeyi daha iyi yaparsan insanlar onu satın alacaktır” felsefesini temel alarak kuruldu. 1888 üretime başlayan Parker, 1891 yılında ilk dolma kaleminin patentini aldı. Parker markasının ilk çığır açan teknolojik buluşu 1894 yılında “Lucky Curve” mürekkep besleme sistemi ile geldi. George Parker’ın daha güvenilir bir kalem üretme ihtiyacı ile ortaya çıkan PARKER markası; son tüketici odaklı araştırmaları, teknolojik devrimleri ve yorulmayan üretkenlik anlayışı ile “Lüks Yazım” kategorisinde her zaman öncü olmuştur. 

Waldmann 
Waldmann’ın tarihi; 1920 yılında Almanya‘nın kuyumculuk merkezi Phorzheim bölgesinde altın ve gümüşten yüksek kalitede tükenmez ve kurşun kalem üretimi ile başladı. İlerleyen yıllarda Waldmann, pirinç, som gümüş ve 18 ayar altından dolma ve tükenmez kalemler tasarladı ve üretti. Waldmann'ın çevirme mekanizmalı, 2 ve 4-renkli tükenmez kalem sistemi firmaya dünya çapında patent hakkı kazandırdı. Tarihinin her aşamasında olduğu gibi bugün de Waldmann, ürünlerini %100 Almanya'da üretmektedir. Ayrıca Waldmann müstesna yüzeyler işlemede, özellikle de geleneksel el oyması alanında, ün yapmış bir firmadır. Bugün çok az sayıda sanatçı 'Viyana Gravürü'nü yapabilmektedir ve sadece Waldmann bu zarif gravürlerle işlenmiş, her biri kendine has olan yazı gereçlerini sunmaktadır.  

Cross 
Cross, 1846 yılında Amerika’da, Alonzo T. Cross adında üretken bir kalem zanaatçısı tarafından kurulmuştur. İlk patentini 1876 yılında yüzyılımızın tükenmez kaleminin öncüsü olan “stylographic” kalemle almıştır. Sonraları 21 yeni patent daha bu kalem patentini takip etmiştir. 1946 yılında, yani kuruluşunun 100. yılında bugün klasik “Century” modeli olarak anılan ince tükenmez kalemi piyasaya sürmüştür. 1996 yılında kuruluşunun 150. yıldönümünü kutlarken, aynı zamanda klasik “Century” modelinin de 50. yaşını kutluyordu. Her iki kutlama için sınırlı sayıda üretilmiş özel koleksiyon kalemleri piyasaya sürülmüştür. 

Lamy 
1930 yılında C. Josef Lamy tarafından Almanya’nın Heidelberg kentinde kurulan Lamy, 6 milyon yazı gereçleri üretimi, 400 personeli ve yıllık €50 milyon cirosuyla Almanya’da pazar lideri konumundadır. Dünya çapında 70 ülkeye ihraç edilen Lamy modelleri, Avrupa’nın en ünlü tasarımcıları tarafından dizayn edilmektedir. Modern, farklı ve fonksiyonel tasarımlara sahip Lamy ürünleri, IF (Uluslararası Tasarım Forumu) Good Design, Avrupa Tasarım Ödülleri, Red Dot gibi uluslararası tasarım yarışmalarında 100’den fazla tasarım ödülüne layık görülmüştür.  

Picasso 
Picasso Sanat Koleksiyonu, sanat ve yaşam kombinasyonu teması ile tasarlanan ve tanıtımı yapılan, amacı altında çok sayıda seçkin ürünlerini imal eden bir markadır. Ürünlerinde pek çok muhteşem sanat eserlerinden ve pek çok usta zanaatkardan ilham alan, sanatı yüksek kalite ile birleştirerek şık ve cezbeddirici ürünleri bizlere sunan, alanında bir çok müzayede rekorlara imza atmış , ürünlerinin birçoğunda insanları hayaller alemindeymiş gibi hissettirerek dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış asortik ve şık olan çeşitleri bizlere sunan bir markadır.  

Scrikss 
Türkiyede’ki kalem pazarında hem bir üretici hem de dünya çapında önemli markaların distribütörü olarak liderliğini sürdüren Scrikss 1963 yılında kuruldu. İspanyol kökenli olan Scrikss kelimesi Katalan dilinde yazmak anlamına gelen “Escriure” sözcüğünden türetilmiştir. Ucu dışında tamamı yerli üretim olan ilk Türk dolma kalemi 1966 yılında Scrikss tarafından üretilmiştir. 1993 yılında kaliteli yazı araçları dalında Hollanda’da kalite ödülünü kazanmış, aynı yıl Frankfurt ve Moskova fuarlarına katılarak Türkiye’yi başarıyla temsil etmiştir. 

Diplomat 
1922 yılında kurulan Diplomat markası kalem üretimini bir sanata dönüştürmektedir. El yazısının insan karakterindeki yerini çok iyi bilen marka, hem ergonomik, hem şık, hemde yazıya değer katacak kalitede ürünler üretmektedir. El işçiliği ile üretilen bu kalemler Diplomat'ın Dünya'nın en kaliteleri kalemleri üretmesinde önemli bir rol oynamaktadır. 1958 yılında ilk modern dolma kalemini piyasaya çıkaran firma o dönemde kalitesini yenilikle birleştirmiş ve her geçen yıl markaya eklenen ürünlerle kalem sektöründe lider firmalardan biri haline gelmiştir. 

Monteverde 
Dünyada en fazla çeşitte el yapımı akrilik reçine ve karbon fiber kalem sunan firma A.B.D menşeli Monteverde‘dir. Monteverde sadece inovasyon ve teknoloji alanında değil tasarımda da lider üreticilerdendir. Son moda renkleri ve desenleri kullanarak elde üretilen gövde tasarımları dünyanın her köşesinde yüksek beğeni ve övgüyle kullanılmaktadır. Monteverde bu özel kalem dünyasını beğeninize sunarak, el yazısıyla iletişimin giderek bir istisna haline geldiği günümüzde, sizi yazı tutkunuzu yeniden keşfetmeye davet ediyor. 

Kaweco 
1881’de M. Luce et M. Ensslen tarafından Heidelberg’de adıyla açılan kalem fabrikasında o yıllarda kalemlerin ahşap uçları üretilirken kalemlere ait uçlar Amerika’dan ithal edilmekteydi. Kaweco 1914 yılında Leipzip fuarında altın ödül aldıktan sonra aynı yıl 1. Dünya Savaşı patlak verir, ancak ticari faaliyetlerini ve üretimini sürdürme izni alır. 1971 yılında 20. Olimpiyat Oyunları için Kaweco resmi lisans almıştır. Bu resmi lisans ile üzerlerinde değerli taşlar bulunan kalemler, Kaweco Spor Setleri adıyla piyasaya çıkmıştır. 

Visconti 
1995 yıllarından itibaren kurulan bu yeni kalem üreticisi firma; yirmi yılı aşkın bir süredir "Visconti" ismi yoğun tarihi ve teknolojik araştırmalardan gelen olağanüstü zarif yazı gereçleri ile eş anlama gelmektedir.Visconti tüm dolma kalem ,roller kalem ve tükenmez kalem çesitliliği boyunca daima güçlü karakterlerini ve özelliğini yansıtan üst kalite ürünlerini geniş ürün yelpazesi ile sunmuştur.1988 yılında kurulan Floransa markasının yöneticisi olan güçlü üretken dinamizmin beklenmedik şekilde yetişen gücü "Dante Del Vecchio" ile aynı özellikleri Visconti'nin yüm eserlerinde bulabilirsiniz. O'nın yazı enstrümanları sanatı ile ilgili sürekli yeni etkileşimler için yaptığı araştırmaların temelini,tarihi dolma kalemlere olan kişisel tutkusu oluşturuyor. 

Pierre Cardin 
Pierre Cardin, İtalyan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi çiftçi olan küçük Pierre'in çok daha büyük hayalleri vardı. Pierre Cardin, 60'lı yıllardan günümüze tam 140 ülkede 900 farklı ürün lisansıyla en çok kabul gören ticari marka olmayı başardı. Başardığı şey hayallerinin ta kendisiydi ve sadece kendi kararlarına bağlı kaldı. Bir moda imparatoru olarak anılmasına rağmen "yaşamı boyunca en iyi bildiği şeyin kendi elleriyle çizmek, kesmek ve dikmek" olduğunu söyleyecek kadar da mütevaziydi.Her alanda geniş bir yelpazeye sahip firma son yıllarda lüks kalem üretimi alanında da faaliyet göstermeye başlamıştır.

Dolmakalemlerde uç kalınlığı nedir?
Dolmakalem uçlar, kullanıcıların tercihine göre genel olarak beş farklı kalınlık modeli bulunmaktadır:
EF (extra fine:çok ince), F (fine:ince), M (medium:orta), B (broad:kalın) ve BB (Kaligraf:kesik uç). 
Türkiye'de en çok F ve M tipi uçlar satılmaktadır. M genel olarak ince (F) yazmanın zor olduğu durumlar için herkese hitap eden bir uç modelidir. 
| Devamı... 2 yorum

Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!