Kıssadan Hisse…"Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir. - Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir. - En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır."
Net Fikir » Eylül 2012 Arşivi
Üç Heykel Hikayesi
İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlar da ilginç armağanlar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma fırsatlarıydı.
Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı.
İstediği; birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı.
Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.
Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına
gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu.
Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar:
"Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver."
Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel
gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar
insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle
incelediler ama aralarında bir fark göremediler.
Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın bu heykel sıkıntısını duymuştu
ve kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç sorunu çözebileceğini söyleyerek zindandan haber gönderdi.
İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı.
Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı.
Genç önce
heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.
Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.
İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Kulağından soktuğu tel bu kez diğer kulaktan çıktı.
Üçüncü heykelde, tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı.
Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor,
oradan öteye gitmiyordu.
Artık cevap bulunmuştu. Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara buldukları bu cevabı yazdı. Karşı ülkenin Hükümdarı da cevabın doğruluğunu tasdik edince zindandaki genç, hükümdar tarafından affedildi.
İbn Heysem
İbn-i Heysem 965'te Basra'da doğdu, 1038-1040 yılları arasında Kahire'de öldü. Fizik, matematik ve felsefe alanlarında çalışmalar yapmıştır. Öğrenimine Basra'da başladı. Zamanının yüksek din ve fen ilimlerini de burada öğrendi. Tahsilinin bir kısmını tamamladıktan sonra, Bağdat'a giderek özellikle; matematik, fizik, mühendislik, astronomi, metalurji gibi pozitif bilimleri öğrenip, şöhrete kavuştu. Öğrendiklerini uygulama safhasına koymak için çok gayret gösterdi. Birçok önemli neticeler ve başarılar elde etti. İbn-i Heysem'in başarıları diğer memleketlerde duyulunca, Mısır'da hüküm süren Fatimi Devleti hükümdarlarından El-Hakim kendisini Mısır'a davet etti. İbn-i Heysem, Mısır'a gitmeden önce, Nil Nehri ile ilgili bir sulama projesi ve bazı teknik çalışmalarda bulunmuş, Nil Nehri'nden nasıl istifade edilebileceğini araştırmıştı. Projesini Fatimi sultanı El-Hakim'e açıklayınca, sultan projenin gerçekleştirilmesi için ona her türlü yardımı yapacağını bildirdi. İbn-i Heysem, Nil Nehri boyunca ilmi ve teknik incelemelerde bulundu. Yaptığı projelerin başarılı bir şekilde uygulanmasının o günkü şartlarda mümkün olmadığını görünce, hükümdardan af diledi. İbn-i Heysem, El-Hakim'in kendisi hakkında kanaatlerinin değişmesinden korkarak, gözden ırak bir yere çekilip hükümdardan uzak durmaya karar verdi. Gizlice ilmi çalışmalarını sürdürerek birçok eser yazdı. İlim tarihçilerine göre, İbn-i Heysem'in hayatının bu dönemi en verimli ve başarılı devri olmuştur.
İbn-i Heysem, Birûni ve İbn-i Sina ile çağdaştı.
İbn-i Heysem, çağının bütün ilimlerinde otoriteydi. Fevkalade keskin bir görüş, anlayış, muhakeme ve zekaya sahipti. Aristo ve Batlamyus'un eserlerini inceleyerek hatalarını gösterdi. Bunları özetleyerek Arapça'ya tercüme etti. Ayrıca tıp biliminde de derinleşti. Geometriyi mantığa uyguladı. Öklit ve Apollonius'un geometrik ve sayısal metotlarını geliştirdi ve pratik uygulama alanlarını işaret etti. Geometri ve matematiğin inşaatçılık alanında uygulanmasında katkıda bulundu. Eski medeniyetlerden intikal eden matematik, geometri ve astronomiyi tedkik ederek ilmi tenkitlerini ortaya koydu ve bu sahalarda kendi nazariyelerini geliştirerek ilim alemine sundu. Mesela; Aristo ve Batlemyüs'e ait olan dünyanın, kainatın merkezi olduğu şeklindeki görüşleri üzerindeki şüphe ve tereddütlerini ifade etti. Dünya merkezli bir kainat sisteminin kesin olmayacağını, uzayda daha başka sistemlerin de bulunabileceğini ve güneş sisteminin mevcut olduğunu söyledi. Nitekim İbn-i Heysem'den yüzlerce sene sonra , İbnu’ş-Şâtır ve Nureddin Batrucî sonra Newton ve Kepler, Güneş sistemi nazariyesini kabullenmişler ve yer kürenin bu sistem içinde bulunduğunu söylemişlerdir.
Ebu Ali Hasan İbn'ül-Heysem, optiğe önemli katkıları olan ve bilimsel metotları göze çarpan, en önemli fizikçilerden biridir. Batı'da Alhazen olarak bilinen İbn'ül-Heysem Basra ve Bağdat'ta öğrenim görmüştür. Mısır'da, Nil'in akışının kontrolünün yollarını bulmasının vazifesinde bulunmuş ama bu işte başarısız olmuştur. ve Halife El-Hakim'in ölümüne kadar deli numarası yaptı. İspanya'ya da seyahat etti ve bu dönem boyunca, kendini her birinden birkaç göze çarpan kitap bıraktığı optik, matematik, fizik, tıp ve bilimsel metotların gelişimini içeren bilimsel çalışmalara verdi. Işığın çeşitli ortamlardan geçişini tam olarak inceledi ve kırılma yasalarını keşfetti. Aynı zamanda, ışığın onu oluşturan renklere ayrılması üzerine ilk deneyler gerçekleştirdi. Kitabı, Kitabü'l-Menazır, gurup renklerine ilişkin kitabı gibi Orta Çağda Latince'ye tercüme edildi. Gölgeler, tutulmalar, gökkuşağı ve ışığın fiziksel doğası üzerine tahminlerde bulunmak gibi çeşitli fiziksel olayların teorileri ile uzun uzadıya ilgilenmiştir. Gözün çeşitli bölümlerini doğru olarak tanımlayan ve görme olgusunun bilimsel bir izahını veren ilk kişidir. İki gözle görme olgusunu açıklamaya çalışmış ve güneş ve ayın ufka yakınken daha büyük görünmesinin doğru bir açıklamasını yapmıştır. Karanlık odayı kullana ilk kişi olarak bilinmektedir. Batlamyos'un ve Öklid'in nesnelerin gözden çıkan ışınlar aracılığıyla görüldüğü görüntü teorisinin aksini iddia etmiştir. Ona göre ışınlar gözden değil, nesnenin görüntüsünden kaynaklanmaktadır. Optikteki bu kapsamlı araştırmaları sayesinde, modern optiğin babası olarak kabul edilmektedir.
Önemli eseri, Kitabü'l-Menazır'ın Latince çevirisi, Batı bilimi üzerinde büyük bir etki yaratmıştır; ör. Roger Bacon ve Kepler'in eserlerinde. Deneysel metotlarda büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Işık yansıtma bilimindeki araştırmaları küresel ve parabolik aynalarla küresel sapma üzerinde odaklanmıştır. Çarpma ve kırılma açısı arasındaki ışının sabit kalmadığı önemli gözlemini yapmıştır ve bir merceğin büyütücü gücünü araştırmıştır. Onun ışık yansıtma bilgisi Alhazen problemi olarak bilinen önemli problemi içermektedir. Bu problem, bir daire düzlemi içinde iki noktadan çizilen ve çevre üzerinde bir noktada buluşan ve o noktada normalle eşit açılar yapan doğrulardan oluşmaktadır. Bu dördüncü derece bir denkleme yol açmaktadır.Kitabı, Mizan el-Hikmah'ta, İbn'ül Heysem atmosferin yoğunluğunu incelemiş ve onunla yükseklik arasında bir ilişki kurmuştur. Aynı zamanda atmosferik kırılmayı da incelemiştir. Alacakaranlığın sadece güneş ufkun 19º altındayken bittiğini ya da başladığını keşfetmiştir ve atmosferin yüksekliğin ölçmeye bu esas üzerine kalkışmıştır. Aynı zamanda kütleler arasındaki çekim teorilerini de incelemiştir ve ivmenin büyüklüğünün yerçekimine bağlı olduğunun farkında gibi görünmektedir.
Matematik ve fiziğe katkıları çok kapsamlıdır. Matematikte, cebir ve geometri arasında bir bağlantı kurarak analitik geometriyi geliştirdi. Bir cismin hareketinin mekaniğini inceledi ve harici bir kuvvet durdurmadıkça ya da harekete yönünü değiştirmedikçe, bir cismin sürekli olarak hareket edeceğini iddia eden ilk kişidir. Bu ilk hareket yasasına denk gibi görünmektedir.
İbn-i Heysem'in ünlü yapıtı, 12. yüzyılda Cremona'lı Gerard (Gherardo) (1114-1187) tarafından Opticae Thesaurus Alhazeni (İbn-i Heysem'in Optik Hazinesi) başlığı altında Latince'ye çevrilmiş ve Batı dünyasını 600 yıl boyu etkilemiştir. Kitap, gözün yapısı, yanılsama (illüzyon), serap olayı, perspektif, ışığın kırılması ve fotoğraf makinesinin atası olan "karanlık oda"dan (sözcüğü sözcüğüne Ar. "beyt el-muzlim", Lat. "camera obscura": "karanlık oda") söz etmekte ve böyle bir delikli kamera ile ters görüntü elde edileceğini belirtmektedir. İbn-i Heysem burada "karanlık oda"nın, güneş tutulmalarının gözlemlenmesinde kullanılmasını önermektedir. İskenderiyeli astronom, matematikçi ve coğrafyacı Claudius Ptolemaios (Batlamyus) (108-168), Almagest (Büyük Derleme) (~150'ler) ve Optik adlı yapıtlarında görme ve yansıma kuramını işlemişti. Batlamyus'un Optik adlı eserinin, ancak Sicilyalı Emir Eugene tarafından yapılmış Latince çevirisi günümüze kalmıştır.
Görme konusunda İbn-i Heysem'e kadar geçerli olan kuram, Öklid ve Batlamyus'un ortaya attıkları ve görme olayının, gözün görülecek nesneye yolladığı ışınlarla gerçekleştiğini öne süren kuramdı. İbn-i Heysem bu kuramı reddederek olayın bunun tam tersi olduğunu ve gözün, nesnenin yolladığı ışınları algılayarak o cismi gördüğünü ortaya attı.
Işık kaynağı olan nesnelerde ışık, güneş gibi her noktadan karşısındaki nesnenin bütün yönlerine doğrusal olarak yayılır. İbn-i Heysem, düşüncesini şu şekilde uygulamıştır: Güneş ya da ateş ışığını bir delikten karanlık bir odaya göndererek ışığın yayılan yönü boyunca ip germiş ve ışığın yayıldığını göstermiştir. Bu tecrübeyi ilginç kılan, 17.yüzyılda Kepler tarafından tekrarlanmış olmasıdır.
Çok azı günümüze ulaşan kitaplarının listesi 200 ya da civarına ulaşmaktadır. Yine de optik üzerine muazzam eseri günümüze Latince tercümesi vasıtasıyla ulaşmıştır.
Orta Çağ boyunca kozmoloji üzerine kitapları Latince'ye, İbranice'ye ve diğer dillere tercüme edilmiştir. Aynı zamanda bugün bile ciddi öneme layık olan evrim konusu üzerine de bir kitap yazmıştır. Yazılarında, kişi Müslümanlar tarafından geliştirildiği ve uygulandığı gibi ve fiziksel olayların sistematik gözlemini ve bunların bir bilimsel teori ile birbirlerine bağlanmalarından oluşan bilimsel metotların açık bir gelişimini görebilir. Bu bilimsel metodolojide tahmin ve jestlerden uzak büyük bir buluştur ve bu bilimsel uğraşları gözlem, hipotez ve doğrulama arasındaki sistematik ilişkiyi oluşturan sağlam bir temel üzerine oturtmuştur. İbn'ül-Heysem'in genel olarak fiziki bilimlere ve özellikle optiğe etkisi büyük saygı uyandırmaktadır, ve gerçekten, optikle ilgili araştırmalarda, hem teori hem de pratikte yeni bir çağ açmıştır.
İbn-i Heysem'in yazdığı diğer eserlerden bazıları şunlardır
Kitab-ül-Cami' fi Usûl-il-Hisab:
Matematiğin esasları ve metodolojisi ile ilgili bu eserinde, matematik, geometri, cebir, geometrik analiz gibi temel konuları izah etmiş örnek çözümler ortaya koymuştur.
El-Muhtasar fi İlm-il-Hendese: Euclid geometrisinin tedkik ve tenkidine dairdir.
Kitabun fihi Rüdûd alel-Felasifet-il-Yunaniyye ve Ulema-il-Kelam: Eski Yunan filozoflarına ve onlara uyan bazı kelam alimlerine reddiye olarak yazılmıştır.
Kitab-ül-Ezlal: Ay ve güneş tutulmaları hakkındadır.
Risaletün fi Keyfiyet-ül-Ezlal: Gölgenin meydana gelmesi incelenmiştir. Eser, 1907 senesinde Almancaya çevrilerek bastırılmıştır.
Kitabun fi İlm-il-Hendese vel-Hisab; Matematik-geometri ile ilgilidir.
Kitabun fil-Cebri vel-Mukabele
Makaletün fi İstihracı Semt-il-Kıble fi Cami-il-Meskûneti Bicedavilin: Bütün dünyanın o zamanki yerleşim merkezlerinde kıblenin nasıl bulunacağının hesaplanması ve bunların cetvelleri ile ilgilidir.
Risaletün fi Şerhi İtticah-il-Kıble:balotelli amauri Kıblenin bulunması hakkındadır.
Kitabun fi Hayat-il-alem: Kainatın düzeni ve sistemi hakkındadır. Eser, İspanyolca, Latince ve İbraniceye çevrilmiştir.
Kitabu Hey'et-il-alem,
Risaletün amil-il-Ayni vel-İbsar: Gözün yapısı ve görme olayının incelenmesi hakkındadır.
Şerh-ü Mecisti ve Telhisihi
Kitabün fi aletiz-Zıl
Kitab-ut-Tahlili vet-Terkib-il-Hendesiyyin
İskat-ı Salât (Namaz Borcu)
İskat-ı Salât (Namaz Borcunu Düşürme)
Meselesi
476- Kazaya kalmış beş vakit farz namazlarla vitir
namazlarının bağışlanması umudu ile yapılan bir sadaka verme işlemine "İskat-ı
Salât" denilmektedir. Şöyle ki: Mükellef bir insan, farz ve vitir namazlarını,
ima ile dahi olsa yerine getirmeye gücü olduğu halde, eda veya kazayı
yapmaksızın ölse, bunların düşürülmesi için (bunların manevî sorumluluğundan
kurtulması ümidi ile) bunlara karşı ödenmek üzere malının üçte birinden harcama
yapılmasını vasiyet etmesi gerekir. Buna göre ölünün geriye bıraktığı malın üçte
birinden namazlar için fidye (bedel) verilir. Böylece bağışlanması için Yüce
Allah'a dua edilir.
477- İskat-ı Salât (namazların düşürülmesi) için vasiyette bulunmamış olan bir ölünün velisi (varislerinden biri) tarafından bağış yolu ile verilecek bir mal ile de, bu "İskat" işlemi yapılabilir. Ölünün bu yüzden bağışlanması Allah'ın rahmetinden umulur. Yabancı bir kimse tarafından yapılacak böyle bir bağışın bu konuda yeterli olup olmadığı üzerinde ihtilaf vardır. Her halde, yabancı bir kimse tarafından ölü adına verilecek sadakadan da ölüye sevab ulaşır.
478- Bir kimse hastalığı sırasında
kazaya kalmış namazlarını düşürmek için fidye ve sadaka veremez. Çünkü bunları
kaza etmesi ihtimali vardır. Vereceği bu fidye hiç bir zaman namaz yerine
geçemez. Fakat bu hastalık halindeki namazlarını kaza etmek fırsatını
bulamayacağını düşünerek vasiyette bulunsa, bu vasiyeti ölümünde, varisi varsa
bırakmış olduğu malın üçte birinden, varisi yoksa malının tamamından (İskat-ı
Salât olarak) yerine getirilir.
479- İskat-ı salât için ölünün miladi yıl olarak hayatı esas alınır. Şöyle ki: Ölü erkek ise on iki, kadın ise dokuz yaşından sonraki yaşadığı yıl hesab edilir. Bu zaman içinde namazlarını kılmış olsa dahi, bunların kılınmasında noksanlar bulunacağı düşüncesi ile bütün bu müddet içindeki namazları için fidye verilmesi tercih edilir. Örnek: Ölen bir erkeğin ömrü yetmiş yıl olsa, bunun elli sekiz senesi için her namaz karşılığında bir fitre mikdarı fidye verilir.
480- Namaz fidyesi için
ayrılan para, ömre göre hesap edilen namazların karşılığı olarak yetmediği
takdirde, bu para çoğunlukla on fakire devir şeklinde verilebilir.
Örnek: Altmış iki yaşında ölen bir kimsenin elli senelik hayatı için devir yapılmak istense, fitre elli kuruş olduğu kabul edilerek namazların iskatı için de doksan lira ayrılmış bulunsa, bir aylık devir yapılır. Şöyle ki: Vitir namazı dahil, bir aylık namaz, otuz gün itibarı ile yüz seksen vakit eder. Bunun fidyesi de, elli kuruş fitre üzerinden doksan lira eder. Elli senede ise, altı yüz ay vardır. Bu durumda bu doksan lira on fakire veya birkaç birkaç fakire altı yüz defa devredilir. Eğer bu ayrılan para iki misline (180 liraya) çıkarılmış olursa, üç yüz defa devir yeterli olur. Eğer ayrılan para kırkbeş lira olursa, o zaman bin iki yüz defa devir gerekir. Böylece devir sayısı, ayrılan paranın mikdarına göre değişir.
İnsan, ancak Allah'a kul olur
“İslam'da cemaatle beraber olunması tavsiye
edilir. Cemaatle beraber olmak "hakla", "hakikatle" beraber olmaktır!
Tek başına olsa bile, hakikatle beraber olan cemaattir. Hakikatten
kopmuş olanlar, milyonlarca da olsa tefrikadadır.” “Bugün maalesef tüm İslâm âlemi emperyalist güçlerin sultası altındadır. Kuş uçurtmazlar, takip ederler... Hem de kendisi takip etmez...
Amerika seni John'la takip etmez, Smith'le takip etmez. Adı senin benim gibi olan Müslümanla takip eder; canına okur. O milletin içinden çıkmış hain vasıtasıyla takip eder ve millete en büyük zararı, kendi içinden çıkmış insanlara yaptırır. Parayla satın alır, ajan edinir ve öyle kullanır.” “Herkese ajan demiyoruz; metot bilmediğinden, ilimden uzak olduğundan emperyalist onu kullanır, fark etmez. Sahte bir takım organizasyonlar var, topluyorlar insanları etraflarında, ondan sonra onları toptan satıyorlar! Götürüyor, olmadık yere bağlıyor...Mü'min feraset gözüyle bunları anlayabilmeli. Hizmet ediyorum diyen insanları, organizasyonları irfan teraziniz ile tartın!”
“Böyle birtakım insanlara, organizasyonlara
körü körüne bağlanmayın! Her birinize istiklâl tavsiye ediyorum. Hür
olun, hizmeti kendiniz tespit edin, yapmaya çalışın!”
“Emperyalistlerin
türlü oyunları var. İslâm, bir kimsenin hizmetiyle yürüyecek hâle
gelirse, o kimseyi yok ederler, öldürürler, satın alırlar, tehdit
ederler. Ne yapmak lâzım? Hizmeti yaygınlaştırmak lâzım, herkesin lider
olması lâzım. "Tek lider, vazgeçilmez insan..." diye bir şey olmaz.
Bakın, Filistinli çocuklarla niye başa çıkamıyorlar? Hepsi lider.”
“Bir lidere, tek hocaya, tek ekibe bağladığı bir yığın insanı, böyle üzüm salkımını sapından tutar gibi, istediği yere götürüyor!” “Onun için, teşkilât kurdurtuyorlar; teşkilâtın başına kendi adamlarını --hain bir kimseyi-- koyuyorlar. Öteki insanların hepsini, üzüm salkımı gibi oraya buraya götürüyorlar.” “Müsaadeli, ağabeyli, bilmem neyli hizmet olmaz... Tâbî olmayın kimseye! Bana da tabi olmayın! Bana tabi olursanız, beni sıkıştırırlar. Ondan sonra, "Sen bu adamlarına şöyle yap!" derler. İslâm'a, Allah'ın emrine tabi olun! Allah'ın dinine hizmet edin! Tek başınıza olsanız da, hakla beraber olun! O zaman İslâm kalkınır; başka türlü kalkınamaz!"Aa, efendim, dirlik, düzenlik, birlik, beraberlik, organizasyon bozulmasın" diyorlar. “Her biriniz İslâm için, kendinizin dünyada kalmış tek adam olduğunuzu düşünün. Ama senin gibi aynı hedefe yürüyen başka insanlar varsa; onlarla da işbirliği yap! Yapmıyorsa, silkele at be! Sen onu sırtında taşımak zorunda mısın? Beni sırtında taşımak zorunda mısın? Kimse kimseye hürriyetini vermesin! Hürriyet aziz şeydir. İnsan, ancak Allah'a kul olur. "Allahım! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz."
Prof. Esad Coşan
5 Mayıs 1990
Ankara İlitam Programı Dersleri (Yarıyıllık)
Ankara Üniversitesi İlahiyat Lisans Tamamlama Programı (İLİTAM) için genel ders programı (2014 yılı itibariyle) şu şekildedir. Sonradan ders isimlerinde ve kredilerinde değişiklik yapılmış olabileceği ihtimali ile en güncel versiyonu için Ankara Üniversitesi UZEM resmi sayfasını lütfen inceleyiniz.
Sitemizde İLİTAM programını okurken kaynak olarak kullanabileceğiniz pek çok dokümana da yer verilmiştir. Dua bekler, derslerinizde sizlere başarılar dileriz.
Sitemizde İLİTAM programını okurken kaynak olarak kullanabileceğiniz pek çok dokümana da yer verilmiştir. Dua bekler, derslerinizde sizlere başarılar dileriz.
İlahiyat Lisans Tamamlama Uzaktan Eğitim
İlahiyat Lisans Tamamlama Uzaktan Eğitim Programı (İLİTAM), Ankara Üniversitesi tarafından geliştirilmiş özgün bir lisans tamamlama programıdır. Aşağıda yazılı bilgiler, 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı için geçerli bilgilerdir. Konu ile ilgili daha güncel bilgi sahibi olmak için lütfen üniversitenin resmi web adresini ve iletişim bilgilerini ziyaret ediniz. https://ankuzef.ankara.edu.tr/
"İlahiyat Lisans Tamamlama Uzaktan Eğitim Programı (İLİTAM), Ankara Üniversitesi tarafından geliştirilmiş özgün bir lisans tamamlama programıdır. İlahiyat ön lisans derecesine sahip kişilere, ilahiyat lisans diploması alabilmek için gerekli eğitimi vermeyi amaçlar. İLİTAM’ın sosyal hedefi, Ankara Üniversitesi’nin bu alandaki bilimsel ve akademik birikimini, eğitim teknolojisinin ve eğitim bilimlerinin sunduğu olanaklarla da bütünleştirerek geniş kitlelere yaymak ve böylece Türkiye’de yükseköğretimin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmaktır.
İLİTAM, öğrencilerinin özlük haklarının iyileştirilmesine, sadece lisans mezunlarının atanabildikleri görev ve makamlara da atanabilmelerine, yurt dışı görevlere atanmada tercih edilebilmelerine ve lisansüstü eğitim yapabilmelerine fırsat sağlar. Eğitim süresi 4 yarıyıldan oluşup toplam 2 yıldır. (2011 yılı öncesi kayıt yaptıran öğrenciler yıllık İLİTAM programına tabidirler. Yıllık program yarı yıllık programdan farklılıklar taşımaktadır.) İLİTAM programında, her yarıyıl bir ara sınav (vize) ve bir yarı yıl sonu (final) olmak üzere toplam 4 sınav yapılmaktadır. Bütünleme sınavı üniversite tarafından belirtilen tarihler arasında yapılmaktadır. Sınavlar çeşitli il merkezlerinde ve Almanya (Köln)' da yüz yüze oturumlar halinde yapılır. sınav merkezini üniversitenin sistemi üzerinden tercih ederek orada sınava girebilirsiniz.
Dersler internete dayalı uzaktan eğitim sistemiyle yürütüleceğinden dersleri takip edebilmek için internet erişimli bir bilgisayara sahip olmak yeterlidir.
Program öğrencileri Ankara Üniversitesi öğrencilerinin, mezunları ise Üniversitenin aynı alandaki yüzyüze eğitim programı mezunlarının sahip oldukları tüm haklara sahiptirler. Tüm dersleri başarı ile tamamlayan öğrenciler alanlarında lisans diploması almaya hak kazanırlar ve kendilerine Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Diploması verilir."
İLİTAM Programı kapsamındaki tüm dersler teknoloji temelli uzaktan eğitim yöntemleri ile Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin öğretim üyeleri tarafından verilir. Gereklilik durumunda az sayıda ders başka üniversitelerin öğretim üyeleri tarafından da verilebilir. Ders yılı başında ders seçme sistemi ile hangi dersleri hangi hocadan almak istwediğinizi seçebilir ve buna göre internet ortamından dersleri takip edebilirsiniz. Akademik danışmanlık, İlahiyat Fakültesi’nin öğretim elemanları; idari konularda danışmanlık, fakülte öğrenci işleri birimi; öğrenme sisteminin kullanımı ile ilgili Teknik Danışmanlık hizmetleri ise Ankara Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi uzmanları ve öğretim elemanlarınca verilir.
Çevrimiçi danışmanlık hizmeti, programa ait çevrimiçi öğrenme sisteminin forum ve elektronik sohbet odalarında ve gerekli hallerde telefon yolu ile yapılmaktadır.
Programa kayıtlı öğrenciler programdaki derslerin tümünü almak zorundadırlar; daha önce bir başka programda aldıkları derslerden muaf tutulma talebinde bulunamazlar.
Öğretim yılı boyunca hafta sonları olmak üzere, toplam 4 hafta süreli yüz yüze etkileşim dersleri verilmektedir. Yüz yüze etkileşim derslerine katılmak zorunlu olmamakla birlikte katılımın yarar sağlayacağı açıktır.
Öğrenci başarısının değerlendirilmesinde, ara ve yıl sonu sınavlarından aldıkları puanlar birlikte kullanılır. Öğrencilerin her bir ders ile ilgili geçme puanı, ara sınav puanının %30'u ve yıl sonu/bütünleme sınavının yüzde %70'i alınarak hesaplanır. Başarı puanı hesaplaması üniversitenin aldığı karara göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenele güncel oranlar için belirtilen yıl yönetmeliğinin okunması tavsiye edilir. (Yıllık İLİTAM programında okuyan öğrenciler her yıl bir ara sınav ve bir yıl sonu (final) sınavına katılmak zorundadırlar. Yıl sonunda başarısız oldukları derslerden bütünleme sınavına girebilirler.) Sınavların haricinde başarı değerlendirmesi için Öğretim elemanlarının önerileri doğrultusunda derslerdeki başarı notunun en çok %20’si öğrencilere hazırlattırılacak çevrimiçi ödev ya da projelerden verilebilir. Sınavlar duruma göre mutlak ya da bağıl değerlendirmeye tabi tutulacaktır."
Ayrıntılı bilgi ve daha güncel bilgiler için üniversitenin uzaktan eğitim sayfası ziyaret edilebilir. http://www.uzem.ankara.edu.tr/
Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!
Matematik Konularından Seçmeler
matematik
(301)
geometri
(133)
ÖSYM Sınavları
(61)
trigonometri
(56)
üçgen
(49)
çember
(36)
sayılar
(32)
fonksiyon
(30)
türev
(26)
alan formülleri
(25)
analitik geometri
(23)
dörtgenler
(19)
denklem
(18)
limit
(18)
belirli integral
(14)
katı cisimler
(12)
istatistik
(11)
koordinat sistemi
(11)
fraktal geometri
(7)
materyal geliştirme
(7)
asal sayılar
(6)
elips
(3)
tümevarım
(3)
binom açılımı
(2)
hiperbol
(2)







