Nevruz, İslam inancında yoktur

Etiketler :
Bahar mevsimi kış mevsiminin ardından doğanın uyanmaya başladığı bir mevsim olup; karıncaların, böceklerin, kuşların etrafa dağıldığı, ağaçların çiçeklenip canlandığı, yeşilliklerin ortaya çıktığı neşeli güzel bir zaman dilimidir. Kışın sertliği ve soğukluğu yerini ince ve hafif esen rüzgarlara bırakır. Bu rüzgarların hışırtısıyla Allah'ın kudretinin bir eseri olarak kuru dallar tomurcuklanıp uyanmaya başlar. İnsan da tabiat gibi ruhunda bir değişime hazırlanır ve kasvetinden uzaklaşarak rahatlar. Kış mevsiminin şartlarından dolayı ertelenen tüm faaliyetler, piknikler, gezintiler yavaş yavaş baharın gelişi ile insanların hayatına girmeye başlar. Bahar bir sevinç mevsimidir. Yazın müjdesi, ömrün akıp gitmesinin habercisidir. İşte böyle güzel bir günde, içinde, yaşadığımız toplumu geçmişten beri çok fazlasıyla etkilemiş bir faaliyetten söz etmeye çalışacağım. 21 Mart günlerinin yaşandığı şu günlerde "Nevruz" özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, başta İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde kışın ardından bir döndü olarak devam eden baharın gelişi, "Nevruz Bayramı", "Bahar Bayramı", "Gün Dönümü", "Mart Dokuzu", "Nevruz" etkinlikleri, "Yumurta bayramı", "Ergenekon'dan Çıkış ve Türk Günü" kapsamında coşkularla kutlanmaktadır.  Bu vesile ile Nevruz hakkında kısa bilgiler vermek ve ardından İslam dini açısından Nevruz'un niteliğini açıklayarak yazıyı bitirmek istiyorum. 
"Nevruz", baharın başlangıcını ve doğanın uyanışını kutlamak amacıyla, çok eski zamanlardan günümüze Mart ayı içerisinde (21 Mart) genellikle Pers coğrafyasının hakim olduğu yerlerde kutlanan bir merasimdir. Nevruz; hem Zerdüştlük, hem de Bahailer için kutsal bir gündür ve resmi tatil olarak kutlanır. İran güneş takvimine göre ilk ay olan Farvardin'in ilk günü olan Nevruz, İran'da 5 günlük resmî tatil olarak kutlanır. Nevruz'un habercisi olan Hacı Firuz Hristiyanlıktaki Noel Baba'ya benzer şekilde bu tarihler arasında çocuklara hediyeler dağıtır. 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, eskiden beri kutlanmakta olan İran kökenli bu günü, "Dünya Nevruz Bayramı" olarak ilan etmiştir. İlk kez Zerdüşt dinine dayanan Pers kültüründe Nevruz Bayramının kutlanıldığı düşünülmektedir. Nevruz, Şaman ve Pers kültürlerinin hakim olduğu Orta Asya, Çin, Hindistan ve özellikle İran coğrafyasında önemli bir yere sahiptir. Nevruz kelimesi, "yeni gün", "yeni yıl" anlamlarına gelir. Nevruz, tarih boyunca İran, Türk, Kürt, Azeri ve diğer bazı halklar arasında önemli bir bayram olarak kutlanmıştır. Esasında Zerdüştlük dini inanışlarına dayandığı düşünülen Nevruz, geçmişte büyük bir imparatorluk olan Pers kültürünün hakim olduğu birçok toplumda dini bir bayram olarak resmi nitelik kazanmıştır. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Nevruz Bayramı)
Pers İmparatorluğu, Antik İran'da M.Ö. 550'den M.Ö. 330'a kadar var olan büyük bir imparatorluktur. Persler, II. Kiros'un önderliğinde Med İmparatorluğu'nu yıktıktan sonra kurulmuş ve Mısır'dan Hindistan'a kadar uzanan geniş topraklara yayılarak Asya'nın büyük bir kısmını içine almıştır. Günümüzde Persler, İran'da İslam'ın Şii mezhebine mensup olarak, dini ve siyasi otorite olan liderlerine bağlı olarak kültürlerini halen devam ettirmektedirler.  İsmâilîlik ve Müslimiyye gibi bazı Şia mezheplerin taraftarları, Mecûsîlik’le ilişkili inançlarını İslam adı altında sürdürmeye geçmişten günümüze kadar devam ettirmiştir.[1]
Pers İmparatorluğu'nda Zerdüştlük (Zoroastrianism veya Ahura Mazda isminden hareketle Mazdeizm) resmi bir din olarak kabul edilmiştir. Zerdüştlük, tarihi kesin olmamakla birlikte M.Ö. 6. ve M.Ö 7. yüzyılda İran'da yaşadığı düşünülen "Zerdüşt" tarafından kurulmuş ve Pers hükümdarları tarafından da desteklenerek yayılmış ve İslam diniyle beraber zamanla etkisini yitirmiş bir dindir. Esasında Zerdüştlük, ilk dönemlerinde çok tanrıcılığa ve paganist ritüellere karşı çıkan, tek tanrı inancına sahip monoteist bir teoloji içerirken eski İran inanç ve gelenekleriyle mezcedilmesiyle sonradan farklılaşmış ve iyilik ile kötülük arasındaki karşıtlığı vurgulayan dualistik bir inanç sistemine dönüşmüştür. Pers hükümdarı Darius ile Anadolu ve Avrupa'ya kadar geniş kitlelere yayılmış ve zamanla bugünkü Mecusilik halini almıştır.  Kuran-ı Kerim'de "Mecusi" olarak "Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hristiyanlar, Mecûsiler ve Allah’a ortak koşanlar var ya; Allah, kıyamet günü onların aralarında mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah, her şeye şahittir." (Hac Suresi-17) ayetinde bu din isim olarak geçmektedir. 
Mecusilerde ateş, kutsal bir sembol olarak kabul edilir ve ibadetlerinde önemli bir yer tutar. Ateş motifi eski İran paralarında da kullanılan önemli bir simgedir. Ateş, Mecusiler için aydınlığı ve yaşamı temsil eder. Mecusilikte ateş, dinin temel unsurlarından birisi olarak kabul edilir. Mecusilikte ateş, saflığı, aydınlığı ve tanrısal varlığı simgeler. İbadetlerde, ateş kutsal bir unsur olarak kullanılır ve dini ritüellerde merkezi bir rol oynar. Bu inanışlara göre, ateşe karşı ibadet edilir ve ateş etrafında dolanarak, ateş üzerinden atlanarak, ateşin önünde veya yanında saygı duruşunda bulunarak dualar ve ibadetler yapılır. Bu dinde ateş, hem maddi hem de manevi dünyalar arasındaki bağlantıyı sembolize eder. Mecusilerde ateş simgesi, bir nevi "kıble" konumundadır ve belli vakitlerde güneş, ay, ateş, mum ışığı gibi çeşitli objelere doğru ibadet edilir. Ateş, mecusilikte günahtan arınma, manevi olarak yükselme, temizlenme ve yenilenme anlamlarına gelir. Ateş, bu dinde geçmişin kötü enerjilerinin temizlenmesiyle, yeni bir başlangıcın habercisi olması anlamında yorumlanabilir. Ayrıca ateş, mecusilerin taptıkları Ahura Mazda'nın varlığını simgelediği için aynı zamanda bir ibadet nesnesi olarak kullanılır. Ateş; ışık, sıcaklık ve dönüşüm ile ilişkilendirilerek, Ahura Mazda'dan alınan enerji ile yeni bir yaşam döngüsünü, yeni bir hayatı, canlılığı, umudu ve yenilenmeyi sembolize eder. Mecusiler, ateşi kutsal bir güç olarak, Ahura Mazda'nın sembolü olarak gördükleri için ibadet ve duaların yapıldığı tapınaklarda ateş yakarlar ve kendilerince kutsal olan bu ateşlerin korunması ve sönmemesi için gayret gösterirler. [2] Nitekim bu kadar öneme sahip ateşin varlığı İslam'ın doğuşu ile yok olmuştur. Resûlullah ﷺ efendimizin doğduğu gece ile Mecusilerin bin seneden beri hiç sönmeden yakılan ateşi sönmüş ve İrân kralının sarayının sütunları yıkılmıştır.
Nevruz'da ateş yakmak, esasında dini bir ritüelden kaynaklanan eski bir gelenek olarak göze çarpar ve ateşe tapan ona büyük bir anlam ve güç veren çeşitli toplumlarda, yaygın olarak Pers kültürünün hakim olduğu coğrafyalarda, "bahar bayramı" adı altında bu dini inanış kutlanır. Pers İmparatorluğu'nda Nevruz, Zerdüştlük dininin önemli bir bayramı olup, İran halkları arasında kutlanan ve baharın gelişini simgeleyen bir festival havasındadır. Persler, bu özel günü ateş yakarak, çeşitli dini çalgı ve müzik dinleyerek, özel yemekler yapıp panayır düzenleyerek, çeşitli ritüeller eşliğinde dans ve ibadet ederek geniş kitlelerin katılımıyla coşkun bir şekilde kutlarlar. Ateş yakmak, Nevruz kutlamaları için çok önemlidir. Nevruz'da ateş yakmak, onların inancına göre doğanın uyanışını, bereketin ve baharın gelişini gibi görünen nedenlerin ardında yeniden doğuşu ve arınmayı da simgeler. Ateşin yakılması, tıpkı havaların ısınmasıyla kışın ardından gelen bahar gibi insanın da günahlardan arınıp yeniden doğuşu, temiz bir ruha dönüşü gibi anlamları içinde barındırır. Nevruz kutlamalarında yeni ve temiz kıyafetler özellikle bol renkli kıyafetler giyilir; çeşitli çalgılar eşliğinde eğlenceler tertiplenir. Bugüne özel yedi çeşit yemeğin bulunduğu nevruz sofraları kurulur ve toplu halde yemekler yenir. Yeni yıla günahlardan arınarak girmek amacıyla evlerde temizlik yapılır. Fidan ve ağaç dikimleri gerçekleştirilir, atalar anılmak maksadıyla mezarlıklar ziyaret edilir. Büyük ateşler yakılarak, kadın ve erkeklerden oluşan karışık gruplarla halay ve eğlenceler yapılarak ateş üzerinden atlama ritüelleri gerçekleştirilir. Ayrıca, sabahleyin doğan güneşin ilk ışınlarını karşılamak da Nevruz kutlamalarının önemli bir geleneğidir. İşte bu ve buna benzer pek çok hurafe, "baharın gelişi" adı altında özellikle Asya coğrafyalarında yayılmıştır. Bütün bu merasim ve kutlamalar her ne şekilde olursa olsun İslam inancı ile bağdaşmaz. Peygamber Efendimiz ﷺ bizzat bu tip bayram ve eğlence merasimlerini yasak etmiştir.
İslam inancında Nevruz Bayramı ve kutlaması yoktur. Peygamber Efendimiz ﷺ Medine’ye hicret ettikten sonra, burada Nevruz ve Mihricân bayramlarını kutlamayı kesin olarak yasaklamıştır. Medine halkının Pers kültürünün temsilcisi İran’dan kalma Nevruz ve Mihricân bayramlarını kutladıklarını gören Hz. Muhammed ﷺ “Allah sizin için o iki günü daha hayırlı iki günle, Kurban ve Ramazan bayramlarıyla değiştirmiştir.” (Müsned, III, 103, 235, 250; Ebû Dâvûd, Salât, 245; Nesâî, Salâtü’l-îdeyn, 1) mealindeki hadisiyle İran menşeli bu iki bayramın kutlanmasını kesin olarak yasaklamıştır. İslam'da iki ana bayram vardır: Kurban Bayramı (Eid al-Adha) ve Ramazan Bayramı (Eid al-Fitr). Kurban Bayramı, Hz. İbrahim'in sadakatini ve teslimiyetini simgelerken, Ramazan Bayramı ise Ramazan ayının sonunda oruç ibadetinin bitişini ve bereketi temsil eder. İslam dinine göre, bayramlar özel dini kutlamalardır ve Müslümanlar tarafından coşkuyla karşılanır. Kurban Bayramı, İslam aylarından Zilhicce ayının onuncu gününden başlayarak dört gün sürer. Hac ibadeti bu bayram günlerinde yapılır. Müslümanlar, Allah'a yakınlaşma vesilesi olarak kurbanlarını kesip, fakir ve yoksullara dağıtır, yardımlaşma ve paylaşma duyguları bayram vesilesiyle güçlenir. Bu bayram, Hz. İbrahim'in Allah'ın emri üzerine oğlu İsmail'i kurban etmek üzere hazırlandığı ancak daha sonra onun yerine bir koçun getirildiği olayın anısına bir teslimiyet sembolü olarak Müslümanlar tarafından kutlanır.
Ramazan Bayramı, Ramazan ayının bitimini ve bir aylık oruç tutmanın ardından sevinçle kutlanan bir bayramdır. Ramazan ayı boyunca yeme, içme gibi nefsani isteklerini sınırlayan Müslümanlar, Ramazan Bayramı'yla birlikte sabırlarının karşılığını alırlar. Ramazan ayında sadaka, zekat ve fitrelerle Müslümanlar arasında yardımlaşma kültürü pekişir. Ramazan ve Kurban bayramları, İslam toplumlarında dayanışma, yardımlaşma, sevgi ve saygı paylaşımını güçlendirir, Müslümanların kaynaşmasını ve bir araya gelmesini sağlayarak cemaat olma şuurunu Müslümanlara kazandırır. Bu iki ana bayramın dışında Müslümanlar, Cuma günlerini de bir bayram gibi geçirirler. "Şüphesiz Allah cuma gününü Müslümanlara nasip etmiş, onları bu konuda hakka ulaşmaya muvaffak kılmıştır.(Müslim, Cuma, 19-23) ve "Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır; Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır; kıyamet de cuma günü kopacaktır.” (Müslim, Cuma, 18) hadis-i şeriflerde Cuma gününün Müslümanların bir Bayramı olduğunu belirtirken, "Cuma günü gerekli temizliği yaptıktan sonra camiye gidip hutbe dinleyen ve namazı kılan kimsenin o gün ile daha önceki cuma arasında işlemiş olduğu günahların affedileceği" (Buhârî, Cuma, 6, 19; Müslim, Cuma, 26) nakledilir.
İslam inancına sahip kişiler, hiçbir vesileyle başka toplum ve inanışlara ait özünde şirk barındıran dini merasim ve törenleri kutlayamaz. Bu nedenle günümüz İslam toplumlarının tıpkı cahiliye dönemi Araplarının eski inanış ve merasimlerden Kurban ve Ramazan Bayramı ile kurtulması gibi batıl ve hurafe dolu kutlamalardan kurtulup nezih İslam inancına dönmeleri esastır. "Kim bir kavme benzemeye çalışırsa onlardandır." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Beyrut 1985, II/50) hadisi şerifi gereğince başka toplumlara benzemek inanç açısından kabul edilmez. İslâm dini mensuplarının, her çeşit batıl din, sapık ideoloji ve inanışlara karşı sosyal hayatın her alanında benzemekten kaçınmaları zaruridir. Bunun için Müslümanların inandığı din İslâmı öğrenmesi, hurafe ve bid'atlerden kaçınması, haramlardan uzaklaşması elzemdir.
Kadir PANCAR
21/03/2025
Kaynakça:
[1] https://islamansiklopedisi.org.tr/mecusilik
[2] arkeolojisanat.com/shop/blog/iranda-3500-yildir-sonmeyen-atesin-yasayan-muritleri-mecusiler_3_1391551.html
[3] https://www.tercuman.com/kultur-sanat/nevruz-iran-ve-turan-halklarinin-bayrami-666/

0 yorum:

Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."

İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...

Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!

  • Kuran-ı Kerim-1 Dersi Konu Özeti10.01.2014 - 0 Yorumilahiyat lisans Tamamlama 1. Sınıf 1.Dönem Ders Özetleri aşağıda yer alan derslerden ilitam kitaplarından yararlanarak özetleme yapılmıştır. Özetleme işleminde Ankara İlitam'ın uzaktan eğitim yayınları esas alınmıştır. öğrencilerimize faydalı olması…
  • Matris çeşitleri20.10.2024 - 0 YorumMatris, bir matematiksel kavram olup, sayıları düzenli olarak dörtgen şeklinde düzenlemek için kullanılan bir tablodur.Matris, matematikte genellikle tablo benzeri bir yapıda verilen verileri düzenlemek için kullanılır. Katsayıların ve bilinmeyen…
  • İnsan Hayatı Üzerine07.05.2014 - 0 Yorum "İnsanın  hayatı,  tat  ile  acının  güzergâhıdır.  İnsan  ruhu;  acıdan  gocunur, tattan  hoşlanır.  Şimdiki  zamandan  geleceğe,  insan  faaliyetlerini düzenleyen şey,…
  • Büyük Matematikçi Ömer Hayyam18.04.2015 - 0 Yorum ÖMER HAYYAM (Ebul Feth Ömer bin İbrahim; Ömer Hayyam da denir), İranlı şair ve bilgin (Nişapur 1044.ay.y 1123/1136). Hayatı, gençlik yılları kesinlikle bilinmiyor. Elde bulunan eserlerinden, hayatıyla ilgili olayları anlatan bazı kitaplardan,…
  • İmam Şafii Kasidesi - Bırak, günler dilediğini yapsın30.06.2022 - 0 Yorum  Bırak, günler dilediğini yapsın Kader bir hüküm verdiği zaman, gönlünü hoş tutGecelerin dertleri için sızlanma Çünkü dünya dertlerinin kalıcılığı yoktur Musibetlere karşı metin bir adam ol İnsanlar seni vefa ve hoş…
  • Artan ve Azalan Fonksiyonlar23.08.2016 - 0 Yorum Bir fonksiyonun artan ya da azalan olduğunu bulmak için türev konusunu işlemeden bulmak her zaman işe yaramayabilir. Bunun için en kesin tespit türev sayesinde yapılabilir. Eğer türev konusu bilinmiyorsa o zaman fonksiyonun grafiğini çizerek…
  • MSÜ-2022 Sınavı Matematik Çözümleri (%10)09.04.2022 - 0 YorumMilli Savunma Üniversitesi Askeri Öğrenci Aday Belirleme Sınavı) MSÜ 2022 Sınavı YKS provası olması açısından önemli bir sınav oldu. Hedefi askeri okullar olanlar için ciddi bir sınav olmakla birlikte MSÜ sınavı YKS'ye girecek olan adaylar için de…
  • Karmaşık Sayılar ÖSYS Soruları20.04.2016 - 1 YorumKarmaşık Sayılar ile ilgili ÖSYM tarafından geçmiş yıllarda üniversite seçme/giriş sınavlarındaki sorulardan yayınlanmış olan soruları incelemek için tıklayın...