Net Fikir » Tüm Yazılar
Koordinatları bilinen üçgen alanı
Köşe koordinatları bilinen üçgenin alanını bulmak için, vektör bileşenlerin determinant kuralından yararlanılır. Determinantta SARRUS Kuralı olarak bilinen determinant hesabı, üçgenlerde köşe koordinatları bilindiği zaman veya köşe koordinatları bir şekilde bulunabildiği zaman, alan hesabında uygulanabilir.
Sinüs ve Cosinüs Fonksiyonları
Trigonometrik Fonksiyonlar merkezi orijin ve yarıçapı 1 br olan birim çember üzerinde gösterilerek buradaki geometri ve analitik bilgileri yardımıyla tanımlanır. Birim çember üzerinde alınan herhangi bir noktanın orijinde oluşturduğu merkezil açının, sinüs ve cosinüs gibi trigonometrik değerleri analitik geometri yardımıyla ifade edilir. Birim çember üzerinden rastgele seçilen bir P noktasının apsis değeri o merkezil açıya ait cosinüs değerini verir. Aynı şekilde P noktasının ordinat değeri o merkezil açıya ait sinüs değerini verir. Aşağıdaki şekilden bu tanım görülebilir.
Teğetler Dörtgeni
Herhangi bir çember üzerinde alınan dört farklı noktadan çizilen teğetlerin kesişim noktalarının meydana getirdiği dörtgene teğetler dörtgeni adı verilir. Aşağıdaki şekilde A merkezli çembere üzerindeki B, C, D, E noktalarından teğetler çzilmiş ve bu çizilen teğet doğruları K, L, M, N nokatlarında kesişerek KLMN teğetler dörtgenini meydana getirmiştir. Kısaca söylemek gerekirse; kenarları bir çembere teğet olan bir dörtgene, teğetler dörtgeni denir.
Trigonometrik fonksiyonların tanım kümesi
Sinüs fonksiyonu, trigonometri ve matematikte önemli bir yere sahip olup, özellikle periyodik olayların modellenmesinde kullanılır. Sinüs, bir dik üçgende bir açının karşı kenar uzunluğunun dik üçgendeki hipotenüs uzunluğuna oranı olarak tanımlanır. Birim çember üzerinde ise, herhangi bir merkez açının çember üzerinde kestiği noktanın ordinat (y-koordinatı) değeri, o açının sinüsünü verir. Cosinüs fonksiyonu da benzer şekilde, bir dik üçgende verilen bir açıya göre komşu kenar uzunluğunun hipotenüs uzunluğuna oranı olarak tanımlanır. Birim çember üzerinde ise, açının çemberi kestiği noktanın apsis (x-koordinatı) değeri, o açının cosinüsünü verir.
Tanjant fonksiyonu, bir dik üçgende bir açının karşı kenarının komşu kenarına oranıdır. Birim çemberde tanjant fonksiyonu, o açının sinüsünün cosinüsüne oranı (sinx/cosx) şeklinde ifade edilir. Tanjant fonksiyonu tanımında paydada "cosinüs" olduğundan, cosinüs değerinin sıfır olduğu açılarda tanjant değeri tanımsız olur. Kotanjant fonksiyonu ise tanjantın çarpma işlemine göre tersidir; bir dik üçgende bir açının komşu kenarının karşı kenara oranıdır. Birim çemberde kotanjant fonksiyonu, verilen açının cosinüsün sinüse oranı (cosx/sinx) şeklinde ifade edilir. Kotanjant fonksiyonu tanımında, paydada "sinüs" olduğundan sinüs değerinin sıfır olduğu açılarda kotanjant tanımsız olur.
Trigonometrik fonksiyonlar arasında biraz daha az bilinen sekant (secant) ve kosekant (cosecant) fonksiyonları da şöyle açıklanır: Sekant, cosinüs fonksiyonunun çarpma işlemine göre tersi (yani oran olarak 1/cosx) olarak tanımlanır. Dik üçgende sekant fonksiyonu, hipotenüs uzunluğunun komşu kenar uzunluğuna oranı olarak ifade edilir. Sekant fonksiyonu tanımında paydada "cosinüs" olduğundan, cosinüs değerinin sıfır olduğu açılarda sekant değeri tanımsız olur. Kosekant ise sinüs fonksiyonunun çarpma işlemine göre tersi (yani oran olarak 1/sinx) olarak tanımlanır. Kosekant fonksiyonu tanımında, paydada "sinüs" olduğundan, sinüs değerinin sıfır olduğu açılarda kosekant fonksiyonu tanımsız olur. Dik üçgende kosekant fonksiyonu, hipotenüs uzunluğunun karşı kenar uzunluğuna oranı olarak ifade edilir.
Trigonometrik FonksiyonlarSinüs ve Kosinüs FonksiyonlarıTanjant ve Kotanjant FonksiyonlarıSekant ve Kosekant Fonksiyonları
Çokgenler ve genel özellikleri
Tanım: n ≥ 3 ve n bir doğal sayı (N) olmak üzere, düzlemde sadece A
1 , A2, A3, ... , An noktalarında kesişen ve
ardışık herhangi üç noktası doğrusal olmayan [A1 , A2], [A2, A3], ... , [An – 1 , An], [An, A1 ] doğru parçalarının
birleşim kümesinin oluşturduğu kapalı geometrik şekle "çokgen" denir. [A1 , A2], [A2, A3], ... , [An – 1 , An], [An, A1 ] doğru parçalarına çokgenin kenarları; A1 , A2, A3, ... , An
noktalarına da çokgenin köşeleri denir.
Bir çokgenin iç bölgesinde bulunan herhangi iki nokta birleştirildiğinde oluşan doğru
parçası, çokgenin iç bölgesinde kalıyor ise bu tip çokgenlere "dışbükey çokgen" (konveks) denir. Bir çokgenin iç bölgesinde bulunan herhangi iki nokta birleştirildiğinde oluşan doğru
parçası, çokgenin iç bölgesinde tamamıyla kalmıyorsa bu tip çokgenlere de "içbükey çokgen" (konkav) denir.
açılar
|
alan formülleri
|
çokgenler
|
dörtgenler
|
geometri
|
ispat
|
köşegen
|
matematik
Devamı...
0
yorum
Nesbitt Eşitsizliği ve ispatı
Nesbitt, tarafından 1903'te Educational Times isimli dergiye bir geometrik eşitsizlik olarak gönderilmiştir. (A. M. Nesbitt, Problem 15114, Educational Times, 3 (1903), 37-38) Aslında eşitsizliğin bir kısmı herhangi üç a,b,c pozitif gerçel sayısı için de doğrudur.
Nesbitt Eşitsizliği; üçgenler üzerinde uygulanırsa, üçgenin dış merkezleri ve alanları kullanılarak bunların arasındaki ilişki yazıldığında eşitsizliğin bir uygulaması gösterilmiş olur. Eşkenar üçgende geçerli olan bu eşitsizliğin yükseklik ve yarıçaplar arasındaki oranlamanın bir sonucu olduğunu gözlemleyebiliriz.
Nesbitt Eşitsizliği, Cauch Schwartz Eşitsizliği'nin bir sonucu bir eşitsizlik de diyebiliriz. Cauch Schwartz Eşitsizliği hakkında daha detaylı bilgilere ulaşmak için bağlantıyı tıklayabilirsiniz. Aşağıda Nesbitt Eşitsizliğinin Cauch Schwartz Eşitsizliği ile nasıl ispatlandığı verilmiştir. (Bk.Olimpiyatlara Hazırlık Cauchy – Schwarz eşitsizliği problemleri ve çözümleri, Lokman Gökçe) (Bkz. Cauchy-Schwarz Eşitsizliği)
Hatem-i Esem'den zühd hayatı tavsiyesi
Ebû Berze el-Eslemî (r.a)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir kul, kıyamet günü ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne yaptığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bir adım dahî atamaz.” (Tirmizî, Kıyamet, 1/2417)
Allah Rasûlü (s.a.v), ilminden fayda göremeyenlerin içine düştüğü acınacak hâli şöyle tasvîr eder: “Başkalarına hayrı öğretirken kendini unutan âlim, insanları aydınlatırken kendisini yakıp tüketen kandile benzer.” (Heysemî, I, 184)
Üsâme bin Zeyd (r.a) der ki: Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i şöyle buyururken işittim: “Kıyamet günü bir adam getirilir ve cehenneme atılır. Bağırsakları dışarı çıkar ve bu hâlde değirmen döndüren merkeb gibi döner durur. Cehennem halkı onun başına toplanır ve: «–Ey filân! Sana ne oldu? Sen iyiliği emredip kötülükten nehyetmez miydin?» diye sorarlar. O da: «–Evet, iyiliği emrederdim, fakat kendim yapmazdım, münkerden nehyederdim, fakat kendim yapardım» der.” (Müslim, Zühd, Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 10; Ahmed, V, 205-209)
Hz. Ali (r.a)’nin şu îkazı ne kadar ibretlidir: “Ey ilim sahipleri, ilminizle amel ediniz! Çünkü asıl âlim, bildiğiyle amel eden ve ilmi ameline uygun düşendir. Bazı insanlar gelecek, ilim öğrenecekler ancak ilimleri gırtlaklarından aşağı geçmeyecek, yaptıkları bildiklerine, içleri de dışlarına uymayacaktır. Onlar, halkalar hâlinde oturup birbirlerine karşı ilimleriyle övünecek ve üstünlük taslayacaklardır. Hatta biri arkadaşına, kendisini bırakıp başkasının yanına oturduğu için kızacaktır. İşte onların bu meclislerindeki amelleri, Allah’a yükselmez.” (Dârimî, Mukaddime, 34)
Sehl bin Abdullah (r.a): “İlim, dünya lezzetlerinden biridir. Onunla amel edildiğinde, âhiret için olur” demiştir. (Hatîb el-Bağdâdî, İktizâü’l-ilmi’l-amele, s. 29) İbn-i Mesʻûd’un (r.a) şu ikazı ne kadar korkutucudur: “Bilmeyen kimseye yazıklar olsun! Allah dileseydi ona öğretirdi. Bilip de amel etmeyen kimseye ise yedi kere yazıklar olsun!” (Ebû Nuaym, Hilye, I, 131)
Hz. Ali'ye göre ahiret alimleri
Ahiret âlimlerinin vasfını Hz. Ali (r.a), tafsilatlı bir şekilde şöyle izah eder: Kalpler, tıpkı kaplara benzer. Onların en hayırlısı iyiliğe kap olanıdır. İnsanlar üç sınıfa ayrılırlar: 1) Rabbanî âlimler, 2) Kurtuluş yolundaki öğrenciler, 3) Her konuşana tâbi olan, her rüzgara gönül veren, ilim nuruyla nurlanmayan, ilmin herhangi bir temeline sırtını dayamayan, kıymetsiz halk tabakası.
İlim, maldan çok çok hayırlıdır. Çünkü ilim seni, sen de malını korursun. İlim öyle bir şeydir ki, verdikçe çoğalır; mal ise vermekle azalır. İlim dindir, çünkü kişi, dinini ilim vasıtasıyla bilir, ibadetleri ve yapacağı bütün işleri onun sayesinde öğrenir. Öldükten sonra, kişi, ilmiyle iyi bir şekilde yâd edilir. İlim hâkimdir, mal ise mahkûm. Malın kaybolmasıyla verdiği menfaat de kaybolur. Mal toplama gayretine düşenler, diri oldukları halde birer ölü sayılır. Âlimler ise, kıyamete kadar bâki kalırlar; onlar ölmezler. Bu sözleri söyleyen Hz. Ali (r.a), derin derin nefes alarak konuşmasına şöyle devam etti:
(Göğsünü göstererek) İşte burada büyük bir ilim vardır. Keşke o ilmi omuzlarına alabilecek birisine rastlasaydım. Emin olmadığım talibler buluyorum hep; ki onlar ilmi, dünyevî arzularına vesile ittihaz ediyor ve alet yapıyorlar. Allah'ın velilerine, Allah'ın verdiği nimetle dil uzatıyor; Allah'a delâlet eden ilmi, halkın aleyhinde kullanıyorlar. Veya ehl-i hakka itâat eden birini görüyorum; onların da basireti olmadığı için şüpheli bir şeyle karşılaştığı zaman derhal şüpheye düşüyor. Demek ki göğsümde bulunan ilmi ne buna ne de öbürüne verme imkânı yoktur. Bazen de bu ilme dünya lezzetlerine dalmış, şehvetlerinin arkasında giden bir kimse talip çıkıyor veya mal toplamaya dalan ve nefsî hevasının peşinde koşan talip oluyor. Bụnlara en çok benzeyenler, çayırda otlayan hayvanlardır.
Hz. Ali (r.a), sözlerine şöylece devam etti: İşte, ilmin hakikî talipleri öldüğü zaman ilim de böylece ölüyor. Fakat Allah'ın izn-i keremi ile yeryüzü, Allah'ın dinini savunan insanlardan hiçbir zaman mahrum kalmaz. Böyleleri, ya herkes tarafından bilinir veya Allah'ın delilleri ve beyyineleri, tamamen kaybolmasın, iptal edilerek ortadan kaldırılmasın diye kendilerinin gizli kalmasını tercih ederler. Fakat sayıları ne kadardır ve nerededirler? Bunlar sayıca çok az, kıymetçe çok büyüktürler. Şahısları gizli, fakat hatıraları kalplerde saklıdır. Allah Teâlâ, o alimlerle delil ve hüccetlerini muhafaza eder. Tâ ki sonraki nesillere, bu hüccetleri teslim etsinler ve kendilerine benzeyenlerin kalplerine de o fikirleri eksinler. İlim, bunları, işin hakikatine vakıf kılmış, gene bunlar yakînin ruhunu bilfiil elde etmiştir. Onun için, dünya ehline çok zor gelen. meseleler bunlar için gayet kolaydır. Gafillere yabancı gelen konu- lar bunlara çok yatkın görünür. Bu kişiler, bedenleriyle dünyada gö- rünseler de ruhlarıyla en yüce makama bağlıdırlar. Onlar bütün mahlûkat içinde Allah'ın veli kullarıdır. Yeryüzünde Allah'ın, Allah için çalışan kulları, halkı hakka davet eden dellâllardır'.
Hz. Ali daha sonra ağlayarak sözlerine şunları ilâve etti: Ey bunları görmek isteyen gönlüm! Neredesin? İstersen gel, sen de hazırlan!
Kaynakça:
İmam Gazali, İhya Ulumiddin, Kitabül İlim-VI, Çev. Ali Arslan, Cilt:1, s.245, Hikmet Neşriyat, İstanbul, 1992
Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!
Matematik Konularından Seçmeler
matematik
(301)
geometri
(133)
ÖSYM Sınavları
(61)
trigonometri
(56)
üçgen
(49)
çember
(36)
sayılar
(32)
fonksiyon
(30)
türev
(26)
alan formülleri
(25)
analitik geometri
(23)
dörtgenler
(19)
denklem
(18)
limit
(18)
belirli integral
(14)
katı cisimler
(12)
istatistik
(11)
koordinat sistemi
(11)
fraktal geometri
(7)
materyal geliştirme
(7)
asal sayılar
(6)
elips
(3)
tümevarım
(3)
binom açılımı
(2)
hiperbol
(2)











