Net Fikir » Nisan 2017 Arşivi
Srinivasa Ramanujan
Srinivasa Ramanujan 1887 yılında Güney Hindistan’daki bir küçük kentte, pek varlıklı olmayan bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Okul arkadaşları ile aynı şekilde matematik öğrenerek büyüdü, ancak kısa sürede onun bu alanda arkadaşlarından çok önde olduğu ortaya çıktı. Hatta matematiği çok sevdiğinden dolayı, diğer derslerine gereğinden az zaman ayırınca, derslerinde başarısız olunca yüksek eğitim şansını da kaybetti.
25 yaşına geldiğinde, Madras’ta evli ve düşük ücretle çalışan bir katipti. O zaman bile matematikle uğraşmaktan vazgeçmemişti. Defterleri yazdığı çok çeşitli denklemlerle dolu idi. Bu denklemler arasında pi sayısının yaklaşık çözümünü bulmakla ilgili olanlarda vardı. Ama kanıt göstermeye, yöntemlerini göstermeye gelince ortaya fazla bir şey çıkamıyordu. Hesaplıyor, teoriler üretiyordu ama bunları paylaşabileceği kimsede yoktu etrafında, kendi sayılar dünyasında yapayalnızdı.
Birim Çember
Birim çember: 1 birim yarıçaplı ve merkezi orijin olan çembere birim çember denir. Özellikle trigonometride çok sıklıkla kullanılan birim çember, Öklid düzlemine göre Kartezyen koordinat sisteminde,merkezi orijin üzerinde (0,0) olan ve yarıçapı bir birim olarak tanımlanan ve denklemi: x²+y²=1 olan çemberdir.
Oktay Sinanoğlu
Oktay
Sinanoğlu, 25 Şubat 1935 tarihinde İtalya’nın Bari şehrinde doğmuş,
Türk kimya mühendisi, moleküler biyofizikçi, akademisyen ve bilim
insanıdır. Babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu’nun başkonsolos olarak görev
yaptığı bu dönemde doğan Sinanoğlu, II. Dünya Savaşı’nın başlamasının
ardından 1939 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye dönmüştür. Eğitim
hayatına Türkiye’de başlayan Sinanoğlu, 1953 yılında TED Ankara
Yenişehir Lisesi’nden birincilikle mezun olmuştur. Aynı yıl Amerika
Birleşik Devletleri’ne giderek Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de
kimya mühendisliği eğitimini tamamlamış ve 1957’de Massachusetts
Teknoloji Enstitüsü’nde yüksek lisans derecesini almıştır. Yüksek lisans
eğitimi sırasında "Sloan Ödülü"nü kazanmıştır. 1959-1960 yıllarında
Berkeley’de teorik kimya alanında doktorasını tamamlayan Sinanoğlu’nun
doktora danışmanı Kenneth Pitzer olmuştur. Berkeley'de 1959'da "Kuramsal
Kimya" üzerine doktora yapan Sinanoğlu,
iki yılda tamamladığı doktorası süresince ABD Atom Enerjisi Merkezi'nde
araştırmalarda bulunmuştur.
1960
yılında Yale Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerine
başlayan Sinanoğlu, 1 Temmuz 1963 tarihinde kimya alanında 26 yaşında
tam profesörlük unvanını alarak, Yale Üniversitesi tarihinin en genç tam
profesörü olmuştur. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mütevelli
heyeti 1962'de, yalnızca
Oktay Sinanoğlu'na mahsus olmak üzere "Danışman Profesör" ünvanını
vermiştir. Sinanoğlu, 2 yıl sonra, 1963'te "dünyanın en genç profesörü"
ünvanını
kazandı ve New York Times gazetesinde "28 yaşında Yale'in en genç
kimyacısı" haberiyle adından söz ettirmiştir. 1964 yılında Yale
Üniversitesi’nde teorik kimya bölümünü kurmuş ve burada atom ve
moleküllerin çok-elektron teorisi, çözgeniter teorisi, kimyasal tepkime
mekanizmaları teorisi, mikrotermodinamik ve değerlik kabuğu etkileşim
teorisi üzerine önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Gündelik Hayatta Hiperbol Biçimleri
Sabit iki noktaya olan uzaklıkları farkı sabit olan noktaların geometrik yerine hiperbol adı verilir. Bu sabit noktalara da hiperbolün odak noktaları denir. Hiperbol eğrileri gündelik hayatta özellikle tasarım ve mimaride sıklıkla karşımıza çıkan matematik kavramlarından biridir. Hiperbolik eğriler son zamanlarda yenilenmiş tasarımlarda ve mimari çizgilerde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Hiperbolün Analitik İncelenmesi
Sabit iki noktaya olan uzaklıkları farkı sabit olan noktaların geometrik yerine hiperbol adı verilir. Bu sabit noktalara da hiperbolün odak noktaları denir. Odakları birleştiren doğru parçasının tam orta noktasına hiperbolün merkezi denir. Hiperbolün odakları analitik düzlemde x ya da y ekseni üzerinde olabilir. Merkezi orijin olup odakları x ya da y ekseni üzerinde bulunan hiperbole merkezil hiperbol veya standart hiperbol adı verilir.
Sakın terk-i edepten, Nabi
Yusuf Nâbî (1642, Urfa –1712, İstanbul) Divan Edebiyatı’nın önemli şairlerindendir. Halk diliyle süslenmiş hikmetli gazelleri, toplumsal eleştirileri ve dönemin olaylarını yansıtan beyitleriyle tanınır. IV. Mehmed döneminde saraya girmiş, Lehistan Seferi’ne katılarak “Fetihnâme-i Kamaniçe” adlı eserini yazmıştır. 1679’daki hac yolculuğunu “Tuhfetü’l-Harameyn” adlı eserinde anlatmıştır. Halep’te bulunduğu sırada oğlu için “Hayriyye” adlı eserini kaleme almıştır. II. Mustafa’nın tahta çıkışını bir cülus kasidesi ile kutlamıştır. Daha sonra İstanbul’a dönüp darphane eminliği ve başmukabelecilik görevlerinde bulunmuştur. 13 Nisan 1712’de İstanbul’da vefat eden Nâbî, Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Peygamber âşığı olarak büyüyen Yusuf Nâbî, 1678 tarihinde o
zamanın devlet ricaliyle birlikte Hac vazifesini ifâ için yola düşer.
Nâbî çok heyecanlıdır. Zira peygamber âşığı olan bir şair için Medine
onulmaz bir mutluluktur. Lakin yol çok uzundur. Yolda bir müddet
dinlenirler. Herkes oldukça yorgundur. İçlerinden
bazıları istirahate çekilirler. Tam bu esnada Yusuf Nâbî’nin dikkatini
biri çeker. Dikkatini çeken bu adam bir paşadır ve paşa ayaklarını
Medine’ye, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimizin (a.s.v.)
mübarek istirahatgâhına doğru uzatarak yatmaktadır. Nâbî’yi derin bir
elem sarar. O anda kalbine iltica eden ilham ile şu naatı okur:
“Sakın terk-i edepten, kûy-i Mahbûb-i Hudâ`dır bu;
Nazargâh-ı ilâhîdir, Makam-ı Mustafâ`dır bu.
“Edebi terk etmekten sakın. Zira burası Allah-ü Teala’nın sevgilisi
olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bulunduğu yerdir. Bu yer, Hak
Teala’nın nazar evi, Resul-i ekremin makamıdır.”
Felekte mâh-ı nev, Bâbu`s-selâm`ın sîne-çâkidir;
Bunun kandîli, cevzâ matla-ı nûr-i ziyâdır bu.
“Gökyüzündeki yeni ay, O’nun kapısının, yüreği yaralı aşığıdır.
Gökyüzündeki oğlak yıldızı bile O peygamberin nurundan doğmaktadır.”
Habîb-i Kibriyâ`nın, hâbgâhıdır fazîlette;
Tefevvuk kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ`dır bu.
“Burası Cenab-ı Hakkın sevgilisinin istirahat ettikleri yerdir.
Fazilet yönünden düşünülürse Allah-ü Teâlâ’nın arşının en üstündedir.”
Bu hâkin pertevinden oldu, deycûr-i adem zâil;
Amâdan açtı mevcûdât, çeşmin tûtiyâdır bu.
“Bu mukaddes mübarek toprağının parlaklığından, yokluk karanlıkları
sona erdi. Yaratılmışlar iki gözünü körlükten açtı. Zira burası kör
gözlere şifa veren sürmedir.”
Murââd-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha;
Metâf-i kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu.”
“Ey Nabi! Bu dergaha, edebin şartlarına riayet ederek gir. Zira
burası, büyük meleklerin etrafında pervane olduğu ve peygamberlerin
hürmetine eğilerek öptüğü tavaf yeridir.”
Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!
Matematik Konularından Seçmeler
matematik
(301)
geometri
(133)
ÖSYM Sınavları
(61)
trigonometri
(56)
üçgen
(49)
çember
(36)
sayılar
(32)
fonksiyon
(30)
türev
(26)
alan formülleri
(25)
analitik geometri
(23)
dörtgenler
(19)
denklem
(18)
limit
(18)
belirli integral
(14)
katı cisimler
(12)
istatistik
(11)
koordinat sistemi
(11)
fraktal geometri
(7)
materyal geliştirme
(7)
asal sayılar
(6)
elips
(3)
tümevarım
(3)
binom açılımı
(2)
hiperbol
(2)






