El Yapımı Dolma Kalem

Bugün haber sayfalarında gezinirken okuduğum bir haberden esinlenerek bir anda aklıma düşen, benim de çok sık kullandığım ve kullanmaktan da çok zevk aldığım dolma kalemlerin nasıl yapıldığını merak edenler için kısa bir araştırma yaptım ve aşağıdaki videoyu buldum. Videoda dolmakalem yapımına hayatını vermiş üstadların çalışmalarının belgesel haline getirildiği bir çalışmanın Japon ustalardan Harumi Tanaka'nın olduğu bölümünü sizinle paylaşmak istedim. 
Harumi Tanaka; çeşitli materyallerden el sanatıyla "HAKASE" (Hakase Bespoke fountainpen) adı altında dolma kalem üreticisi konumuna gelmiş, internet yoluyla da bu kalemleri sipariş edenlere, dünyanın bir ucundan satışını gerçekleştirmeye başlamış bir emektar bir kalem ustasıdır. Hakase şirketi, kalemlerdeki değişim sürecine farklı bir şekilde dayanmayı başarmış ve halen dolma kalem üretimine kaldığı yerden devam etmektedir. Yoshio Yamamoto 'nun (1911-1976) çırağı olarak sektöre giren, zanaatkar Harumi Tanaka'nın becerileri ve CEO Masaaki Yamamoto'nun özgün fikriyle şirket gelişim göstererek, kişiye özel dolma kalemler üretmeye başlamış ve bu sektörde adını dünya çapında duyurmuştur. Yazı araçlarının çeşitlenmesi, kelime işlemcilerin ve bilgisayarların yaygınlaşmasıyla dolma kalemler artık fazla satılmadığından, çeşitli marka ve uzman dolma kalem mağazalarının sektörde ortadan kaybolmasıyla başlayan zorlu süreçte, Hakase firması için de farklı mecralara atılmak gerekiyordu. Hakase firması, köklü geçmişine dayanarak dijital çağda pes etmeden önce, son bir meydan okumayı üstlenmeye karar vermiş ve 1982 yılında dünyanın ilk özel el yapım dolma kalemini piyasaya sürmüştür. 1982 yılından itibaren bugüne kadar halen aynı minvalde işlerine devam etmiştir. Bu arada şirketin kurucu lideri Harumi Tanaka, 27 yıl dolma kalem ürettikten sonra 2011 yılında 74 yaşında emekli olmuştur. Kurduğu Hakase Şirketi ise halen kişiye özel tasarımlarla dolma kalem üretmeye ve dijital çağa direnmeye devam ediyor.
VİDEO ADRESİ:
https://youtu.be/1F12qUyIACM?si=Gxg4QGXXR21IMFgk

Uzak doğuda el yapımı kalem ustalarından Japon Harumi Tanaka'nın kaplumbağa kabuğu, bufalo boynuzu, sert ağaçlardan ince ve zarif el sanatıyla yaptığı dolma kalemleri görmeniz için videoyu izlemenizi tavsiye ediyorum. "Benim için en güzel kalem çeşidi dolma kalemdir, dolma kalemle yazı yazmayı diğer tüm kalemlere tercih ederim" diyerek sizi videoyla baş başa bırakıyorum.
 
 
"Dolma kalemle yazı yazmayı seviyorum. Bir tükenmez kalem gibi değil. Benim için dolma kalem yazının estetiğini ifade etmenin ayrı bir doğası olarak görünüyor. Kişiye özel bir dolma kalem fikri bile, sıradan kalemlere göre kıymet bakımından daha güzel bir his değil mi? Yıllar önce hediye gelmiş özel bir dolma kalemin, elimden düşerek ucu kırıldığında, sanki bir parçam gitmiş gibi hissetmiştim. Uzun zaman tamiri için uğraşmış ama sektörde tamirat işleri kalmadığından öylece kalmıştı. Olaydan yıllar sonra, bir ümit olarak, kalem şirketinin yurt dışı üretim departmanına konuyu yazmış, "dolma kalemin garantisinin bittiğini, yıllar önce alındığını, özel bir hediye olduğunu anlatıp; eski bir kalemi tekrar yazı hayatına kazandırabilecek misiniz" tarzında bir e-posta göndermiştim. Şirketten kısa süre içinde gelen cevapla, kalemi şirketin İstanbul temsilciliğine göndererek ücretsiz tamir ettirmiş ve çok mutlu olmuştum. Yaşadığım bu olay, yabancılardaki iş ahlakını ortaya koyması açısından halen aklımdadır." (KP)
| Devamı... 1 yorum

Yazının Estetiği Dolma Kalem Üreticileri

Graf von Faber-Castell
1761’de Kaspar Faber, Nürnberg yakınlarındaki Stein’da kurşun kalem üretmeye başladı. 4. jenerasyon Baron Lothar Faber 1839’da şirketi devraldığında kurşun kalemi kaliteli bir ürün ve dünyanın ilk markalı yazım gereci haline getirdi. Geçmişi yeniden keşfetmek, bunu geleceğe kusursuz tasarım ve yeni teknoloji ile taşımak onlar için kişisel bir meydan okuma demekti. Bu tutkunun sonucu Graf von Faber-Castell koleksiyonu şekil kazandı. Özenle seçilmiş malzemelerin, fonksiyonellik ve mükemmel estetiğin birleşimi ile Graf von Faber-Castell "Basitlik İçinde Lüksü" barındırıyor. 2011’de 250. kuruluş yılını kutlayan Faber-Castell, kalem ve yazım gereçleri alanında bir dünya devi. Dünyanın en eski yazım gereçleri firması olan ve her zaman kalite, yenilikçilik ve üretkenliğin simgesi olan Faber-Castell’in dünyada 10 ülkeye yayılmış kendisine ait 14 üretim tesisi bulunuyor. Bunun yanısıra Faber-Castell’in 23 ülkede satış firması, 120’nin üzerinde ülkede distribütörü vardır. Firmanın dünya çapında çalışan sayısı ise 7000’in üzerindedir. 

Montegrappa
İtalya’nın ilk kalem üreticisi Montegrappa, 1912 yılından beri İtalya’nın tarihi kenti Bassano Del Grappa’da, adeta bir kültür mirasçısı olarak faaliyet gösteriyor. Bilinen en değerli kavramlar, mitler, olaylar, Montegrappa’nın limitli üretim kalemlerinde yeniden canlanıyor. Duyguları, karakteri, fikirleri çok değerli olanlar, onları kağıda geçirirken parmakları arasındaki yazı aracının da bu değeri taşıyabilecek özellikte olmasını isterler. Bu değer, dünyanın en üst düzey ustalarının elinden çıkan Montegrappa’nın ucundan kağıda nazikçe sızar ve sonsuzlaşır.


Caran d'Ache
Caran d'Ache firması 1924 yılında İsviçre'nin tarihsel saat ve mücevherat imalatçısı Arnold Schweitzer tarafından kurulmuştur. Günümüzde üstün kalite ve kanıtlanmış deneyim efsanesidir. Şirket İsviçre'nin tek kurşun kalem, sanatsal malzeme ve lüks yazı gereçleri üreticisidir. İsviçre bütün dünyada "teknik üstünlük, hassasiyet, güvenirlik ve buluş sembolü" olarak kabul edilmektedir. Tüm ürünler el ile, Cenevre fabrikalarında üretilir ve bu üretim üstün geleneksel el sanatçılığını, bilgisayar destekli makinelerle birleştirmektedir.

Pelikan 
Pelikan markası 1838 yılında Hannower de Carl Hornemann tarafindan kurulan dünyanın ilk dolma kalem ve mürekkep üreticisidir. Özel el işçiliği ile hazırlanan kalemleri nesilden nesile köprü oluşturmaktadır. Limited edition ve dünyanın yedi harikası olan dolma kalem serilerinin her birinin ayrı bir efsaneleşmiş hikayeleri mevcuttur. Dünyaya ilk diferansiyelli piston mekanizmasını tanıtan pelikan kalem; ilk kurulduğu günden itibaren hem gündemi yakalayan hem de klasik modellerini koruyan kalem meraklılarının önemli bir markasıdır.

Montblanc
Montblanc markasının gelişimi 1906 yılına dayanıyor. Alman kırtasiyeci Klaus Johannes Voss’un, sadece zengin azınlığın alabildiği dolma kalemleri halka yaygınlaştırma isteği, birkaç arkadaşı ile bir araya gelerek dolma kalem imalatına başlamasıyla vücut buldu. Montblanc’ın bu yeni stratejisi ile dolma kalem sadece zenginlerin kullanabileceği bir araç olmaktan çıktı. Bugün ise Montblanc sınırlı sayıdaki özel dolma kalem serileri ile kalem tutkunlarının gözdesi... Sadece kalemde değil saat ve gözlükte de üretimi olan Montblanc etkileyici tasarımları ve kalitesi ile, adını aldığı zirvenin hakkını veriyor.Montblanc markası daha fazla çocuğa okuma yazma öğetmek için UNICEF'in küresel girişimlerine destek veriyor.

Conklin
Amerika Birleşik Devletleri’nin Toledo kentinde 1898 yılında kurulan Conklin Pen Company® dolma kalemlerin altın çağının en önemli ve yenilikçi üreticilerinden biridir. Günümüzde, klasik modellerin orjinal tasarımlarına sadık kalınarak sanatçılar tarafından işlenen el yapımı kalemler, Conklin’in efsanevi ismini aynı kalite ve detayda sürdürmektedirler. Dünyanın her ülkesinde Conklin kalemlere hem kolleksiyoncular hem de kalemseverler tarafından yüksek değer biçilmekte ve büyük ilgi gösterilmektedir.

Porsche Design 
Porsche Design 1972 yılında Porsche kurucusunun torunu ve aynı zamanda Porsche 911'in tasarımcısı Prof. Ferdinand Alexander Porsche tarafından kuruldu. Bir simge haline gelen Porsche 911'den sonra Prof. Ferdinand Alexander Porsche, izleyen yıllarda kalem, gözlük ve saat gibi birçok klasik ürünü "Porsche Design" markası altında dünya çapında pazarladı. Porsche Design ürünlerinin bir diğer özelliğide, tasarlanan tüm ürünlerde otomobil ve uçak yapımında kullanılan malzemelerin kullanılmasıdır.

Dupont 
Kurucusu Simon Tissot – Dupont ‘dur. 1872 yılında ilk olarak Savoie’ den Paris’e taşınmıştır. Hanedanın kurucusu olarak, isminin baş harfleri markanın isminde S.T. Dupont olarak kullanılır. Oğulları, André ve Lucien Dupont, babalarının işini devralıp çalışmalarını lüks seyahat bavulları ve aksesuarları üzerine yoğunlaştırmışlardır. 1952 yılında S.T. Dupont ilk gazlı çakmağını üretmiş ve 1960’lı yılların kült nesnesi olmuştur. S.T. Dupont dünya çapında popülerliğini ispat etmiş ürünleri temsil eder. Dünya üzerinde her üç çakmaktan ikisi S.T.Dupont imzasını taşımaktadır.

Waterman 
Waterman markası 1883 yılında Lewis Edson tarafından kuruldu. Kurulduğu yıl icat ettiği tekrar doldurulabilir dolma kalem “ the Regular”’ın patenti 1884 yılında alındı. O günden bu yana sürekli yenilik arayışında olan Waterman, üretkenlik bakımından zengin uzun geçmişi sayesinde yazım alanında güvenilir bir referans haline gelmiştir. Her kalemin benzersiz özel olduğu, sahibinin karakter ve mizacını yansıttığına inanan Waterman markası, kullandığı değişik malzeme, renk ve tasarımları ile özgün Fransız zarafetinin simgesi olmaya devam etmektedir.

Sheaffer Sheaffer 1912 yılında Walter A. Sheaffer tarafından Amerika’nın Iowa eyaletinin Fort Madison şehrinde kurulmuştur. Dolma kalem doldurma aparatları fikriyle küçük sermaye ve 7 kişi ile kurulan Sheaffer günümüzde sağlam ve gösterişli yazı kalemleri üretiminde dünyaca ünlü bir marka haline gelmiştir. Sheaffer yıllardır, sağlam, şık ve gösterişli kalemler üretiyor ve kalite, zarafet, şıklık, mükemmellik arayanların vazgeçilmez tercihi olmaya devam ediyor. 

Parker 
Parker Pen Company 1888 yılında George Parker tarafından “Bir şeyi daha iyi yaparsan insanlar onu satın alacaktır” felsefesini temel alarak kuruldu. 1888 üretime başlayan Parker, 1891 yılında ilk dolma kaleminin patentini aldı. Parker markasının ilk çığır açan teknolojik buluşu 1894 yılında “Lucky Curve” mürekkep besleme sistemi ile geldi. George Parker’ın daha güvenilir bir kalem üretme ihtiyacı ile ortaya çıkan PARKER markası; son tüketici odaklı araştırmaları, teknolojik devrimleri ve yorulmayan üretkenlik anlayışı ile “Lüks Yazım” kategorisinde her zaman öncü olmuştur. 

Waldmann 
Waldmann’ın tarihi; 1920 yılında Almanya‘nın kuyumculuk merkezi Phorzheim bölgesinde altın ve gümüşten yüksek kalitede tükenmez ve kurşun kalem üretimi ile başladı. İlerleyen yıllarda Waldmann, pirinç, som gümüş ve 18 ayar altından dolma ve tükenmez kalemler tasarladı ve üretti. Waldmann'ın çevirme mekanizmalı, 2 ve 4-renkli tükenmez kalem sistemi firmaya dünya çapında patent hakkı kazandırdı. Tarihinin her aşamasında olduğu gibi bugün de Waldmann, ürünlerini %100 Almanya'da üretmektedir. Ayrıca Waldmann müstesna yüzeyler işlemede, özellikle de geleneksel el oyması alanında, ün yapmış bir firmadır. Bugün çok az sayıda sanatçı 'Viyana Gravürü'nü yapabilmektedir ve sadece Waldmann bu zarif gravürlerle işlenmiş, her biri kendine has olan yazı gereçlerini sunmaktadır.  

Cross 
Cross, 1846 yılında Amerika’da, Alonzo T. Cross adında üretken bir kalem zanaatçısı tarafından kurulmuştur. İlk patentini 1876 yılında yüzyılımızın tükenmez kaleminin öncüsü olan “stylographic” kalemle almıştır. Sonraları 21 yeni patent daha bu kalem patentini takip etmiştir. 1946 yılında, yani kuruluşunun 100. yılında bugün klasik “Century” modeli olarak anılan ince tükenmez kalemi piyasaya sürmüştür. 1996 yılında kuruluşunun 150. yıldönümünü kutlarken, aynı zamanda klasik “Century” modelinin de 50. yaşını kutluyordu. Her iki kutlama için sınırlı sayıda üretilmiş özel koleksiyon kalemleri piyasaya sürülmüştür. 

Lamy 
1930 yılında C. Josef Lamy tarafından Almanya’nın Heidelberg kentinde kurulan Lamy, 6 milyon yazı gereçleri üretimi, 400 personeli ve yıllık €50 milyon cirosuyla Almanya’da pazar lideri konumundadır. Dünya çapında 70 ülkeye ihraç edilen Lamy modelleri, Avrupa’nın en ünlü tasarımcıları tarafından dizayn edilmektedir. Modern, farklı ve fonksiyonel tasarımlara sahip Lamy ürünleri, IF (Uluslararası Tasarım Forumu) Good Design, Avrupa Tasarım Ödülleri, Red Dot gibi uluslararası tasarım yarışmalarında 100’den fazla tasarım ödülüne layık görülmüştür.  

Picasso 
Picasso Sanat Koleksiyonu, sanat ve yaşam kombinasyonu teması ile tasarlanan ve tanıtımı yapılan, amacı altında çok sayıda seçkin ürünlerini imal eden bir markadır. Ürünlerinde pek çok muhteşem sanat eserlerinden ve pek çok usta zanaatkardan ilham alan, sanatı yüksek kalite ile birleştirerek şık ve cezbeddirici ürünleri bizlere sunan, alanında bir çok müzayede rekorlara imza atmış , ürünlerinin birçoğunda insanları hayaller alemindeymiş gibi hissettirerek dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış asortik ve şık olan çeşitleri bizlere sunan bir markadır.  

Scrikss 
Türkiyede’ki kalem pazarında hem bir üretici hem de dünya çapında önemli markaların distribütörü olarak liderliğini sürdüren Scrikss 1963 yılında kuruldu. İspanyol kökenli olan Scrikss kelimesi Katalan dilinde yazmak anlamına gelen “Escriure” sözcüğünden türetilmiştir. Ucu dışında tamamı yerli üretim olan ilk Türk dolma kalemi 1966 yılında Scrikss tarafından üretilmiştir. 1993 yılında kaliteli yazı araçları dalında Hollanda’da kalite ödülünü kazanmış, aynı yıl Frankfurt ve Moskova fuarlarına katılarak Türkiye’yi başarıyla temsil etmiştir. 

Diplomat 
1922 yılında kurulan Diplomat markası kalem üretimini bir sanata dönüştürmektedir. El yazısının insan karakterindeki yerini çok iyi bilen marka, hem ergonomik, hem şık, hemde yazıya değer katacak kalitede ürünler üretmektedir. El işçiliği ile üretilen bu kalemler Diplomat'ın Dünya'nın en kaliteleri kalemleri üretmesinde önemli bir rol oynamaktadır. 1958 yılında ilk modern dolma kalemini piyasaya çıkaran firma o dönemde kalitesini yenilikle birleştirmiş ve her geçen yıl markaya eklenen ürünlerle kalem sektöründe lider firmalardan biri haline gelmiştir. 

Monteverde 
Dünyada en fazla çeşitte el yapımı akrilik reçine ve karbon fiber kalem sunan firma A.B.D menşeli Monteverde‘dir. Monteverde sadece inovasyon ve teknoloji alanında değil tasarımda da lider üreticilerdendir. Son moda renkleri ve desenleri kullanarak elde üretilen gövde tasarımları dünyanın her köşesinde yüksek beğeni ve övgüyle kullanılmaktadır. Monteverde bu özel kalem dünyasını beğeninize sunarak, el yazısıyla iletişimin giderek bir istisna haline geldiği günümüzde, sizi yazı tutkunuzu yeniden keşfetmeye davet ediyor. 

Kaweco 
1881’de M. Luce et M. Ensslen tarafından Heidelberg’de adıyla açılan kalem fabrikasında o yıllarda kalemlerin ahşap uçları üretilirken kalemlere ait uçlar Amerika’dan ithal edilmekteydi. Kaweco 1914 yılında Leipzip fuarında altın ödül aldıktan sonra aynı yıl 1. Dünya Savaşı patlak verir, ancak ticari faaliyetlerini ve üretimini sürdürme izni alır. 1971 yılında 20. Olimpiyat Oyunları için Kaweco resmi lisans almıştır. Bu resmi lisans ile üzerlerinde değerli taşlar bulunan kalemler, Kaweco Spor Setleri adıyla piyasaya çıkmıştır. 

Visconti 
1995 yıllarından itibaren kurulan bu yeni kalem üreticisi firma; yirmi yılı aşkın bir süredir "Visconti" ismi yoğun tarihi ve teknolojik araştırmalardan gelen olağanüstü zarif yazı gereçleri ile eş anlama gelmektedir.Visconti tüm dolma kalem ,roller kalem ve tükenmez kalem çesitliliği boyunca daima güçlü karakterlerini ve özelliğini yansıtan üst kalite ürünlerini geniş ürün yelpazesi ile sunmuştur.1988 yılında kurulan Floransa markasının yöneticisi olan güçlü üretken dinamizmin beklenmedik şekilde yetişen gücü "Dante Del Vecchio" ile aynı özellikleri Visconti'nin yüm eserlerinde bulabilirsiniz. O'nın yazı enstrümanları sanatı ile ilgili sürekli yeni etkileşimler için yaptığı araştırmaların temelini,tarihi dolma kalemlere olan kişisel tutkusu oluşturuyor. 

Pierre Cardin 
Pierre Cardin, İtalyan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi çiftçi olan küçük Pierre'in çok daha büyük hayalleri vardı. Pierre Cardin, 60'lı yıllardan günümüze tam 140 ülkede 900 farklı ürün lisansıyla en çok kabul gören ticari marka olmayı başardı. Başardığı şey hayallerinin ta kendisiydi ve sadece kendi kararlarına bağlı kaldı. Bir moda imparatoru olarak anılmasına rağmen "yaşamı boyunca en iyi bildiği şeyin kendi elleriyle çizmek, kesmek ve dikmek" olduğunu söyleyecek kadar da mütevaziydi.Her alanda geniş bir yelpazeye sahip firma son yıllarda lüks kalem üretimi alanında da faaliyet göstermeye başlamıştır.

Dolmakalemlerde uç kalınlığı nedir?
Dolmakalem uçlar, kullanıcıların tercihine göre genel olarak beş farklı kalınlık modeli bulunmaktadır:
EF (extra fine:çok ince), F (fine:ince), M (medium:orta), B (broad:kalın) ve BB (Kaligraf:kesik uç). 
Türkiye'de en çok F ve M tipi uçlar satılmaktadır. M genel olarak ince (F) yazmanın zor olduğu durumlar için herkese hitap eden bir uç modelidir. 
| Devamı... 2 yorum

Hafız Osman Vav'ı

Hafız Osman fırtınalı bir günde dolmuş kayıkla Beşiktaş'a geçecektir. Bir kayığa biner. Yol bitmek üzereyken kayıkçı ücretleri ister. Fakat Hafız Osman o gün aceleyle çıktığı için yanına para almayı unutmuştur. 

Kayıkçıya; 'efendi, yanımda param yok, ben sana bir 'vav' yazayım, bunu sahaflara götür,karşılığını alırsın' der. Kayıkçı yüzünü ekşitip söylenerek yazıyı alır. Canı fena halde sıkılmıştır ama artık yapacak birşeyi olmadığından zoraki kabul eder bu durumu.

Bir zaman geçtikten sonra kayıkçının yolu sahaflara düşer. Bakar ki yazılar, levhalar iyi fiyatlarla alınıp satılıyor. Cebindeki yazıyı hatırlar ve götürür satıcıya. Satıcı yazıyı alır almaz 'Hafız Osman vav'ı' diyerek açık artırmayla iyi bir fiyata 'vav' satılır. Kayıkçı bu duruma çok sevinir çünkü bir haftalık kazancından daha fazlasını bu 'vav' ile kazanmıştır. 


Bir gün Hafız Osman yine karşıya geçecektir ve yine aynı kayıkçıyla karşılaşmıştır. Yol bitmek üzereyken yine ücretler toplanır. Hafız Osman da yol ücretini uzatır kayıkçıya. Kayıkçı 'efendi para istemez, sen bir 'vav' yaz yeter' der. 

Hafız Osman gülümseyerek ; 'efendi o 'vav' her zaman yazılmaz.Sen dua et para kesemi yine evde unutayım' der...

| | Devamı... 0 yorum

Halk içinde muteber bir nesne yok

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi 
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi. (Kanuni Sultan Süleyman)

Kanuni Sultan Süleyman'ın  Muhibbi mahlası ile yazdığı şiirin ilk iki beyitinin talik yazı stili ile Necmeddin Efendi tarafından hat edilmiş halidir. Şiirin tamamı şu şekildedir.

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi  Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi. 
 Halkın gözünde devlet (iktidâr) gibi değerli bir şey yok. Halbuki şu dünyada bir nefes sıhhat gibi devlet (güç) olamaz.
 Saltanat didükleri ancak cihân gavgasıdur Olmaya baht ü saâdet dünyede vahdet gibi. 
 Saltanat dedikleri sadece bir dünya kavgasıdır. Dünyada Allaha yakınlık gibi büyük saâdet ve baht açıklığı olamaz.
 Ko bu ayş ü işreti çünkim fenâdur âkıbet  Yâr-ı bâkî ister isen olmaya tâat gibi. 
 Bu eğlenceyi yeme içmeyi bırak, sonu kötüdür. Eğer ebedî bir sevgili istiyorsan ibâdet gibisi yoktur.
Olsa kumlar sağışınca ömrüne hadd ü aded Gelmeye bu şîşe-i çerh içre bir saât gibi. 
 Ömrün, kumlar sayısınca sınırsız ve hesapsız olsa bile, Bu feleğin fanusunda ( çıtasında) bir saât gibi bile gelmez.
Ger huzûr etmek dilersen ey Muhibbî fâriğ ol Olmaya vahdet cihânda kûşe-i uzlet gibi. 
 Ey Muhibbî, eğer huzur içinde olmak istersen, ferâgat sâhibi ol (vazgeç) Dünyada yalnızlık köşesine çekilmek gibi Allaha yakınlaşma olamaz. Kanuni Sultan Süleyman "Muhibbi" ( 1494 - 1566 )
| | | | | Devamı... 0 yorum

Mani rızk olanın, rızkını Allah keser

Zalimin rişte-i ikbalini bir ah keser
Mani-i rızk olanın rızkını Allah keser (La Edri)

Beyitin sahibi olarak hat sergilerinde Ferid Kam gösterilmiş olmasına rağmen çoğu kaynakta eserin Osman Nevres’e ait olduğu da yazılıdır. Bazı beyitlerde ilk mısra “Zalimin ser-rişte-i ikbalini bir âh keser…” veya "Zâlimin rişte-i a’mâlini bir âh keser....” şeklinde de kayıtlıdır. Bazı kaynaklarda bu beyit, Ziya Paşa'ya da atfedilmiştir. Berceste haline gelmiş bu beyit hakkında en kolay açıklama; "bilinmiyor" şeklinde yazılan "La Edri" mahlasıdır.

Zâlimin rişte-i ikbâlini bir âh keser, Mâni’-i rızk olanın rızkını Allâh keser.
Zalim kişinin isteklerinin bağını bir ah keser. Rızka engel olanın rızkını Allah keser.
| | | | | | Devamı... 0 yorum

Rızk için bir ferde yoktur minnetim

Rızk için bir ferde yoktur minnetim, 
Kendi sa’yimdir veliyyü’n-ni’metim (Ferid Kam)

Celi Ta’lik hattı ile Ahmed Amin Şamta tarafından yazılmıştır.
| | | | | Devamı... 0 yorum

İnsana sadakat yakışır görse de ikrah

İnsana sadakat yakışır görse de ikrah, 
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah (Ziya Paşa)

(İnsan hayatta tiksinti verici hilelerle, kötülüklerle karşılaşsa bile Allah’a ve vatanına sadakatten vazgeçmemelidir, Allah doğruların yardımcısıdır.

Tahsin Kurt bey’e ait Celi Ta’lik hattıdır. Beyit, yazar, şair ve devlet adamı olan Ziya Paşa’ya aittir. Tanzimat edebiyatının büyük şairlerinden Ziya Paşa (1825–1880) birer özdeyiş hâline gelmiş beyitleriyle meşhurdur. Ayrıca halkımızın ortak edebî ürünü olan bazı atasözlerini kendisine has üslûbuyla şiirlerinde işlemiş ve unutulmaz beyitler oluşturmuştur. Ziya Paşanın şiirlerinde lirizm yoktur. Aşk, ölüm, ayrılık, sevgilinin güzelliği gibi temalardan uzak kalmıştır. O daha çok eskilerin “hikemî” dedikleri felsefî, dinî, metafizik meseleler üzerinde durmuştur. Ayrıca halkın bazı meselelerini ve ahlakî kusurları ele alarak okuyucuya öğütler vermeye, halkı bilgilendirip eğitmeye çalışmıştır. Ziya Paşa amacına ulaşmıştır. Lise mezunu herkes Ziya Paşanın bir veya birkaç beytini kısmen de olsa bilir veya birisi okuduğu zaman o beyitleri hatırlar.

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir 
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir
 (Nasihat ile uslanmayanı tekdir etmeli -azarlamalı- , tekdir azar ve paylama ile uslanmayanın hakkı kötektir -dayaktır-)

Allah’a tevekkül edenin yaveri Haktır 
Nâşad gönül bir gün olur şâd olacaktır.
 (Allah’a inanıp kaderine sabırla razı olanların yardımcısı Allah’tır, mutsuz gönüller bir gün elbet mutlu olacaktır.)

Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez 
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan
 (Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa talihsiz olanın bahçesine bir damlası bile düşmez.)

Seyretti havâ üzre denir taht-ı Süleyman 
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde
(Süleyman’ın tahtı hava üzerinde uçuyordu derler, dünyanın geçiciliğine bak ki o muazzam saltanatın bile yerinde şimdi yeller esiyor.)



Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
 (Kişinin aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür.)

Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât 
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde
 (Onlar ki dünyaya lâf ile nizam verirler. Onların evlerine gidip bakın, hanelerinde bin türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz.)

Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma 
Zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir
 (Kötü asıllı birine üniforma soyluluk mu verir; eşeğe altın işlemeli semer vursan yine eşektir. )

Âsâf’ın mikdârını bilmez Süleyman olmayan 
Bilmez insan kadrini âlemde insan olmayan
(Âsâf’ın değerini Süleyman olmayan bilmez, (Âsâf, Süleyman peygamberin veziridir.) Dünyada insan olmayan insanın değerini bilmez.)

İkbâl için ahbabı siayet yeni çıktı 
Bilmez idik evvel bu dirayet yeni çıktı
 (Yüksek mevkilere erişebilmek için dostlarını çekiştirmek yeni çıktı; önceden bilmezdik, bu türden hüner ve beceri yeni çıktı.)

Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadâkat modalandı
Nâmus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı
 (Hırsızlık çoğalıp sadakat sözü moda haline geldi, namusu bitirdik, hamiyet yeni çıktı)

Düşmanlara ahbâbını zemm oldu zerafet
Dildardan ağyâra şikâyet yeni çıktı
 (Düşmanlara dostları yermek bir incelik oldu; başkalarına gönül dostlarından şikayet yeni çıktı)

Sâdıkları tahkir ile red kaide oldu 
Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı
 (Allah’a ve vatanına sadık olanları aşağılamak ve onları reddetmek kural hâline geldi, hırsızlara ikramda bulunmak ve yardım etmek yeni çıktı.)

Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi 
Hainlere amma ki riayet yeni çıktı
 (Gerçi eskiden de doğruyu söyleyenlerden nefret edilirdi ama hainlere saygı göstermek, onları koruyup kollamak, onların emirlerine uymak yeni çıktı.)

Milliyeti nisyan ederek her işimizde 
Efkâr-ı Frenge tebaiyyet yeni çıktı
 (Yaptığımız her işte millî birlik ve şahsiyeti unutarak Avrupalıların fikirlerine uymak yeni çıktı.)
| | | | | Devamı... 0 yorum

Bedbaht ona derler ki elinde cühelanın

Bedbaht ona derler ki elinde cühelanın
Kahrolmak için kesb-i kemal ve hüner eyler. 
(Şinasi)

"Bedbaht diye o kimseye derler ki, cahillerin elinde kahrolmak için olgunluk ve hüner kazanır."

Celi Talik Meşki Levha olarak yazılmıştır. Bu söz üzerine yerel gazete köşe yazarımızın bir yazıyı istifadenize sunuyorum.
"Sözün güzelliğine bakar mısınız? Bedbaht ona derler ki elinde cühelanın Kahrolmak için kesb-i kemal ü hüner eyler… Bugünkü dile çevirirsek, Kötü talihli ona derler ki, cahillerin elinde kahrolmak/perişan olmak için hünerlerini ortaya koyar… Söz kısaca bu… Bilgi toplumunun sunduğu fırsatlar sayesinde hergün daha çok bilgileniyoruz . Bilgilendikçe de cahillerimizin oranında hızlı bir artış gözlemliyoruz. Yine Derbeder Sakallı Celal olarak bilinen bir İstanbullu’nun güzel bir sözüyle derdimizi dökelim: Bu kadar cehalet ancak tahsil ile elde edilebilir. Dolayısıyla her türlü eğitim sürecinden geçen, en yüksek diplomaları alan, en yüksek makamlarda oturanların çoğunu bu sınıflandırmaya dahil etmek mi lazım diye düşünmeden edemiyor insan…
 *** Sözün burasında şunu da söyleyelim de, yine bu kategoriden biri çıkıp da, “Amma da yukarıdan bakıyor, kendisini bu kadar insanın üstünde görüyor” falan demesin… Kendimi, “öğrendikçe, bilmediklerinin ne kadar çok olduğunu bilenler” kategorisinde gördüğümü söyleyeyim… Cehaletin zirvesini, bütün bilginler, filozoflar ve hikmet sahipleri şöyle tarif ediyorlar: Bilmez! Fakat bilmediğini de bilmez… “Bilmediğini bilmeyenden kaçabildiğiniz kadar kaçın!” da derler yüzyıllardır. Bu tür insanlar yaşamları boyunca “tevazu” diye bir kavrama rast gelememişlerdir. O zaman rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: Bilmediğimizin farkında olmamız, her halde en erdemli tarafımızdır…
Ne yazık ki, en kötü talih en etkili ve yetkili makamlarda olanların her şeyi bildikleri, her nesneden anladıkları ve bir çeşit Firavunluk ve Nemrutluk psikozuna girmeleridir. Öğrenme ve öğretmenin kutsallığından habersiz birtakım insancıklar, duyduğu, gördüğü, öğrendiği ve iliştiği her bilgi, olay, konu, kişi ve olgu ile ilgili ahkâm kesmeyi büyük bir pişkinlik ve utanmazlıkla ve yine büyük bir marifetle sürdürebilmektedirler… Bunlar, kendi aralarında güçlü bir “menfaat birlikteliği” ya da Menfaat Anonim Şirketi oluşturarak, her türlü erdemsizliği, liyakatsizliği, eksikliği, yetmezliği, ihaneti ve hemcinsine sadakatsizliği birer ticari meta haline getirerek yollarına devam ederler… Dolayısıyla bu piyasada, satışa konu olmayacak hiçbir değer yoktur…
*** Oysa bilgi, modern dünyada en önemli güç kaynağıdır. Hem toplumlar, hem de bireyler için… Hem maddi bilgi, hem de manevi bilgi elbette… Hem dünyayı, maddeyi, olguları ve olayları açıklama çabasında olan bilgi… Hem de, eşyanın, olayların ve yaşamın ötesini gösteren bilgi… Bir anlamda, insanı yücelten, değer katan, yeryüzü yolculuğunun sırlarını öğreten bilgi… İnsanı, toplumu, kenti, ülkeyi ve milletin değerlerini bir “ticari meta” olarak göstermeyen bilgi… Her gördüğünden “menfaat” sağlama hastalığından uzak tutan bilgi…" M.Akif ÇUKURÇAYIR -07/02/2011 
http://www.yenimeram.com.tr/bedbaht-33737.htm
| | | | Devamı... 0 yorum

Sanma ey hâce ki senden zerü sim isterler

Sanma ey hâce ki senden zer ü sim isterler /
Yevme lâ yenfeu’de kalb-i selim isterler (Bağdatlı Ruhi)


(Günümüz Türkçesi haliyle şöyle söylenebilir: Sanma ey hoca senden altın ve gümüş isteyeceklerini
hiç bir şeyin fayda vermeyeceği bir zamanda kalbi selim isteyecekler)
| | | | Devamı... 0 yorum

Ehibba şive‑i yağmada mebhut eyler

Yenîşehirli Âvnî Bey (1826 – 1884), Tanzimat döneminde yaşamış, ama diliyle ve mazmunlarıyla klasik divan şiirinin son parlak temsilcilerinden sayılır. En meşhur eseri Divan’ıdır ve içinde özellikle “Gazel-i Âşıkâne” tarzında çok sayıda berceste beyit vardır. Yenîşehirli Âvnî'nin babası Sıdkı Ebûbekir Paşa, çeşitli kethüdâlık görevlerinde bulunmuştur. Avni Bey’in hayatı genellikle zaruret içinde geçmiştir. 7 Ekim 1883’te vefat etmiş ve vasiyetine uygun olarak ilk eşinin Eyüp’te Bahâriye Dergâhındaki mezarının yanına defnedilmiştir.
 
“Ehibbâ şîve‑i yağmada mebhût eyler a’dâyı, 
Hüdâ göstermesin âsâr‑ı izmihlâl bir yerde.”  
 
"Bir topluluk ya da devlet çöküşe doğru giderse, o anda dostlarınız bile yağmayı düşünüp düşmanları bile geride bıraktırtacak şekilde (şaşırtacak derecede) yağmada hareket eder; Allah bir yerde öyle bir çöküş emareleri göstermesin." 

| | | Devamı... 0 yorum

Yemeğin iyisi kötüsü olmaz

Mahmud Yazır Efendi'den muhteşem bir 'Talik' hattı: "Oğlum yemeğin iyisi kötüsü olmaz, Besmele ile yedikten sonra" yazısı mutfaklarımıza asılacak derecede ulvi bir anlam yüklüdür.

Susuz değirmenlerin ne ile döner çarhı

Susuz değirmenlerin ne ile döner çarhı /
Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı  (Tahsin Kurt)


Tahsin Kurt bey tarafından Celi Ta’lik kıtası olarak yazılmıştır.
| | | | Devamı... 0 yorum

Açılır bahtımız bir gün-İbrahim Hakkı

İbrahim Hakkı Hazretlerinin hayat hikayesinden kısaca bahsetmek ve defalarca okuduğum bir  şiirini de buraya alıntılamak istiyorum. Manzum ve düz yazı olarak eser yazmış olan Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı, astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji, ve din ile ilgili pek çok bilimsel çalışmalar yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dil ile yazılmıştır.
KPSS sınavlarına girdiğim ve öğretmenlik atamalarına müracaat ettiğim şu zamanlarda defalarca okuduğum şiir, Erzurumlu İbrahim Hakkı tarafından kaleme alınmış. Hayatımda bu şiirin yeri başka. Sınav süreci günlerinde psikolojimi bu şiirle tam manasıyla sağlam tutuyorum diyebilirim. İkamet ettiğimiz evin girişine, şiirin Osmanlı Türkçesi ile metnini (aşağıdaki tablo fotoğrafı) yazıp astım. Eve girerken çıkarken şiiri her gördüğümde okuyorum. Allah, rızıksız kul yaratmaz, İnsanoğlu yaratıldığı an rızkı da hazırlanmış ve Allah tarafından ezelde takdir edilmiştir. “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allâh’a ait olmasın.” (Hûd, Suresi-6) Endişemiz asla rızık için değildir, bahtımızın güzel olması, emeklerimizin karşılığı için sadece bir münacaattır bizim bu durum. "Yeryüzünü size boyun eğdiren O’dur. Öyleyse yerin her tarafını dolaşın ve Allâh’ın verdiği rızıktan yiyin." (Mülk Suresi-15) Bunca yılın yorgunluğunu görmek, maalesef içimizi acıtıyor. Varlıklı bir zümrede doğmamış, bir yerlere gelebilmek için kimseye minnet etmeden, kul hakkına girmeden çabalayan, Anadolunun garip ama yiğit ferdlerine selam olsun. Duamız hayır, akibetimiz de iyi olsun inşallah. Allah, bizleri çok istediğimiz şeylerle de imtihan edip acziyete düşenlerden eylemesin. Yolumuzu açık, bahtımız güzel olsun. (Amin) Sizlerin de istifadesi için  İbrahim Hakkı Hazretlerinin hayat hikayesini ve muazzam şiirini burada paylaşmak istiyorum. (K.P)
   
Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmaz ya 
Sebepler halk eder Hâlik kerem bâbın kapatmaz ya. 
Benim Hakk'a münacâtım değildir rızk için hâşâ 
Hüdâ Rezzâk-ı âlemdir rızıksız kul yaratmaz ya. 
 
İbrahim Hakkı Hazretleri, Hicri 1115, Miladi 1703 yılında Erzurum’a bağlı Hasankale İlçesi’nde doğmuştur. Babası Molla Osman, bir mürşit aramak maksadıyla Tillo’ya gelmiş, burada İsmail Fakirullah Hz.’ni bularak hizmetine girmiştir. Hem dini ilimlerde, hem de fenni ilimlerde üstünlüğü ifade eden “Zülcenaheyn” (“İki kanatlı”) ünvanını elde etmiştir. 
Büyük mütefekkir İbrahim Hakkı Hz. hadis ve fıkıhta, tasavvuf ve edebiyatta, psikoloji ve sosyolojide, tıp ve astronomide ve pek çok ilim dalında büyük bir kudret ve yetenek göstermiştir. Doğunun yetiştirdiği bu büyük alim, kısa zamanda dünya çapında ün salmıştır. İslam alemine ve insanlığa bıraktığı değerli eserler, onun şahsiyetinin ve ilminin faziletini gösterir. İbrahim Hakkı Hz. üç sefer Hacc’a gitmiştir. İlk hac farizasını 1738’de, ikincisini 1763’te, son haccını da 1767’de yapmıştır. İbrahim Hakkı Hz. 1758’de İstanbul’a gitmiş, bu gidişinde saraya özel olarak davet edilmiştir. Hicri 1194, Miladi 1780’de 77 yaşında iken Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
 
Eserleri. İbrâhim Hakkı’nın çoğu Türkçe olan eserlerinin sayısı hakkında değişik rakamlar verilmiştir. 1. Divan. 1168 (1755) yılında oğlu İsmâil Fehîm için tertip edilmiştir (yazma nüshaları için bk. Çelebioğlu, Erzurumlu İbrahim Hakkı, s. 42). 1263’te (1847) basılan eserde kasidelerin ardından dinî-tasavvufî mahiyette 366 gazelden oluşan “İlâhînâme” başlıklı bölüm yer almaktadır.

2. Mârifetnâme. 1170’te (1757) tamamlanan eser İbrâhim Hakkı’nın ismini ölümsüzleştiren en önemli çalışmasıdır. Dinî ve din dışı ilimlere dair ansiklopedik bir eser olan Mârifetnâme müellifin ilmî ve fikrî kişiliğini, yetişmişliğini, din ve ilim anlayışını yansıtması bakımından da özel bir değer taşımaktadır.

3. Mecmûatü’l-irfâniyye. Tam adı Mecmûatü’l-vahdâniyye fî ma‘rifeti’n-nefsi’r-rabbâniyye olan eseri müellifin kısaca İrfâniyye diye andığı da görülmektedir. Kitapta hadis olduğu rivayet edilen, “Kendini bilen Allah’ı da bilir” sözünün tasavvufî açıklaması yapılmış, bu arada âyet ve hadislerle müslüman düşünür ve âlimlerin konuyla ilgili fikirlerine de yer verilmiştir .(Çelebioğlu, Erzurumlu İbrahim Hakkı, s. 42).sy. 23 [1996], s. 89-92).

4. İnsâniyye. Tam adı Mecmûatü’l-insâniyye fî ma‘rifeti’l-vahdâniyye olan bu geniş hacimli eseri müellif yüz kırk kitaptan üç lisan üzerine topladığını söyler (İbrahimhakkıoğlu, s. 72; Arapça, Farsça ve Türkçe kaynakları hakkında bk. Çelebioğlu, Erzurumlu İbrahim Hakkı, s. 33-35). Bu kaynaklardan seçilen parçaların daha çok tasavvuf ve eğitim ağırlıklı olduğu görülmektedir.

5. Mecmûatü’l-meânî (Mecmûatü’l-Hakkī). Müellif bu eserini 1178’de (1765) üç lisan üzerine nazmettiğini belirtmektedir (İbrahimhakkıoğlu, s. 72). Kitapta dinî ve tasavvufî şiirler yanında astronomiyle ilgili cep tahtasının kullanımı hakkında Türkçe bir bölüm, Kur’an tecvidine dair yine Türkçe bilgiler, Arapça, Farsça ve Türkçe küçük bir sözlükle “Kavâid-i Fürsiyye” başlıklı diğer bir bölüm bulunmaktadır (Arkeoloji Müzesi Ktp., Said Paşa, nr. 576).

6. Meşâriku’l-yûh. Müellifin 1185 (1771) yılında, kendisine ait olanlarla birlikte bazı eserlerden derlediği tasavvuf başta olmak üzere çeşitli konulara dair Farsça, Türkçe ve az sayıda Arapça manzumeden oluşan bir antolojidir (Süleymaniye, Hacı Mahmud Efendi, 3381).

7. Sefînetü’r-rûh min vâridâti’l-fütûh. 1187’de (1773) müellifin diğer bazı eserlerindeki Türkçe, Farsça ve Arapça şiirlerin kırk bölüm (vâridât) halinde derlenmesiyle meydana gelmiştir (Süleymaniye, Hacı Mahmud Efendi, 3413, 3812).

8. Kenzü’l-fütûh. 1188’de (1774) düzenlenen eser tasavvufî ve didaktik mahiyetteki 1021 beyitten oluşmaktadır (Süleymaniye, Hacı Mahmud Efendi, 3316). Bazı şiirler Arapça’dan Farsça’ya ve Türkçe’ye çevrilmiştir. Müellif, eserin sonunda dua mahiyetindeki iki manzumede eser hakkında bilgi vermektedir.
  
9. Defînetü’r-rûh. 1189’da (1775) derlenen eserde müellifin Mecmûatü’l-meânî’sinden seçilmiş Arapça, Farsça ve Türkçe 400 beytin yanında daha önce yazdığı Cilâü’l-kulûb ve İnsân-ı Kâmil başlıklı risâleleriyle üç mektubu bir araya getirilmiştir.

10. Rûhu’ş-şürûh. 1189’da (1775) hazırlanmış olup müellifin divanında yer alan “İlâhînâme”den seçilmiş manzumelerden oluşmaktadır (Süleymaniye, Hacı Mahmud Efendi, 3381/3).

11. Urvetü’l-İslâm. İbrâhim Hakkı, Mârifetnâme’den istifade ile 1191’de (1777) hazırladığını bildirdiği, ağırlıklı olarak Türkçe yazılmış eserini oğlu Muhammed Şâkir için kaleme aldığını ifade etmektedir. Kitap Kur’an’ın büyüklüğü, tecvid kuralları, sünnete uyma, esmâ-i hüsnâ, Hz. Peygamber’in isimleri ve hilyesi, itikad, İslâm’ın şartları, namazın şartları gibi konuların işlendiği on beş bölümden oluşmaktadır (Süleymaniye, Hacı Mahmud Efendi,1462).

12. Hey’etü’l-İslâm. Urvetü’l-İslâm ile aynı tarihte yazılan eserin önsözünde müellif, filozofların astronomiyle ilgili eserlerini okumanın inancı bozacağını söyleyerek bunları terkettiğini belirtmektedir.

13. Tuhfetü’l-kirâm. İbrâhim Hakkı’nın Tillo’ya gittikten sonra kaleme aldığını belirttiği “evlât eserler” serisinin ilkidir (bk. İnsâniyye, vr. 341b). Müellifin Mecmûatü’l-meânî’den Arapça ve Farsça olarak aldığını ifade ettiği eser hakkında 1180’de (1766) yazıldığı dışında bilgi yoktur.

Kaynakça: 
Mustafa Çağrıcı, "İbrâhim Hakkı Erzurûmî", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ibrahim-hakki-erzurumi
| | | | Devamı... 1 yorum

Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!