Net Fikir » leibniz
Leibniz Çarkı
Alman matematikçisi Gottfried Wilhelm Leibniz, Pascal'ın 1642 yılında hazırladığı hesaplayıcının fonksiyonlarını daha da arttırarak 1671 yılında Leibniz Çarkını icat etmiştir. Bu aygıt; toplama ve çıkarma işlemlerinin yanı sıra bölme, çarpma ve karekök alma işlemlerini de yapabiliyordu. Bugünkü anlamda küçük bir hesap makinesi olan bu alet bilgisayarın eski atalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüzde saatlerde,telefonlarda ve hesap makinelerinde bile çok daha kapsamlı hesap makineleri kullanmakta iken tarihi değer ve bugünkü teknolojinin gelişim noktaları açısından ayrı bir öneme sahip bu aletin hesap makinesinden çok daha farklı ufuklara yelken açtığını söylemek zor olmayacaktır.
Leibniz ve "Tanrı" düşüncesi
"Leibniz düşüncesinin en belirgin özelliği çok yanlı oluşudur. Leibniz, düşünce tarihinin yetiştirdiği, insan bilimlerinin bütününü ihata eden, en evrensel düşünürlerden biridir. Leibniz sadece bir filozof olmayıp, aynı zamanda doğa bilimci, matematikçi, tarihçi, filolog, hukukçu ve teologtur. Leibniz, Newton’la birlikte differantial ve integral hesabını bulup geliştiren dahî matematikçilerden biridir. Filozof, matematiğin metodunu felsefede kullanmak ister. Ona göre, ileri sürdüklerini kanıtlayabilecekler yalnızca matematikçilerdir. Sayılarla olduğu gibi kavramlarla da hesap yapılabilir. Düşüncelerin yanlışlarını bulabilirsek felsefedeki ayrılık ve çekişmelerin ortadan kalkacağı umulabilir. Matematikte olduğu gibi kavramlar sembollerle ifade edilip evrensel bir felsefe dili meydana getirilebilir.
Dünya bilim adamlarının öğrenip kullanabileceği bir akademik dil ve felsefî hesap metodu üzerinde defalarca çalışan Leibniz bu işi başaramamıştır (Gökberk, 318-319).
Matematiği, gerçeği tanımada en elverişli bilgi kabul eden Leibniz, bilgiyi dört basamağa ayırır. Descartes’de olduğu gibi Leibniz’de de bilginin ölçüsü açıklık ve seçikliktir. Duyu bilgisi noksan bir bilgidir; asıl bilgi akılla elde edilen rasyonel bilgidir. Bilginin ilk basamağını duyu bilgisi teşkil eder. Son öğelerine kadar açıklanmadığı için buna karışık bilgi denir. Bu bilginin içinde iki basamak vardır: Bir düşünce, düşünülen şeyi teşhiste yeterli değilse bilgi bulanıktır; eğer yeterli ise bilgi açıktır. Karanlıkta görülen şeyin bilgisi bulanıktır; önceden görülen bir şey, yeniden
görüldüğünde net olarak algılanmışsa, bu şeyin bilgisi açıktır (Leibniz, 1941, 81-82).
Duyu bilgisi bulanık ve açık olabiliyor, fakat asla seçik olamıyor. Hayvanlar bu bilgi basamağına kadar yükselebiliyor. Hayvan da önceden algıladığı bir şeyi sonradan algılayabiliyor. Düşünülen şeyin bütün özellikleri belirlenebilirse bu bilgi seçiktir. Bir bitkinin sadece rengini, biçimini, katılığını v.s. algılamakla kalmayıp onda bir de kök, gövde, yaprak, çiçek şeklinde ayırmalar yapılırsa, bu bitkinin birçok ayırımları belirlenmiş olur. Böylece duy bilgisinden akıl bilgisine geçilir. İnsan genelde bilginin bu basamağında kalır. Asıl bilgiye dördüncü basamakta ulaşılır. Bu basamaktaki bilgi upuygun bilgidir. Bir nesneyi meydana getiren ögeler seçik olarak kavranmışsa, yani çözümleme sonuna kadar götürülmüş ise bilgi upuygun olur.
Leibniz’e göre insanoğlu evrensel bir matematiğe ulaşırsa, tam bilgiyi elde edebilir. Bunun için de bütün nesneleri, bilginin bütün konularını matematik önermeler olarak kavramak gerekir (a.g.e., 320).
Filozofa göre, geometrinin kavramları, sayılar, Tanrı düşüncesi, mantığın ilkeleri doğuştan getirdiğimiz kavramlardır.
Leibniz’e göre bir takım önermeler en yüksek ve en son önermelerdir. Diğer önermeler bunlardan üretilirler. Bu en son önermeler kanıtlanamazlar. Bu önermeler ilk doğrulardır. Bunlar kendilerini bize doğrudan doğruya gösterirler. Bu önermeler temel doğrular olduklarından diğer önermeleri bulmak için çıkış noktası oluyorlar (a.g.e., 320).
Tanrı, “en gerçek varlıktır” diye tanımlanır. Bunun için Tanrı’nın var olması zorunludur. Bunun karşıtı çelişme olur. Leibniz’e göre bu doğrular aklın kendisinden devşirdiği doğrulardır. Bunlar öncesiz-sonsuz doğrulardır. Çelişmezlik ilkesine dayanan bu doğrulara Leibniz, “zorunlu doğrular” der. Bunlar akıldan
çıktıkları için başka türlü düşünülemezler. Başka türlü düşünüldüğü zaman çelişkiye düşülür. Bunlara karşılık deneyden gelen olgunun doğruları da vardır. Aklın doğruları zorunludurlar olgunun doğruları ise raslantılıdır, bunların başka türlü olmaları da mümkündür. Olgunun doğruları yeter sebep ilkesine dayanır. Aklın doğruları ise çelişmezlik ilkesine dayanır (a.g.e., 322).
Bilginin meydana gelmesi için olgu hakikatlerinin aklî hakikatlere indirgenmesi gerekir (Vorlander, 430).
Malebranche sadece sonsuz cevheri (töz), yani Tanrı’yı etkin bulur. Spinoza, sonlu cevherlere, cevher bile demez, onları sıfata indirger. Leibniz’in anlayışı ise bu gelişmeye tam bir tepki gibidir. Onun felsefesinde cevherler tam bağımsızlığa erişir ve tam etkindir de. Leibniz’e göre cevher, etkin kuvvetten başka bir şey değildir. “Tanrı, evren hakkındaki türlü görüşlerine göre türlü tözler vücuda getirir ve Tanrı’nın emriyle her tözün kendine özel tabiatı öyledir ki, birbiri üzerine doğrudan doğruya eylemde bulunmaksızın birinde olup biten, ötekilerin hepsinde olup bitene uyar". (…)
Kaynakça:
Prof. Dr. Murtaza Korlaelçi, Prof. Dr.
Celal Türer, Felsefe Tarihi, Ankara Universitesi UZEM, 2012
Leibniz Yaşamı ve Eserleri
Leibniz (1646-1716),
21 Haziran 1646
yılında Leibzig’de dünyaya gelen Gottfried Wilhelm Leibniz, Leipzig’in
hukuk bilginlerinden ahlâk profesörü
olan babasını çok erken kaybetmiştir. Genç Leibniz, babasının
kütüphanesindeki doğu ve batı klasiklerini okumuş, hatta latince şiirler bile
yazmaya başlamıştı. 15 yaşındayken eski ve yeni felsefenin klasiklerini okumuş
Platon’un, Aristoteles’in, Descartes’in ve Hobbes’un sistemlerini yakından
tanımıştı. Leibzig ve Janet üniversitelerinde felsefe ve hukuk okudu. Altdorf
üniversitesinde “Felsefe ile Hukukun İlgileri” isimli tezle 20 yaşındayken hukuk
doktoru oldu. Üniversite
öğretim üyeliği teklifini kabul etmedi.
Sonraları da üniversitede
hiçbir zaman çalışmadı. Diplomasi,
yönetim, hukuk işlerinde uğraştı.
“Hannover’e Dükün saray
danışmanı ve kütüphanecisi olarak gelen Leibniz bu şehirde
ömrünün sonuna kadar 40 yıl kalmıştır.
Leibniz, Berlin bilimler akademisi gibi pek çok akademinin de kuruculuğunu yapmıştır. Devlet işleri ile de ilgilenen Leibniz, Hannover devletinin para sistemini, madenciliğini, ipekçiliğini düzeltmek
için ciddi planlar hazırlamıştır. Dini alanlarda da çalışmalarda bulunan Leibniz, Katolik ve
Protestan kiliseleri arasında, ve protestanlığın iç kolları arasında uzlaşmalara aralarında mevcut olan anlaşmazlıklara çözüm aramış mezhepler arasında aracılık etmiştir.”
(Gökberk,318). Avrupa medeniyeti
ile Çin medeniyetini, inceleyerek bu medeniyetlerin birbirlerine yaklaştırılmasını Cizvit misyonerleri veya Pierre
Le Grand (1692-1725) aracılığı
ile birbirine uzlaştırmayı/yaklaştırmayı
hayal etmiş bu yönde bir takım girişimlerde bulunmuştur. Her alandaki meşguliyetinden dolayı evlenemeyen
Leibniz, inançsızlıkla suçlandığı
için, ömrünün son
günlerini yalnızlık içinde geçirmiş ve 14 Kasım
1716’da ölmüştür. Bu kadar yoğun çalışmaları bulunan bilim adamı, hukukçu ve devlet siyaset adamı olan Leibniz'in cenaze
alayına ise sadece sekreterlerinin
katıldığı nakledilmektedir (Challaye, 147).
Eserleri: Leibniz, felsefesini
temel eserlerinin birinde, ayrıntılı bir sistem haline koymamıştır, yazılarının
çoğu önce Acta eruditorum Lipsiensium, daha sonra Journal des savants isimli
dergilerde yayınlanmıştır. Tamamlanmamış bir yığın yazı bırakan Leibniz’in kullandığı
dil Latince, Fransızca
ve Almancadır. Felsefeyle
ilgili başlıca eserleri şöyle
sıralanabilir: 1- Meditationes de cognitione, veritate et ideis (1684, Bilgi,
Doğruluk ve İdeler Üzerine Düşünceler). 2- Nova methodus pro maximis et minimis
(1684). 3- Systéme
nouveau de la
nature, (Paris 1695,
Doğanın Yeni Sistemi).
4- Nouveaux essais sur l’enten dement humain (1704, Locke’a karşı) (Yeni
Denemeler). 5- Essais de Théodicée sur la bonté de Dieu la liberté de l’homme
et l’erigine du mal (1710, büyük eserleri
arasında tek bitmiş
ve Leibniz yaşarken
basılan eseri). 6- La
Monadologie (1714). 7-
Principes de la
nature et de
la grâce (1714,
Doğanın ve İnayetin İlkeleri). 8-
Discours de Métaphysique (Metafizik Üzerine Konuşma).
Matematik ve Bilim Çalışmaları:
Leibniz, matematik ve mantık alanında çağının iki yüzyıl ilerisindeydi. Diferansiyelin geometrik bir yorumunu verdi. Bu, matematiğe en büyük hizmetti. Süreklilik ve süreksizlik ya da analitik veya olasılıklar gibi matematik düşüncenin iki karşıt alanında fikir yürütmüş bir kimseye ne Leibniz'den önce ve ne de Leibniz'den sonra matematik tarihinde rast gelinememiştir. Leibniz'in olasılıklar kuramındaki çalışmaları onun yaşamı sürecinde değerlendirilememiştir. Hatta bir yerde taktir de edilememiştir. Ancak, on dokuzuncu yüzyılda Boole'un çalışmalarından sonra değer kazanarak yerini almıştır.Yirminci yüzyılda Whitehead ve Russell'ın çalışmaları, Leibniz'in evrensel bir gösterim hakkındaki hayalinin kısmen gerçekleştirilmesi olmuştur.
1675 yılında diferansiyel hesabın bazı basit formüllerini çıkarmış, yine kendi sözüne göre, temel teoremi keşfetmişti. Fakat bu teorem ancak 11 Temmuz 1677 yılından önce yayınlanmadı. Newton da eserini Leibniz'in eseri yayınlandıktan sonra yayınladı.
Leibniz'in uğraştığı konuların tam bir listesini vermek olanaksızdır. İktisat, filoloji, devletler hukuku, maden ocakları yapımı, teoloji, sayısız akademinin kurulması ve geliştirilmesi gibi her şeye el atmıştır. Onun en az başarılı olduğu saha mekanik ve fizikti. En önemli eserleri içinde birçok akademiyi kurması ve onları çalıştırması sayılabilir.
Leibniz'in uğraştığı konuların tam bir listesini vermek olanaksızdır. İktisat, filoloji, devletler hukuku, maden ocakları yapımı, teoloji, sayısız akademinin kurulması ve geliştirilmesi gibi her şeye el atmıştır. Onun en az başarılı olduğu saha mekanik ve fizikti. En önemli eserleri içinde birçok akademiyi kurması ve onları çalıştırması sayılabilir.
Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!
Matematik Konularından Seçmeler
matematik
(301)
geometri
(133)
ÖSYM Sınavları
(61)
trigonometri
(57)
üçgen
(49)
çember
(36)
sayılar
(32)
fonksiyon
(30)
türev
(26)
alan formülleri
(25)
analitik geometri
(23)
dörtgenler
(19)
denklem
(18)
limit
(18)
belirli integral
(14)
katı cisimler
(12)
istatistik
(11)
koordinat sistemi
(11)
asal sayılar
(7)
fraktal geometri
(7)
materyal geliştirme
(7)
elips
(3)
tümevarım
(3)
binom açılımı
(2)
hiperbol
(2)




