En güzel Salat ve Selamlar O Yüce Peygamber Ahmed-i Mahmud Muhammed Mustafa (s.a.v) üzerine olsun. Allah şefaatlerinden bizleri mahrum etmesin. (Amin)
Net Fikir » mübarek geceler
Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun
Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun... (Bkz. Mevlid Kandili)
En güzel Salat ve Selamlar O Yüce Peygamber Ahmed-i Mahmud Muhammed Mustafa (s.a.v) üzerine olsun. Allah şefaatlerinden bizleri mahrum etmesin. (Amin)
En güzel Salat ve Selamlar O Yüce Peygamber Ahmed-i Mahmud Muhammed Mustafa (s.a.v) üzerine olsun. Allah şefaatlerinden bizleri mahrum etmesin. (Amin)
'Men bende-i Kur’ânem eger cândârem Men hâk-i rehi Muhammed Muhtârem'
“Yaşadığım sürece Kur’an’ın kölesi,
Hazret-i Muhammed’in ayağının tozuyum”
Mevlana Celaleddin Rumi
Naat-ı Şerif, Arif Nihat Asya
Seccaden kumlardı..
................................ Devirlerden, diyarlardan Gelip, göklerde buluşan Ezanların vardı! . Mescit mümin, minber mümin... Taşardı kubbelerden tekbir, Dolardı kubbelere “amin”.. Ve mübarek geceler dualarımız; Geri gelmeyen dualardı... Geceler ki pırıl pırıl Kandillerin yanardı.. Kapına gelenler ya Muhammed, - uzaktan, yakından – Mümin döndüler kapından... Besmele, ekmeğimizin bereketiydi, İki dünyada aziz ümmet; Muhammed ümmetiydi. Konsun –yine- pervazlara güvercinler, “Hû hû”lara karışsın âminler... Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! Şimdi seni ananlar, Anıyor ağlar gibi... Ey yetimler yetimi, Ey garipler garibi; Düşkünlerin kanadıydın, Yoksulların sahibi... Nerde kaldın ey Resûl, Nerde kaldın ey Nebi? Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed, Çağlar ne çağlardı: Daha dünyaya gelmeden Mü’minlerin vardı... Ve bir gün, ki gaflet Çöller kadardı, Halîme’nin kucağında Abdullah’ın yetimi Âmine’nin emaneti ağlardı. Hatice’nin goncası, Aişe’nin gülüydün. Ümmetinin gözbebeği Göklerin resûlüydün... Elçi geldin, elçiler gönderdin... Ruhunu Allah’a, Elini ümmetine verdin. Beşiğin, yurdun, yuvan Mekke’de bunalırsan Medine’ye göçerdin. Biz bu dünyadan nereye Göçelim, yâ Muhammed? Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet Altın devrini yaşıyor... Diller, sayfalar, satırlar “Ebu Leheb öldü” diyorlar. Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor! Neler duydu şu dünyada Mevlidine hayran kulaklarımız; Ne adlar ezberledi, ey Nebî, Adına alışkın dudaklarımız! Artık, yolunu bilmiyor; Artık, yolunu unuttu Ayaklarımız! Kâbe’ne siyahlar Yakışmamıştır, yâ Muhammed Bugünkü kadar! Hased gururla savaşta; Gurur, Kafdağı’nda derebeyi... Onu da yaralarlar kanadından, Gelse bir şefkat meleği... İyiliğin türbesine Türbedâr oldu iyi. Vicdanlar sakat Çıkmadan yarına, İyilikler getir, güzellikler getir Âdem oğullarına! Şu gördüğün duvarlar ki Kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir... Fethedemedik, yâ Muhammed, Senelerdir. Ne doğruluk, ne doğru; Ne iyilik, ne iyi... Bahçende en güzel dal, Unuttu yemiş vermeyi... Günahın kursağında Haramların peteği! Bayram yaptı yapanlar; Semâve’yi boşaltıp Sâve’yi dolduranlar... Atını hendeklerden -bir atlayışta- Aşırdı aşıranlar... Ağlasın Yesrib, Ağlasın Selman’lar! Gözleri perdeleyen toprak, Yüzlere serptiğin topraktı... Yere dökülmeyecekti, ey Nebî, Yabanların gözünde kalacaktı!
Konsun -yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler... Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! Yüreklerden taşsın Yine, imanlar! Itrî, bestelesin Tekbîr’ini; Evliyâ, okusun Kur’ân’lar! Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın Kayışzâde Osman’lar Na’tını Galip yazsın, Mevlid’ini Süleyman’lar! Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle Geri gelsin Sinan’lar! Çarpılsın, hakikat niyetine Cenaze namazı kıldıranlar! Gel, ey Muhammed, bahardır... Dudaklar ardında saklı Âminlerimiz vardır... Hacdan döner gibi gel; Mi’râc’dan iner gibi gel; Bekliyoruz yıllardır! Bulutlar kanat, rüzgâr kanat; Hızır kanad, Cibril kanad; Nisan kanad, bahar kanad; Âyetlerini ezber bilen Yapraklar kanad... Açılsın göklerin kapıları, Açılsın perdeler, kat kat! Çöllere dökülsün yıldızlar; Dizilsin yollarına Yetimler, günahsızlar! Çöl gecelerinden, yanık Türküler yapan kızlar Sancağını saçlarıyla dokusun; Bilâl-i Habeşî sustuysa Ezânlarını Dâvûd okusun! Konsun –yine- pervazlara güvercinler, “Hû hû”lara karışsın âminler... Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! |
| Arif Nihat Asya |
arif nihat asya
|
dua
|
hacet namazı
|
mübarek geceler
|
naat
|
salavat
|
şair
|
şiir
|
tevbe
Devamı...
0
yorum
En Güzel Salat ve Selamlar O'na Olsun
Bugün
Alemlere rahmet peygamber efendimizin doğum günü sene-i devriyesi olan
Mevlid Kandilidir. Bugünü ifade edecek en güzel söz; Allah Rasülüne
içten gelerek yapılan salat ve selamdan ibaret olan mübarek sözlerdir. Tüm İslam alemi olarak Mevlid Kandilimiz mübarek olsun.
"De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah
da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok
merhamet edendir.” (Âl-i İmrân / 31)
Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz
de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. (Ahzab Suresi-56) Salât-ı Nâriye
اَللَّهُمَّ
صَلِّ صَلاَةً كَامِلَةً وَسَلِّمْ سَلاَمًا تَامًّا عَلَى سَيِّدِنَا
مُحَمَّدٍ الَّذِى تَنْحَلُّ بِهِ الْعُقَدُ وَتَنْفَرِجُ بِهِ الْكُرَابُ
وَتُقْضَى بِهِ الْحَوَائِجُ وَتُنَالُ بِهِ الرَّغَائِبُ وَحُسْنُ
الْخَوَاتِمِ وَحُسْنُ الْخَوَاتِمِ وَيُسْتَسْقَى الْغَمَامُ بِوَجْحِهِ
الْكَرِيمِ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ فِى كُلِّ لَمْحَةٍ وَنَفنسٍ بِعَدَدِ
كُلِّ مَعْلُومٍ لَكَ
"Allâahümme salli salâaten
kâamileten ve sellim selâmen tâammen alâa seyyidinâa Muhammedini'l-lezii
tenhallü bi-hil'ukadü ve tenfericü bihi'l-kürabü ve tükdaa
bihi'l-havâaicü ve tünâalü bihi'r ragaaibü ve husnü'lhavâatimi ve
husnü'l-havâatimi ve yüsteska'l gamâamü bivechihi'l-keriim ve alâa
âalihii ve sahbihii fîi külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli
ma'lûmin lek."
Mânâsi: Allâh'im, kendisi hürmetine dügümler çözülen, gamlar-kederler açilan, ihtiyaçlar giderilen, isteklere, hüsn-ü hâtimelere güzel âkibetlere nâil olunan, kerem (cömertlik) sahibi yüzü-suyu hürmetine bulutlarin sulandigi, Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)'e ve onun âl ve ashâbina; her bakis ve her nefeste ve zâtinca mâlum olanlarin sayisinca, kâmil bir rahmet ve tam bir selâmet ihsan eyle
Salât-ı Fethiyye
اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الْفَاتِحِ لِمَا اُغْلِقَ وَالْخَاتِمِ لِمَا سَبَقَ نَاصِرِ الْحَقِّ بِالْحَقِّ وَالْهَادِى اِلَى صِرَاطِكَ الْمُسْتَقِيمِ وَعَلَى آلِهِ حَقَّ قَدْرِهِ وَمِقْدَارِهِ الْعَظِيمِ
“Allâahümme salli ve sellim ve bâarik alâa seyyidinâ Muhammedini’l-fâtihi limâa uğlika ve’l-hâtimi limâa sebeka nâasıri’l-hakkı bi’l-hakkı ve’lhâadii ilâa sirâatıke’l müstakıym ve alâa âalihii hakka kadrihii ve mikdâarihi’lazıym.”
اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الْفَاتِحِ لِمَا اُغْلِقَ وَالْخَاتِمِ لِمَا سَبَقَ نَاصِرِ الْحَقِّ بِالْحَقِّ وَالْهَادِى اِلَى صِرَاطِكَ الْمُسْتَقِيمِ وَعَلَى آلِهِ حَقَّ قَدْرِهِ وَمِقْدَارِهِ الْعَظِيمِ
“Allâahümme salli ve sellim ve bâarik alâa seyyidinâ Muhammedini’l-fâtihi limâa uğlika ve’l-hâtimi limâa sebeka nâasıri’l-hakkı bi’l-hakkı ve’lhâadii ilâa sirâatıke’l müstakıym ve alâa âalihii hakka kadrihii ve mikdâarihi’lazıym.”
Mânâsı:"Allâh'ım salât ve selâm
eyle ve mübarek kıl; kilitlenmişlerin açıcısı, öncekilerin sonuncusu,
Hakka hak ile yardımcı, doğru yoluna hidâyet eden Efendimiz Muhammed'e
ve onun ehl-i beytine onun kadrince ve azîm mikdarınca."
Salât-ı Münciye
"Allâahümme salli alâa seyyidinâa Muhammedin ve alâa âali seyyidinâa Muhammedin salâaten tünciinâa bihâa min cemî'ıl-ehvâali ve'l âafâat. Ve takdıy lenâa bihâa cemî'alhaacâat ve tütahhirunâa bihâa min cemî'ıs-seyyi'âat ve terfeunâa bihâa ındeke a'led-derecâat ve tübelliğunâa bihâa aksa'l gaayâat. Min cemî'ıl-hayrâti fi'l-hayâati ve ba'del-memâat. İnneke alâa külli şey'in kadiyr."
Mânâsı: Allâh'ım, Efendimiz Muhammed'e ve ehl-i beytine bizi bütün korku ve âfetlerden kurtaracağın, bütün ihtiyaçlarımızı göndereceğin, bütün günahlarımızdan temizleyeceğin, nezdindeki derecelerin en yücesine yükselteceğin, hayatta ve ölümden sonra bütün hayırların nihâyetine ulaştıracağın şekilde râhmet eyle. Muhakkak sen her şeye kaadirsin."
ٱَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلاَةً تُنْجِينَا بِهَا مِنْ جَمِيعِ ٱْلاَحْوَالِ وَٱْلاٰفَاتِ وَتَقْضِى لَنَا بِهَا جَمِيعَ ٱلْحَاجَاتِ وَتُطَهِّرُنَا بِهَا مِنْ جَمِيعِ ٱلسَّيِّئَاتِ وَتَرْفَعُنَا بِهَا عِنْدَكَ اَعْلَى ٱلدَّرَجَاتِ وَتُبَلِّغُنَا بِهَا اَقْصَى ٱلْغَايَاتِ مِنْ جَمِيعِ ٱلْخَيْرَاتِ فِى ٱلْحَيَاتِ وَبَعْدَ ٱلْمَمَاتِ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
"Allâahümme salli alâa seyyidinâa Muhammedin ve alâa âali seyyidinâa Muhammedin salâaten tünciinâa bihâa min cemî'ıl-ehvâali ve'l âafâat. Ve takdıy lenâa bihâa cemî'alhaacâat ve tütahhirunâa bihâa min cemî'ıs-seyyi'âat ve terfeunâa bihâa ındeke a'led-derecâat ve tübelliğunâa bihâa aksa'l gaayâat. Min cemî'ıl-hayrâti fi'l-hayâati ve ba'del-memâat. İnneke alâa külli şey'in kadiyr."
Mânâsı: Allâh'ım, Efendimiz Muhammed'e ve ehl-i beytine bizi bütün korku ve âfetlerden kurtaracağın, bütün ihtiyaçlarımızı göndereceğin, bütün günahlarımızdan temizleyeceğin, nezdindeki derecelerin en yücesine yükselteceğin, hayatta ve ölümden sonra bütün hayırların nihâyetine ulaştıracağın şekilde râhmet eyle. Muhakkak sen her şeye kaadirsin."
HAZRETİ EBU BEKR (R.A) SALÂTI
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنّا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ سَيـِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَبَارِكْ وَسَلِّمْ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمْ اَعُوذُ بـِاللهِ مِنَ الْهَمِّ وَالْحُزْنِ وَمِنَ الْجُبُنِ وَالْبُخُلِ وَمِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَمِنْ غَلَبَةِ الدَّ يْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ
Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ êli seyyidinâ Muhammed. Ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim.Eûzü billâhi minelhemmi vel huzni ve minelcübüni vel buhuli ve minel aczi vel keseli ve min galebetit deyni ve kahrir ricâl.
ELF SALEVÂTI
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰىسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بـِعَدَدِ اَلْفِ اَنْفَاسِ الْمَخْلُوقَاتِ * وَصَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بـِعَدَدِ اَشْعَارِالْمَوْجُودَاتِ * وَصَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بـِعَدَدِ سَوَاكِنِ اْلاَرْضِ وَالسَّمَوَاتِ * وَصَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بـِعَدَدِ حُرُوفِ اللَّوْحِ وَ الدَّعَوَاتِ * وَصَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بـِعَدَدِ كُلِّ الْمَعْدُودَاتِ وَالْمَعْلُومَاتِ * مِنْ اَوَّلِ اَزَلِهِ وَاَوْسَطِ حَشْرِهِ وَ آخِرِ بَقَائِهِ * وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبـِهِ الطَّـيِّـِبـِينَ الطَّاهِرِينَ اَجْمَعِينَ بـِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّ احِمِينَ
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin bi adedi elfi enfâsil mahluukaat. Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedin bi adedi eş'aaril mevcûdât. Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedin bi adedi sevâkinilerdı vessemâvât. Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedin bi adedi hurûfil levhı ved-deavât Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedin biadedi küllil ma'düüdât velma'lûmât. Min evveli ezelihii ve evsatı haşrihii ve âhıri bakaaihii ve alâ âlihii ve sahbihit-tayyibiynet-taahiriyne ecmeıyn. Bi rahmetike Yâ erhamerraahımiyn.
TAŞ ÜZERİNE SALEVÂT
اَللّٰهُمَّ صَلِِّ عَلٰى سَيِّدِ نَا مُحَمَّدٍ بَحْرِ اَنْوَارِكَ وَمَعْدِنِ اَسْرَارِكَ وَلِسَانِ حُجَّتِكَ وَعَرُوسِ مَمْلَكَتِكَ وَاِمَامِ حَضْرَتِكَ وَطِرَازِ مُلْكِكَ وَخَزَائِنِ رَحْمَتِكَ وَطَرِيقِ شَرِيعَتِكَ الْمُتَلَذِّذِ بـِتَوْحِيدِكَ اِنْسَانِ عَيْنِ الْوُجُودِ وَالسَّـبَبِ فِى كُلِّ مَوْجُودٍ عَيْنِ اَعْيَانِ خَلْقِكَ الْمُتَقَدِّمِ مِنْ نُورِ ضِيَائِكَ صَلاَةً تُدُومُ بـِدَوَامِكَ وَتبْقَى بـِبَقَائِكَ لاَمُنْتَهَى لَهَا دُونَ عِلْمِكَ صَلاَةً تُرْضِيكَ وَتُرْ ضِيهِ وَتَرْ ضٰى بـِهَا عَنَّا يَارَبَّ الْعَا لَمِينَ
Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin bahri envârike ve ma'dini esraarike ve lisâni huccetike ve aruusi memleketike ve imâmi hazratike ve tıraazi mülkike ve hazâini rahmetike ve tarıykı şeriy'atikel mütelezzizi bi tevhıydike insâni aynil vücüüdi * Vessebebi fii külli mevcüüdin ayni a'yâni halkıkel mütekaddimi min nûri zıyâike. Salâten tedüümü bi devâmike ve tebkaa bi be-kaaike lâ müntehê lehê dûne ılmike salâten turzıyke ve turzıyhi ve terzaa bihâ annâ Yâ rabbel âlemiyn.
SEYYİDÜ’L İSTİĞFAR
اَ للَّهُمَّ اَنْتَ الْمَلِكُ الْحَىُُّ اللَّذىِ لاَ اِلاَهَ اِ لاَّ اَنْتَ اَنْتَ رَبِّي خَلَقْتَنيِ و انا عَبْدُكَ و انا علىَ عَهْدِكَ و وَعْدِكَ ماَ اسْتَطَعْتُ اَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ ما صَنَعْتُ اَبُؤُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَىَّ وَ اَبُؤُ بِذَنْبى فاَ غْفِرْلى ذُنوبى فَاِنَّكَ لا يَغْفِرُ الذُّنوبَ اِلاَّ اَنْت.
Allâhümme entel melikül hayyüllezi la ilahe illa ente. Ente rabbi halakteni ve ene abdüke ve ene ala ahdike ve vağdike mestedağtü euzü bike min şerri ma sanağtü ebüü leke bi niğmetike aleyye ve ebüü bi zenbi fağfirli zünübi fe inneke la yağfiruzzünübe illa ente.
Her gün Peygamber Efendimize çokça salevât
okumalıdır. Bilhassa salât-ı münciye, salât-ı nâriye ve salât-ı
fethiyye'ye devam edilmelidir. Herhangi bir sıkıntı anında bunların
hatmi yapılarak duâ edilirse, Cenâb-ı Hakk dilekleri inşallah peygamber efendimiz (s.a.v) hürmetine kabul eder.
KADİR GECESİ'NİN FAZÎLETİ
Kadir Gecesi, üç ayların sonuncusu olan ramazan ayının (genel kabul edilen anlayışa göre) yirmi yedinci
gecesine rastlamaktadır. Kur'an-ı Kerim'de Kadir Gecesinin Önemi şu
şekilde dile getirilmiştir.
''Biz Onu (Kur'an-ı Kerim'i) Kadir
Gecesinde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen bilirmisin? Kadir
Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.O gecede,Rablerinin izniyle melekler
ve Ruh (Cebrail a.s) her iş için iner dururlar. O gece esenlik,gün
ağarıncaya kadar sürer.'' (Kadir Süresi 1-5)
Dinimizce kabul edilen gün ve geceler, dini hayatın canlanmasını ve inananların yeni bir güç kazanmalarını sağlar. Çünkü bu gün ve gecelerde Müslümanlar daha fazla ibadet ederler. Mübarek günlerin gündüzlerini oruç tutarak, gecelerini ise namaz kılarak, Ku'ran okuyarak ve dua ederek geçirirler.
Miraç Kandilimiz Mübarek Olsun
Miraç kelimesi, Arapça'da merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam'da Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.s)' in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabul edilmesi olayı. Mirac olayı hicretten bir yıl ya da onyedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleştiği rivayet edilir. Rivayetlerde bu olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Peygamber Efendimiz (s.a.s) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an-ı Kerim'de geçen bu aşama, gece yürüyüşü anlamında "İsra" adını alır. İkinci aşamayı ise Peygamber Efendimiz(s.a.s)'in Beytü'l-Makdis'ten yükselişini oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı, Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis kaynağında ayrıntılı biçimde anlatılır.
Miraç Hadisesi, hadislerde verilen bilgiye göre Peygamber Efendimiz (s.a.s), Kâbe'de Hatim'de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib'in evindeyken, Cebrail (a.s) gelip göğsünü yarmış, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içini hikmet ile doldurmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.s) "Burak" adlı bir bineğe bindirilerek, Beytü'l-Makdis'e getirilip göğe yükseltilmiştir. Çeşitli kaynaklarda Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler ile görüştüğü ve onlara namaz kıldırdığı rivayet edilir.
Miraç Hadisesi, hadislerde verilen bilgiye göre Peygamber Efendimiz (s.a.s), Kâbe'de Hatim'de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib'in evindeyken, Cebrail (a.s) gelip göğsünü yarmış, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içini hikmet ile doldurmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.s) "Burak" adlı bir bineğe bindirilerek, Beytü'l-Makdis'e getirilip göğe yükseltilmiştir. Çeşitli kaynaklarda Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler ile görüştüğü ve onlara namaz kıldırdığı rivayet edilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s), Beytü'l-Makdis'te kurulan bir Mirac'la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başlamıştır. Göğün birinci katında Hz. Adem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüşmüştür. Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü'l-Münteha'ya kadar sürmüş bundan sonrasına Cebrail, "Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım" diyerek geçemeyerek Sidretü'l Münteha'da kalmış Peygamber Efendimiz (s.a.s) yükselişine tek başına devam etmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu yükselişinde "Refref" adlı başka bir binekle yükselişini sürdürmüştür. Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etmiştir. Sonunda Hz. Allah, mahiyetini bilmediğimiz bir şekilde Peygamber Efendimiz (s.a.s)'a tecelli etmiştir. Allah, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'a miraçta 3 şey vermiştir. 1) Allah'a şirk koşmayanların Cennet'e gireceği müjdesi, 2) Bakara suresinin son ayetleri olan "Amenerrasülü" 3) Beş vakit namazın farz kılınması Peygamber Efendimiz (s.a.s), mirac hadisesinden sonra yeniden "Refref" ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan da "Burak'la Mescid-i Aksa'ya ve oradan da Mekke'ye döndürülmüştür.
Mirac Gecesinin ertesi günü, Peygamber Efendimiz (s.a.s) çevresindekilere Mirac olayını anlatmıştır. Olayı duyan müşrikler, yoğun bir kampanya başlatarak, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'i suçlamaya, alaya almaya başlamışlardır. Bu söylentiler, bazı müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürmüştür. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler, Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'i sınamışlardır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in verdiği bilgilerin doğruluğu müslümanları şüpheden kurtarmışsa da müşriklerin inatlarını kırmamıştır.
Mirac olayı, müşriklerin inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu miraç olayı karşısındaki muazzam tutumu ve insanların içine düştüğü sorgulamalar karşısındaki şüphesiz imanı sebebiyle Hz. Ebu Bekir (r.a), Peygamber Efendimiz (s.a.s) tarafından "Sıddîk" lakabıyla onurlandırılmıştır. Hz. Ebu Bekir (r.a) olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere hitaben: "O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını vermiştir.
>>>İsra ve Mirac olayı, hakikattir. Buna böyle inanmak imanın gereğidir. Peygamber Efendimizin miraca çıkmasının en büyük hikmeti, arka arkaya gelen üzüntülü hadiselerden sonra (hanımı Hz Haticenin ve amcası Ebu Talibin vefatı müslümanların baskı altında oluşu, Taif'de islamı davet ederken taşlanması vs. gibi) Peygamber Efendimizin Allah tarafından ödüllendirilmesi ve tüm üzüntülerin geçip mutluluğun hakim olacağını müjdelemesi açısından, biz inananlara bir ders niteliği taşır. Miraç hadisesi, Peygamber Efendimiz uykusundan uyandırılıp rüya ve uyku hali olmaksızın uyanık iken gercekleşmiş ve ruh ile birlikte bedenin birlikte olduğu muazzam bir durum içine alan ve keyfiyetini bilemediğimiz bir şekilde cereyan etmesi acısından cok büyük bir mucize olma özelliği taşır.
Miraç gecesi müminlerin kazanç elde ettiği bir gecedir. Mirac olayının gerçekleştiği gece müslümanlara göre, Kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenek haline gelmiştir. Osmanlılar döneminde, böyle mübarek gecelerde camiler kandillerle donatıldığı için, Mirac kandili olarak da anılmıştır. Miraç kandilinin gecesini izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması ve dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenek olmuştur.
Miraç Kandilimiz mübarek olsun. Bizim miracımız da secdemizle Allah'la buluştığumuz namazlarımızdır. Allah, namazlarımızı ve dualarımızı kabul etsin (Amin)
“Ayetlerimizden bir kısmını göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir.”(İsra Suresi-1)
Veladet Kandili (Mevlid Kandili)
"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ, 107) İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denilmiştir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti. O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıç olmuştur. O gecenin sabahı, gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti. O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıç olmuştur. O gecenin sabahı, gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler." (Âl-i İmrân, 164)
"Mevlid kandili" gecesi, özellikle Osmanlı Devletinden sonra müslümanlar arasında yüzyıllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmış, Sevgili Peygamberimiz bu gece vesilesiyle derin bir saygı ve hürmetle anılmıştır.
Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı "Vesiletün'necat" olan mevlid kitabı O'nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir. Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir. Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.
O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar, O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar, Peygamberimizin (s.a.s) tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bırakmışlardır. O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta toplumlara yerleştirmiştir. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."(Sebe, 28)
İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı. (Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta Allah, şöyle buyurmaktadır:
"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)
Muhalif görüşlere kaynak olması açısından, mevlid kandilinin önemine binaen bazı alimler, Mevlid Kandili hakkında kitaplarında şu görüşleri belirtmişlerdir:
>>İbn Teymiyye
“Peygamber’in sevgisi ve anılması için yapılan her türlü iyi ameli bid’at olarak nitelendirmek doğru değildir; eğer Allah’ın rızası için yapılırsa sevap kazanılır.”
Kaynak : Mecm‘u’l-Fetâvâ, cilt 24, sayfa 88-90
>>İbn Hacer el-Askalânî
“Peygamber’i anmak, O’na salavat getirmek ve bu vesileyle İslam toplumunu bir araya getirmek mekruh değildir; bilakis müstehaptır.”
Kaynak: Fethul-Barî, cilt 9, sayfa 441-442
>>İbn Abidin
“Topluca Peygamber’i anmak ve özel günlerde O’na salavat getirmek hayır ve bereket getirir; bid’at olarak görmek yanlıştır, çünkü maksat sevgi ve övgüdür.”
Kaynak: Reddu’l-Muhtar ‘ala Durru’l-Muhtar, cilt 2, sayfa 172
>>İmam Suyûtî
“Peygamber’i hatırlamak ve O’na salavat getirmek hem kişisel ibadet hem de toplumsal fayda sağlar; Mevlid gibi uygulamalar bu açıdan müstehaptır.”
Kaynak : el-Hâvî li’l-Fetâvâ, cilt 3, sayfa 101-102
>>İbn Cevherî
“Peygamber’i hatırlamak ve O’na salavat getirmek, Allah’ın rızasını kazanmak ve toplumda Peygamber sevgisini canlı tutmak için iyi bir yoldur; Mevlid kutlaması bu kapsamdadır.”
Kaynak : el-Muhtasar fi’l-Ahkâm, sayfa 210
>>El-Kurtubî
“Peygamber sevgisini ifade etmek ve doğumunu hatırlamak teşvik edilmiştir; bu, Mevlid gibi etkinliklerle de sağlanabilir.”
Kaynak: el-Câmi‘ li Ahkâm el-Kur’ân, cilt 13, sayfa 221
Bu geceyi nasıl ihya edebiliriz?
Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, kaza namazları kılalım, salavat-ı şerifeler getirelim, Tevbe istiğfarlar eşliğinde dualar edelim. Hatm-i Enbiyâ ve duaları yapılabilir. O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz. Unutmayalım... Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnızca mevlid okumak, ilâhîler söylemek, bir gece boyunca ibadet edip sonrasında eski yaşantıya dönmek ve kandil simidi dağıtmak gibi uygulamalarla yetinmek yeterli değildir, sadece bunun gibi geceleri mübarek bilip camileri doldurmak yeterli değildir. Allah rızasını kazanmak için her daim şuur içinde olup, ibadet ve taatla ömrümüzü geçirmek, haramlardan da uzaklaşmak gerekir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ulaşmanın yegâne yolu, Peygamberimize tabi olup O'nun yolundan gitmekle mümkündür...
"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..." (Âl-i İmrân, 31)
Mübarek Gecelerde Kılınacak Namazlar
Regaib Gecesi Namazı: Şöyle ki: Receb ayının ilk cuma gecesine "Leyle-i Regaib" denir. Bazı alimlerin açıklamasına göre, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu gece pek çok ruhanî ahval ve ikrama kavuşmuş olmakla Yüce Allah'a şükür için on iki rekât namaz kılmıştır. Peygamber Efendimizin bu Regaib gecesinde ana rahmine düşmüş olduğuna dair olan bir rivayet, uygun görülmemektedir. Çünkü bu gece ile Hazret-i Peygamberimizin doğumu arasındaki zaman, bu hesaba aykırı düşmektedir. Ancak Hazret-i Amine'nin, Peygamber efendimize hamile kaldığını bu gece anlamış olması düşünülebilir. Sebeb ne olursa olsun, bu gece pek mübarek bir gecedir. Zaten Regaib, istenilen, değeri çok olan, bağış, ihsan, ikram ve nefis şeyler demektir ve "Rağibe" kelimesinin çoğuludur. Bu geceyi ibadetle geçirmenin sevabı çok büyüktür. Fakat bu gecede kılınacak namazın sünnet veya mendub olması hakkında kuvvetli bir delil bulunmamaktadır. Bu gecede toplanıp cemaatla namaz kılınması bid'at sayılmaktadır. Zaten teravihden başka hiç bir nafile namazın çağrışarak cemaatla kılınması sünnet değildir, mekruh sayılır. Ancak bir yerde bulunan iki, üç kişinin bu gibi namazları cemaatla kılmaları caiz görülmüştür.
Mi'raç Gecesi Namazı: Receb ayının yirmi yedinci gecesine raslayan mübarek Mi'raç Gecesinde on iki rekât nafile namaz kılınması iyi görülmüştür. Her rekâtında Fatiha ile başka bir sûre okuyarak iki rekâtta bir selâm vermeli, sonra yüz defa "Sübhanallahi velhamdü lillâhi ve lâ ilahe illallahu vallahu ekber" demeli. Bundan sonra, yüz defa istiğfar ederek yüz defa da Salât ve Selâm okumalıdır. Gündüzün de oruçlu bulunmalıdır. Bu durumda günahla ilgili olmaksızın yapılacak her duanın kabulü, Allah'dan umulur.
Berat Gecesi Namazı: Şaban ayının on beşine raslayan geceye Berat gecesi denir. Pek mübarek bir gecedir. Berat gecesinde, yaratıkların bir sene içindeki rızıklarına, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacaklarına, diriltilip öldürüleceklerine ve ecellerine, hacılarla ilgili işlerine dair Allah tarafından meleklere bilgi verileceği söylenmektedir. Bu bakımdan berat gecesinde ibadet etmenin ve nafile namaz kılmanın çok sevabı vardır. Fakat bu geceye ait sünnet bir namaz yoktur. Bu konudaki rivayetler sağlam değildir. Berat gecesinde kılınacak namaza Salâtü'l-Hayr (Hayır Namazı) denilmiştir. Bu namaz birçok rivayete göre yüz rekâttır. Her rekâtta Fatiha sûresinden sonra on defa İhlâs sûresi okunur.
Kadir Gecesi Namazı: Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rasladığı kuvvetle tercih edilen gece Kadir Gecesidir, pek mübarek bir gecedir. Kur'ân-ı Kerîm, bu geceden başlayarak Peygamber Efendimize inmiştir. Bu geceyi ibadetle geçirmenin sevabı çoktur. Bu gecenin bir anı vardır ki, ona raslayan bir dua muhakkak kabul olunur. Bu şerefli gecede, teravihden sonra bir müddet daha ibadette bulunulması, nafile namaz kılınması, bu geceyi ibadetle geçirmek demektir. Deniliyor ki, Kadir Gecesi namazının en azı iki rekât, ortası yüz rekât ve en çoğu da bin rekâttır. Bu namaz iki rekât kılındığı takdirde her rekâtinde iki yüz âyet okunmalı, yüz rekâta kadar kılındığı zaman her rekâtinde Fatiha sûresinden sonra "Kadir Sûresi" ile üç defa da İhlâs sûresi okunup her iki rekâtta bir selâm verilmelidir. "Allahümme inneke afüvvün tühibbu'l-afve fa'fü annî = Allah'ım! Sen affedicisin, bağışlamayı seversin; beni affet", duası da tekrarlanmalıdır.
Bu namazın bu şekilde kılınacağına dair rivayetler pek kuvvetli değildir. Asıl maksad, bu geceyi mümkün olduğu kadar ibadetle geçirmektir. Bu kutsal gecede elden geldiği kadar, diğer nafile namazlar gibi namazlar kılınabilir. Bununla beraber ağır ve zor davranışlardan kaçınılması daha faziletlidir.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sad. Ali Fikri Yavuz,Ravza Yayınları
Mübarek gecelerle ilgili ayrıntılı yazılarımıza ulaşmak için aşağıdaki bağlantılara tıklayabilirsiniz.
Regaib Kandili Miraç Kandili Beraat Kandili Kadir Gecesi Mevlid Kandili Aşüre Günü
dua
|
gece ibadeti
|
ibadet
|
kadir gecesi
|
kandil
|
mübarek geceler
|
salavat
|
tevbe
Devamı...
0
yorum
İmam Şarani Hz. ve Kadir Gecesi
Kur’ân-ı Kerîm’de medhedilen en kıymetli gecedir. Kadir gecesinin fazîleti, üstünlüğü (bin aydan daha fazîletli, kıymetli, hayırlı olduğu), bizzât Allahü teâlâ tarafından, Kadir sûresinde açıkça bildirilmiştir.Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak, bu mübarek gecenin kıymet ve faziletini şöyle beyan buyurmaktadır:
"Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar." (Kadir Suresi )
"Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar." (Kadir Suresi )
Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz buyuruyor:"Kim Kadir Gecesi'nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.""Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır."
Müminlerin annesi Hz.Aişe (r.a.) şöyle diyor :
-Dedim ki: Ya Resullullah, Kadir Gecesi'ni bilirsem onda ne şekilde dua edeyim? Şöyle buyurdu:
- Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni. (Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.)Peygamberimiz (sav) buyuruyor:
"Kadir gecesinde bir defa, Kadir sûresini okumak, (başka zamanda) Kur’ân-ı kerîmi hatmetmekten daha sevâptır. Bu gece koyun sağma müddeti kadar namaz kılmak, ibâdet etmek, bir ay her geceyi ibâdetle geçirmekten daha kıymetlidir."
Bu mübarek gecede dua sünnettir. O icabet vakitlerinden birisidir. Süfyan-ı Sevrî demiştir ki, o gece dua etmek, namaz kılmaktan daha sevaptır. Kur'ân okuyup da dua ederse güzel olur.
İbnü Hacer Heytemî Tuhfetü'l-Muhtâc'da der ki: "Kadir gecesini görene, saklaması sünnettir. Onun kemâliyle faziletine ancak Allah Teâlâ'nın bildirdiği kimseler nail olur."
Kadir Gecesi Kaçıncı Gecedir?
Kadir gecesinin, Ramazanı şerifin 20.sinden sonraki tek gecelerinde aranmasına dair müteaddit hadis şerifler varid olmuştur. Birinden itibaren tek gecelerde aranmasını tavsiye eden büyüklerimiz de vardır.İmamı Şa'rani Hazretleri, Kadir gecesinin kaçıncı gece olduğunu, Ramazanı şerifin giriş günlerine göre şöyle tesbit etmiştir. İmamı Şarani Hazretleri 30 sene Kadir gecesiyle bu tarife göre müşeref olmuşlardır. Bir çok Allah dostuda bu usulle Kadir gecesini bulmuşlardır.
Kadir gecesinin, Ramazanı şerifin 20.sinden sonraki tek gecelerinde aranmasına dair müteaddit hadis şerifler varid olmuştur. Birinden itibaren tek gecelerde aranmasını tavsiye eden büyüklerimiz de vardır.İmamı Şa'rani Hazretleri, Kadir gecesinin kaçıncı gece olduğunu, Ramazanı şerifin giriş günlerine göre şöyle tesbit etmiştir. İmamı Şarani Hazretleri 30 sene Kadir gecesiyle bu tarife göre müşeref olmuşlardır. Bir çok Allah dostuda bu usulle Kadir gecesini bulmuşlardır.
Ramazan Ayının Birinci günü Pazar günü girerse 29.gece, Pazartesi girerse 21.gece, Salı girerse 27.gece, Çarşamba girerse 19.gece, Perşembe girerse 25.gece, Cuma girerse 17.gece, Cumartesi girerse 23.gece.Bu usule göre Ramazan ayının birinci günü tesbit edildikten sonra, hangi günün Kadir gecesine denk geleceği kolaylıkla bulunmuş olur.
Beraat Kandiliniz Mübarek olsun
"Berat", (beraet) kelimesi "el-berâe" kelimesinin Türkçedeki kullanılış
şeklidir. Beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak demektir.
"Berâet" iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin bir yükümlülükten
kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması anlamına gelmektedir. Mü'minlerin bu gece günah yüklerinden kurtulup İlâhî bağışa ermeleri umulduğu için de Berat Gecesi denmiştir. Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan Mekke'deki Kabe istikametine çevrilmesinin Hicretin ikinci yılında, Berat Gecesinde gerçekleştiğini kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Cenab-ı Hak buyuruyor:'Apaçık kitaba yemin olsun ki, Biz Kur'an-ı mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyarıcıyız. O mübarek gecede, her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir...'(Duhan, 44/1-4)
Ayette geçen, 'mübarek gece'den maksadın; Berat gecesi olduğu rivayet edilmiştir. Kur'ân-ı Kerim, bu gece, semadan dünya semasına indirilmiştir. Kadir gecesinde ise ilk kez Peygamber Efendimize indirilmeye başlanmıştır. Bu gecenin, dört adı vardır. "Mübarek gece", "Berae gecesi" "Sakk gecesi", "Rahmet gecesi". Ve denildi ki bununla Kadir Gecesi arasında kırk gün vardır. Berae ve Sakk gecesi denilmesi hakkında da denilmiştir ki, haraç tamamen alındığı zaman beraetlerini (temize çıkmalarını) dile getiren bir sened yazıldığı gibi, Allah Teâlâ da bu gece mümin kullarına bir kurutuluş (beraet) yazar.
Tefsirlerde bu gece ile ilgili olarak şu şekilde izahlar yer almaktadır: Vergi ödendiği zaman nasıl ki vergi borçlusuna borcundan kurtulduğunu gösteren bir belge veriliyorsa, Allah Azze ve Celle de Berat Gecesinde mü'min kullarına berat yazar.
Tefsirlerde bu gece ile ilgili olarak şu şekilde izahlar yer almaktadır: Vergi ödendiği zaman nasıl ki vergi borçlusuna borcundan kurtulduğunu gösteren bir belge veriliyorsa, Allah Azze ve Celle de Berat Gecesinde mü'min kullarına berat yazar. Bu gecenin beş özelliği olduğu Elmalı Hamdi Yazır Duhan Suresi tefsirinde şöyle geçer:
"Allahü teâlâ da bu gece mümin kullarına beraet yazar. Ve denilmiştir ki bu gecede beş özellik vardır:
1- Tefrik-i külli emrin hakim (her hikmetli işin ayrılması) 2-
Bu gecedeki ibadetin fazileti: Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem)
buyurmuştur ki, "Her kim bu gece yüz rekat namaz kılarsa yüce Allah ona
yüz melek gönderir. Otuzu ona cenneti müjdeler, otuzu ona cehennem
azabından teminat verir. Otuzu da ondan dünya afetlerini savarlar, O'nu
da ondan şeytanın tuzaklarını hilelerini savarlar." 3-
Rahmet iner, Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki:
"Yüce Allah bu gece ümmetine öyle rahmet eder ki Kelb kabilesinin
koyunlarının kılları sayısınca." 4-
Mağfiret meydana gelir. Yine Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem)
buyurmuştur ki "Yüce Allah bu gece bütün müslümanlara mağfiret buyurur
ancak kâhin, sihirbaz, yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün
olan, yahut ana-babasını inciten, veya zinaya ısrarla devam eden
müstesna." 5-
Bu gecede Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem)a şefaatın tamamı
verilmiştir. Çünkü Resulullah Şaban'ın on üçüncü gecesi ümmeti hakkında
şefaat niyaz etti üçte biri verildi. On dördüncü gecesi niyaz etti üçte
ikisi verildi. On beşinci gecesi niyaz etti, hepsi verildi. Ancak
Allah'tan devenin kaçması gibi kaçanlar başka. Bir
de bu gece zemzem suyunun açık bir biçimde artması ilâhî âdetlerdendir.
Bununla birlikte çoğunluğun görüşü bu mübarek geceden maksadın kadir
gecesi olmasıdır. Çünkü, "Gerçekten biz onu kadir gecesinde indirdik."
(Kadr, 97/1) buyurulmuştur. Bir de, "Her hikmetli iş nezdimizden bir emr
ile o zaman ayrılır. (Duhan, 44/4) ifadesi, "Ondan melekler ve ruh
Rablerinin izniyle herbir iş için iner de iner. (Kadr, 97/4) ifadesine
uygundur. Bir de, "Ramazan ayıdır ki Kur'ân onda indirilmiştir." (Bakara
2/185) buyurulmuştur. Ve çoğunluğun görüşüne göre Kadir gecesi
Ramazan'dadır. Eğer dersen: Kur'ânın bu gecede indirilmesinin mânâsı
nedir? Derim ki; Şöyle dediler: Yedinci semadan dünya semasına bir cümle
olarak (toptan) Levh'te dünya semasına indirildi, ve Cebrail
(aleyhisselâm) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da
Peygamber'e yirmiüç senede kısım kısım indirilmiştir." (Elmalı Hamdi Yazır, Duhan Suresi)
Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilir:
"Bu gece Şaban'ın onbeşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem'den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz. " (Münziri, et-Tergîb ve't-Terhib, II, 118)."
"Bu gece Şaban'ın onbeşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem'den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz. " (Münziri, et-Tergîb ve't-Terhib, II, 118)."
İnsanların bir sene içerisindeki rızıkları, zengin veya fakir olacakları ve ecelleri gibi mühim hususlar o gece içerisinde meleklere bildirilir. O geceyi ibâdet ve tâatla geçirmek ve nafile namaz kılmak sevaptır. Fakat o geceye mahsus belirli bir namaz şekli yoktur. Nitekim Peygamber Efendimiz bu geceyi ibadetle geçirmiş ve Allah'a şöyle dua etmiştir: "Azabından affına, gazabından rızana sığınır, senden yine sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamdetmekten âcizim. Sen seni senâ ettiğin gibi yticesin." (Münziri, Tergib, II, 119, 120)."
Şaban ayının yarısı (Berâet gecesi) gelince: gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Cenâb-ı Allah o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim. Şifaâ dileyen yok mu; ifâ vereyim. " "Allah Teâlâ Şaban'ın onbeşinci geresi (Berâet gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar." (İbn Mace, İkametü's-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38).
İmam-ı Gazali Hazretleri el-İhya isimli eserinde, Berat Gecesi'nde yüz rekât namaz kılınması hakkında bir rivayete yer vermiştir. İmam Nevevi gibi bazı hadis âlimleri böyle bir namazın sünnette yerinin olmadığını, bu namazın Hicret'ten 400 sene sonra Kudüs'te kılınmış olduğunu söylemişlerdir. Gecelerimizin ihyası için kaza namazları kılınabilir. Tevbe ve istiğfar edilip, salavat-ı şerifeler okunabilir. Teheccüd, evvabin gibi nafile namazlar kılınabilir.
Unutmayalım... Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin tebliğ ettiği İslam hükümleri sadece bir geceye has kılınmamıştır. Sadece böyle gecelerde ibadet etmek, mevlid okumak, ilâhîler
söylemek, bir gece boyunca ibadet edip sonrasında eski yaşantıya dönmek kandil gecelerini mübarek bilip camileri doldurmak sonrasında hiç uğramamak, kandil simidi dağıtmak gibi uygulamalarla yetinmek, bizim için asla yeterli değildir. Bu işler özünde biraz merasim ve tören havası barındırdığından bidaat öğeleri taşır. Allah rızasını kazanmak için her daim şuur içinde olup, ibadet ve taatla ömrümüzü geçirmek, haramlardan da uzaklaşmak gerekir.
Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ulaşmanın yegâne
yolu, Peygamberimize tabi olup O'nun yolundan gitmekle mümkündür...
Muharrem Ayı ve Aşure Günü
"Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Allah'ın bir ayı, günü veya yılı olmaz, bütün aylar ve geceler Allah'a aittir. Ancak bazı gün ve gecelerde önemli hadiseler vuku bulduğu için diğerlerine nazaran Allah'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olarak değerlendirilebileceği ve bazı önemli günlerin/gecelerin Peygamberimiz tarafından da hussuiyetle dile getirilmesi üzerine Mübarek gün ve gecelerin varlığı bu şekilde ifade edilmiştir. Âşura Günü de bu mübarek gün ve gecelerden birisi olarak bilinir. Aşura günü; Muharrem'in 10. günüdür. Âşura Gününün İslam dini açısından ayrı bir önemi vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve günün önemini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir. Peygamberimiz tarafından özellikle bugünlerde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.
Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.
Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir.(1)
Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir. Bugüne "Âşura" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(2)
Yukarıda bahsedilen bu olaylardan bazılarının rivayeti konusunda zayıflık olduğu da söylenmekle birlikte bu ayın hürmetine binaen; Hz. Âişe'nın belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âşura gününde değiştirilirdi.İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlana gelmiştir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nisbetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır. Çünkü, Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tevbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur.
Aşüre Orucu
Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Medine'ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi.
"Bu ne orucudur?" diye sordu.Yahudiler, "Bugün Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.) şükür olarak bugün oruç tutmuştur" dediler.Bunun üzerine Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam da, "Biz, Musa'nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz" buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti.(3)
Aşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh Aleyhisselâmdan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında İbrahim Aleyhisselâmdan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu.
Bu hususta Hazret-i Âişe validemiz şöyle demektedir:
"Âşûrâ, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine'ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Âşûrâ gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı." 'Buhari, Savm: 69.
O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı. "İsteyen tutar, isteyen terk edebilir" buyurdu.(4) Böylece Âşura orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu.
Âşura orucunun fazileti hakkında da şu mealde hadisler zikredilmektedir.
Bir zat Peygamberimize geldi ve sordu: "Ramazan'dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?"
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah'ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tevbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir" buyurdu.(5)
Yine Tirmizi’de de geçen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Âşura Gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin günahlarına keffaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum."(6)
"Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur”(7) hadis-i şerifi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir.
Bu hadisin açılamasında İmam-ı Gazali, "Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir" demektedir.
Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âşura Gününe denk getirmemek için, Muharrem'in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.
Bu mânâdaki bir hadisi İbni Abbas rivayet etmektedir. Bunun için, müstehap olan, aşure Gününü ortalayarak, bir gün önce veya bir gün sonra oruç tutmaktır.
Bu günde oruçtan başka hayır, hasenat ve sadaka gibi güzel âdetlerin de yaşatılması isabetli ve yerinde olacaktır. Herkes imkânı nisbetinde ailesine, akraba ve komşularına ikramda bulunur; bugünlerin faziletini bildiren hâdiseleri hatırlayarak ihsanda bulunursa şüphesiz sevabını kat kat alacaktır. Bilhassa, Peygamberimiz, mü'minin aile efradına Âşura Gününde her zamankinden daha çok ikramda bulunmasını tavsiye etmiştir.
Bîr hadiste şöyle buyurular: "Her kim Aşura Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."(9) Bu aile mefhumunun içine akrabalar, yetimler, kimsesizler, konu komşular da girmektedir. Fakat, bunun İçin fazla külfete girmeye, aile bütçesini zorlamaya lüzum yoktur. Herkes imkânı ölçüsünde ikram eder.
Âşura gününün manevi ve berraklığı üzerinde Kerbela karanlığının kesafeti de görülmektedir. 61. hicret yılının Muharrem'ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ'da hunharca şehit edilmiştir. Bu gadr ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verildiği bu ciğerleri yakan olay Hazret-i Hüseyin'i Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir.
Şehitler mükâfatını almış en yüce mertebelere ulaşmıştır. Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kader hükme boyun eğen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları yanlışlara ve taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir "yas merasimi" haline dönüştürmek ehli-i sünnetin itikat ve inancına aykırıdır.
1) Hak Dini Kur ân Dili. 8 5793.
2) Sahih-i Müslim Şerhi, 6:140.
3) Ibn Mâce, Siyam: 31.
4) Müslim. Siyam: 117.
5) Tîrmizî. Savm: 40.
6) A.g.e., Savın: 47.
7) İbn Mâce. Siyam: 43.
8) İhyâ, 1:238
9) et-Tergîb ve'l-Terhİb, 2:116.
Regaib Kandilimiz Mübarek olsun
Allah (c.c) katında zamanların değerleri birbirine eşittir. Ancak öyle zamanlar vardır ki o zamanlarda öyle hadiseler olur ki, o vakte diğer zaman dilimlerinden daha üstün bir değer kazandırır. Receb-i şerîfin ilk Cuma gecesine isabet eden Regâib Gecesi'de bu müstesna zamanlardan biridir. Cuma geceleri böyle kıymetli vakitlerden biridir. Allah Teâla'nın kullarına lütfunun çokluğu, kereminin bolluğu ve pek çok
günahkarı bağışlaması sebebiyle bu geceye Regaib Gecesi" adı verilmiştir. Bu gecenin bu değeri nereden kazandığı hususunda değişik
rivayetler bulunmaktadır. Reğaible alakalı kesin olan şudur: Peygamber Efendimiz (sav)’in Allah’ın bazı çok özel fiilî tecellilerine mazhar
olduğu, nuranî lutf u ihsanlara, semavî mevhibelere eriştiği gerçeği ve buna bağlı olarak da ümmetinin dualarının kabul edilip benzeri bir
mazhariyetin kapılarının kendilerine açılmış olma fırsatıdır. Regaip kelimesinin terim anlamı İslam Ansiklopedisinde şöyle geçer: "Sözlükte “kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış” anlamındaki ragībenin çoğulu olan regāib kelimesi hadis ve fıkıh literatüründe “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel”, özellikle Mâlikî fıkıh kaynaklarında sünnetin mukabili olarak “müstehap, nâfile ibadet” mânalarında kullanıldığı gibi (İbn Ebû Şeybe, II, 49; İbn Abdülber en-Nemerî, I, 127; Hattâb, II, 79) hicrî takvime göre yedinci ay olan recebin ilk perşembesini cumaya bağlayan geceye ad olmuştur." (TDV, İslam Ansiklopedisi)
Regaib Gecesi ve Cuma gecesi gibi iki kıymetli gecede biraraya gelince, bu gece daha kıymetli oluyor. Bu gece, yalvarış ve yakarışların Yüce Mevla'ya sunulduğu ve O'nun rahmetinden af istenildiği umut, huzur ve müjde gecesi olması açısından önemlidir.
"Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin
sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere
karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. " (Tevbe Suresi, 128)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Regaib gecesinin içinde bulunduğu Recep ayında çok dua eder, namaz kılar, oruç tutar, iyiliklerin her çeşidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi. Resulullah (s.a.v)'in Receb'in ilk perşembe gününü oruçla geçirdiği ve cuma gecesinde, bu kandil gecesine mahsus olmak üzere hacet namazı kıldığı çeşitli kitaplarda rivayet olunmuştur. Regâib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kutsal kabul etmek suretiyle çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür. İdrak ettiğimiz mübarek Regaib Kandili vesilesiyle, ruhumuzu karartan kötü duygu ve düşünceleri kalplerimizden atalım. İbadetin zevkinden bizi mahrum eden nefsin kötü arzularını frenleyelim. Gönül dünyamızı bulandıran haset, kin, düşmanlık gibi kötü duygulardan temizleyelim.
Bu geceyi nasıl karşılmak, nasıl ihya etmek gerekir?
Kadir dışındaki gecelerin kutsallığı hakkında Kur'an'da herhangi bir bilgi bulunmaz. Hadiste de Beraet gecesi dışındaki geceler hakkında kesin sayılabilecek bir bilgi ve yönlendirme yoktur. Bu nedenle bazı İslâm uleması; böyle gecelerin kutlanmasını, bu gecelerde toplu biçimde ibadet yapılmasını bid'at olarak kabul etmişlerdir. Zaman ve mekânlar bütün kıymet ve kutsiyetini, hakikatte Allah’ın iradesinden alırlar. Zaman dilimlerinde gerçekleşen mühim olaylar ve o mekânları dolduran kıymetler bazı durumlarda içinde bulundukları zaman ve mekâna değer kazandırdıkları için İslam dünyasında kandil geceleri de mübarek kabul edilip, bu gecelerde camilerde ibadet edilmesi yaygınlık kazanmıştır. Müslümanlara bu geceler, kimi ulemeya göre sonsuz feyz ve bereketin nüzulü için birer vesile olmaktadırlar. (Doğrusunu allah bilir).
Recep ayı olması hasebiyle, sünnette yer aldığı için gündüzleri oruç tutulabilir. Bu gece, kazâsı olanın hiç değilse günlük kazâ namazlarını kılması, borçlarını ödemesi için Allah katında iyi olur. Kur'an-ı Kerim okunarak dualar edilebilir. Yatsı namazı ile sabah namazını camide kılınarak, dua ve iztiğfar edilerek ömür muhasebesi yapılır.
Gecelerin bir başka ihyâ şekli zikirdir. "Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasülullah", "Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âli seyyidinâ muhammed", "Estağfirullah", "Sübhànallah", "Elhamdülillâh", "Allahu Ekber", "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm", "Ya Hayy, Ya Allah" gibi zikir ve münaacat kelimeleridir. Bunları zikretmek ve bunlarla dua etmek, insanı manen rahatlatır.
Böyle mübraek ay ve gecelerde her zaman olduğu gibi namaz ibadetine ehemmiyet verilmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) namaz ve zikir ile gecelerini teheccüdle geçirmiştir. Bu namazlardan birisi, her mübarek gecede kılınabilecek olan, insanın en az ömründe bir kere kılması Peygamber efendimiz tarafından özellikle tavsiye edilmiş Tesbih Namazı ve teheccüd namazı; diğeri de bu geceye mahsus olarak zikredilen, dua ve niyazların daha çabuk kabulü için bazı dua ve ibadet kitaplarında geçen Hacet Namazıdır. Regâib gecesi, akşamla yatsı arasında: 12 rek'at "Hacet Namazı" kılınır. Hacet Namazı 2 rek'atte bir selâm verilerek kılınır. Fâtiha-i şerîfe'den sonra her rek'atte 3 Kadir Süresi 12 İhlâs-ı şerîf okunur. Namazdan sonra 7 Salât-ı Ümmiye okunup secdeye varılır. Salât-ı Ümmiye:"Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyil-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim" Secdede 70 defa: "Sübbûhun kuddûsün rabbünâ ve rabbül-melâiketi ver-rûh" okunur. Secdeden kalkıp 1 defa: "Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta'lem. İnneke entel-eazzül-ekrem" okunur. Tekrar secdeye varılıp yine 70 defa "Sübbûhun kuddûsün rabbünâ ve rabbül-melâiketi ver-rûh" okunur. Secdeden kalkıp duâ yapılır. Duâda Hz. Allâh'a c.c şu şekilde de ilticâ edilmelidir: "Allâhümme bârik lenâ recebe ve şa'bân. Ve bellığnâ ramazân"
Regaib Gecesi, üç aylar içinde kendisinden sonra gelecek olan Miraç, Berat ve Kadir Gecesinin bir müjdecisidir. Onun için bu müjdeciye kulak verip bu geceyi ve üç ayları iyi değerlendirmek gerekir.
Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri dönmez, kabul olunur: Receb'in ilk gecesi, Şâban yarısı gecesi, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi."(İbn Asakir, Tarihu Dimaşk, 10/408; Deylemi, 2/196)
Unutmayalım... Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin
tebliğ ettiği İslam hükümleri sadece bir geceye has kılınmamıştır.
Sadece böyle gecelerde ibadet etmek, mevlid okumak, ilâhîler
söylemek, bir gece boyunca ibadet edip sonrasında eski yaşantıya dönmek
kandil gecelerini mübarek bilip camileri doldurmak sonrasında hiç uğramamak,
kandil simidi dağıtmak gibi uygulamalarla yetinmek, bizim için asla
yeterli değildir. Bu işler özünde biraz merasim ve tören havası
barındırdığından bidaat öğeleri taşır. Allah rızasını kazanmak için her daim şuur içinde olup, ibadet ve taatla ömrümüzü geçirmek, haramlardan da uzaklaşmak gerekir.
Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ulaşmanın yegâne
yolu, Peygamberimize tabi olup O'nun yolundan gitmekle mümkündür...
dua
|
gece ibadeti
|
hacet duası
|
hacet namazı
|
ibadet
|
ilmihal
|
mübarek geceler
|
regaib kandili
|
salavat
|
tevbe
Devamı...
0
yorum
Ramazan-ı Şerifin Bereketi
“Şimdilik, mübarek ramazan ayının gelmesini bekliyorum. Bu ayın, Kur'an-ı Mecid'le tam bir münasebeti var. Hem de zata bağlı kemalatı ve onun zuhuratı sayılan işlerin tümünü özünde toplamak sureti ile.. Kaldı ki o, asalet dairesine dahildir. Öyleki: Asla, onun üzerine gölge düşmemiştir. Kabiliyet-i ula O'nun uzayan gölgesidir. Bu manada gelen âyet-i kerime meâlen şöyledir: — «Ramazan ayı öyle bir aydır ki; Kur'an, o ay içinde indirildi.» (2/185) İşbu âyet-i kerime, sözün doğruluğuna delildir. Anlatılan mana ile bağlılık kurulunca; işbu ramazan ayının, cümle hayırları ve bereketleri özünde topladığı anlaşılır. Bütün sene boyunca gelen cümle hayırlar ve bereketler; bu ayın, bereketleri denizinden bir damladır. Ama, kime olursa olsun; hangi yönden gelirse gelsin..
Bu ayın kadri o kadar yücedir ki: Sonu yoktur. Bu ay içinde olan birlik ve beraberlik, yıl boyu sürecek birlik ve beraberliğe sebeptir. Aynı şekilde, bu ay içindeki ayrılık, yıl boyu sürecek ayrılığa sebeb olur. Saadetler olsun o kimseye ki: Ramazan ayı, kendisinden razı olarak ayrılır. Yazıklar olsun o kimseye ki: Ramazan ayı, kendisine dargın gider. Dolayısı ile, bereketleri elde etmeye bir vasıta sayarak. Ramazan ayı ile, Kur'an-ı Kerim hatmini biraraya getiren kimse için ümid edilir ki: Onun bereketlerinden mahrum kalmaya; hayırlara kavuşmasına engel olmaya..
Bu aya mahsus olan bereketler, başkalarına benzemez. Bu ayın gecelerindeki hayırlar da, başkaları ile kıyaslanamaz. Akşamlan, iftarda acele etmenin; sahurlardaysa, ağır davranmanın hikmeti ve sırrı bu olsa gerek. Böyle olur ki: Gecenin ve gündüzün tüm cüzlerindeki imtiyaza ermek hâsıl ola..” “Muhammedî meşrebe dahil olan cemaatın hakikatlerine gelince: îlmî itibara göre, zat kabiliyetlidirler. Ama anlatılan bazı kemalâtla ilgili olaraktan.. Bu meyanda Kabiliyet-i Muhammediye; zatla bu müteaddid kabiliyetler arasında bir aralıktır. Bazılarının, yukarıda anlatıldığı üzere buna: — Kabiliyet-i Zattır. Demeleri, şu manadaki sebebe dayanır: Onun, (kabiliyet-i zatın) sıfatlar âleminde bir adımlık yer vardır. Bu sıfatlar âleminin son yükselişi ise., o kabiliyete kadardır. Ulaştıkları bu makamdaysa..
Resulüllah S.A. efendimize bağlandıklarında şüphe yoktur. Kabiliyet-i ittisaf için, hiç. bir şekilde yükselme yoktur. Bu mananın bir icabı olarak, bazıları zarurî olarak şu hükmü verdiler: — Hakikat-ı Muhammediye daima haildir. Halbuki. Hakikat-ı Muhammediye. kendi zuhur yerindedir; ki; Zatta mücerret bir itibardır. Bundan ötürü de, gözden kaybolması mümkündür: hatta olmuştur. Kabiliyet-i ittisaf her ne kadar itibari ise de, sıfatların rengini ve vasfını almıştır, amma berzahiyet yoluyla.. Sıfatlar hariçte vardır; ama ziyadeden bir varlıkla.. Böyle olunca, yükselmeleri imkân dairesi dışındadır. İşbu mana icabı olarak, anlatılan hailin daimî varlığına hükmedilmiştir.”
(Mektubat, İmam Rabbani –Cild 1, Mektub 4 )
(Mektubat, İmam Rabbani –Cild 1, Mektub 4 )
Kadir Gecesi ve Kadir Gecesi Namazı
Bin aydan hayırlı olduğu hadis-i şerif ve Kuran-ı Kerim'de bildirilen Kadir Gecesinde, insanlık alemini huzura kavuşturacak olan Kuran-ı Kerim'in ayetleri nazil olmaya başlamıştır. Kadir (Kadr) kelimesi sözlükte “güç, hüküm, değer, şeref” gibi anlamlara gelir. Özellikle Kur’an’ı Kerim'in bu gecede indirilmesinin geceyi şereflendirdiğini ve kadrini yücelttiğini ifade etmek üzere ona bu isim verilmiştir. Bu sûre inmeden önce gecenin böyle bir ismi yoktu. Duhân sûresinde, “Biz onu mübarek bir gecede indirdik” (Duhan Suresi-3) buyurularak bu gecenin bereketli, hayırlı, önemli ve kutsal bir gece olduğu açıkça ifade edilmiştir. Sûrenin ilk âyetinde Kur’an’ı Kerim'in bu gecede, Bakara sûresinde de (185) ramazan ayında indirildiği belirtilmiştir. Buna göre Kadir gecesinin ramazan ayı içerisinde olduğu açıktır. Kadir Gecesi Ramazan ayı içerisinde gizlenmiştir. Bu hususi geceyi tespit edebilmek için Ramazan'ın her gecesi Kadir gecesi olarak bilinmesi ve buna uygun davranılması gerektiği tavsiye edilmiştir. Kadir gecesinin bir esenlik ve mutluluk gecesi olduğu Kadir Suresinde ifade edilmiştir. Zira melekler gecenin başından itibaren şafak sökünceye kadar gruplar halinde inerek müminlere selâm verirler. Bu durum gecenin karanlığı çekilinceye kadar devam eder.
Kadir Suresi Okunuşu:
Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1. İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr.
2. Ve mâ edrâke mâ leyletul kadr.
3. Leyletul kadri hayrun min elfi şehr.
4. Tenezzelul melâiketu ver rûhu fîhâ bi izni rabbihim min kulli emrin.
5. Selâmun, hiye hattâ matlaıl fecr.
Kadir Suresi Manası:
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1. Doğrusu Biz, onu (Kurân'ı) Kadir gecesinde indirdik.
2. Kadr gecesinin ne olduğunu bilir misin sen?
3. Kadr (Kadir) gecesi; bin aydan daha hayırlıdır.
4. O gece Rab'lerinin izniyle Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner.
5. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir
5. Selâmun, hiye hattâ matlaıl fecr.
Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak, tövbe, istiğfar ederek ve dua yaparak değerlendirmeliyiz. Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce, hiç değilse kaza namazlarını kılmaları daha faziletlidir. Hiç kazası yoksa nafile namaz da kılabilir.
Bu geceyi iyi bir şekilde idrak edebilmek için öncelikle kendimizi istiğfara çekmeli, günahlarımızdan tevbe etmeliyiz. Hayatımıza yeni bir sayfa açmalı ve artık her geceyi kendimize Kadir bilmeliyiz. Dünyada ne kadar kalacağız bilmiyoruz, her anımızın kıymetini bilmeli, boş işlerden uzaklaşarak vakitlerimizi iman ve ihlas içinde dolu dolu geçirmeye gayret etmeliyiz. Varsa namaz borçlarımız, bunların kazasını yapmalı ve Allah'ın huzuruna borçlu olarak çıkmaktan haya etmeliyiz. Zaten eksik kullarız. Hatalarımız çoktur. Kıldığımız namazlar bile tam namaz değil, eksikliklerle doludur. İbadetlerimize güvenmeden tam bir tevekkül ve teslimiyet içinde tevbe ve pişmanlık kapısından girmeliyiz. Dua ve zikirle gecemizi ihya için çabalamalıyız.
Kendimizi affettirmenin yollarını aramalıyız. Nafile namaz, zikir, Kuran-ı Kerim, dua, tevekkül, istiğfar her ne iyilik aklımıza geliyorsa yeni bir sayfa açıp hayatımızı ona göre tanzim etmeliyiz. Bu gecede yapılan tevbelerin kabul edileceği bildirilmiştir.
Hz. Aişe (r.ah) söyle anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim? diye sordum. Resulüllah (s.a.v): “Allahümme inneke afüvvün, kerimün tühibbü’l-afve fa’fu annî (Allah’ım sen çok affedicisin, affı seversin, beni de affet)” diye dua et, buyurdu
(Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).
Bu gecenin öyle bir ani vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu tevbe kapısını, önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tövbe ve istiğfar ile geçirebiliriz. Böyle bir hareket Allah'ın rızasını kazanmamıza vesile olabileceği gibi kişinin imanını da tazeler, nurunu tamamlar. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler, en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler. Namaz, zikir, tesbih, Kur’an okumak gibi bedeni ibadetlerimiz yanında, ibadet olarak isimlendirdiğimiz tefekkür ile de bu geceyi ihya etmeye çalışalım.
Unutmayalım ki; özellikle bu gecede Tevvab olan Allah tevbelerimizi kabul edecektir. Bizlere bir ikram olarak sunulan bu Kadir gecesinde dua ederken kendimize ve tüm müslümanalara dua edelim. İnsanlığın huzuru, kurtuluşu, selameti için, sevgi, şefkat ve duyguların artıp çoğalması için, birlik beraberlik ve kardeşliğin sağlanması ve devamı için, kafirler karşısında mutlak zafer ve güç için Allah'a tam bir teslimiyetle dua edelim. Yalnız kendi sevdiğimiz insanların değil, bütün insanların sevgiye layık olduğunu anımsayarak sevgide sağlam ve cömert bir ruha sahip olmak için de Allah'tan hilm ve yumuşaklık isteyelim.
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla, hepimize hayırlı geceler diliyorum. Allah gecemizi mübarek kılsın. Dualarımızı kabul etsin. Bize ve geçmişlerimize rahmet etsin. (Amin)
Kadir Gecesi Namazı
Bazı dua ve ibadet kitaplarında kadir gecesi ile ilgili dört rekatlık bir namaz tarifi vardır. Bu namaz, mübarek gecelere mahsus ibadet ve zikir şekilleri kitaplarında bu geceye has olarak zikredildiği için Allah'tan bir af dileme maksadıyla kılınabilir.
Kadir Gecesi namazı, bazı kitaplarda nakledildiği üzere 4 rekat olarak kılınır. Kılınış şekli her rekatte okunması gerekenler aşağıda belirtildiği üzere 4 rekatli bir öğle namazı sünneti gibidir.
1. Rekatta: Fatiha ile 3 Kadir suresi.
2. Rekatta: Fatiha ile 3 İhlas suresi
3. Rekatta: Fatiha ile 3 Kadir suresi
4. Rekatta: Fatiha ile 3 İhlas suresi
Bu sureler belirtilen rekatlarda okunur ve iki rekatta bir Tahiyata oturularak namaz tamamlanır. Selamdan sonra on bir defa "Allah-u Ekber , Alah-u Ekber, Lailahe illlahu valahu ekber Allah-u Ekber velillahi hamd" denir. Bundan sonra 100 defa İnşirah suresi 100 defa da Kadir suresi okunur. Sonra tesbih duaları okunup dua ve istiğfar edilir.
İnşirah suresi Okunuşu
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Elem neşrah leke sadrek
2- Ve vada'na 'anke vizreke
3- Elleziy enkada zahreke
4- Ve refa'na leke zikreke
5- Feinne me'al'usri yüsren
6- İnne me'al'usri yüsren
7- Feiza ferağte fensab
8- Ve ila rabbike ferğab
İnşirah suresi Manası
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
﴾1﴿ Senin kalbini açıp genişletmedik mi?
﴾2-3﴿ Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?
﴾4﴿ Ve senin şanını yüceltmedik mi?
﴾5﴿ Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
﴾6﴿ Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var.
﴾7﴿ O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul.
﴾8﴿ Ve yalnız rabbine yönel.
Bu namaz, nafile bir namaz olduğu için ikişer rekat olarak, arada bir selam vererek de kılınabilir. Bu namazın en azı kılınacaksa iki rekattır. İstediğiniz kadar uzun da kılabilirsiniz.
Her rekatta Fatiha, bir Kadir suresi, 3 İhlas suresi okunarak da, ikişer rekat olarak istenilen kadar kılanabileceği de bazı ibadet kitaplarında nakledilmiştir. Önemli olan bu gecenin boş geçirilmeden, ihya edilmeye çalışılmasıdır. Belli namaz biçimleri zikredilmişse de tesbih namazı ve kaza namazları kılmak da bu gecenin hususiyetlerindendir.
Namazların sonunda Peygamber efendimize (s.a.v) çokça salat-ü selam getirilir. Tevhid zikrleri ve istiğfarlar yapılır. Tesbih duaları (Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyil azim) ve Kelime-i Tevhid (La ilahe İllaAllah Muhammedür Rasülullah) zikri yapılır. Okunabildiği kadar ihlas suresi okunur ve göz yaşları eşliğinde tam bir teslimiyet ve samimiyetle dua-niyaz edilir.
Allah Teala yapılan bütün ibadetlerimizin kabul etsin mübarek gecenin hürmetine ümmeti Muhammedi affetsin, kendine layık kul, habibine layık ümmet eylesin, bu gece için verilen müjdelere bizleri de nail eylesin. (Amin)
Aşağıdaki Yazılar İlginizi Çekebilir!!!
Matematik Konularından Seçmeler
matematik
(301)
geometri
(133)
ÖSYM Sınavları
(61)
trigonometri
(56)
üçgen
(49)
çember
(36)
sayılar
(32)
fonksiyon
(30)
türev
(26)
alan formülleri
(25)
analitik geometri
(23)
dörtgenler
(19)
denklem
(18)
limit
(18)
belirli integral
(14)
katı cisimler
(12)
istatistik
(11)
koordinat sistemi
(11)
fraktal geometri
(7)
materyal geliştirme
(7)
asal sayılar
(6)
elips
(3)
tümevarım
(3)
binom açılımı
(2)
hiperbol
(2)


















