Mezecte dem’an cerâ min mukletin bi demin.
Ve evmeda’l-berku fi’z-zalmâi min idamin
Ve mâ likalbike in kulte estefik yehimi
Mâ beyne münsecimin minhü ve muztarimin
Ve lâ erikte zikri’l-bâni ve’l-alemi
Bihî aleyke, udûli’d-dem’ı ve’s-sekami
Misle’l-behârı alâ haddeyke ve’l-anemi.
ÜVe’l-hubbu ya’terizu’l-lezzâti bi’l-elemi
Minnî ileyke ve lev ensafte lem telümi
Ani’l- vüşâti ve lâ dâî bi münhasimin.
lnne’l-muhibbe ani’l uzzâli fî samemin.
Ve’ş – şeybü eb’adü fî nushin ani’t – tûhemi.
Min cehlihâ bi nezîri’ş – şeybi ve’l- heremi.
Dayfin eleme bi re’sî gayre muhteşemi
Ketemtü sırren bedâ lî minhü bi’l-ketemi
Kemâ yüreddü cimühu’l-hayli bi’l-lücümi
lnne’t-teâme yukavvî şehvete’n-nehimi
Hubbi’r-redâi ve in teftımhü yenfetimi
İnne’l-hevâ mâ tevellâ yusım ev yesımi
Ve in hiye’s-tahleti’l-mer’â felâ tesümi
Min haysü lem yedri enne’s-semme fî’d-desemi
Fe rubbe mahmasatin şerrun mine’t-tuhâmi
Mine’l-mehârimi ve’l-zem himyete’n-nedemi
Ve in hümâ mehadâke’n-nusha fet-tehimi
Fe ente ta’rifü keyfe’l-hasmi ve’l-hakemi
Le kad nesebtü bihî neslen lizî ukumi
Ve me’stekamtü femâkavlî leke’s-tekami
Velem usalli sivâ farzın velem esumi
Eni’şteket kademâhü’d-durre min veremi
Tahte’l-hicâreti keşhan mütrefe’l-edemi
An nefsihi fe erâhâ eyyemâ şememi
İnne’z-zarûrete lâ ta’dû alâ’l-lsami
Levlâhü lem tahruci’d-dünyâ mine’l-ademi
Ve’l-ferikayni min urubin ve min acemi
Eberre fî kavlî lâ minhü velâ neami
Li külli hevlin mine’l-ehvâli muktehami
Müstemsikûne bi hablin gayrı munfasımı
Velem yüdanûhü fj ilmin ve lâ keremi
Gürfen mine’l-bâhri ev reşfen mine’d-diyemi
Min nuktati’l-ilmi ev min şekleti’l-hikemi
Sümme’s-tafâhü hibîben bâriü’n-nesemi
Fe cevheru’l-husni fîhi gayrı munkasımi
Vâ’hküm bimâ şı’te medhan fîhi va’htekimi
Vensüb ilâ kadrihî mâ şi’te min izâmi
Haddün fe yu’ribe anhü nâtıkun bi femi
Ahyâ’smühû hîne yüd’â dârıse’r-rimemi
Hırsan aleynâ felem nerteb velem nehimi
Lil-kurbi ve’l-bu’di minhü gayru munfehımi
Sagîreten ve tükillû’t-tarfe min ememi
Kavmün niyâmün tesellev anhü bi’l-hulumi
Ve ennehû hayru hâlkı’llâhi küllihimi
Fe innemâ’t-tesalet min nûrihi bihimi
Yüzhirne envârehâ li’n-nâsi fî’z-zulemi
Bi’l-husni müştemilin bi’l-bişri müttesimi
Ve’l-bâhri fî keremin ve’d-dehri ti himemin
Fi askerin hîne telkahu ve fî haşemin
Min mâ’diney mantıkın minhü ve mübtesemi
Tûbâ lî munteşıkın minhü ve mültesimin
Yâ tıybe mübtedein minhü ve muhtetemi
Kad ünzirû bi hulûli’l-bü’si ve’n-nikamı
Ka şemli ashabı Kisrâ gayre mülteimi
Aleyhi ve’n-nehru sâhi’l-ayni min sedemi
Ve rüdde vâridühâ bi’l-gayzl hîne zamî
Huznen ve bi’l-mâ; mâ bi’n-nâri min daremin
Ve’l-hakku yazharu min mâ’nen ve min kelimi
Tüsmâ’ve bârikatü’l-inzâri lem tüsemi
Bienne dînehamü’l-mu’vecce lem yekumi
Munkaddaten vefka mâ fî’l-arzl min sanemi
Mine’ş-şeyâtîni yakfû isre münhezimi
Ev askerun bi’l-hasâ mln râhateyhi ramî
Nebze’l-müsebbihi min ahşâi mültakımı
Temşî ileyhi alâ sâkın bi lâ kademi
Fürûuhâ min bedîil hattı fil lekami
Tekıyhi harra vatıysin lil hecîri hamî
Min kalbihî nisbeten mebrûratel kasemi
Ve küllü tarfin minel küffâri anhü amî
Ve hüm yekûlûne mâ bil ğâri min erimi
Hayril beriyyeti lem tensüc ve lem tehumi
Mined dürûı ve an âlin minel ütumi
İllâ ve niltü civâran minhü lem yüdami
İllestelemtün nedâ min hayri müstelemi
lehû kalben izâ nâmetil aynâni lem yenemi
Fe leyse yünkeru fîhi hâlü muhtelemi
Ve lâ nebiyyün alâ ğaybin bi müttehimi
Ve atlakat eriben min ribkatil limemi
Hattâ haket ğurraten fil a’surid dühümi
Seyben minel yemmi ev seylen minet arimi
Zuhûra nâril gırâ leylen alâ alemi
Ve leyse yenkusu kadran ğayra müntezami
Mâ fîhi min keramil ahlâkı veş şiyemi
Kadîmetün sıfatül mavsûfi bil kıdemi
Anil meâdi ve an âdin ve an iremi
Minen nebiyyîne iz câet ve lem tedümi
Li zî şikâkın ve lâ yebğıyne min hâkemi
A’del eâdî ileyhâ mülkıyes selemi
Raddel ğayûri yedel cânî anil hurami
Ve fevka cevherihî fil husni vel kıyemi
Ve lâ tüsâmü alel iksâri bis seemi
Le kad zaferte bi hablillâhi fa’tesımi
Etfâ’te harrâ lezâ min virdiheş şiyemi
Minel usâtı ve kad câühû kel humemi
Fel kıstu min ğayrihâ Gin nâsilen yekumi
Tecâhülen ve hüve aynül hâzikıl fehimi
Ve yünkirul femü ta’mel mâi min sekami
Sa’yen ve fevka mütûnil eynükir rusümi
Ve men hüven nı’metül uzmâli muğtenimi
Kemâ seral bedrü fî dâcin minez zulemi
Min kâbe kavseyni lem tüdrek ve lem terumi
Ver rusülü takdîme mahdûmin alâ hademi
Fî mevkibin künte fîhi sâhıbel alemi
Mined dünüvvi velâ li müstenimi
Nûdite bir ref’i mislel müfredil alemi
Anil uyûni ve sirrin eyye müktetemi
Ve cüzte külle mekâmin ğayra mzüdehami
Ve azze idrâkü mâûlite min niami
Minel ınâyeti ruknen ğayra münhedimi
Bi ekramir rusüli künnâ ekramel ümemi
Ke neb’etin eclefet ğuflen minel ğanemi
Hattâ hakev bil kanâ lahmen alâ vedami
Eşlâe şâlet meal ıkbâni ver ruhami
Mâlem tekün min leyâlil eşhuril hurumi
Bi külli karmin ilâ rahmil îdâ karimi
Termî bi mevcin minel ebtâli mültetımi
Yestû bi müste’silin lil küfri mustalimi
Min ba’di gurbetihâ mevsûleter rahimi
Ve ba’lin fe lem teytem ve lem teimi
Mâzâ raev minhüm fî külli müstademi
Fusûle hatfin lehüm edhâ minel vehami
Minel ıdâ külle müsveddin minel lememi
Aklâmühüm harfe cismin ğayra mün’acimi
Vel verdü yemtâzü bis sîmâ mines selemi
Fe tahsebüz zehra , fil ekmâmi külle kemî
Min şiddetil hazmi lâ min şiddetil huzumi
Femâ teferrake beynel behmi vel bühümi
İn telkahül üsdü fî âcâmihâ tecimi
Bihî velâ min adüvvin ğayra münfesimin
Kellysi halle meal eşbâli fî ecemi
Fîhi ve kem hassamel burhânu min hasımi
Fil câhiliyyeti vet te’dîbi fil yütümi
Zünûbe umrin medâ fiş şı’ri vel hıdemi
Ke ennenî bihimâ hedyün minen neami
Hassaltü illâ alel âsâmi ven nedemi
Lem teşterid dîne bid dünyâ velem tesümi
Yebin lehül gabnü fî bey’ın ve fî selemi
Minen nebiyyi ve lâ hablî bi mün sarimi
Muhammeden ve hüve evfel halkı biz zimeni
Fadlen ve illâ fe kul yâ zelletel kademi
Ev yercial câru minhü gayra muhterâmi
Vecedtühü lî halâsî hayra mültezimi
İnnel hayâ yünbitül ezhâre fil ekemi
Yedâ züheyrin bi mâ esnâ alâ herimi
Sıvâke ınde hulûlil hâdisil amemi
İzil Kerîmü tecellâ bismi müntekımi
Ve min ulûmike ılmül levhı vel kalemi
İnnle kebâire fi ğufrani kel lememi
Te’ti alâ hasebil ısyâni fil kısemi
Ledeyke vec’al hısâbî ğayra münhazimi
Sabran metâ ted’uhü ehvâlü yenhezimi
Alen Nebiyyi bi münhel in ve münsecimi
Ehlet tükâ ven nükâ vel hılmi vel kerami
Ve etrabel îse hâdil bin neğami
***Kaside-i Bürde dinlemek için aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz. Okuyan (Merhum) Mehmet Yetkin: Kaside- Bürde (Her bir beyit 2 şer defa okunur. Nakarat bölümü iki beyit okuduktan sonra aynı şekilde beyitler sonunda tekrarlanır. )
Selem ağaçlarını mı, ordaki dostları mı andın ki birden
Gözbebeğin kanlandı, gözyaşın aktı kırmızı kırmızı..
Yoksa Eden Dağı’nın üstünde, kapkaranlık gecede
Şimşek mi çaktı?..
Ya kalbine ne dersin, “yetiş huzur” dedikçe artar acısı gamı..
Gönül yanıp dururken, gözden akarken çeşme gibi gözyaşı..
Gözün uykudan kaçar mıydı, andığında Ban Ağacını, Alem Dağını..
Yaşa batık gözler, sararmış yüz, zayıf ten ve göz çukurları…
Bir yanağında sarı gül döküntüsü, izi;
Kızılırmak, Yeşilırmak yatağı..
Sevgi, zaten gelir gamlarla, mahveder vücut hazlarını..
Yanık aşklarıyla meşhur Özr oymağı gençlerinden daha mazurum, beterim hakçası…
Şimdi, de diyeceğini, kat by derde bir dert de sen..
Zaten yok sonu yok başı..
Tutamadım onları, çünkü tutuktur zaten sevenin kulakları..
Nasıl inkâr, itham edilebilir oysa, ağaran saçın beyazlığı?..
Kendi karanlığına gömülmüş ak saç, nasıl ışıtsın bu karanlığı?..
Misafirse sessiz, ihtişamsız apak çıkageldi, karşılayan bile olmadı..
Siyaha boyadığım bir panonun ardına saklardım kendimi ve bu sırrı..
Çılgın atları zaptedip dört döndüren süvariler gibi tıpkı..
Boş hayal! Yemek vücudu arttırır, günah da günahı…
Koca adam olur da, hâlâ emzik ister, arar sütü mamayı..
Çünkü nefs neye hâkim olursa, onu ya öldürür, ya soldurur hâsılı..
Otu çok tatlı gelen yaylalara yaymazlar koyunları..
Ağuyu altun tasta bal içre sunarlar, bunlar onun suç ortağı..
Evet açlığın da.. Çok açlık, tokluktan da zararlı..
Ve sığın tövbe gölgelerine, odur en serin hurma altı..
En akla yakınmış gibi gelen sözlerini bile dinleme, deş ve bul püf noktalarını..
Düpedüz hilekârdırlar, ne hakemi, ne hasımı, ne hısımı!
Ki andırır kısırların nesliyle öğünmesini tıpkı…
Sana “yol işte bu yoldur” dedim ama nefs, beni o yola bırakmadı..
Ölüm, evet ölüm göz önündeyken bir parçacık arttırmadım onları..
Can verdi gecelere namazla O, öyle ki, şişerdi ayakları..
Çekilen karnına kuşak bağlardı; yine azalmazdı açlığa sabrı…
Reddetti O, gösterdi onlara gerçek ululuğu ve gerçek altını…
Ne denli olsa da yok edemez ihtiyaç, insandaki temizliği, pırıltıyı…
Dünya O’na muhtaç ki, onun için değil midir varoluşu, yokluktan çıkışı?..
Acemin, Arabın, bölük bölük bütün insanlığın Hz. Muhammed’dir başı..
“Evet” i tam evetti, “hayır” ı tam hayırdı…
Ancak O Sevgili kurtarabilir bizi, O’nun merhameti, O’nun şefaati…
Yapışmış oldu kopmaz bir ipe, hiç kopmaz ve tam kurtarıcı…
öbür peygamberlerden bile;
Hiçbirinin ilmi, keremi O’nu geçemedi, O’nunkine ulaşamadı..
Denizinden bir avuç su;
Yağmurundan bir damla su yollamasını..
Kimi ilminden bir nokta,
Hikmetinden bir hareke bir kısmı..
mükemmel peygamber olunca,
O’nu Sevgili edindi seve seve insan yaratan, insan ören Rabbi..
Güzelliğiyse parçalanmaz bölünmez bir bütündü, ne çıkacak,
ne eklenecek bir şey vardı…
Öğ öğebildiğin kadar.. Yücelt yüceltebildiğince O Hakk Kahramanını..
İstediğin ölçüde O’nun değerlilik hakkını tanı..
Dil, cesaretini bulsun, O’nu anlatmayı..
Yoksa ismi anılınca çürüyen kemikler bile canlanıp ayağa kalkmalıydı..
Bizi sevdiğinden elbet.. Biz de hemen inandık O’na..
En ufak şüphe bize yaklaşmadı..
Uzak âciz kaldı, yakın âciz kaldı, acz çepçevre sardı dört yanı..
Göz dayanmaz amma, çıplak gözle bakıldı mı..
Ki rüyada görsen O’nu, sana yeter ömür boyu
Bu mutluluk ve O’nun nurdan bakışları..
O insandır ve yaratılmışların en iyisi, en güzeli, en hayırlısı..
O’ndandı, O’nun nurundandı, O’nun habercisi, O’nun öncü ışıklarıydı..
O yıldızlar ki; Güneşten aldıklarıyla aydınlatırlar karanlıkları..
Ahlâkını güzellikle sardı, müjdeyle, güler yüzlülükle benek benek noktaladı..
Cömertliği bir deniz, yardımı zamandır tıpkı..
Sanırsın arkasında asker, asker,asker.. bir ordu gizli, bir ordu saklı..
Sedefte saklı inci, İnciler hep sedefte saklı..
Ne mutlu o kişiye ki koklamış, öpmüş ola o toprağı!
Başlangıcı da iyi O’nun, sonu da..
Hoştur doğuşu ve batışı..
Kendisi için korku, kendisi için ceza, kendisine cehennem âzabı..
Devleti de, bu duvardan başlayarak yarıldı, çatladı ve dağıldı..
Ve Yahudi nehri, bilinmeyen bir yere alıp gitti,
Dert yuvası başını..
Su aldıkları göle gittiklerinde;
Bu da nesi?.. Kurumuş kül olmuş!
Döndüler elleri boş,
Kızgın kudurmuş ve çatlamış dudakları..
Tabiat, o gün yoldan çıkmışları, tabiatından çıkararak karşıladı..
Sularıysa hüzünlerinden ateş gibi kızdı, buharlaştı..
Hak böyle tantanayla çıkıyordu ortaya, Hakk’ın sesi ve ihtişâmı..
Haberleri almadılar; görmediler korkutuş yıldırımlarını..
Dediler, haberini verdiler kâhinleri, ozanları..
Ve aynı anda yerde putların devrildiği, yıkıldığı..
Şeytanların şahı; bozgun askeri yerinde kala kaldı..
İki avuçtan atılanla bir ordu kör olmuş, yere saplanmıştı..
Rabbine yalvarır yalvarmaz balığın karnından atılanın çıkışını andırmıştı..
O’nun kalbiyle ilgili aya..And içerim aya karşı!..
And içerim ki, Kafirlerin gözleri içerdeki Işıktan kör oldu bakamadı..
Görmediler ve sandılar ki, orda, kimsecikler yoktu ve olamazdı..
Güvercin, O’nun için yuva yapmış, yumurta bırakmış uçup durmaktaydı..
Kat kat zırhı ve yüksek kaleleri aratmaz,
onlardan müstağni kılar insanı..
Çağırınca Peygamber, Ağaçlar geldi, eğildi huzurunda;
Dallarıyla, kökleriyle yürüdüler; Çünkü yok ayakları..
Güzel yazılar yazarak; dalları budakları…
O’na, gün ortasında yakan güneşe karşı gölge yapardı..
Hemen sarılır, sığınırım O’na..
O hemen kurtarır bu zavallıyı..
İstemiş olayım da almamış olayım, olmadı..
Belki gözleri uyurdu O’nun ama, kalbi uyumazdı..
Nasıl inkâr olunabilir erginlerin rüya durumları..
Ve ne de bir suçtur Peygamberin gâibi çizip anlatışı..
Nice çılgınlık zincirini kırıp mahkûmlarını kurtardı..
Sanki gecenin oratasında ansızın bir dolunay çıktı..
Oldu her sel bir arim seli, her ırmak bir deniz ırmağı..
Geceleri dağlarda yakılan şölen ateşleri gibidir âşikârlıkları..
Ama işlemesen de inci incidir; incilikte farksızdır işlenmişi, hamı..
Ki orda hüküm sürer o davranış ve ahlâkın hârikalar mantığı..
Ezelî ve ebedîdir, sonradandır, fakat yoktur öncesi başı..
Son saatten, Addan, İremden haber…
Odur mutlak haberlerin saltanatı..
Öbür peygamber mûcizelerine ki, tesirleri ve hükümleri ebedî olmadı..
Tartışma kabul etmez; hâkime hakeme yok ihtiyacı..
Düşmanı, en düşmanı bile O’na sığınmakta buldu var olmayı..
Kötü niyetlinin elini hareminden ırakta tutmaktır zaten yiğide yaraşanı..
Keyfiyetse, güzellikte ve değerde cevahirden üstün ve san’atlı..
Zafer buldun her vakit. Öyleyse bu sağlam ipe iyi yapış, sarıl sıkı..
İtfaiyesi budur yalnız ateşin: Yanık yürekle çağırmaktır tek şartı..
Gelip bir yıkanmakla bembeyaz olur; budur nur pınarı..
Hassas ve ayarlı mizan gibi, insanlar ve kâinatlar arası..
Onlar öyle bilir, öyle anlarlar ki… Ama ya kıskançlıkları?..
Güneşi, gün ışığını; yaralı ağız da, alamadığından suyu, suyun lezzetini, tadını..
İz bırakarak giden dilek sahipleri görürsün. Yön tektir; O Hayr kaynağının evi alanı..
Nimetin kadrini bilenler için ne büyük nimetsin, ne büyük Hakk armağanı..
Ve yine de usanmaz insan bir bir anmaktan onları..
Kapkaranlık gecelerde dolunay nasıl ilerlerse
Alımlı alımlı..
Ki, daha önce ne kimse çıkmıştı oralara,
Ne de hayal ve ümit etmişti; bırak çıkmayı..
Seni öne geçirip arkada durdular kendileri, hizmet geleneği icabı..
Başlarında Sendin, başlarında sallanan sancak Senin sancağındı..
Yakınlıkta ilerisi, daha ötesi kalmadı..
Çağrıldığın o an, Tektin artık nasıl tekse; gök ve kale sancakları…
Bir buluşmanın ve gizliden gizli sırrı..
Aştın bütün menzilleri yalnız, ıssız kalabalıksız, hızlı hızlı..
İdrakse ne kutlu sana mahsus nimetler alanını..
Ancak haram ayı geceleri yaparlardı uyku bayramı..
Atlar dalga dalga deniz ileri, çoşkun kahramanları..
Mahveder, kökünden söküp atar küfrü, şimşekten kılıçları..
Bize Yaratan verdi o sağlam, o yıkılmaz yapıyı..
O Peygamberlerin oldu, bizse ümmetlerin başı..
Öyle perişan etti. O’nun çıkış haberi, inkar yobazlarını..
Çevrilinceye dek göğdelere, kasap çengellerine asılı..
Kol ve bacakları kıskanırlardı, kargaların kapıp kaçtığı..
Sanki yadellerden döndü, yurdunu buldu, sıla yaptı..
O, dul ve yetim, babasız ve sahipsiz olmadı..
“Savaş meydanında ne gördün?” diye sor, düşmanlarına sor onları..
Kesin sonuç alışta, zaferde onlar mı üstündü,
yoksa kendi işinde veba mı?..
Yıldırımdan da çabuk, bunlar ak çelik kılıçları..
Ve vücutlarda bir tek harfi bile noktasız bırakmazlardı..
Seçilirken ilk bakışta nasıl hemen seçilirse ağaçlar içinde gül ağacı..
Zafer rüzgarları sana armağan eder kokularını…
Kolanların ilmeklerin sıkılığı değil dimdik tutan onları, yüreklerin, bileklerin sağlamlığı..
Ayıramaz oldular kahramanı koyundan, kardan karanlığı,
kargadan kartalı..
Çünkü beraberlerindeydi Peygamberin zaferi ve duası..
Düşmanından tek kişi yemesin tokadını..
Gözlerden saklar orman aslan yuvalarını..
Kur’an’ın karşısında. Fikir gecelerini ışıttı aydınlığı..
O “cahiliyet” çağında, öksüzlük de üste, terbiye ve ahlâkı..
Şairlikle, devlet memurluğuyla geçen ömrün bütün suçlarını..
Sürüklediler beni; sanki ben kurbanlık bir deve, onlar ipi halkası..
Bir ömür boyu, toplamış, devşirmişim suç ve pişmanlıkları..
Bir an duraklamadan din satıp alan dünyayı..
Parayı peşin alıp yiyen, malı boyuna borçlanan imalatçı..
Kopar cinsinden değil gönlümün bağı..
Ve beni O’nun adıyla çağırırlar..
Sen benim için de: Vay sana!
Hey sonsuz kayan adam, uçurumlar kurbanı..
Koğmaz konu komşuyu, soğuk karşılamaz kendine sığınanı..
O oldu benim için koruyucular koruyucusu, kurtarıcılar kurtarıcısı..
Çünkü: Yağmur ihmal etmez çiçeklerle süslemekte
su tutmaz yalçın dağ uçlarını..
İki avucunu açıp toplar ancak, Herem’in öğücüsü şair Züheyr takımı.
Herkes için geçerli, kimsenin kurtulamadığı vakit kapıyı çaldı mı..
Göründüğü o gün, öç alan adıyla Yaratıcı..
Levh ve kalem bilgisinin bilgindedir kaynağı..
Mutlak bağışlayan yanında, değil büyüğü küçüğünden farklı..
Mutlak bağışlayan yanında, değil büyüğü küçüğünden farklı..
Umulur ki, dağıtılırken kullara Yaratanın acıyışı..
Rahmetinden elverir bir rakam eklemeden, kapama hesabımı.
Korkulu olaylar ve durumlarda yok bir parçacık olsun dayanıklığı..
Boşansın Resûl üstüne sel sel, sicim sicim “Selam! Selam” yağmurları..
Yaşasın bir kez daha, o sana en yakın, eli açık, gönlü ipekten yumuşak, içleri pırıl pırıl yolunun uluları..
Kızgın çöllerde ürpettiği sürece develeri devecinin şarkıları..
Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırım. “Allah'ım; bana öğrettiklerinle beni faydalandır, bana fayda sağlayacak ilimleri öğret ve ilmimi ziyadeleştir."
İlim; amel etmek ve başkalarıyla paylaşmak içindir. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olur inşallah. Dua eder, dualarınızı beklerim...