Etiketler :
İslam
makalem
yılbaşı
Yılbaşı nedir? Neyi kutluyorsunuz arkadaş? Ömrünüzden dökülen bir takvim yaprağı mı, bir daha asla geriye gelmeyecek günleri mi kutluyorsunuz? Neyi kutluyorsunuz? Ölüme adım adım yaklaşıyorsun, sana yazılan günler bir bir eksiliyor. Hesap vereceğin vakit yaklaşıyor. Bu pervasızca gösteriş ne diye? Dünyanın pek çok yerinde zulüm ve savaşlar varken, nedir bu vurdumduymazlık? Binlerce insan evlerinden ve yurtlarından sürülmüş, barakalara, çadırlarlara mahkum edilmişken neyi kutluyorsunuz? Dünyanın pek çok yerinde açlık ve fakirlik içinde yaşayanlar, hayatlarının geri kalanlarında üzüntü ve endişe içindeyken, nedir sendeki bu kadar neşe? Havai fişekler havalarda süzülürken, yetimlerin üzerinde patlayan binlerce bomba hiç mi aklına gelmiyor? Binlerce çocuk, açlık sınırında gezinirken, nedir bu şatafatlı sofraların hali? Bu nasıl inanmışlık, bu nasıl kardeşlik?

Bugünün ne farkı var dünden veya yarından? Ne anlamsız bir saçmalık bu? Kapitalist dünya, ruhunu satın almış, görmüyorsun. Şeytan, bütün duygularını yok etmiş bilmiyorsun. Eğlencenin ve hazzın esiri olmuşsun farkında bile değilsin. İnsan, biraz durur ve düşünür, "bu yolun sonu nereye çıkıyor" diye muhasebe yapar. İnsan içinde olduğu durumun farkına vararak silkelenir, kendine çeki düzen verir. Başkalarına nispet edercesine pervasızca eğlenmez, eğlenemez. Cenazenin olduğu ortamda düğün yapılmaz. İslam inancında olmayan bu merasim ve kutlama geleneği, Müslümanların gözüne sokarcasına sokaklarda, meydanlarda yaşanmaz. Allah'ın haram kıldığı içkiler, fuhuş ve kumar gibi şeytan işi pislikler, büyük umusamazlıklar içinde yapılmaz. Müslüman mahallesinde, salyangoz satılmaz.
Neden başka milletlere benzemeye bu kadar hevesliyiz, bunu hiç anlamıyorum. Bu aşağılık kompleksi ne zaman son bulacak merak ediyorum. Esasında bizden gibi görünüp de bizden ayrı olan münafıklara, başka dinden olanlara ve hiç inanmayan kafirlere sözüm yok; onlar Allah'a verecekleri cevaplarını kendileri hazırlasınlar. Onlarla uğraşacak artık vaktimiz yok. Dünya hayatı kısa bir zaman, nasıl olsa sonunda dönüş Allah'a olacaktır. Benim derdim, müslümanlarda. Kendi aslını kaybetmiş müslümanlarda.
İnandığımız şeyleri yaşantımıza sokabilmek çok mu zor? "İnandık ve teslim olduk" dedikten sonra Allah'a yönelmek, onun emir ve yasaklarına boyun eğmek bu kadar mı ağır geliyor insana? Neden bir özenti içindeyiz, Neden hep bir eziklik duygusu yaşıyoruz? Neden Allah'a savaş açmış olarak, Şeytan'ın bir oyuncağı olmak için çırpınıp duruyoruz? Yarın pişmanlık duyacağımız davranışlara girişirken, günahlara adım atarken neden çok cesuruz?
Durup düşünelim. Özümüze dönelim. Yaratan Allah affedicidir, zararın neresinden dönülürse kardır. Hatada ısrarcı olmayalım. Tevbe edelim ve kurtuluşa erenlerden olalım. İslam ile tanışmamış çoğu milletlerde, bir İslami uyanış ve bakış açısı başlamışken, insanlar akın akın Müslüman olmaya devam ederken, Ey hali hazırda Müslüman dünyası! gözlerimiz Hakka kapanıyor ve batıla meylediyor farkında mısın? Kendimizi toplayalım. Bu çıkmaz yolun sonunda tehlike var. Maalesef gözümüz kapandı, uçurumdan aşağı hızla gidiyoruz Allah, basiretimizi açsın ve bizi Hak yoluna tekrar kavuştursun ve bir an bile ayırmasın.(Amin)
Kadir PANCAR
31/12/2023
Allah, onlara "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye sorar. Onlar da "Bir gün veya günün bir bölümü kadar kaldık; işte, saymakla görevli olanlara sor” derler. Allah buyurur: “Pek kısa bir süre kaldınız; keşke bunu dünyada iken bilmiş olsaydınız! Sizi sırf boş yere yarattığımızı ve sizin artık huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, şerefli ve yüce Arş’ın Rabbidir. (Mü’minûn Suresi 112-116)
Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki:
“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa ondandır" (Ebû Dâvûd, Libâs, 4031) ;(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2-50)
***
"Ebu Hureyre Radıyallahu Anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizler, kendinizden önce gelen ümmetlerin hareket ve davranışlarına kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına tıpa tıp muhakkak uyacaksınız. Hatta onlar, daracık bir keler deliğine girseler oraya siz de gireceksiniz. Orada bulunanlar; "Ey Allah'ın Resûlü! (O kimseler) Yahudiler, ve Hıristiyanlar mı?" diye sordular. Resûlullah (ﷺ): "Bunlar değilse kimler olur?" buyurdular." [İbn Mace, Sünen, 3994]
aradan iki sene geçmiş, bu sebeple yorum yapmanın da pek bir manası yok ama gün gelir de birisi bu blog postunu okursa diye yazıyorum.
YanıtlaSilAçıkçası siz dindar orta ve ileri yaş kesiminin "Dünyada o kadar aç çocuk varken bu neyin şatafatı" argümanını yıllardır duymaktan ve zaten şu dünyada sayılı olan zevk ve eğlencelerin içine edilmesinden artık bıktık genç kesim olarak.
Eğer dünyada aç bir kesim varsa, soykırıma uğrayan bir kesim varsa, temel hak ve hürriyetlerini eline tutamayan bir kesim varsa, savaşlar ve fakirlik hala varsa, o halde suç önce kapitalizmin (sizin de dediğiniz gibi), sonra devlet erkanınındır. Yılbaşı akşamı 8 shot diken 20lik öğrenci ya da devlet memuru değil. Zaten içler acısı yaşantımızın çok nadir anlarında yadırganmadan eğlenebiliyoruz, çoğumuz asgari ücretten gelen parayı da yatırımdan ziyade tüketime koyuyor çünkü ev, arabayı kredi borcuna girmeden alamayacağımızın, borç içinde evlenip çocuk yapacağımızın farkındayız. Bizler bu halde iken, müslüman olduğunu iddia eden ve sezaryen doğum gibi sağlık için çok önemli olan uygulamaları bariz bir şekilde dini gerekçelerle kısıtlayan devlet erkanımızın çocukları ise bizlerden daha kafir bir hayat yaşıyor.
Pudra şekerini hatırladınız mı?
Bu şatafat içinde yaşayan utanmaz devlet büyüklerine ise hiçbir bir sözünüz yok. Onların kurduğu ve sürdürdüğü sistemin sonucu olan bu saydığınız meseleleri bireysel hareketlerle durduramayız. Şeriat ile yönetilen memleketlerde sosyo-ekonomik sıkıntıların çok çok ÇOK daha kötü bir halde olduğunu anlatmıyorum bile. Nitekim türkiyedeki yaşam şartlarının kötüleşmesi de siyasal islamın devletin politikası haline gelmesi ile başladı.
Sizin içine ettiğiniz dünyayı düzeltme yükünü bizim omuzlarımıza bu şekilde üstten bakar bir tavırla koyamazsınız. Biz yıllardır doğan en sefil kuşağız. Bu ümetçiliğinizin de bir işe yaramadığını anlayabilecek kadar zekamız var neyseki. Bu pisliği ancak bir devrim temizler.
Öncelikle yazıyı okuyup bu kadar güzelce iç dünyanızı yansıttığınız için size teşekkür ederim. Bakış açınız haklı olmakla birlikte dar ve politik kalmış. İslam ile günümüz siyasetini birbirine karıştırmışsınız. Buradaki yazı, Müslüman olduğunu söyleyen kesimin onca kan ve gözyaşı karşısındaki umursamaz tavrının net bir eleştirisidir. Kişilerin meşru eğlencesi, yaşantısı yazının konusu değildir. Kişilerin günahları ve sevapları, Allah adına hüküm verme kısmına girer ki bu da kimsenin harcı değildir. Gençlerin içinde bulunduğu durum, gelecek endişeleri maalesef üzücüdür. Eğitim problemleri, iş kaygıları ve stres düzeyleri mevcut coğrafya birikimlerinin ve üzerimizde oynanan oyunların sonucudur. Devrimci bakış açısına sahip bir gencin, Kapitalizmin eğlence kültürünü sırf bu nedenlerle kabul etmesi de maalesef büyük bir çelişkidir. Orta yaş üstü kesimi ve özellikle Müslüman kimliğe sahip kişileri mevcut siyasi görüşten kabul etmeniz de büyük bir ön yargıdır. Kişileri kendi hareketleri ve davranışları bağlar. Devlet yöneticileri ve iktidar kesim sorgusuz olmayıp, Allah katında ilk hesaba çekilecek olanlar ve hesapları en çetin geçecekler onlardır. Şu fani hayatta eğlenceyi Roma hezeyanları gibi algılayıp alkol ve sefehatla açıkladığımız sürece doğru yolu bulamayız. Ümmetçi bakış diye küçümsediğiniz bu durum, aslında kafir kesimin yıllardır uğraştığı, aramıza nifak sokup bozmaya çalıştığı çabaların neticesidir. Mesele kutuplaşıp ayrılmak, türlü ideolojik bakışlar altında bölünmek ve bu şekilde toplumları fakirleştirerek daha kolay yönetilebilir hale getirmektir. Ebedi huzur dünyada değildir, kula kulluk edilmez; kul hakkı, kibir ve gösteriş her kimde olursa olsun hesabı ağırdır. Cevap burada dursun. İlerde bir gün okuyan olursa kararını verir. Allah imandan ve doğruluktan ayırmasın.
Sil